KONFEDERASYON HABERLERİ
Bayraktutar: Anadolu İnsanı Zulme Uğrayanlara Her Zaman Kucağını Açmıştır
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle Memur-Sen, İHH ve Uluslar Mülteci Hakları Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen “Mülteci Sempozyumun”da konuşan Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar “Anadolu`nun tarih boyunca mağdurların, mazlumların ve mahzunların anası olduğunu belirterek “Anadolu insanı ana merhametiyle etnik yapısı, mezhebi, dini ne olursa olsun, hangi coğrafyadan gelirse gelsin zulme uğrayanlara, sürgün edilenlere kucağını açmış, ekmeğini paylaşmıştır.” dedi.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü
münasebetiyle Memur-Sen, İHH ve Uluslar Mülteci Hakları Derneği tarafından
ortaklaşa düzenlenen ``Mülteci Sempozyumun``da konuşan Memur-Sen Genel Başkan
Yardımcısı ve Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar ``Anadolu`nun tarih
boyunca mağdurların, mazlumların ve mahzunların anası olduğunu belirterek
``Anadolu insanı ana merhametiyle etnik yapısı, mezhebi, dini ne olursa olsun,
hangi coğrafyadan gelirse gelsin zulme uğrayanlara, sürgün edilenlere kucağını
açmış, ekmeğini paylaşmıştır.`` dedi.
ANADOLU
İNSANI İYİLİK KERVANININ ÖNCÜSÜDÜR
İstanbul
Üniversitesi ev sahipliğinde Prof. Cemil Bilsel Konferans Salonu`nda
gerçekleştirilecek olan ve iki gün devam edecek ``Dünya İnsan Hakları Günü`nde
İnsan Hakları Perspektifinde Mültecilik`` sempozyumunda konuşan Bayraktutar
Anadolu insanının yalnızca kendisine sığınanları ve kendisinden yardım
isteyenleri değil uzak diyarlardaki mazlum ve mağdurlara da her zaman el
uzattığını hazırlatarak ``Memur-Sen ve İHH başta olmak üzere gönlü ve eli cömert
kuruluşlarımız Anadolu insanını arkasına alarak Arakan`dan, Filistin`e,
Pakistan`dan Somali`ye, Haiti`den Kosova`ya, Eritre`den Sudan`a, Doğu
Türkistan`dan Bayırbucak`a kadar dünyanın neresinde ihtiyaç sahipleri varsa
onlara yardıma koşmakta, iyilik kervanında yer almaktadır.`` Şeklinde konuştu.
BATI MÜLTECİLER KONUSUNDA SORUMLULUKTAN KAÇMAKTADIR
Türkiye iki milyondan fazla Suriyeli ve Iraklı mültecinin bulunduğunu belirten Bayraktutar ``Maalesef Türkiye bu yük ile yalnız bırakılırken AB ülkeleri ördükleri yüksek duvarlara rağmen kendi topraklarına ulaşabilen az sayıda mültecinin yükünün adil paylaşılmadığı konusunda birbirlerini suçlamaktadırlar.Irak`ta, Suriye`de, Libya`da, Mısır`da, Afganistan`da ve diğer Ortadoğu ülkelerinde politikaların ve güç mücadelelerinin şekillenmesinde her zaman müdahil olan Batılı ülkeler bu müdahalelerinin de bir sonucu olarak tezahür eden mülteci sorununun insan onuruna uygun bir şekilde çözülmesi konusunda sorumluluktan kaçmakta ve bunun bölgesel bir sorun olduğunu ileri sürmektedirler. Ancak Avrupa içlerine kadar ulaşan son mülteci dalgası ve Ege Denizi`nde sahillere vuran küçücük bedenler gösteriyor ki, yaşanan bu dramın sorumluluğundan kimse kaçamayacaktır.``ifadelerine yer verdi.
GÖÇ
İNSANİ BİR OLGUDUR
Göç
meselesinin salt bir güvenlik konusu olmadığına insani bir olgu olduğuna
dikkati çeken Bayraktutar ``Bu sorun sınırları kapatmak gibi güvenlik
tedbirlerinin artırılmasıyla çözülemez. Kapsamlı bir yaklaşım, sabır ve
dayanışma gerektirir. Önce mültecilere insanca muamele edilmelidir ki, bu
konuda Türkiye`nin tarihsel ve güncel tecrübeleri ve yaklaşımları tüm insanlık
adına yüz ağartıcı örneklerle doludur ve mutlaka faydalanılmalıdır. Ve nihayet
göçün kökenleri araştırılmalı ve kalıcı çözüm için gerekli siyasi, diplomatik
askeri tedbirler acilen atılmalıdır`` diyen Bayraktutur sözlerine şöyle devam
etti: Milletimize ve hükümetimize mülteciler konusundaki hassasiyetinden,
fedakarlığından ve gayretlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Özellikle kamu
kuruluşları arasında AFAD ve Kızılay`a, STK`lar arasında İHH`ya özel teşekkürlerimi
iletmek isterim. Türkiye`nin bu fedakarlığına karşı Batı`nın gelişmiş
ülkelerinin, olayı sadece para olarak görmesini ve insani ve vicdani bir
davranış olarak görmüyorum. Tüm enerjilerini mültecilerin ülkelerine girmemesi
için sarf eden, bir yolla ülkelerine giren mültecilere insanlık dışı muamelede
bulunan ülkeleri de buradan esefle kınıyorum. İnşallah onlarda en kısa sürede
insani ve vicdani sorumluluklarını hatırlar.