ARŞİV
Eğitim-Bir-Sen: Satıcı Kılıçdaroğlu, Sattıkları ise Yalanlarıdır
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında toplum mühendisliğine soyunarak Eğitim-Bir-Sen’in kazanımlarını itibarsızlaştırmaya kalkışmıştır. Konuşmasında, toplu sözleşmeyi ve kazanımlarını, sendikacılığı ve Eğitim-Bir-Sen’i değersizleştirmeye çalışan Kılıçdaroğlu, görünen o ki, ikinci dönem toplu sözleşme metnini ya hiç okumamış ya da okuduğunu anlamamıştır. Bu açıklama, kamu görevlileri sendikacılığı konusunda da cehaletini ortaya koyan acziyet içerisinde bir parti başkanı olduğunu göstermiştir.
Parlamenter rejimlerde ana muhalefet partilerinden beklenen, iktidara yönelik eleştirilerinde sivil toplum örgütleri ile beraber hareket etmektir; CHP’nin yaptığı gibi, sendikalara, sendikacılığa hakaret etmek değil. Eğitim-Bir-Sen’in sadece gücünden değil, varlığından da rahatsız olduğu, gruptaki konuşmasıyla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bilgi yanlışlarının düzeltilmesi mi, hakaretlerine cevap verilmesi mi Kılıçdaroğlu’nu kendine getirir bilemiyoruz ama kesin bildiğimiz bir şey var ki, o da, ana muhalefet partisinin, genel başkanı sayesinde sendikaların ve sivil toplumun önemini anlayamayan muhalefet partisine dönüştüğüdür. Neredeyse belli aralıklarla Memur-Sen’e, Memur-Sen’e bağlı sendikalara ve ürettikleri toplu sözleşme kazanımlarına hakaret etmeyi siyaset üretmek sanan Kılıçdaroğlu, zahmet edip 2014/2015 toplu sözleşme metnini anlayıncaya kadar okusun. Okuduğunu anlayacağı ümidiyle yaptığımız bu teklife rağmen biz kendisine genel hatlarıyla ikinci dönem toplu sözleşme kazanımlarımızı, özellikle de öğretmenlere sağladığımız ilave kazanımları ekleyerek anlatma nezaketini göstereceğiz.
İkinci dönem toplu sözleşmelerinde 2014 yılı için taban aylığa -her ay maaşlara yansıyacak şekilde- 175 TL brüt, 123 TL net zam alınmıştır (Emeklilere yansıması 146, kamuya kişi başı maliyeti aylık 210 TL’dir). Taban aylığa yapılan bu zammın oranı yüzde 17’dir. Bu oran, son yirmi yıllık dönemde taban aylığa alınan en yüksek zamdır. Bu zamla, kamu görevlilerinin emekli ikramiyesinde de 5.250 TL’lik bir artış elde edilmiştir. Konuya öğretmenler açısından baktığımızda, 2014 yılında öğretmen maaşlarına 123+150 (75+75) olmak üzere toplamda 273 TL zam alınmış olup bunun oransal karşılığı yüzde 14,50’dir. Bu iki kazanım dışında hem kamu görevlilerine hem de öğretmenlere yönelik diğer birçok kazanım da 1 Ocak 2014 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Örneğin, öğretmenler için öğretim yılına hazırlık ödeneğini 740 TL’den 2014 için 850’ye, 2015 için 950 TL’ye çıkardık. Sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 28 artış sağladık. Toplu sözleşme ikramiyesini, 2015 yılında 45 TL’den 60 TL’ye çıkartarak, yüzde 33 düzeyinde artış elde ettik. Kılıçdaroğlu dünkü beyanlarıyla toplu sözleşmenin hükümlerini hiç okumadığını ya da okuduğu halde anlayamadığını itiraf etmektedir. Sormadan, araştırmadan ve anlamadan yalan ve hakaretleriyle bize sataşan Kılıçdaroğlu, yürüyen merdivene ters binmedeki marifetini sendikacılığı, toplu sözleşmeyi ters kavramada da ortaya koymuştur.
Enflasyon farkını toplu sözleşmeye koydurmadığımız yönünde bir beyanı var ki, neresini düzeltelim? Öncelikle, 2015 yılı için yüzde 3+3 + enflasyon farkı var. 2014 yılında ise taban aylığa zam yapılması ve bu zammın ikiye bölünmeden Ocak ayından itibaren 123 TL olarak maaşlara yansıması nedeniyle enflasyonun ilk aydan itibaren tahmin edilen enflasyonun (bugün itibarıyla gerçekleşen enflasyon verilerinin) çok üzerinde maaş artışı/gelir artışı elde edilmesi söz konusudur. 123 TL’lik taban aylık zammı, emekli ikramiyesindeki 5.250 TL’lik artış da dikkate alındığında memurlarımızın yüzde 90’a yakın kısmını ziyadesiyle memnun etmiştir, etmeye de devam etmektedir. Taban aylık için elde ettiğimiz zam, yıllık gelir artışı boyutuyla da enflasyon farkı ile yüzdelik zammı içeren hükümet kanadının teklifinden daha kârlı olmuştur. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının en üzücü, tahrip edici bölümü ise öğretmenlere seslenerek, öğretmenleri satılık nesne konumuna sokmasıdır. Memur-Sen, 800 bine yaklaşan; Eğitim-Bir-Sen ise 300 bini aşkın üyesiyle kamu görevlileri ve öğretmenlerin teveccühünü kazanmıştır. Memur-Sen’in yetkili konfederasyon sıfatı ve 11 hizmet kolunun tamamında Memur-Sen’e bağlı sendikaların yetkili olması durumunu kavrayamayan Kılıçdaroğlu, yetkinin memurların iradesinin ürünü olduğunu da anlayamayacak kadar zihnini gerçeklere kapatmıştır. Kılıçdaroğlu, anlaşılan o ki, öğretmenleri satılacak nesne, sendikaları da emeği/emekçiyi satan örgütler olarak görüyor. Bu onun sorunu. Ancak, biz biliyoruz ki, ne öğretmenlerimiz kendisinin satılmasına izin verecek, göz yumacak kadar iradesizdir ne de Memur-Sen/Eğitim-Bir-Sen, sendikacılığı Kılıçdaroğlu’nun ahbabı olan sendikacılar gibi emeğin/emekçinin patrona/iktidara peşkeş çekilmesi olarak görmek gibi erdemsiz bir duruşun sahibidir. Kılıçdaroğlu, Meclis grup toplantısındaki konuşmasıyla milleti ve memurları tanımadığını bir kez daha farkında olmadan itiraf etmiştir. Burada bir satıcı varsa, o da Kılıçdaroğlu’dur, satmak istediği ise yalanları ve hakaretleridir. Ne milletimiz ne de eğitim çalışanları, bu tezgâha ve üzerindeki mallara ve de tezgâhtara itibar etmiyor, etmeyecektir.