KONFEDERASYON HABERLERİ
"Covid-19 Bağlamında İş ve Aile Hayatı Uyumu" Başlıklı Rapor Kamuoyuna Sunuldu
Memur-Sen Kadınlar Komisyonu tarafından hazırlanan "Covid-19 Bağlamında İş ve Aile Hayatı Uyumu" başlıklı rapor Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın tarafından kamuoyuyla paylaşıldı.
Rapor, Memur-Sen Genel Merkezi’nde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Memur-Sen Kadınlar Komisyonu teşkilatı, raporu hazırlayan akademisyen ve danışmanlar ile basın mensuplarının katılımıyla açıklandı.
Raporun tanıtımını yapan Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, “İş ve aile hayatı dengesi problemlerinden en fazla etkilenenler, eğitim ve sağlık hizmetleri başta olmak üzere kadın kamu görevlileri olmuştur. Bu durum konuya dair yaptığımız çalışmada olduğu gibi, kadınları odaklayarak araştırmalar yapmamızı gerekli kılmıştır. Zira kadınların annelik ve ev içi sorumlulukları ikinci bir mesai olarak öne çıkmakta, bu gerçekliğin göz ardı edilmesi ise toplumsal hayatı derinden etkilemektedir” ifadelerini kullandı.
Salgının çalışanların iş yükünü artırdığını kaydeden Aydın, bu yükün artmasının da çalışanlar üzerinde yorgunluk, vücut ağrıları, baskı, uyku bozuklukları, panik ve tükenmişlik sendromu gibi fiziksel ve psikolojik bazı istenmeyen sonuçları ortaya çıkardığını ifade etti.
Aydın şöyle devam etti: “Bunun yanında, iş hayatının çevrimiçi olarak yürütüldüğü yeni vasat, ev ve iş ortamları birbirine karışmış, uygun koşulların üretilememesi nedeniyle ev mahremiyeti zedelenmiş, her an çevrimiçi olmanın neden olduğu mesainin tüm güne yayılması sonucunu doğurmuştur. Bu durum çalışanların salgın süreciyle birlikte yeni bir stres türü olarak kabul edilen, “teknostres” ile de karşı karşıya kalmasına yol açmıştır. Salgının tüm bu etki ve sonuçları itibariyle, daha esnek mesai, kriz anlarının dikkate alındığı, teknoloji okuryazarlığının ön plana çıktığı ve teknolojik imkânların aktif olarak kullanıldığı yeni bir takım yaklaşım ve uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bu değişim sürecini kadınlar aileleriyle beraber doğrudan tecrübe ederken, politika yapıcıların da bu sürece kayıtsız kalmadan, iş ve aile hayatını uyumlaştıran, aileye duyarlı politikalar geliştirmeleri zaruridir. COVID-19 pandemisiyle beraber yaşanan tecrübeler, kadın kamu görevlilerinin iş ve ev sorumlulukları arasında yaşadığı zorlukları daha da belirginleştirmiş, iş ve aile hayatı uyumuna ilişkin sorunların ve alınması gereken tedbirlerin zorunluluğu ortaya çıkmıştır.”
Açıklamanın tam metni:
Değerli basın mensupları,
Kıymetli katılımcılar,
“COVID-19 Salgını Bağlamında İş ve Aile Uyumu” raporumuzu açıklayacağımız basın toplantısına hoş geldiniz.
Öncelikle genelde tüm kadınlar özelde emekçi kadınlar için anlamlı bir gün olan 8 Mart vesilesiyle tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum. 8 Mart dünyanın her yerinde başta çalışma hayatı olmak üzere kadına dair tüm sorunların konuşulduğu ve anıldığı önemli bir gün.
Kadınların iş hayatına dair ortak sorunlara ortak çözümler üretme anlayışı zaruridir. Reform gündeminin konuşulduğu bu zamanlarda yapılacak en büyük reformun kadınların çalışma hayatındaki sorunlarına çözüm bulmak ve bu bağlamda tüm sosyal paydaşlarla birlikte çalışarak, iş-aileyi merkeze alan tutarlı politikalar oluşturmak gerektiğine inanmaktayız.
Memur-Sen olarak var olan sorunların yanında çözüm bekleyen yeni bir alan olan pandemi sonrası değişen çalışma koşullarının da, mutlaka ele alınması gerektiği düşünerek “COVID-19 Salgını Bağlamında İş ve Aile Uyumu” raporumuzu hazırladık.
Kıymetli Katılımcılar,
Bildiğiniz ürere tüm dünyada olduğu gibi ülkemizin de maruz kaldığı COVID-19 salgını çalışma hayatında önemli değişiklikler meydana getirdi.
Geleceğin dünyasında çalışma hayatına dair öngörülen birçok teori, salgınla beraber zorunlu olarak tecrübe edildi.
Çalışma hayatındaki bu değişimler kaçınılmaz bir şekilde iş ve aile hayatı üzerinde de etkiler bıraktı. Sürecin getirdiği bir zorunluluk olarak uzaktan/evden çalışma iş ve ev arasındaki ilişkiyi farklılaştırırken, buna bağlı olarak iş ve aile hayatı arasındaki denge konusunda yeni zorlukları da açığa çıkardı.
Bu sürecin uzaktan çalışma tecrübesinden mesai düzenlemelerindeki değişime, bakım hizmetlerinin öneminden ev içi sorumluluklarındaki farklılaşmaya değin çok yönlü incelenmesi önemlidir.
İş ve aile hayatı dengesi problemlerinden en fazla etkilenenler, eğitim ve sağlık hizmetleri başta olmak üzere kadın kamu görevlileri olmuştur.
Bu durum konuya dair yaptığımız çalışmada olduğu gibi, kadınları odaklayarak araştırmalar yapmamızı gerekli kılmıştır. Zira kadınların annelik ve ev içi sorumlulukları ikinci bir mesai olarak öne çıkmakta, bu gerçekliğin göz ardı edilmesi ise toplumsal hayatı derinden etkilemektedir.
Değerli Basın Mensupları,
Kadın kamu görevlilerinin iş ve aile hayatı uyumu önemli bir konu iken, Covid-19 hem bu uyumu derinden etkilemiş hem de konunun önemini arttırmıştır. Raporumuzda öncelikle iş ve aile hayatı uyumuna dair hukuki durumu ortaya koyan teorik bir çerçeve çizilmiş, akabinde nitel ve nicel araştırmalara yer verilmiştir.
Yaptığımız çalışmaya göre nitel araştırma sonuçları; katılımcıların salgın öncesinde iş ve aile uyumunun genel anlamda dengede olmadığını, gündelik hayatın iş merkezli olduğunu ve aileye ayrılan zaman kısıtlılığını ortaya koymaktadır.
Kadın kamu görevlileri, iş ve aile hayatı uyumuna yönelik yasal düzenlemelerin eksikliklerini belirtmekle beraber, sendikaların varlığının etkisiyle de geçmiş yıllara nazaran olumlu yönde çok ciddi değişimlerin olduğunu da vurgulamışlardır.
Evli ve çocuklu olanlar başta olmak üzere kadın kamu görevlileri salgınla beraber yoğun ve meşakkatli bir süreç tecrübe etmişlerdir. Salgının ev içerisindeki sorumluluklarını artırdığı anlaşılmaktadır.
Yine nitel araştırma sonuçlarına göre, bazı kadın kamu görevlileri salgın sürecinde hastalığı oldukça ağır geçirmiş, buna bağlı olumsuz etkileri yaşamaya devam ettikleri görülmüş ve psikolojik olarak da etkilenmişlerdir.
Özellikle bu dönemde kamu hizmeti vermeye çalışırken eve virüs getirme korkusu belirgindir.
****
Katılımcıların yaklaşık dörtte üçünün salgın öncesine ait çalışma rutini değişmiş, yüzde 64.5’inin bu süreçte evden çalışma tecrübesi yaşadıkları görülmüştür. Yine %51’i salgının iş ve aile hayatı uyumunu olumsuz etkilediğini belirtmiştir.
Nicel araştırma kapsamında katılımcıların salgın sonrasında evden çalışma istekleri incelenmiş olup bu oranın %13.1 ile sınırlı kaldığı görülmüştür.
Yine yarıdan fazlası salgın sonrasında haftanın birkaç günü evden çalışabileceklerini belirtmişlerdir. Seçme imkânları olması durumunda ise 2-3 gün evden çalışmayı tercih edeceklerini belirtenlerin oranı %75,9’dur.
Nicel araştırmanın diğer bir sonucuna göre, her dört kişiden birinin evden çalışmaktan dolayı fiziksel sağlık sorunları yaşamaya başladığı görülmüş, bu durum ise evden çalışmanın sağlık üzerindeki olumsuz etkisini göstermektedir.
****
Araştırma sonuçlarına göre; evden çalışmanın mesaide esneklik, zaman yönetimi, verimlilik gibi olumlu tecrübe edildiğini söyleyebiliriz. Bu süreçle beraber zoom kullanma, online programları takip etme ve organize etme gibi mesleki anlamda yeni kazanımlar da olmuştur. Fakat zaman ve klasik mesai algı ve uygulamasının ortadan kalkmasıyla sürekli ve yoğun bir çalışma durumu oluşmuştur. Çalışanların temel haklarından biri olan dinlenme hakkının evden çalışma nedeniyle yeterince kullanılamadığı da görülmüştür.
Evden çalışan kadınların büyük bölümü salgının bitmesini ve eskisi gibi iş hayatlarına dönmeyi, bununla birlikte haftanın belli günlerinde dönüşümlü ya da esnek mesaili çalışmayı istedikleri görülmüştür.
Yapılan işe göre mesai saatlerinin de değiştirilebileceği veya kısaltılabileceği vurgulanmış, her iki durumda da özellikle çocuk sahibi kadınların bu tür alternatiflerle desteklenmesinin gerekliliği öne çıkmıştır.
Araştırma öncesi öngördüğümüz, araştırma sonuçlarının da teyit ettiği üzere, salgın, çalışanların iş yükünü artırmıştır. İş yükünün artması çalışanlar üzerinde yorgunluk, vücut ağrıları, baskı, uyku bozuklukları, panik ve tükenmişlik sendromu gibi fiziksel ve psikolojik bazı istenmeyen sonuçları da ortaya çıkarmıştır.
Bunun yanında, iş hayatının çevrimiçi olarak yürütüldüğü yeni vasat, ev ve iş ortamları birbirine karışmış, uygun koşulların üretilememesi nedeniyle ev mahremiyeti zedelenmiş, her an çevrimiçi olmanın neden olduğu mesainin tüm güne yayılması sonucunu doğurmuştur.
Bu durum çalışanların salgın süreciyle birlikte yeni bir stres türü olarak kabul edilen, “teknostres” ile de karşı karşıya kalmasına yol açmıştır.
Salgının tüm bu etki ve sonuçları itibariyle, daha esnek mesai, kriz anlarının dikkate alındığı, teknoloji okuryazarlığının ön plana çıktığı ve teknolojik imkânların aktif olarak kullanıldığı yeni bir takım yaklaşım ve uygulamalar ortaya çıkmıştır.
Bu değişim sürecini kadınlar aileleriyle beraber doğrudan tecrübe ederken, politika yapıcıların da bu sürece kayıtsız kalmadan, iş ve aile hayatını uyumlaştıran, aileye duyarlı politikalar geliştirmeleri zaruridir.
COVID-19 pandemisiyle beraber yaşanan tecrübeler, kadın kamu görevlilerinin iş ve ev sorumlulukları arasında yaşadığı zorlukları daha da belirginleştirmiş, iş ve aile hayatı uyumuna ilişkin sorunların ve alınması gereken tedbirlerin zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
Değerli Basın Mensupları,
Memur-Sen olarak, bu bağlamda yapmış olduğumuz kapsamlı araştırmamızın bulgularına dayanarak mevcut sürece olumlu katkı verme adına aşağıdaki önerileri sunuyoruz.
1- Özellikle çocuk sahibi çalışan kadın kamu görevlilerine yönelik ek desteklerin ve düzenlemelerin olması aynı anda bir çok sorumluluğu bir arada yerine getirmeye çalışan anneler için oldukça önemlidir. Bu şekilde, kadın kamu görevlilerinin mesai saatleri içerisindeki verimlilikleri artabilecek, ve dolaylı olarak toplumun temel taşı olan ailenin de güçlenmesine katkı verilmiş olacaktır.
Katılımcıların tamamının mevcut süt izni, doğum izni ve ücretsiz izin gibi hakların geçmiş yıllara kıyasla daha iyi bir seviyede olduğunu belirttiğini görmekteyiz. Bununla birlikte mevcut durumun yetersizliği de ortadadır. Bu bağlamda kreş desteği, ücretli izinler başta olmak üzere doğum sonrası izinler artırılmalı, aile dostu vergilendirme politikaları uygulanmalıdır.
2- Uzaktan/evden çalışmayla beraber zedelenen dinlenme hakkının korunması için gerekli özen gösterecek düzenlemeler yapılmalıdır.
3- Çalışan kadınların moral, motivasyon ve verimliliklerinin yanı sıra gündelik hayatlarını, eş ve anne rollerini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmeleri için kadın kamu görevlilerine tercihe bağlı olarak esnek mesai sistemi uygulanabilmelidir.
4-Salgın sonrasında uzaktan çalışmaya uygun işler için tercihe bağlı olarak, herhangi bir hak kaybı yaşanmaksızın, evden çalışma imkanı tanınmalıdır.
Tamamen olmasa bile haftanın bazı günlerinin bu şekilde organize edilmesi dünyanın farklı yerlerinde olduğu gibi ülkemizde de tartışmaya açılmalıdır.
5- “Teknostres”e karşı psikolojik ve fiziksel olarak yıpranan çalışanlara yönelik destek programları ya da etkinlikleri yapılmalıdır.
6- Uzaktan çalışmanın işverene kâr/kazanç olarak yansıyan koşullarının çalışanın gider kalemini büyüttüğü görülmelidir.
Bu süreçte evden çalışan kamu görevlilerinin teknolojik donanım giderleri ile internet, elektrik, su ve yakıt masraflarının artışı ve kamu giderlerinden eksilip hane giderlerine eklenen diğer masrafları telafi edecek ekonomik/teknolojik destekler verilmelidir.
Kadın kamu görevlilerinin iş ve aile hayatı uyumunu olumsuz etkileyen eve iş götürmesini engelleyecek tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu çerçevede personel sayısı artırılmalı, aşırı iş yüklerini azaltacak düzenlemeler ve eylemler hayata geçirilmelidir.
Pandemi sürecinde, kamu yararı, kamu sağlığı gibi olağanüstü koşulların zorlayıcı sebeplerinden kaynaklı esnek istihdam modellerini üretecek veya kamu görevlilerinin hak kaybına yol açabilecek düzenlemelerden kaçınılmalıdır.
COVID-19 tanısıyla tedavi gören ve/veya hayatını kaybeden tüm kamu görevlileri meslek hastalığı veya vazife malûllüğü hükümlerinden yararlandırılmalıdır.
Değerli Basın Mensupları ve Kıymetli katılımcılar
Raporumuzun kadın kamu görevlilerinin iş ve aile hayatı uyumuna katkı sunmasını, vazgeçilmez aile kurumunu koruma ve sağlamlaştırmaya ehemmiyet veren politikalara yol gösterici olmasını diliyor, katlımınız için teşekkür ediyoruz.