ARŞİV
Değerler Sistemimize Uygun Müfredat Gerekmektedir
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, eğitimin temel sorunlarından birinin değerler sistemimize uygun bir müfredatın olmaması olduğunu söyledi.
Eğitim-Bir-Sen Marmara Bölge Toplantısı’nın ilki İstanbul’da gerçekleştirildi. Toplantının açılışında konuşan Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Müfredatın güncellenerek değerler sistemimize uygun hale getirilmesi gerektiğini belirten Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet eleyen sistemden, hayata hazırlayan, doğuştan gelen yeteneklerin önünü açan ve birey olmayı ön plana çıkaracak değerler sistemimize uzanan bir müfredat geliştirmelidir. Bunun yanında öğretmen açığını gidermeli ve öğretmenin bölgeler arası eşit dağılımını sağlamalıdır. Kalkınmada öncelikli yörelere gidecek öğretmen bulunamıyorsa pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Bakan, ‘127 bin öğretmen açığı var ve 39 bin ücretli, vekil çalıştırıyoruz’ diyor. Öğretmenin ücretlisi, vekili olmaz. Eğitim en önemli konudur ve öğretmen bu işin temel taşıdır. Devletin okulunu diploma doldurma yeri olmaktan çıkarıp, eğitimin verildiği yere dönüştürmeliyiz, öğretmeni diploma doldurma memuru olmaktan çıkarıp öğrencileri hayata hazırlayan inşacı, öğrencilere rehber haline getirmeliyiz.”
Kurulduğumuzdan Beri Hak ve Özgürlükler Konusunda Mücadele Veriyoruz
Sendikayı kurduklarından bu yana temel hak ve özgürlükler konusunda mücadele verdiklerini belirten Gündoğdu, “Bunun yanında vicdan odaklı sosyal sendikacılığın en iyi örneklerini ortaya koyduk. Yeni yıla kamuda başörtüsüne özgürlük kampanyası ile girdik. Mükemmel bir projeydi. Sahibi de, öncüsü de Eğitim-Bir-Sen’dir. Doğuştan gelen haklarda, inanç hürriyeti gibi konularda şunu yaparsak şunlar ne der, falancılar ne der kaygısı güdeceksek Eğitim-Bir-Sen’in de, Memur-Sen’in de olmasına gerek yoktur. Onun için öncüsü olduğumuz bir proje” dedi.
Gündoğdu, başından beri çözüm sürecinin içinde yer aldıklarını kaydederek şöyle konuştu: “Buradaki fonksiyonumuz paydaşlıktı. Hükümet değil, devletin içinde yer aldığı ama eski devletin ırkları tokuşturmayı geçim kaynağı haline getirdiği günlerden yeni devletin ‘Türk’ün, Kürt’ün kardeşliği yeniden tesis edilsin’ çağrısına uymamak vebal olurdu. Onun için biz taşın altına elimizi değil, bütün vücudumuzu koyduk. Suriye olayları başladığında bu ülkede ilk yardım kampanyasını 130 bin TL ile başlatan Eğitim-Bir-Sen’dir, Memur-Sen’dir. Mısır’da darbe olduktan sonra dünyada çok güzel sesler çıktı. Ülkemizde de milletin büyük çoğunluğu olarak çok güzel sesler çıkardık ama bu seslerin de en ihtişamlısı, en güçlüsü yine Eğitim-Bir-Sen’den ve Memur-Sen öncülük etti. Onun için Eğitim-Bir-Sen sadece bir sendika değildir. İnsanı ilgilendiren her konu bizim kapsama alanımızda; ücret de, özgürlük de, insan hakları da bunun içerisindedir.”
Rakamlar Asla Yalan Söylemez
Toplu sözleşmede hedeflerinin çalışanlar arasındaki makası daraltmaya yönelik olduğunu dile getiren Ahmet Gündoğdu, öğretmenlerin ek ödeme mağduriyetini gidermenin, 4/C’lilerin ekmeğini büyütmenin öncelikli hedefleri arasında yer aldığını ifade ederek ,“Şükürler olsun bu hedeflerimizi gerçekleştirdik. Gerçekleştirdiğimiz bu hedefleri medya ilk üç gün ihtişamını anlattı. Rakiplerimizden hiç ses çıkmadı. 3 gün sonra bazı basın kuruluşları yönlendirme haber yaparak, rakamlara takla attırarak, alınmışları alınmamış göstererek, değersizleştirme yolunu tuttular. Şimdi bakıyoruz haberlere manşetten rakamların ihtişamında bahsediyorlar. Rakamlar asla yalan söylemez” diye konuştu.
On Binlerce Kızımızın Geleceğini Çalmaktan Daha Büyük Hırsızlık Var mı?
28 Şubat Davası’na müdahil olduklarını hatırlatan Gündoğdu, şunları kaydetti: “28 Şubat sürecinde darbeyi yapanların şimdilik de olsa salıverilmiş olması, içeride 3-5 kişinin kalmış olması ve hala sendika, medya ve sermaye ayağına uzanmamış olması bu davanın eksik gördüğümüz yanıdır. Davada Kemal Gürüz bize dert yanıyor, ‘ben ne yaptım ki, çalmadım çırpmadım; Trabzon’da rektörken üniversitenin camisini bile tamir ettirdim’ diyor. Sayın Gürüz, 10 binlerce kızımızın geleceğini çalmaktan daha büyük bir hırsızlık mı var? Yapılan hırsızlıkları unutturmamak ve hafızamızda canlı tutmak için Ödenmiş Bedeller adlı 3 ciltlik kitabı teşkilatımıza gönderdik. Birinci olan eserde kızımız o dönem yaşadıklarını bizlerle paylaşmış. Kızımız, Hacettepe Tıp Fakültesi’ni birincilik kazanmış. Okula geliyor, sorun yok. Ancak birkaç ay sonra derslere alınmıyor, daha sonra okulun kapısı tamamen kapanıyor. Köyüne geri dönse annesi babası evlendirecek veya git başını aç okula devam et diyecekler. Başına açarak okula gitse bu seferde kızımızın içine sinmiyor. Kızımız yurdu sığınak gibi görmüş ve arkadaşlarıyla birlikte yurt görevlileriyle anlaşmışlar. Yasakçı zihniyetin temsilcileri üç günde bir baskına geliyorlar. Gençler Mozart’ın bir kasetini almışlar, baskına gelinince kaset koyuluyor, çalmaya başlanınca herkes önlem alarak seccadelerini, başörtülerini saklıyor. Bir gün tekrar gelmişler ama o esnada kaset bozulmuş, kapıdaki görevli mikrofondan ‘Mozart, Mozart’ diye bağırmış. Şimdi eğitim hakkı gasp edilmiş bu kızlarımızın hakkını helal etme hakkı kimde olabilir. Onun için hukuk devleti adına talepte bulunalım ama bedel ödemişler adına, onların geleceğini karartanları affetme yetkisinin hiç kimsede olmadığını bir defa daha belirtmek istiyorum.”