ARŞİV
BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK
BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından , “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” için oluşturulan Alt Komisyon; işçi, memur ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile 17.12.2007 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonu salonunda AKP Ankara Milletvekili Alt Komisyon Başkanı Mehmet Zekai ÖZCAN başkanlığında bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Sivil toplum Kuruluşlarının tasarıya yönelik katkı ve görüşlerini sundukları toplantıya Memur-Sen Konfederasyonu’nu nu temsilen Genel Mevzuat ve Toplu Görüşme Sekreteri M. Hadi ERDOĞMUŞ katılmıştır . Memur-Sen tarafından üye sendikaların katkıları ile hazırlanan raporda , Genel Sağlık sigortası , Kayıt Dışı Ekonomi , Yıpranma Payı konuları başta olmak üzere , değişiklik önerilerini özetlemiş ve çözüm önerilerini Komisyona sunmuştur.
Genel Mevzuat ve Toplu Görüşme Sekreteri M. Hadi ERDOĞMUŞ tarafından yapılan Memur Sen’in Sunumu
Memur-Sen ,ülkemizin ekonomisinin güçlü olması, toplumun refah içinde yaşaması, sosyal güvenlik sisteminin eşit , adil ve ödenebilir olması ,demokrasinin ve demokratik hayatın gelişmiş ülkeler normlarında uygulanması; sosyal, siyasal, ekonomik istikrarın sürdürülmesi, STK ve sendikal hak ve hukukunun geliştirilmesi anlayışıyla hareket etmektedir.
Önceki yıllarda izlenen popülist politikalar nedeni ile içi boşaltılan sosyal güvenlik sisteminde açıkların çalışanlar üzerinden kapatılmasından vazgeçilerek, kayıt dışı ekonomi içerisinde bulunan 8 milyona yakın kişi ve sosyal güvenlik kapsamında olmayan 15 milyon kişinin de sistem içerisine alınmalı ve aktif-pasif dengesi daha üst seviyeye çıkarılmalıdır. Bu anlamda sosyal güvenlik sistemlerinin tek bir çatı altında toplanmasını olumlu bir gelişme olarak görmekteyiz. Ancak oluşturulan bu yeni yapının çerçevesinin çalışanlara hak kaybı yaratmayacak şekilde , sivil toplum kuruluşlarının talepleri göz önüne alınarak çizilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Memur-Sen olarak sosyal devlet ilkesinden uzaklaşılmaması gerektiğini çünkü insan haklarının uygulamasını sosyal devlette bulduğunu düşünüyoruz. Sosyal Güvenlik Yasaları , Devleti ayakta tutan temel direklerdir, toplumu bir arada tutan harçlardır. Yeni yapının bu anlayış çerçevesinde şekillendirilmesi inancı ile mevcut taslakta doğru bulmadığımız ve değişmesini istediğimiz noktalar şunlardır :
• Genel Sağlık Sigortası : Mevcut taslağa göre sağlık hizmetleri için prim ödenmesi durumu bu hizmete ihtiyacı olan pek çok düşük gelir seviyesindeki vatandaşlarımız için sıkıntı yaratacaktır. Genel Sağlık Sigortası için öngörülen yoksulluk sınırı çok düşüktür. Bu şekli ile genel sağlık sigortası çok fazla kişiyi sağlık sigortası için aylık 70ytl ile 400ytl arasında prim ödemeye zorunlu bırakmaktadır. Oysa Sağlık Hizmetleri Devletin vatandaşına karşı karşılıksız ve asli olarak sunması gereken hizmetlerdendir. Üstelik Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik sistemine dahil olmayan, dolayısı ile de hiçbir sağlık güvencesi bulunmayan 10 milyon kişi bulunmaktadır. Sistemin özü , bu insanları da sağlık güvencesi kapsamına sokmak olmalıdır. Sağlık ve Eğitim alanlarında eşitlik,insan haklarının da gereği olarak , toplumsal adaleti sağlar . Bu alanlarda tüm vatandaşların eşit şansa sahip olmamaları toplumun adalet algısında zedelenmeye neden olacaktır. Çalışanların ayakta tedavi ve yatarak tedavi edilmesi sırasında kendisinden hiçbir ücret talep edilmemelidir.
• Kayıt Dışı Ekonomi : Öncelikli talebimiz, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması için daha fazla çaba sarf edilmesidir. Kayıt dışı ekonominin sonucu olarak bugün 1.8 çalışan 1 emekliyi finanse eder hale gelmiştir. Bu güne kadar çözülemeyen bu sorunun çalışanın omuzlarına yıkmasını doğru bulmuyoruz.
• Yıpranma Payı : Bugüne kadar bu haktan faydalandırılan basın ve gazetecilik iş yerlerinde iş ve basın kanununa göre çalışanlar, hava yolları uçuş personeli, lokomotif makinistleri, infaz koruma memurları, posta dağıtıcıları, TRT'de haber hizmetinde çalışanlar, Devlet Tiyatrosu sanatkârları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın şef ve üyelerinin fiilî hizmet süresi zammı hakları kaldırılmaktadır.Ancak, bu hükümlerden bu güne kadar yararlandırılmış olup, 3600 günden az çalışmış olanların bundan sonra Fiilî hizmet süresi zammından yararlandırılmamaları halinde bu hüküm Anayasanın eşitlik ilkesi ile bağdaşmayacaktır. Zira 3599 gün bu işlerde çalışmış olanlar artık bu haktan yararlanamamaktadır. Diğer bir deyişle bugüne kadar ödedikleri gün sayıları boşa gitmiş olacaktır. • 4/a veya 4/b satatüsünde iken 4/c’li olanlar veya son birkaç yıl sigortalılığı 4/a veya 4/b kapsamında geçen ve bunun dışındaki sigortalılığı4/c kapsamında geçmiş olanlar için emekli ikramiyesinin nasıl verileceği düzenlenmelidir.• 15. madde d bendi 2. fıkrasında “ sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle….doğum tarihinde geçerli olan asgari ücretin “ üçte biri” tutarında emzirme ödeneği verilir” şeklinde değişiklik yapılması.• Bugüne kadar sigortalıların iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının doğum yapması halinde günlük kazancının üçte ikisi olarak verilen tutar, sigortalılar aleyhine değiştirilerek iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, günlük kazancının beşte üçü olarak değiştirilmektedir. Bu sigortalıların haklarında önemli bir kayıp anlamına gelmektedir.Dolayısıyla , 18. madde d bendi 3.fıkrası “iş kazası……17.maddeye göre hesaplanacak kazancının üçte ikisidir” şeklinde değiştirilmesi.• 28.maddenin ilk defa bu kanuna göre sigortalı sayılanlara ; b) (a)bendinde belirtilen yaş şartı olarak uygulanır, “Sigortalılar 2. fıkranın (a) ve(b) bentlerinde yer alan yaş hadlerine üç yıl eklemek ve adlarına en az …..aylığından yararlanabilirler” şeklinde değiştirilmesi.• 29.maddenin 3. fıkrası aylık bağlama oranı,….”2015 yılı sonuna kadar %3,0 ; 2016 yılı başından itibaren ise % 2,5 olarak uygulanır” şeklinde değiştirilmesi.• 30.maddenin c bendinden sonra gelen; Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra ilk defa sigortalı olan kişilerden yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra;b) …..,bu kanunun 82.maddesine göre belirlenecek aylık prime esas kazanç alt sınırının , %7,5 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir”.şeklinde değiştirilmesi.
• MADDE 40 – 1. TCDD Faal Personel ile DHMİ ARFF ve Apron Personeli için Fiili Hizmet süresi zammı: TCDD de görev yapan faal personel 24 saat esasına göre 25.000-30.000 volt elektrik enerjisi altında görev yapmaktadır. Gar içerisinde görev yapan tüm personel Lokomotif ve vagonların fren yaptığı sırada devamlı olarak akciğer kanserine sebep olan asbest gaz ve tozuna, DHMİ Apron ve ARFF Personeli yüksek gürültü ve Uçak egzoz gazına maruz kalmaktadırlar. Görevi başında meydana gelebilecek en küçük kaza sebebiyle personelimiz hayatını kaybetmekte ya da ömür boyu sakat kalmasına sebep olmaktadır. Demiryolcuların devamlı olarak maruz kaldıkları asbest minerali ile ilgili olarak, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), her yıl dünyada kanser yapıcı maddeleri düzenli olarak özelliklerine göre gruplara ayırmaktadır. Ajansın kanserojen maddeler listesinde asbest maddesi, "kesin kanserojen" tanımlanması ile 1. grupta sınıflandırılmıştır. Asbeste bağlı oluşan hastalıklar.Asbestoz – İlk olarak tersane işlerinde çalışanlarda tespit edilen asbestoz, asbest liflerini çözmeye çalışan vücut tarafından üretilen asidin akciğer zarında oluşturduğu yaralardır. Bu hastalığın kendini göstermesi 10-20 yılı bulmaktadır.Kanser – Asbest, akciğer, gırtlak ve sindirim sistemi kanserlerine yol açmaktadır.Ayrıca İş Kanununda işçilere tanındığı şekliyle memurlar için de memur sağlığı ve Meslek Hastalıkları biriminin kurulması gereklidir. DHMİ Apron ve ARFF (Hava Kurtarma ve Yangınla Mücadele) Personelinin görev tehlikesi, soluduğu uçak egzost gazı ve maruz kaldığı gürültü, TCDD Faal Personelinin görev tehlikesi ve çalışma şartları ile sağlık koşulları dikkat alındığında Fiili Hizmet Süresi Zammını açıkça hak etmektedirler. Maddenin üçüncü fıkrasında, hukuka aykırı ve gerekçesiz olarak fiili hizmet sürelerinin prim ödeme gün sayısına eklenecek miktarında ve emeklilik yaş hadlerinden indirilecek miktarında kısıtlamaya gidilmiştir. Fiili hizmet süresi zammı iş ve işyerinin özellikleri dikkate alınarak verilmektedir. Sigortalının beş yıla kadar olan fiili hizmet zammının verilerek, beş yıldan sonra şartlar değişmediği halde kısıtlamaya gitmek kabul edilemez. Ayrıca, aynı oranda fiili hizmet zammından yararlanan sigortalılar arasında ayrıma gidilmesi, bazılarına beş, bazılarına sekiz yıl zam verilmesi Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Sigortalılar arasında, eklenecek fiili hizmet zammı süresinde ayrıma gidilirken, emeklilik yaş hadlerinden indirilecek süre konusunda ayrıma gidilmemesi, başka bir yönden Anayasa’ya eşitsizlik doğurmaktadır. Kaldı ki, beş veya sekiz yıl fiili hizmet süresi zammı eklenen sigortalıların, en azından bu süre kadar diğerlerine göre yıprandığı kabul edildiğine göre, aynı sürenin emeklilik yaş haddinden de indirilmesi hukuken daha uygun olur. 2. Fiili Hizmet Süresi Zammı kapsamına zabıta çalışanları da alınmalıdır.3. Posta Dağıtıcılarının yıpranma fiili hizmet süresi zammı konulmalıdır.
• MADDE 42 –“Kurum sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin veya incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit edilerek sonuçlarını yazı ile bildirir. İlgililer yazıyı aldıkları günden başlamak üzere, iki ay içinde kuruma veya kurumca verilen karar üzerine, yetkili mahkemeye başvurarak, kurum kararına itirazda bulunabilir. Mahkemeye itiraz, kararının uygulanmasını geciktirmez.” denilmektedir. Buna göre;1. Maddenin incelenmesinde gelir, aylık veya toptan ödemeye hak kazanan kişilerin, bu haklarına kavuşabilmek için, başvuru tarihinden itibaren, belgelerin toplanması, incelenmesi aşamaları ile birlikte, kuruma itiraz için tanınan süre, bu itirazın değerlendirilmesi aşamalarının sonunda yaklaşık 6-7 ay beklemeleri gerekecektir. Emekli olmayı düşünen sigortalıların, herhangi bir faiz veya ek ödeme almadan haklarına bu kadar uzun sürede kavuşması hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmaz.2. Maddede, belgelerin toplanması ile incelemelerin tamamlanması aynı işlemmiş gibi ya da aynı ayna gerçekleşecekmiş gibi düşünülüyor. Halbuki bunlar birbirini takip eden işlemlerdir. Maddede ön görülen 3 aylık sürenin bu işlemlerin hangisinden itibaren başlayacağı net değildir.3. Maddenin birinci cümlesinde sonuçların yazı ile bildirileceği ön görülmekte ise de , bildirimin hangi vasıta ile yapılacağı , imza karşılığı yapılıp yapılmayacağı belli değildir. Bildirim tarihi konusunun ilgililerle idare arasında uyuşmazlığa sebep olması kuvvetle muhtemeldir.4. Maddenin ikinci cümlesinde, iki ay içinde kuruma ve kurumun kararına karşı yetkili mahkemeye başvurulması öngörülmektedir. Madde metninden, kurumun itirazı ne sürede cevaplandıracağı anlaşılamadığı gibi, mahkemeye yapılacak başvurunun aynı süre içerisinde olması gerektiği sonucu çıkmaktadır. Mahkemeye yapılacak başvuru süresinin ve başvuru için esas alınacak tarihin duraksamaya yer vermeyecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. 5. Maddede, ilgililerin yetkili mahkemeye başvuracakları öngörülmekte ancak yetkili mahkeme belirtilmemektedir. Bu durumda yetkili mahkeme genel hükümlere göre belirlenecektir. Genel hükümlere göre yetkili mahkeme idarenin ikametgâhı yani Ankara İş Mahkemesi olacaktır. Ankara dışında bulunan sigortalılar için bu durumun maddi manevi külfet yaratmayacağı düşünülemez. Ayrıca, bir itiraz söz konusu olduğuna göre, tüketici mahkemelerindeki uygulama benzeri olarak, bu itirazlar için harç vs. alınmaması hususu da düşünülmeliydi. İlaveten, sigortalıların itirazlarına ilişkin incelemelerin mahkemelerde öncelikle ele alınması ve belirli bir sürede sonuçlandırılmasına ilişkin hükümler yer alması doğru olurdu.
• MADDE 80- 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançlarının hesabında;
a) Hak edilen ücretler ile prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay için yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınır. b) Ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları emekli ikramiyesi ile Bakanlıkça tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin %30'unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, görevin yerine getirilmesi için zorunlu olarak yapılan ayni yardımlar ile Bakanlıkça belirlenecek diğer ayni yardımların asgari ücretin %30'unu geçmeyen kısmı, prime esas kazanca tabi tutulmaz. Gereğince Sosyal yardım dışında kalan (aile - çocuk yardımı, yemek, yabancı dil tazminatı) tüm ödemeler prime esas kazanç matrahına dâhil olması nedeniyle, Eğitim Tazminatından sigorta primi kesilmektedir.
1) Bu durum; giriş paragrafında ifade edilen ilgili yasa gereğince, resmi okul öğretmen ve personeline yapılan ödemelerden az olmayacağı gerektiğinden, (T.C. Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün, 15.04.2003 tarihli 193, (GVK İÇ GENELGESİ 2003/02) ilgili genelge gereğince; "625 Sayılı Özel Öğretim Kurumlarında çalışan öğretmen ve personele ödenen eğitim-öğretim tazminatı ile yabancı dil tazminatı ve eğitim yılına hazırlık ödeneğinin resmi okul öğretmen ve personeline yapılan tutar kadar kısmının gelir vergisine tabi tutulmaması" açıklığa kavuşturulmuştur.
506 Sayılı Kanunun 80.maddesinin (b) fıkrasına, (yukarıdaki paragrafta vergi mevzuatı çerçevesinden, vergi kesilmemesi konusunun açıklığa kavuşturulduğu şekliyle) aynı ilkeler doğrultusunda, resmi okul öğretmen ve personeline yapılan eğitim-öğretim tazminatı tutarı kadar kısmının sigorta primine tabi tutulmaması gerektiğinden, sosyal yardım kapsamına alınarak, sigorta prim matrahından muaf edilmesi gerekmektedir. Zira eğitim-öğretim tazminatından sigorta primi kesintisi yapılması, işverene artı mali yük getirmektedir. Resmi ve özel öğretim kurumları arasındaki ilgili mevzuatlar karşısında, denklik ve eşitlik ilkelerinin korunacağı, eşit hak ve yükümlülüklere sahip olmaları gerekmektedir.2 ) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tâbi sigortalılara ödenen döner sermaye katkı payları ve döner sermayelerden başka adla yapılan bu nitelikteki her türlü ödemeler ile ikramiyeler ve benzeri ödemelerden en yüksek Devlet memuru aylığının % 200'ünü aşan kısmı prime esas kazanca tâbi tutulmaz.
Yukarıdaki fıkranın (b) ve (c) bentlerinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime esas kazanca tâbi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tâbi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz.
Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 5510 sayılı Kanunda Prime Esas Kazanca ilişkin 80. maddesinin c bendine göre her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime esas kazanca tabi tutulurken;
Değişen yeni tasarıda prime esas kazançların hesabında;—Makam, temsil ve görev tazminatları hariç personel kanunlarına göre ödenen her türlü zam ve tazminatlar, denilmiş.
Bu durumda, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun Ek-13. maddesi hükümlerine Maliye ve Gelir İdaresi Başkanlığında ödenen ek ödemeler ile diğer kurumlarda personel kanunlarına göre ödenmeyen ek ödemler prime esas kazanca tabi olamayacaktır.
Madde hükmünde geçen “Personel Kanunlarına Göre” kısmı çıkartılıp, yerine “Personele” denilmesi yeterli olacaktır.
• MADDE 110- “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri “ başlıklı 101. maddede “ Bu kanundaaksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür” denilmektedir. İdari Yargılama Usulü Kanununda ve Personel Kanunlarında gerekli değişiklikler yapılmadan, tüm sigortalıların iş mahkemelerinde dava açmaları, idare mahkemeleri ile iş mahkemeleri arasında görev sorunları çıkmasına sebep olacaktır. Ayrıca, tasarıda düzenleme yer almadığından, idare mahkemeleri bu kanun kapsamına girdiğini düşündükleri davalarda görevsizlik kararları vereceklerdir. Bu durum hem iş yoğunluğunu artıracak hem de sigortalıların mağduriyetine yol açacaktır.