DİYANET-SEN
Bayraktutar: Dünyanın Kur’an’ın Evrensel Düsturlarına İhtiyacı Var
Diyanet-Sen Genel Merkez Yönetimi Antalya İl Divan Toplantısı’nda il ve ilçe teşkilatlarıyla bir araya geldi. Divan Başkanlığını Diyanet-Sen Genel Başkan Vekili Osman Aydın’ın yaptığı programda konuşan Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar; Dünyada var olan düşmanlığın sonlanması için, İslam’ın sevgi, merhamet ve selam anlayışının doğru kavranmasına ihtiyaç olduğunu söyledi.
“Bizim var olan silahımız kardeşliktir, beslendiğimiz kaynak Kur’an’dır” ifadelerini kullanan Bayraktutar konuşmalarını şöyle sürdürdü;
Dünya Ortadoğu’nun göbeğine İsrail’i inşa etmek için, birinci dünya savaşını çıkardı. İsrail’in oluşabilmesi için dünya devletleri dört koldan saldırılarla koca Osmanlı Devletini elliden fazla ülkeye böldüler. Dünya devletlerinin İsrail hayalini üç aşamalı, üç tuzak olarak değerlendire biliriz:
İsrail’in kurulması için başlatılan birinci dünya savası planın birinci aşamasıdır. İkinci dünya savaşı ile ikinci plan devreye sokuldu ve asıl emellerine kavuştular. Siyonist İsrail’i kurdular.
Büyük bir projenin devamı olan Ortadoğu oyunlarının üçüncü aşaması ise Ortadoğu’nun tamamını sınırları olarak gören Büyük İsrail projesi için, dört koldan saldırmaya devam ediyorlar.
Bugün İslam coğrafyasının bir çoğu bu tuzakların farkında değil. Yapay örgütlerle iş tutan devletler iş işten geçtikten sonra ne kadar ah etse çare olmayacaktır.
Bu güne kadar emperyalistlerin Ortadoğu’da olmalarının tek sebebini petrole bağlayanlar bilmeliler ki, artık uyanan bir Türkiye var!
Petrole saldırılıyor diyerek, petrolü olan ülkeleri yalnız bırakıp, işgal etmenin altında yatan tek gerçek emperyalist devletlerin hayata geçirmek istediği büyük İsrail projesinin ta kendisidir. Sağ gösterip sol vurmak dedikleri tam da budur.
Yapay örgütleri İslam ülkelerinin üzerine salan devletler DAEŞ gibi azılı düşmanları hem eğitmekteler, hem beslemekteler. Bir taraftan Müslümanları öldürenler, bir taraftan İslam dinini dünyaya barbar bir din olarak göstermenin peşindeler.
Bu barbarlık anlayışı, Hristiyanların yıllarca beslendiği kaynaklardan biridir. Osmanlı döneminde bütün Osmanlı mensuplarına barbar diyen bu zihin mensupları aynı tabiri bu sefer de İslam için kullanmaktadır.
Osmanlı’dan günümüze batı dünyasının İslam’ı öteleme gayesini artık idrak etmemiz gerekiyor.
Dünyanın İslam’ı anlaması için, Kur’an’ın evrensel yaklaşımını idrak edebilmemiz ve başkalarına da bu mesajı anlatabilmemiz için, Peygamberimizin sünnetini yerine getirmek için, yeniden bir varoluş mücadelesi vermeliyiz. Unutulmamalıdır ki; Bu Dünyanın İslam’ın evrensel şefkatine, Kur’an’ın evrensel düsturlarına ihtiyacı vardır.
Bu sebeple donanımı açısından her dile matuf din görevlilerinin olması, her branşa vakıf din görevlilerinin olması, başlıca arzularımızdandır.
Diyanet İşleri Başkanlığımızın, hükümetimizin bir taraftan yapılan saldırılara cevap verdiği gibi, bir taraftan da iç dinamiklerimizi, manevi beslenme kaynaklarımızı güçlendirmeleri gerekmektedir.
Kökü mazide olan bu devletin atiye uzanabilmesi açısından, İslam’ın bütün dünyaya saf ve temiz güzellikler getirme gayesinde olduğunu bilmeyenlere anlatmamız gerekiyor.
Akbaba: Güzel Hizmetler Ancak Güzel İnsanlarla Olur
İl Divan Toplantısında Konuşan Diyanet-Sen Antalya Şube Başkanı İlyas Akbaba ise; güzel hizmetlerin ancak güzel insanlarla olabileceğine dikkat çekerek “ Diyanet-Sen Peygamberimizin içinde bulunduğu hıl fil fudul hareketinin günümüz versiyonudur. İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır hadisi gereğince, Hakk’a hizmet halka hizmettir düsturuyla yola çıktık. Mihrap görevini yerine getiren Din görevlilerinin toplumun en önünde olduğunu 15 Temmuz’da da gördük. Diyanet-Sen olarak ümmetin dertleriyle dertleniyor, Memur-Sen olarak dünyadaki mazlumlar için dertleniyoruz” ifadelerini kullandı.
Sen yoksan biz bir eksiğiz sloganı ile yola çıkan Diyanet-Sen hedeflerine tek tek ulaşmaya devam edecektir. Sivil toplum örgütleri birer teklif ve talep makamıdır. Bu teklif ve talepleri yerine getirmek devletin asli görevidir. Sivil toplum kuruluşları demek devletin yapı taşı, alt dinamikleri demektir. Bu talepleri dile getirmek yetkili ve etkili sendikaların görevidir diyen Antalya Şube Başkanı İlyas Akbaba konuşmasına şöyle devam etti:
Kan akıtarak, çukur açarak ve adına Kürt davası diyerek kardeşi kardeşe düşürmekteler. Buda yetmezmiş gibi 15 Temmuz 2016 günü Fetö terör örgütü tarafından silahlı darbe girişiminde bulunulmuş ve hiçbir ayırım yapılmadan ülkemiz insanlarına uçaklarla, helikopterlerle bombalar atılmış, tanklarla insanlık ezilmiş ve savunmasız insanlarımıza silah doğrultulmuştur. Bu darbe girişimine duyarsız kalmayan Din Görevlilerimiz, camilerimizden sala ve ezanlar okuyarak halkımızın alanlara inmelerini sağlamış ve hatta Din Görevlilerinin harekete geçmesinde sendikamız SMS göndermek suretiyle inancımıza ve vatanımıza sahip çıkma konusunda etkin bir hizmeti yerine getirmiştir.
Millet ayaktadır, Çanakkale Ruhu hayattadır. Millete tank namlusu doğrultan şerefsizlere, millet iradesinin tecelligahı Meclise bomba yağdıran hain hadsizlere geçit vermedik, vermeyeceğiz.
Yeniden Büyük Türkiye, Güçlü Türkiye, Ümmetin Umudu Türkiye iradesinin garantörleri bu ülkededir. Bu ülke, milletine, devletine sahip çıkan, ‘ezan susmaz, bayrak inmez’ diyen kahramanların yaşadığı bir ülkedir. Darbe girişimine karşı mücadele yolunda canlarını feda eden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı diliyoruz.
Özkan: Yedi Düvel Güzel Ülkemize Saldırıyor
İl Divan Toplantısında Konuşan Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacibey Özkan; “Bu gün yedi düvel güzel ülkemize saldırıyor. Planı yapıyorlar, piyonları maşaları dört bir koldan bize saldırıyor. Bu nedenle çok uyanık olmamız gerekiyor. Zamanın ruhunu iyi anlamak gerekiyor. Dünyayı iyi okumak gerekiyor. Büyük resmi görmek gerekiyor. İnisiyatif almak gerekiyor. İnisiyatif almak için hem farkındalık hem de resmin bütününü görmek gerekir. Resmin tamamını göremeyenlerin inisiyatif kullanması mümkün değildir. Bu gün Memur-Sen ve Diyanet-Sen’in ortaya koyduğu sendikacılık, ülkesi adına, milleti adına mazlumlar adına inisiyatif kullanmadır. Durumdan vazife çıkarmadır. Ülkemiz vesayet altına alınmaya çalışırken taşın altına elini koymadır. Neme lazım dememedir. Dünyanın dört bir köşesinde sesini duyuramayan mazlumların mahzunların sesi olmadır. Gazze de ağlayan çocuğun gözlerinden dünyaya bakabilmek, Suriyeli mültecilere, Muhacir kardeşlerimiz olarak gerekli misafirperverliği göstere bilmedir. Mahzuna omuz vermede sınır çizgilerimizi değil gönül zenginliğimizi, medeniyet değerlerimizi kuşanabilme kararlığıdır bizim sendikal anlayışımız.” şeklinde konuştu.
Omurca: Milletin Vicdanından Asla Ayrı Düşmedik
Antalya İl Divan Toplantısında Konuşan Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Omurca; Diyanet-Sen’in 13 yıldır yetkili sendika olduğunu hatırlaratak “Yetkili olduğumuz günden bu güne Diyanet ve vakıf çalışanları için yüzlerce kazanım elde ettik. Ücretlerin yükseltilmesinden, boş kadroların doldurulmasına, ek ders ücretlerinden dini bayramlarda mesai ücreti ödenmesine, Kur’an Kursu öğreticilerimize öğretim yılı ödeneğinin ödenmesinden, ilahiyat ön lisans diplomalarındaki şerhlerin kaldırılmasına kadar bir çok kazanıma imza attık. Bu kazanımların yanında her zaman mazlumun yanında olduk. Milletimizin vicdanının sesi olduk. Sendikacılığa farklı bir vizyon ve misyon yükledik. İyiliğin yanında zulmün ve adaletsizliğin karşısında olduk. Bu yüzden milletin vicdanın asla ayrı düşmedik.” dedi.
Diyanet-Sen inandığı doğruları en gür sesle söylemeye devam edecektir diyen Omurca konuşmasına şöyle devam etti: “Din görevlisini, vakıf çalışanını ilgilendiren her konuya, milletimizin, mazlumların vicdanını sızlatan her konuya eğileceğiz ama hiç kimseye boyun eğmeyeceğiz. Unutmayınız ; Her şeyin bir bedeli vardır. Başarı bedel ister. Zafer bedel ister. Zaferin bedeli, koşuşturmadır, yorulmadır, alın teridir. Diyanet-Sen inandığı doğruları en gür sesle söylemeye devam edecektir. Bedelinin ne olacağının hesabını yapmadan, nefsi davranıp birbirimizle hesaplaşmadan, kim isterse istesin hesap vermekten korkmadan, kutlu yolculuğa, soylu mücadeleye devam edeceğiz. Kazanmaktan, kazanım üretmekten, tebliğ etmekten, milletin iradesini ve imanını hep birlikte tahkim etmekten yorulmayacağız, vazgeçmeyeceğiz.”
Gür: Diyanet-Sen İnsanlığa Hizmet İçin Bir İmkandır
Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacıbayram Gür Antalya İl Divan Toplantısında şöyle konuştu; Kurumlarında insanlar gibi sürekli tekamül halinde olması gerektiğini ve gelişimin her an ve ömür boyu devam etmesi gerektiğini belirterek “Biz sendikamızı, kendimiz, ülkemiz ve insanlığa hayır sağlayan bir imkân ve fırsat; aynı zamanda salih amel defterimizi çoğaltacak bir araç olarak görüyoruz. Diyanet-Sen bize sizlerin emanetidir. Bu emaneti daha da geliştirip bizden sonraki neslin arasından en ehil kişilere yönetimi devredene kadar bu sorumluluğumuzu yerine getirme gayreti içerisinde olacağız. Bizden sonraki neslin yetişip gelişmesine de en az kendimiz kadar önem veriyoruz. Yeni söylemler, yeni bakış açıları geliştirmemiz gerekiyor. Bu da ancak akademik sendikacılıkla eğitimle mümkündür. Diyanet-Sen bunun bilincinde hareket ederek Diyanet-Sen akademisini kurdu, bölge eğitim toplantıları ile eğitime dayalı akademik sendikacılığı tüm teşkilatına yaymak için çalışmalar yaptı ve bundan sonra da yeni açılımlarda bu eğitim faaliyetlerine devam edecek. Diyanet-Sen sendikacılığın okuludur.