KONFEDERASYON HABERLERİ
DOĞU`DA EĞİTİMİN EN ÖNEMLİ SORUNU ÖĞRETMEN AÇIĞIDIR
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, eğitimin en önemli sorununun öğretmen açığı olduğunu ifade ederek, ``Eğitimde vekil ve ücretli öğretmen dönemi acilen bitirilmelidir`` dedi.
Eğitim-Bir-Sen Doğu Anadolu Bölge Toplantısı Erzurum`da gerçekleştirildi. 11 ilden gelen 700`ü aşkın sendika yöneticisinin katıldığı toplantıda konuşan Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, eğitimin sorunları başta olmak üzere, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Doğu`da eğitimin en önemli sorununun öğretmen açığı olduğunu vurgulayan Gündoğdu, eğitimde vekil ve ücretli öğretmen döneminin acilen sona erdirilmesini istedi.
Gelin İki Güzel İşi Birlikte Yapalım
Bölge liderleriyle başta eğitim sorunu olmak üzere bütün sorunları istişare ettikleri verimli bir çalışma yaptıklarını belirten Gündoğdu, ``Eğitim çalışanıyız, öğretmeniz, bölgemizde öğretmen açığının fazlalığından kaynaklı sıkıntıyı akşamdan beri başkanlarımızdan dinliyoruz. Sadece Ağrı`da 2 bin 700 öğretmen açığı söz konusudur ve şu anda bin 500`ün üzerinde ücretli öğretmen derse giriyor ama bazı sınıflar hâlâ öğretmenle buluşturulamamıştır.
Rakamlar aynı oranda olmasa da bölgede bu ilimizdeki tabloya yakın yerler söz konusudur. Okullarda öğretmen açığını gidermek gibi en hayati konuya israf olarak bakamayız. Yeterli eğitim alamayan ve kaybedilen her öğrenci gelecek için kayıptır. Çocukların da, ülkenin de yedeği yoktur. Ülkenin geleceğine de, gelecek nesillerin kaybedilmesine de göz yummak doğru olmaz`` şeklinde konuştu.
Başbakan`a, Maliye Bakanı`na, Milli Eğitim Bakanı`na çağrıda bulunan Gündoğdu, 80 bini Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde olmak üzere Türkiye genelinde 126 binin üzerinde öğretmen açığı bulunduğunu kaydederek, şunları söyledi: ``Biz, öğretmenin vekili, ücretlisi olmaz diyoruz. Doğu Anadolu ve Güneydoğu başta olmak üzere, bütün bölgelerdeki öğretmen açığını kadrolu öğretmen istihdam ederek gidermek lazım. Aksi takdirde gelecek nesillerin donanımı açısından, derse branş öğretmeni girmemesi, sınıflara vekil ve ücretli öğretmenin girmesi ve öğrencilerin yeterli eğitim alamaması ülkeye zarar verecektir. Sınavları kazanmış yüz binlerce öğretmen adayı var. Öğretmen açığını kapatmakla, hem eğitimi kaliteye hem de bu arkadaşları işe kavuşturmak gibi iki güzel işi birlikte yapmış olacağız.``
Statü Hukuku Boyutunda İşçilerle Aynı İşi Yapıyor Değiliz
Başbakan`ın `memur-işçi ayrımı` ile ilgili açıklamalarına da değinen Gündoğdu, statü hukuku boyutunda işçilerle aynı işi yapmadıklarını dile getirerek, ``2010 yılında uluslararası demokrasi kongresi yaptığımız zaman Başbakan konuğumuzdu. Kürsüden `Sayın Başbakanım, işçilerin toplu sözleşme hakkı var, bizimle sadece topluca görüşüyorsunuz, biz toplu sözleşme istiyoruz` çağrısını yapmıştım. Sayın Başbakan, `işçi memur birleşin, bu hakkı verelim` demişti. O kongreden sonra biz bir çalıştayda Hayati Yazıcı`yla beraber yaptığımız toplu sözleşme hakkının çalışanlara geçmeden de memurun alabileceği bir hak olduğunu ortaya koymuş ve referandum paketinde bunun yer almasını sağlamıştık. Toplu sözleşmeye ve toplumsal sözleşmeye `evet` diyerek bu hakka kavuşmuştuk. Şimdi aradan 3 yıl geçtikten sonra aynı çıkışı yapıyor. Biz Anayasa gereği kamu çalışanlarıyız, kamu görevi yapıyoruz. Statü hukuku boyutunda işçilerle aynı işi yapıyor değiliz. Biz devlet adına iş yapıyoruz. Patronumuz devlet, işçilerin yüzde 95`inin patronu özel şirketler, yüzde 5`inin patronu devlet ama o da kamu işçisi sözleşme hukuku boyutunda çalışıyor. Biz 330 bin sözleşmelinin kadroya geçişine öncülük yaptık. Niye yaptık? Çünkü sözleşmeli istihdam, çalışma motivasyonuna zarar veriyor. Bu noktaya iktidarla beraber gelmişken, biz isteyip iktidar 330 bin kişiyi kadroya geçirmişken, yeniden bizim iş güvencemizin tartışmaya açılmasını istemiyoruz, buna asla müsaade etmeyiz. İş güvencemiz kırmızıçizgimizdir. Çalışmayan memur yoktur, çalıştırmayan idareci vardır. Buna rağmen çalışmayan bir memur çıkarsa, üyemiz de olsa, biz çalışmayanın arkasında durmayız`` ifadelerini kullandı.
Sorun Örgütlenmede Değil, Örgütlü Yapıların Önceliklerindedir
``Kamu görevlilerinin sendikalaşma oranı yüzde 70`lere çıkarken, işçilerde örgütlenme oranının çok düşük düzeylerde kalmasının altında yatan sorunlar var`` diyen Ahmet Gündoğdu, şöyle devam etti: ``28 Şubat`ta `Sivil 5`li Çete`yi oluşturanların örgütlenme sorunundan önce demokrasiye yaklaşım sorunları var. Darbecilerle iş tutmayı, ırgatlık yapmayı öncelemek yerine çalışanların sorunlarını önceleyip enerjilerini sorunlarına teksif edememe sorunları var. Memur sendikalarından Ergenekon`a ev sahipliği yapanları deşifre ederek, şakulü bozuk olanları sınırları içine çekmeye çalıştık. Ama işçi sendikalarında hâlâ çalışanların sorunları yerine alan dışında top çevirenler var. İşçi sendikalarının bazılarının imaj problemini, işçi-memur sendikalarını bir çatı altında toplayarak çözemeyiz.``
Gündoğdu, iş güvencesi olmasına rağmen karanlık dönemlerde ideolojik yaklaşarak, sudan bahanelerle meslekten atılan binlerce çalışanın yeniden işi ve aşıyla buluşturulmaya çalışıldığı bir dönemi yaşadıklarını vurgulayarak, ``Ülkede demokratikleşme açısından, özgürlükler açısından atılması gereken adımlara yoğunlaşmak gerekir. İşçi ve memurun ayrı çatılar altında örgütlenmiş olmasında biz bir sorun görmüyoruz. Sorun varsa, o sorunu başka yerde aramak lazım. Eğer bir birleştirme düşünülüyorsa, emekli ikramiye oranlarında, emekli maaşına yansıyan matrahlarda, grev ve siyaset hakkında birleştirme yapılabilir. Bunun için adımızı, işçi-memur diye birleştirmeye gerek yoktur. Ayrıca bu konuda ihtiyaç da, talep de yoktur`` diye konuştu.
.