KONFEDERASYON HABERLERİ
'100 Yıl Sonra Sultan II. Abdülhamid Han' Uluslararası İlmî Toplantı Yapıldı
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, birçok alanda olduğu gibi tarih alanında da vesayetin zincirlerini kırdıklarını ifade ederek, “Millet ve devlet olarak tarihimizle yeniden buluştuğumuz, hatta tarihimizi ayağa kaldırdığımız dönemlere geldik. ‘100 Yıl Sonra Sultan II. Abdülhamit Han’ uluslararası ilmî toplantı, bunun en güzel örneğidir. Amacımız, bir tarihi şahsiyeti hamasi duygularla övmek veya acımasızca yermek değil; tarihin tekerrür etmemesi için gerekli olan hisseyi tarihten çıkarmak, dünden bugüne istikametimize ışık tutacak verileri almaktır. Övgü ve yergi geriliminden kurtularak bütün gerçekliğiyle Sultan Abdülhamid ve dönemini aydınlatıp milletin istifadesine sunmayı amaçlıyoruz” dedi.
Eğitim-Bir-Sen, Türkiye Yazarlar Birliği ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi tarafından, II. Abdülhamid’in vefatının 100. yılı dolayısıyla İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İSEFAM Konferans Salonu’nda düzenlenen “100 Yıl Sonra Sultan II. Abdülhamid Han” uluslararası ilmî toplantının açılışında konuşan Ali Yalçın, sözlerine, Rıza Tevfik Bölükbaşı’nın “‘Padişah hem zalim hem deli’ dedik, /İhtilale kıyam etmeli dedik; /Şeytan ne dediyse, biz ‘beli’ dedik; /Çalıştık fitnenin intibahına. /Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz, /Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz. /Sade deli değil, edepsizmişiz. /Tükürdük atalar kıblegâhına” mısralarını okuyarak başladı.
Amacımız, bütün gerçekliğiyle Sultan Abdülhamid ve dönemini aydınlatıp milletin istifadesine sunmaktır
Değil dostunun, düşmanının bile övgüyle bahsettiği bir şahsiyet, bir devlet adamı hakkında yapılan güzel ve önemli bir toplantıya paydaş olmanın onur verici olduğunu belirten Yalçın, “Belki de emperyalistlerin çoktan idam hükmünü verdiği Devlet-i Ali’nin izzetini koruma görevini üstlenmiş bir kahraman, bir devlet adamı hakkında konuşmak için buradayız. Böyle bir toplantının paydaşı olmak ayrıca bizlere gurur veriyor. Gerçekten tarihi aşan şahsiyetler hakkında konuşmak, hüküm cümleleri kurmak çok zordur. Hele hele bizim gibi bir dönem tarihle bağını koparmış, hatta inkâr psikozuna düşmüş toplumlar için bu daha zordur. Düşmanının dahi ‘deha’ dediği Abdülhamid Han bu konuda tipik bir örnektir. Tarihten düşman çıkarmak için ‘o dönemin vatansızlarının’ attıkları iftiranın sembolü olan ‘Kızıl Sultan’ ifadesi okul kitaplarına kadar girmiştir bir dönem mesela. Çok şükür o dönemler çok geride kaldı. Su aktı ve yatağını buldu. Birçok alanda olduğu gibi tarih alanında da vesayetin zincirlerini kırdık, kırıyoruz. Millet ve devlet olarak tarihimizle yeniden buluştuğumuz, hatta tarihimizi ayağa kaldırdığımız dönemlere geldik. ‘100 Yıl Sonra Sultan II. Abdülhamit Han’ uluslararası ilmî toplantı, bunun en güzel örneğidir. Bu ilmî toplantıda amacımız, bir tarihi şahsiyeti hamasi duygularla övmek veya acımasızca yermek değil. Akif, ‘Tarihi, tekerrür diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi’ diyor. Bu nedenle, amacımız, tarihin tekerrür etmemesi için gerekli olan hisseyi tarihten çıkarmak, dünden bugüne istikametimize ışık tutacak verileri almaktır. Dolayısıyla amacımız, övgü ve yergi geriliminden kurtularak bütün gerçekliğiyle Sultan Abdülhamid ve dönemini aydınlatıp milletin istifadesine sunmaktır” şeklinde konuştu.
Emperyalizm, nesillere bilinç aşılayan kimliklere karşı büyük düşmanlık besler
Toplantıda Abdülhamid Han’ın çok yönlü bir şekilde masaya yatırılacağını kaydeden Yalçın, şunları söyledi: “Konusunda uzman akademisyen ve münevverlerimiz derinlikli bir şekilde Abdülhamid Han’ın yaşadığı dönemi, uluslararası sistemi ve o dönemin emperyalist devletlerini bize anlatacaklar. Bu yüzden konuşmamı uzun tutmamak kaydıyla bugüne yansıması bakımında önemli bulduğum bir iki hususun altını çizmek istiyorum. Emperyalizmin ne olduğunu, nasıl bir dünya kurduğunu anlamak için özellikle 1839 Balta Limanı Anlaşması’na gitmek gerekir. Osmanlı Devleti’nin finans kapital tarafından ipotek altına alındığı, vesayet sisteminin içine yuvarlandığı bir anlaşmadır, Balta Limanı. Bu kırılma anı bilinmeden ne Abdülhamih Han’ın mücadelesini anlayabiliriz ne de yıllarca bizi boğmak isteyen vesayet sistemini. Balta Limanı Anlaşması, Kırım Savaşı’ndaki borçlanma ve Abdülaziz Han’ın katli… Emperyal sistemin bu topraklara yerleşmesinin üç evresi. Abdülhamid Han, bu zeminde tahta oturmuştur. Düşünün, emperyalizm bütün gücüyle Devlet-i Ali’nin üzerine yüklenmektedir. Hatta diyebiliriz ki, emperyalizmin en büyük hedefi Osmanlı’yı ve onun misyonunu yok etmektir. Sultan Abdülhamid Han, bütün bu saldırılara karşı direnmiş bir devlet adamı, bir kahramandır. Onun içindir ki, emperyalizm tıpkı bugün olduğu gibi kara propaganda silahını kullanmış, içeride devşirdiği lejyonerlerle de imparatorluğun içinde fesat çıkarma yolunu seçmiştir. Fakat Sultan’ın direnişi karşısında bütün saldırılar, bütün hileler yerle bir olmuştur. Çünkü o, diplomatik ilişkilerde sinirlerini kontrol altında tutan, siyasi bağlamda da ülkenin sınırlarını koruyan bir dehadır. Onun için emperyalist aklın doğrudan hedef aldığı ve yok etmek için sürekli kumpas kurduğu Osmanlı’daki ilk devlet adamıdır. Hatta Cumhuriyet tarihimizin yakın dönemlerine kadar üzerinde oluşturulan spekülasyonların sebebi de budur. Çünkü emperyalizm, hem yaşadığı döneme hem de gelecek nesillere bilinç aşılayan kimliklere karşı büyük düşmanlık besler. Onlar hakkında bol bol iftira, bol bol spekülasyon üretir. Emperyalist aklın müritleri her dönemde devleti ve milleti zora düşürecek, umutsuz bırakacak, hem de yok oluşa sürükleyecek bir hamle olarak milletin değerleriyle barışık, yüzünü millete dönmüş, millete hizmeti esas almış olan devlet adamlarını hedef aldı ve alıyor.”
Onu emperyalizmle mücadelesinde yalnız bırakmanın bedelini ağır ödedik
“Dün Abdülhamid Han’ı emperyalizmle mücadelesinde yalnız bırakmanın bedelini ağır ödedik. Bundan ders çıkarmamız, bu hatanın neticelerini ortaya koymamız ve bugün bu yanlışlara düşmememiz gerekiyor” diyen Yalçın, “Abdülhamid Han, nasıl o gün emperyalizmin oyununu boşa çıkardıysa, tarih içinde kendisi üzerine konulan vesayetin zincirlerini de kırarak bugünkü nesillere bilinç aşılıyor” ifadelerini kullandı.
Rektör Bulut: Abdülhamid döneminde borçlar verimli alanlarda kullanılmıştır
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, 19. yüzyılın son çeyreği ve 20. yüzyılın başında Osmanlı Devleti’nin iktisadi, eğitim, bilim, teknoloji gibi alanlarda yapıp ettiklerini anlama konusunda insanların zihninde büyük duvarlar bulunduğunu vurgulayarak “Çünkü her şeyden önce bir devlet durdurulmuş, yerine yeni bir devlet kurulmuş. I. Dünya Savaşı’nın hâlâ en önemli sonucunun imparatorlukların yıkılması olduğu söylenir. Peki, Rusya neden yıkılmadı? Bütün Doğu Avrupa’ya, Türk Cumhuriyetlere hâkim oldu. Bugün Hollanda, İngiltere, İspanya krallık olarak devam ediyorsa Osmanlı Devleti de devam edebilirdi. Oysa ‘Devam edemezdi’ gibi bir anlayış hepimizin hücrelerine işlemiştir. Bu konuda en azından 100 yıl sonra daha iyi analiz yapmak için zihin dünyamızdaki bariyerleri yıkalım. Bu sürekliliği anlamak için I. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı’yı her alanda anlamak için çaba harcamalıyız” diye konuştu.
Abdülhamid Han dönemi dış borçlarına değinen Bulut, bu borçların yönetilemez ve iflas olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: “Duyun-u Umumiye kurulduğu zaman Osmanlı’nın toplam dış borcunun bütçeye oranı yüzde 51’di. 2001 yılında Türkiye’nin toplam borcunun gayrı safi milli hasılaya oranı ise yüzde 108’di. Demek oluyor ki, öyle iflas falan değildi. Eğer iflas dersek Türkiye Cumhuriyeti 2001 yılında 10 kat iflas etmişti. Yunanistan, İspanya, Portekiz bizimle kıyas edilemeyecek borca girdi. Osmanlı’ya iflas etmiş demek tamamen ön yargı ve ideolojik yaklaşıma bağlı bir tespittir. Osmanlı, Abdülhamid dönemine kadar aldığı borçları verimli olarak kullanamadı. Abdülhamid döneminde borçlar eğitim, fabrikalaşma gibi son derece verimli alanlarda kullanılmıştır.”
Doğan: Abdülhamid imajının olumsuzdan olumluya doğru değiştiğini görüyoruz
Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. D. Mehmet Doğan, Abdülhamid’i tahtan indiren İttihatçıların onun haklılığını anladığını ve cenaze törenine katıldığını belirterek, Abdülhamid’in gerçekten büyük haksızlığa uğramış tarihi bir şahsiyet olduğunu söyledi. Doğan, “Döneminde hem içeriden hem dışarıdan çok güçlü bir olumsuz imaj oluşturuldu. Bugün Abdülhamid imajının olumsuzdan olumluya doğru değiştiğini görüyoruz. Burada Abdülhamid daha önce kötülenirken nasıl aşırıya gidilmişse şimdi de yüceltilirken de aşırılığa kaçıldığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Abdülhamid ile ilgili olumsuz imajın büyük kısmını edebiyatçılar ve yazarların oluşturduğunu kaydeden Doğan, Abdülhamid’i kötüleyen yazarların İttihat ve Terakki idaresini gördüklerinde Abdülhamid devrinin yazdıkları gibi kötü bir dönem olmadığını gördüklerini ifade ederek, “İstibdadın ne olduğunu İttihatçıların yönetimi sırasında gördü bu yazarlar. Kendileri bir sürü haksızlıklara maruz kaldı, içlerinde öldürülenler oldu ve bunlar şimdi bu olumsuz imajı olumluya dönüştürmek için ilk adımları atan şahsiyetler. Süleyman Nazif’in İttihatçılığı biliniyor. Şimdi de Abdülhamid’in olumlu tarafını ortaya koymak için bir adım atıyor. Kendi dergisinde bizzat Abdülhamid’in ağzından kendisiyle ilgili olumsuzlukları adeta yerle bir eden bir hatırat yayımlıyor. Her şeye cevap veriyor Abdülhamid bu hatıratta. Bu hatırat 1946’da İsmet Bozdağ tarafından yeniden yayımlanıyor. Osman Yüksel Serdengeçti de 1962’de Süleyman Nazif’in yazdığı hatıratı yayımlıyor” dedi.
Arıcan: Abdülhamid, Osmanlı padişahlarının bürokrasi karşısında gerileyen gücünü yeniden tesis etmiş ve imparatorluğun yönetimine damgasını vurmuştur
Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan ise, Sultan II. Abdülhamid’in zor şartlar altında 33 yıl hükümdarlık yaptığına dikkat çekerek, “Osmanlı Devleti’nin hem içeride hem dışarıda pek çok sorunla boğuştuğu bir dönemde tahta çıkan Abdülhamid, 33 yıllık hükümdarlığı döneminde gerçekleştirdiği icraat ve uyguladığı politikalar nedeniyle mirası en çok tartışılan Osmanlı padişahlarından biri durumundadır. Devletin yıkılışını engellemeyi ve devleti yeniden güçlendirmeyi temel hedef olarak belirleyen II. Abdülhamid, Osmanlı padişahlarının Tanzimat döneminden beri bürokrasi karşısında gerileyen gücünü yeniden tesis etmiş ve imparatorluğun yönetimine damgasını vurmuştur” şeklinde konuştu.
Oturumlar
Açılış konuşmalarının ardından toplantıya geçildi. Başkanlığını Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’ın yaptığı I. oturumda, Prof. Dr. Yakup Zeki, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut ve Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. D. Mehmet Doğan “Sultan II. Abdülhamid Han Döneminde Osmanlı İmparatorluğu’nun Genel Bir Değerlendirmesi”ni yaptılar.
Başkanlığını Prof. Dr. Turan Koç’un yaptığı “Sultan II. Abdülhamid Han Döneminde İmparatorluğun Dönüşümü: Modernleşme, Bürokratikleşme ve Merkezileşme” başlıklı II. oturumda, İstanbul Şehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya “Abdülhamid Rejiminin Kilit Taşı: Merkeziyetçilik”, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Necmettin Alkan “Sultan II. Abdülhamid’in Kültür, Sanat ve Spor Alanlarında Modernleşme Faaliyetleri”, Tunus Zeytuniyye Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali el-Sûli “Tunuslu bir Modernist Bayram’a göre II. Abdülhamid'in Siyasi ve İçtimai Islahatları”, Farhangian Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Nasrollah Salehi “Sultan Abdülhamid II Döneminde İstanbul’da Yayımlanan İki İran Gazetesi Aktar ve Shams Çerçevesinde İran Anayasacı Faaliyetleri” ile ilgili sunum yaptılar.
Başkanlığını Prof. Dr. Arif Ersoy’un yaptığı “Sultan II. Abdülhamid Han Döneminde Osmanlı Dış Politikası ve Filistin Meselesi” başlıklı III. oturumda, Sakarya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Azmi Özcan “Sultan Abdülhamid Dönemi Dış Politika Uygulamaları”nı, İstanbul Şehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ş. Tufan Buzpınar “Sultan Abdülhamid Döneminde İngiliz Hıristiyan Siyonistler”i, Mardin Artuklu Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Zoubeir Khalfallah “II. Abdülhamid ve Filistin Meselesi”ni, Araştırmacı Dr. Naci Yorulmaz ise “II. Abdülhamid Dönemi Osmanlı-Almanya Silah Ticareti ve Dış Politika Yapım Sürecine Etkisi”ni anlattı.
“Sultan II. Abdülhamid Han ve İttihad-ı İslam Projesi” başlıklı IV. oturum, Prof. Dr. Sefa Saygılı başkanlığında yapıldı. Oturumda, İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cezmi Eraslan “II. Abdülhamid’in İslam Birliği Siyaseti Üzerine Bazı Gözlemler”, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Doç. Dr. Rahman Ademi “II. Abdülhamid’in Balkan Siyaseti”, Musul Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Muhammed Ali Muhammed Allo Hüseyin “II. Abdülhamid'in İslamcı Fikirleri”, İstanbul Üniversitesi’nden Dr. Yakup Ahmet “II. Abdülhamid’den Cihad-ı Ekber’e İttihad-ı İslam Düşüncesinin Dönüşümü” konularında birer tebliğ sundular.
Başkanlığını Prof. Dr. Abdülkadir Emeksiz’in yaptığı “Sultan II. Abdülhamid Han Döneminde Osmanlı Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Dünyası” başlıklı V. oturumda, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut “Sultan II. Abdülhamid’in Eğitim ve Ekonomi Alanındaki Yatırımları”, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fatmagül Demirel “Sultan II. Abdülhamid'in Kamusal Alanda Görünürlüğü”, YÖK Denetleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Arı “Devr-i Hamidide Emperyal Baskılar ve Aydınlanma Çağı”, Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Doç. Dr. Abdullah Şevki Duymaz “II. Abdülhamid Dönemi Çeşme Örnekleri” konularında; başkanlığını Prof. Dr. Mehdi İlhan’ın yaptığı “Sultan II. Abdülhamid Han Döneminde Siyaset ve Muhalefet” başlıklı VI. oturumda, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bedri Gencer “II. Abdülhamid'in Meşruiyet Siyaseti”, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Hacısalıhoğlu “Balkanlarda Muhalif Hareketler ve Sultan Abdülhamid”, Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Caner Arabacı “Sultan Abdülhamid’e Karşı İslamcı Muhalefet”, İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mehmet Ö. Alkan “Maarif, Muhalefet ve Hürriyetperveran Kongresi” konularında sunum yaptılar.
Toplantı, başkanlığını Prof. Dr. Mehmet Bulut’un yaptığı, Dr. D. Mehmet Doğan, Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Prof. Dr. Cezmi Eraslan ve Prof. Dr. Yakup Zeki’nin konuşmacı olduğu değerlendirme oturumunun ardından sona erdi.