KONFEDERASYON HABERLERİ

Dünya Kadınlar Günü “Güçlü Aile ve Güçlü Toplum” Mücadelesine İvme Kazandırmalıdır
Kadın işçilerin ekmek ve hak mücadelesinin fitilini ateşlediği Dünya Kadınlar Günü, 1977 yılından bugüne kadınların toplumsal yaşamdaki konumunu iyileştirmek için küresel ölçekte kutlanmaktadır. Bu gün, kimi zaman ideolojilerin kıskacında deforme olsa da, kültür emperyalizminin ideolojik aparatına dönüştürülmeye çalışılsa da, kadın emeğinin insan onuruna yaraşır koşullarda üretim yapma ve adil ücret talepleri için hala bir imkândır. Zira 1857 yılında kadın işçilerin çalışma hayatındaki haksızlıklara isyan ederek can verdikleri “daha iyi çalışma koşulları” talebi bugünün dünyası için de zaruridir. Özellikle de bugünün dünyasında istihdamdaki oranları, üretimdeki konumları dikkate alındığında evi yuva yapan kadınların çalışma şartlarının iyileştirilmesi, iş-aile yaşamı dengesinin kurulması, analık haklarının korunması, sadece kadının değil ailenin ve dahi toplumun korunması için hayatidir.
Kuşkusuz kadınların toplumdaki konumunu güçlendirmek, yalnızca kadınların değil, tüm insanlığın lehinedir Ancak bunun yanında yaşanılan sorunları kullanarak, kadınlığı toplumsal cinsiyet ideolojisiyle dejenere eden, kadınları tüketim kültürünün pazarı haline getiren tüm düşünce sistemlerinin, öncelikle kadınların hak mücadelesine zarar verdiği de unutulmamalıdır.
Tarih bizlere kadınlara saygı duyan ve onların hakkını teslim eden toplumların her zaman daha güçlü olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, kadının toplumdaki saygınlığını güçlendirecek tüm çabaların, her şeyden önce ailenin ve toplumsal yapının korunması anlamına geldiği bilinmelidir.
Günümüzde kadınların karar mekanizmalarındaki temsiliyetinden analık haklarına, mobbingden ayrımcılığa kadar birçok alanda yaşadıkları sorunlar maalesef hala devam etmektedir. Dahası bu sorunlar sadece kadınları değil, gelecek nesilleri, aileyi ve toplumumuzu da tehdit etmektedir. Bu nedenle, aileyi korumak ve güçlendirmek için kadınların haklarının daha da geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
8 Mart vesilesiyle, birçok kadın hakları savunucusu kişi ve kurumların görmezden geldiği, başta Filistin olmak üzere dünyanın her köşesinde zulme maruz kalan, katledilen, mülteci durumuna düşürülen, işkencelere maruz kalan, açlıkla boğuşan mazlum kadınları da hatırlatmak istiyoruz.
8 Mart’ın asli misyonundan uzaklaşan belli çevrelerce her 8 Mart’ta piyasaya sürülen "bağımsız ve özgür kadın" imajı, gerçek hayattaki kadınların sorunlarına dair hiçbir şey söylememekte, dahası kadının anne, eş, evlat kimliklerini yok saymaktadır. Bu yönüyle 8 Mart, çalışma hayatında ter akıtan kadınların sorunlarını çözmek için tarihte olduğu gibi aslına rücu etmeli, emekçi kadınların, çalışan annelerin sorunlarını çözmek için mücadeleye vesile olmalıdır.
Memur-Sen olarak bu önemli günde, başta kadın kamu görevlileri olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyoruz.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 2025 Aile Yılının damgasını taşımalı diyoruz.
Bu kapsamda;
Aile birliğini koruyacak düzenlemelerden aile dostu vergilendirme ve iş yaşamına kadar birçok konuda kamu politikalarının ivedilikle geliştirilerek hayata geçirilmesini talep ediyoruz.
İş - aile hayatı uyumsuzluğunda en fazla örselenenlerin kadın çalışanlar olduğunu hatırlatıyor, kadının analık hakları OECD ülkelerinin gerisinde kalmamalı diyoruz.
Kadınların, ücretli doğum ve süt izni süreleri artırılmalıdır.
Ülkemizin tarihinde kara bir leke olan 28 Şubat darbe uygulamalarının en çok kadınlara zarar verdiğini hatırlatıyor, 28 Şubat mağduriyetleri bir an önce giderilmelidir diyoruz.