ARŞİV
Adil Bir Paylaşım İçin...
Adaletin her zaman ve herkese gereğince tevzi edilmediği ülkelerde neler yaşandığını, o ülke halklarının hangi devasa sorunlarla boğuşmak zorunda bırakıldığını bilmeyenimiz yoktur.
Gelir paylaşımı yada en azından insanca yaşamaya dair gelir dağılımı dengesi de en önemli adalet ölçütlerinden biridir.
Tanzimattan bu güne sürdürülen kalkınma hamlelerinin mütemadiyen önümüzde durmasına, bunca yer altı ve yer üstü zenginliğimize, genç nüfusumuza, engin potansiyelimize, dünyaya hükmetmiş tarihsel mirasımıza, şerefli bir geçmişin kültürel kodlarına sahip olmamıza, ekonomisi en canlı ilk yirmi ülke arasında yer almamıza rağmen hala dünya literatüründe “kalkınmakta olan ülkeler” kategorisinde bulunmamızın temel sebeplerinden biri de hiç şüphesiz gelir dağılımında adaleti gözetmekten yoksun oluşumuzdur.
Bu kronik gerçeğin üzerine çöreklenen ve faturasının hangi kesimlere kesileceği belli olan Küresel Finansal krizin yansımalarını ölçmek üzere yaptırdığımız “Küresel Kriz ve Kamu Çalışanları Etki Analiz Araştırması” nın ortaya koyduğu veri ve sonuçlardan yola çıkarak hazırladığımız 2009 yılı toplu görüşme taleplerimiz, toplumun diğer kesimlerini ve diğer sektörleri de gözeten, ulaşmayı amaçladığımız adil paylaşımı gerçekleştirecek niteliklere haizdi. Taleplerimiz, daha çok alma adına değil, hakkımız olanı alma amacını taşıması bakımından önemliydi.
Teşkilatımızın, insanların en hayırlısının insanlığa fayda sunanlar olduğunun bilinciyle, çalışanların hak ve menfeatlerini gözetmek, elde etmek bakımından öteden beri ortaya koyduğu mücadele bütün takdirlerin üzerindedir.
Her zaman, herkesle, her kurum ya da kuruluşla, her konuda mutabık kalmamız mümkün olmayabilir. Bu durumda, gösterilecek ilkesel tavrın, geliştirilecek eylem ve stratejilerin şekil ve şemalinin, sizin yada kurumunuzun ciddiyeti ve kararlılığı ile yakın ilgisi vardır.
Sözgelimi, kimilerinin yaptığı gibi, İstanbul’ da ki IMF toplantılarını protesto bahanesiyle bir başka emekçi kitle olan küçük esnafın camını-çerçevesini indirmenin, vatandaşın malına mülküne zarar vermenin, daha doğrusu; hak arama mücadelesi verdiğiniz iddiasıyla başkalarının hakkına tecavüz etmenin de adil bir tavır olmadığı aşikardır.
Bu fiili durum göstermektedir ki, ciddi bir zihniyet sorunu ile karşı karşıyayız. Gerek bireysel gerek toplumsal bakımdan sadece kendisi için demokrasi, kendisi için adalet peşinde koşan bencil bir savrulma yaşıyoruz. Halbuki, herkes için demokrasi, herkes için adalet, herkes için refah anlayışı ve yeni bir ruhla toplumsal kalkınmayı, beraber büyüttüğümüz pastanın adil paylaşımını hep birlikte pekala sağlayabiliriz. Küresel bir aktör olma tasavvurumuz varsa, bu ruhu yeniden hatırlamak zorundayız.
Mücadele, bu mücadeledir.
(Memur-Sen Gazetesi 13.Sayı makalesi..)