KONFEDERASYON HABERLERİ
Bayraktutar: "Millet Darbecileri Bozguna Uğrattı"
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar: "15 Temmuz gecesi millet, Türkiye’nin varlığına, dirliğine kast eden darbeci teröristleri bozguna uğrattı. Çanakkale ruhunu yansıtan bu destansı mücadeleyi ancak ve ancak insanlık tarihi yazacaktır. Sokaklara çıkan her insanımız, yeryüzünde başka örneği olmayan demokrasi tarihi yazmıştır."
Diyanet-Sen 2. Büyük Türkiye Buluşması Antalya’da başladı. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın katılımı ile başlayan programa Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar ve yönetim kurulu üyeleri, şube başkanları, il ve ilçe temsilcileri katılıyor. Antalya Belek Marıtım Otel’de gerçekleştirilecek program 3 gün devam edecek.
Diyanet-Sen Anadolu’yu Kuşatan Ulu Bir Çınardır
Programın açılış konuşmasını yapan Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar Diyanet-Sen’in 1998 yılında erdemliler hareketi olarak filizlendiğine dikkat çekerek “Diyanet-Sen, bugün Anadolu’yu kuşatan ulu bir çınar haline gelmiştir. Etki alanı Kars’tan, Edirne’ye, Sinop’tan, Hatay’a uzanan geniş bir coğrafyaya ulaşmıştır. Diyanet-Sen, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” felsefesinin güncel bir izdüşümüdür. Hıl’fülfüdul hareketinin izdüşümüdür. “Emr-i bi’l-ma’ruf venehy-i ani’lmünker” emreden Yüce Rabbimizin ve Peygamberimizin emirlerinin birer izdüşümüdür. Diyanet-Sen kökü mazide olan medeniyetin temsilcisi olan bir harekettir” dedi.
Diyanet-Sen’in 2004’te yetkiyi almasından sonra kurum çalışanlarının çehresinin de hızla değiştiğini ifade eden Bayraktutar, "Her alanda bir hareketlilik yaşanır hale geldi. Dinç ve dinamik şekilde Diyanet çalışanları ayağa kalktı, kendine güveni geldi. Diyanet çalışanı ilk defa dünya standartlarında hizmet almaya başladı. Diyanet-Sen sendikacılığının farkı, işte burada başladı, burada devam ediyor” şeklinde konuştu.
Diyanet-Sen Hareketi Bir Muhabbet Hareketidir
Diyanet-Sen’in mihenk noktasının Diyanet çalışanına, Vakıflar Genel Müdürlüğü Çalışanlarına muhabbet olduğunu belirten Bayraktutar, Diyanet-Sen’nin omurgasının ise teşkilat olduğunu ve şube başkanlarının ilçe temsilcilerinin bu teşkilatı temsil ettiğini söyledi. Bayraktutar şöyle devam etti; "O teşkilatları bir kez daha sizlerin önünde selamlıyorum. Biz muhabbet hareketi olduğumuz gibi disiplinli bir kadro hareketiyiz. Bizi diğer sendikalardan anlayışlardan ayıran önemli bir fark da beraber yürüttüğümüz mücadeleyi bir yol arkadaşlığı, bir dava arkadaşlığı olarak görmemizdir. Bu harekete gönül vermiş arkadaşlarımızdan ilçe,il ve genel merkeze kadar görev alan arkadaşlarımız hiçbir farkı olmadan bizim dava arkadaşlarımız, yol arkadaşlarımız, kader dostlarımızdır. Onun içindir ki Diyanet-Sen 18 yıldır diri ve dinamik teşkilatı ile Türkiye’nin 81 ilinde aktiftir. Türkiye’nin neresine giderseniz gidin Diyanet-Sen’i görürsünüz. Memur-Sen, Diyanet-Sen birliğin ve dirliğin adıdır, adresidir. Türkiye’nin, Diyanet ve Vakıf çalışanlarının, kültürünün, medeniyetinin, ortak hafızasının, birikiminin adı özetle Diyanet-Sen’dir."
Türkiye’yi Temsil Eden Sendika’dan Türkiye Buluşması
Periyodik olarak düzenlen bu programların çok özel bir yeri ve anlamı olduğuna dikkati çeken Bayraktutar, “Bu toplantılarımız bu güne kadar hem sendika içinde birliğimizi hem de ülke bütünlüğümüzü temsil eden bir özelliğe sahiptir. Zira bu çatı altında bir tek insanımızı dışarda bırakmaksızın 120 bin Diyanet çalışanının bin 900 Vakıflar Genel Müdürlüğü çalışanının tamamı temsil ediliyor. Diyanet-Sen’in ilk günden itibaren farkı, misyonu da bu olmuştur. Türkiye’nin her köşesi ve bütün renkleri bizim sendikal anlayışımızda kendisini bulur” şeklinde konuştu.
15 Temmuz Gecesi Bu Millet Destan Yazdı
15 Temmuz gecesi ülke ve millet olarak haince bir saldırıya maruz kaldığımızı hatırlatan Bayraktutar, 15 Temmuz gecesinin meşruiyetini cemaat ve dinden alan, sosyalleşmesini ve gücünü, din üzerinden devşiren, küresel aktörlerle ittifak ederek, küreselleşmiş gücüyle devleti teslim almak için imtina etmeyen, bir terör örgütünün gelebileceği son nokta olduğunu söyledi.
Bayraktutar şöyle devam etti: "Sayın cumhurbaşkanımızın çağrısıyla sokağa inen milyonlar, Türkiye’nin varlığına, dirliğine kast eden darbeci teröristleri bozguna uğrattı. Çanakkale ruhunu yansıtan bu destansı mücadeleyi ancak ve ancak insanlık tarihi yazacaktır. Sokaklara çıkan her insanımız, yeryüzünde başka örneği olmayan demokrasi tarihi yazmıştır… Bu saldırı Türkiye’ye yapılmış saldırıdır, milletin iradesine yapılmıştır. Bu saldırı milletin oylarıyla seçilmiş cumhurbaşkanımıza,hükümetimize yapılmıştır. Diyanet-Sen olayın ilk anından itibaren gereken hassasiyeti, gereken dirayeti göstermiştir. Teşkilatlarımızdan, görev alan arkadaşlarımızdan şehitlerimiz ve gazilerimiz vardır. Millet iradesinin temsilcisi olan Diyanet-Sen bir bütün olarak bu hain girişimin karşısında tek yumruk olmuş ve dimdik durmuştur. Milletimizle birlikte devletimizle birlikte bütün teşkilatımızla birlikte en ön safta demokrasi ve hukukun üstünlüğüne adanmışlık mücadelesi verdik.15 Temmuz darbe girişiminin amacı Türkiye’yi karanlığa mahkum etmekti. Ancak millet durmak yok yola devam dedi. Alçaklara yol vermedi. 15 Temmuz'da başlayan şey, yeni milli mücadele, yeni istiklal mücadelesidir. Bu mücadele hem içeride hem sınırlarımızın dışında yapılmaktadır, yapılacaktır.Darbe girişimi karşısında dimdik durarak, darbecilerin “evinden camiye gidip sala dahi okuyamaz” lafına inat, Çanakkale ruhuyla gecenin karanlığında gökleri salayla inleten, yürekli din görevlisi arkadaşlarımı bu kahramanca mücadeleleri için sizlerin huzurunda kutluyorum ve bir kez daha minnettarlığımı sunuyorum."
Haç ve Hilal Mücadelesi Hep Sürecek
İçten ve dıştan terörün azdırılmasının, bin bir türlü isimle, bin bir türlü oyunla terörün finanse edilmesinin asıl sebebinin bu gidişe dur diyen bir Türkiye olmasından kaynaklandığı hatırlatan Bayraktutar “Yeryüzü altüst olmadıkça, gök kubbe çökmedikçe, “Haç ve Hilal” mücadelesi sürecektir.Hatta topyekûn “Haç” altına girsek dahi yine kabullenmeyeceklerdir. En iyisi; “Hilalimize” sahip çıkıp, onurluca mücadele etmek ve yaşamaktır.Terörle mücadelede Türkiye’nin haklı gerekçelerini gözeten her türlü söylem ve eylemin DİYANET-SEN olarak arkasındayız.” İfadelerine yer verdi.
Vesayet Anayasası ile Yolumuza Devam Edemeyiz
“Bu büyük ülke çelişkilerle dolu vesayet anayasasıyla yoluna devam edemez.” diyen Bayraktutar sözlerini şu şekilde sürdürdü: " İki de bir tıkanan sistem arızasıyla ister istemez kriz üreten yönetim yapısının değişmesini, işleyen, çare üreten bir sisteme geçilmesini millet istiyor.Türkiye’nin ilk sivil anayasasının hazırlandığı bilinciyle, kapsamlı istişarelerde bulunup, milletin ihtiyaçlarına, özlemlerine göre Türkiye’nin geleceğine yürüyüşünü omuzlayacak bir anayasa hazırlanmalı, insan onuruna saygılı,insan hak ve özgürlüklerine dayanan, bunları esas alan, demokratik bir anayasa istiyoruz.Milletimizin demokrasi ve özgürlük ihtiyaçlarını karşılayacak, otoriter tek tipçi zihniyetten kaynaklanan sorunları çözecek, her alanda insan onurunu esas alacak, bir anayasa istiyoruz. Bireylerin din ve inanç özgürlüklerini teminat altına alan, devletin tüm inanç gruplarına ortak mesafede olmasını garanti altına alacak otoriter laiklik anlayışı değil, özgürlükçü laiklik anlayışına anayasada yer verilmeli, özgürlükçü sivil bir anayasa olmalı…Çünkü mütareke kalıntıları, sahip oldukları gücü her geçen gün kaybediyorlar. Bu gidişle tamamen sahneden silinecekler. Başkanlık sistemi ve Türk siyasal hayatındaki radikal değişiklikler ile bunun zeminini oluşturan anayasa değişikliğinin burada son dönemeç olduğunun da çok net farkındalar."
Son zamanlarda Avrupa’nın çeşitli yerlerinde camilere yönelik saldırılar ve İslamofobianın İslam nefretine dönüşmesinin çok kaygı verici boyutlara ulaştığını belirten Bayraktutar, “Bir toplumun din özgürlüklerine müdahalesinin en son noktası mabedine tecavüzdür, camisine saldırmaktır. Bu olayların her ülkede çoğalmaya başlaması kaygı vericidir. Pek çok ülkede camilere yönelik fiili saldırılar, nefretin boyutlarını gösteriyor. İslam dininin bize gösterdiği öğreti; sadece bizim mabedlerimiz değil, bütün dinlerin mabedleri dokunulmazdır. Bu saldırıların en kısa zamanda son bulmasını, aklı selimin egemen olmasını bekliyoruz.Yine bu arada,İsrail’in ezanı yasaklama teşebbüsü, Filistinli’nin ‘vatan’ını bir daha elinden almak gibidir. Yıllardır hem Mescid-i Aksa'yı işgal ettiği için, hem Filistinli kardeşlerimizin topraklarını işgal ettiği için, büyük kötülükler yapan bir ülkenin ezanı da yasaklamaya kalkışması Kudüs'te İslam'ın ve Müslümanlar’ın varlığını inkar manasına gelir. Ezanı yasaklamak, Müslümanlar’ın ve İslam'ın tarih boyunca Kudüs'teki varlığını inkar manasına gelirki bunu kabul etmek mümkün değildir” diye koınuştu.