Nefret ve Ayrımcılık Söylemlerine Karşı Suç Duyurusunda Bulunduk

Başörtülü Kadınlarımıza Yönelik Nefret ve Ayrımcılık Suçunu İşleyen, İnsan Hakları ve Ayrımcılık Yasağı İhlali Yapan Prof. Dr. Üstün Dökmen’in İfade ve Söylemlerine Karşı Suç Duyurusunda ve TİHEK’e Başvuruda Bulunduk

13.08.2022 tarihinde, youtube üzerinden yayın yapan “Zor Ama Yine De Sor” adlı programa katılarak, “…Başörtülü psikolog, başörtülü psikiyatrist, başörtülü PDR uzmanı olması meslek etiğine aykırıdır. Psikoloğun karşısındaki kişiye karşı nötr davranış içinde olması lazım, empati kurabilmesi gerekiyor. Başörtüsü olduğu zaman ben nötr değilim, benim bir dünya görüşüm var demektir…" ifadelerini kullanan Prof. Dr. Üstün Dökmen hakkında; nefret suçuna, cinsiyete ve inanca dayalı ayrımcılığa neden olmuş olması, insan haklarına, insan onuruna açık saldırı niteliğindeki, ayrımcılık yasağına dair kesin ihlal kapsamında olan söylemlerine yönelik olarak Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk ve gerekli işlemleri yerine getirmesi için TİHEK’e başvuruda bulunduk. 

Kıyafeti, bir inancın veya dünya görüşünün tezahürü olarak gören ve bu suretle kıyafet üzerinden hesaplaşma sevdasına düşen geçmiş dönem uygulamalarını çağrıştıran Prof. Dr. Üstün Dökmen’in ifade ve davranışları; toplumsal barışı zedelemeyi, nefret suçlarına yönelik fiillere azmettirmeyi daha geniş bir çerçeveyle ayrımcılık yasağını yok sayıp ötekileştirmeyi makul göstermeyi hedefleyen bir yaklaşımın ürünüdür. 

Söz konusu şahıs tarafından başörtüsüne yönelik olarak ortaya konan söylem ve irade bir taraftan cinsiyete dayalı eşitsizliği ve ayrımcılığı körüklemekte, diğer taraftan dini inancı gereği başörtüsü kullanan kadınlara karşı kişisel tercihleri nedeniyle bir ötekileştirmeye yol açmaktadır. Bu kapsamda Türkiye’nin birçok alanda ortaya koyduğu değişim, dönüşüm ve yenilenme çabasının akamete uğratılması sonucunu hedefleyen her çabayı, hazırlığı, eylemi ve söylemi milletin iradesiyle tarihin çöp sepetine gönderilen 28 Şubat benzeri bir ara sürecin hayat bulması çabasına katkı olarak görülmesi gerektiğine inanıyoruz.