KONFEDERASYON HABERLERİ
Emek mücadelemizin öncü kadınları Ankara'da buluştu
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, yaptığı çalışmalardan dolayı Eğitim-Bir-Sen’e teşekkür ederek, “Çalışanların hakkını, hukukunu korumak, emeğin saygınlığını korumak için sendikalarımız çok önemlidir. Ülkemizdeki kamu görevlileri sendikalarının 1,7 milyon üyesinin yaklaşık yüzde 40’ının kadın olduğunu görmekteyiz. Kamu personeli arasında kadınların oranı ise yüzde 38’lere ulaşmıştır. Her daim söylüyoruz, kadınlar toplumun yarısıdır, yarım kalmayalım” dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Jülide Sarıeroğlu, kadınların mücadelesinin de sendikal mücadelenin de bitmeyecek bir hak arama alanı olduğunu, kendisinin de geçmişte sendikacılık yaptığını, kadınlar için sendikacılık yapmanın ayrıca fedakârlık gerektirdiğini, çalışma hayatındaki birçok sorunun çözümünün de ancak örgütlenmeyle mümkün olduğunu söyledi.
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, dünyanın farklı eşiklere savrulduğu bir dönemde olduklarını ifade ederek, “Böylesi bir dönemde sendikacılık yapmak, sendikal mücadele alanında konumlanmak zora talip olmaktır. İnsanı, onuru ve hakları korumanın öznesi, öncüsü, paydaşı olmaya talip olmaktır. Emek ve ekmek mücadelesinde nimet-külfet bölüşümü adaleti sağlayacak şekilde, daha iyi noktaya taşımanın sözcülüğüne, öncülüğüne talip olmaktır” şeklinde konuştu.
Eğitim-Bir-Sen 6. Kadın Komisyonları Türkiye Buluşması, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Jülide Sarıeroğlu, Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal, sendikacı Meksika İşçi Partisi Milletvekili Claudia Dominguez, Gambiya Öğretmenler Sendikası Başkan Yardımcısı ve Kadın Komisyonu Başkanı Saffie Nyassi, Litvanya Eğitim, Bilim ve Kültür Sendikası Başkan Yardımcısı Egle Zugauskaite, Genel Merkez Kadınlar Komisyonu üyeleri, şube kadın komisyonları başkan ve üyelerinin katılımıyla Kızılcahamam’da gerçekleştirildi.
Selçuk: Memur-Sen ülkemizde kamu görevlileri sendikacılığının lokomotifidir
Toplantının açılışında konuşan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Türkiye’de 3,5 milyonu aşkın kamu görevlisi olduğunu, kamu personeli arasında kadınların oranının ise yüzde 38’lere ulaştığını dile getirerek, “Bazı meslek dallarına baktığımızda bu oranın daha da yüksek olması bizim için umut verici. 1 milyonu aşkın öğretmenimizin yüzde 60’ından fazlası kadın. Üniversitelerimizde araştırma görevlilerimizin yüzde 50’si, doktor öğretim görevlilerinin yüzde 43’ü, doçentlerin yüzde 40’ı profesörlerin ise yüzde 32’si kadın. Adli ve idari yargıda görev yapan hâkimlerin yüzde 46’sı, büyükelçilerimizin ise yüzde 24’ü kadın. Biz bugün kamu görevlilerimizin, memurların arasında kadının sesini emeğini daha güçlü görmekteyiz. Kadınların seslerini daha çok duyurabilmeleri için elbette siyasette de daha çok var olmaları gerekiyor. Nitekim 2002’de Meclisimizde kadın milletvekili oranımız yüzde 4,4 iken, bugün yüzde 17,5’lere ulaşmış durumda. Bu yeterli değil diyoruz, daha ileriye taşımak istiyoruz kadınlarımızı hep beraber” dedi.Sendikaları sosyal diyaloğun en önemli paydaşları olarak gördüklerini vurgulayan Bakan Selçuk, şunları söyledi: “Devlet, işveren ve çalışan arasında güçlü bir ilişki kuran, sorunları çözmek, çalışanların hakkını, hukukunu korumak, emeğin saygınlığını korumak için sendikalarımız çok önemli. Bu anlamda ülkemizdeki memur ve işçi sendikaları milletimiz adına önemli bir görevi ifa etmekteler. 2019 itibarıyla ülkemizdeki kamu görevlileri sendikalarının 1,7 milyon üyesinin yaklaşık yüzde 40’ının kadın olduğunu görmekteyiz. Yani kadınlarımız sendikalarda da çok güçlü. Sözlerime son verirken, ülkemizde kamu görevlileri sendikacılığının lokomotifi Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Eğitim-Bir-Sen tarafından düzenlenen bu programda emeği geçenlere tek tek teşekkür etmek istiyorum. Her daim diyoruz, kadınlar toplumun yarısıdır, yarım kalmayalım.”
Sarıeroğlu: Çok kıymetli bir ailenin içerisindesiniz
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Jülide Sarıeroğlu, kadınların mücadelesinin de sendikal mücadelenin de bitmeyecek bir hak arama alanı olduğunu ifade ederek, “Kıymetli olduğunu düşündüğüm sendikacılıktan gelmiş bir kültüre sahip olmam nedeniyle bu mücadeleye omuz veren sizlerle bugün burada olmaktan mutluluk duyuyorum. 8 Mart vesilesiyle bir aradayız. Toplu sözleşme masasına her zaman çok güçlü ve hazırlıklı oturan, sorunların çözümü için her türlü mücadeleyi veren çok kıymetli bir ailenin içerisindesiniz. Bunun yanı sıra sendikanın hazırlamış olduğu raporlar, yaptığı araştırmalar ve analizleri siyaset olarak önemsiyor ve değerli buluyoruz. Bizler de bu aile ile birlikte kıymetli paylaşımlar içerisinde olduk. Toplu sözleşme masasına güçlü gelen bir konfederasyon Memur-Sen. Haklarınızın daha ileri gitmesiyle ilgili büyük bir irade ortaya koyan bir sendikanın mensubu olduğunuzu söylemek istiyorum. Kazanımlar sadece masada elde edilmiyor. Süreç içerisinde güçlü diyaloglarımız var. Kadınların mücadelesi de sendikal mücadele de bitmez. Başörtüsü bir kazanım değil, aslında olması gereken en temel haklardan biridir. Başörtülü olduğu için milletvekili, belediye başkanı olma hayali dahi kurulamayan dönemlerden bu günlere gelmiş bulunuyoruz. Taleplerinizin yakın takipçisiyiz” değerlendirmesinde bulundu.
Yalçın: Kadınlarımızın sendikalı olması kadar sendikacı olmasını da önemsiyoruz
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 28 yılı geride bıraktıklarını kaydederek, “Mücadelemiz destansı. Başladığımız noktadan geldiğimiz noktaya baktığımızda şükretmemiz gereken günleri yaşıyoruz. Dün memurdan sendikacı mı olur denilen yerden 1 milyonu aşan kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük emek hareketi olunan noktaya ulaşmış durumdayız. Bunun altında sizlerin emeği, alın teri ve adanmışlığı var” diye konuştu.Eğitim-Bir-Sen’in, sendikacılığı köhne zihniyetlerin sopası, korsan gemilerin limanı olmaktan çıkaran bir anlayışla sendikacılık tarihine farklı bir dokunuş yaptığını belirten Yalçın, şöyle devam etti: “Bizim ailemiz, sendikacılık anlayışını erdem ve ahlakla buluşturan bir aile. Bizler, 28 yıllık mücadele tarihimizde hiçbir zaman kaldırım taşı sökmedik, esnafın camını kırmadık. Hakkımızı aldık ancak kimsenin hakkına, hukukuna girmeme hassasiyetimizi de hiçbir zaman elden bırakmadık. Sendika olarak üyeye kazandırma, ülkeye kazandırma ve yerkürede farkındalık oluşturma konusundaki gayretimiz sürecektir.”Mart ayı içerisinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantısında yeniden bir araya geleceklerini söyleyen Yalçın, “Kamu görevlilerinin huzuru ve barışı için kendi bulunduğumuz noktadan çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Mart ayında gerçekleştireceğimiz toplantıda çözüm aramanın gayretini sürdüreceğiz. Bizim medeniyetimiz, insanı yaşat ki devlet yaşasın mefkûresi üzerinden hareket eden bir medeniyettir. Biz devletin saygınlığı için de çalışmış oluyoruz bir anlamda. Ancak biz, kamu görevlisi olarak millete hizmet borcumuz olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmıyoruz. Çünkü bizim kamu görevlisi olarak işimiz millet, derdimiz millet, yükümüz medeniyettir” ifadelerini kullandı.
Adaletsizliği yok etmek, sömürü düzenini bitirmek için soylu mücadelenin kadın örgütlenmesini siz başlattınız
“Bu salonda 500 sendikacı kadın var, sendikalı değil” diyen Yalçın, “Eğitim-Bir-Sen’in kadın sendikacıları olarak adaletsizliği yok etmek için sendikal mücadeleyi kendinize yol ettiniz. Sömürüyü, sömürü düzenini bitirmek için soylu mücadelenin kadın örgütlenmesini başlattınız. 28 Şubat’ta eğitim ve insan haklarını gasbeden zorbaların turnike ve ikna odalarını, sahiplerinin başına geçiren, 28 Şubatçılar yargılanıncaya ve hak ettikleri cezaları alıncaya kadar davanın peşini bırakmayan, 28 Şubat zulüm ve cürümlerini raporlaştırarak tarihe not düşen bu teşkilattır. Kamuda kıyafet özgürlüğü için 12 milyon 300 bin imzayı bu örgütlü güçle toplayan, kadına şiddet ve haksızlıkları Sıhhiye Meydanı’nda protesto edenler yine sizlerdiniz. ‘Mazlumlar İçin İnfak Vakti’ diyerek sığınmacılara yardım kampanyasında Şanlıurfa’da bir araya gelen, Gaziantep’te terörü lanetleyen, 81 ilde yardım TIR’larını Halep’e çıkaran bu teşkilattır. Yüreğini Diyarbakır annelerinin yüreğiyle birleştiren, Suriye zindanlarında tutsak edilen kadınlara ışık olmak, çığlıklarını dünyanın sağır kulaklarına duyurmak için meşaleli yürüyüş yapan sizlerdiniz. ‘Kadın Kamu Görevlilerinin Sorunları ve Çözüm Önerileri’ ile ‘Sendikacı Kadın, Güçlü Kadın’ çalıştaylarını, ‘Çalışma Hayatında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılması’ konferansını, ‘Sendikalarda Kadın’ başlıklı toplantıyı ve son olarak “Kadın Öğretmenlerin Çalışma Hayatı: Tespitler ve Öneriler’ raporunu hazırlayarak sendikal hareketlerde kadını birçok boyuttan tartışan, tartıştıran teşkilat bu teşkilattır. Uluslararası alanda ve sendika toplantılarında, çalışma hayatında Türk kadınını başarıyla temsil ettiniz. Hak, emek ve özgürlük mücadelemizi, güçlü dokunuşlarla, daha anlamlı, önemli kazanımlarla geliştirdiniz. Şunu biliyoruz ki, sorunlarımızı çözmenin yolu örgütlü gücü takip etmekten geçiyor. Örgütlü gücü takip edersek her türlü sorunun üstesinden gelebiliriz. Bizim en büyük gücümüz örgütlülüğümüz.”
Çalışma hayatındaki sorunları çözmeye, gelirin adil dağılımı için çaba göstermeye devam edeceğiz
Eğitim-Bir-Sen ailesi olarak sorunları çözmeye, gelir dağılımının adil şekilde yapılması için çaba göstermeye, yerkürede farkındalık oluşturmaya ve örgütlü kapasiteyi büyütmeye devam edeceklerini vurgulayan Yalçın, şöyle konuştu: “Araştırmalarla, raporlarla, odak analizlerle ve disipline akademik çalışmalarla yol açmak ve çözümün ortağı olma noktasında irade beyanında bulunmaya devam edeceğiz. Çünkü biz sadece sorunları alt alta sıralayıp oluşacak köpük üzerinde sörf yapan bir teşkilat değiliz. Bizim en büyük gücümüz, çözüm odaklı olmak ve çözümün altında imzamızın bulunmasıdır. Bu toplantı bir anlamda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle sorunların kayıt altına alındığı bir toplantı olsa bile 15 Mayıs’a gidilen süreçte saatin zembereğini yeniden kurmak ve kararlılıkla yeniden sahaya çıkma noktasında bunu bir başlangıç olarak addediyor, ortaya koyacağınız iradeye ve katkıya şimdiden teşekkür ediyorum.” Ali Yalçın, tüm kazanımların sendikalı olmayanlara da aynı şekilde fayda sağladığı bir zeminde olunduğuna dikkat çekerek, “İşçi sendikalarında, sendikalı olanların aldığı sosyal hakları sendikasız olanlar alamıyor, çünkü toplu sözleşmenin hukuku buna tabidir. Sendikasızlar ancak dayanışma aidatını, alın terinin payını ödeyerek kazanılan sosyal haklara dâhil olabiliyorlar. Ancak bizde dayanışma aidatının ödenmediği, yapanın da yatanın da çatanın da sizin kazanımlarınızdan faydalandığı bir zemin var. Bu zeminin yok edilmesi noktasında da gayretimiz sürecektir. Israrla, inatla bu konuda inancımızı ifade etmeye, dirayetimizi sahaya sürmeye devam edeceğiz” dedi.
Aydın: Kadın ve emek konusunda bir dönüşümü gerçekleştirecek güce sahibiz
Eğitim-Bir-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, kadına ve emeğe dair, tahlil ve tekliflerini daha güçlü dillendirerek mevcut ezberin dışına çıkabileceklerine inandıklarını belirterek, “Bizler sendikacı kadınlar olarak, Batı’nın kadın haklarına dair ikiyüzlülüğünün bir diğer yansıması olarak ‘toplumsal cinsiyet eşitliği paradigmasını’ tartışmaya muhtaç görüyoruz. Bizim önerimiz açık ve nettir. Biz diyoruz ki, kadına dair geliştireceğimiz her politika coğrafyamızın, kültürümüzün, inancımızın, örfümüzün izlerini taşısın. Aksi takdirde konu ideolojik bir savaş ajanına dönüşür, toplumda kutuplaşma üretir, kadim mayamıza zarar verir. İbn-i Rüşd’ün diliyle söyleyecek olursak, yumurta dıştan bir güçle kırılırsa yaşam son bulur, içten bir güçle kırılırsa yaşam başlar. Zira sahih dönüşümler hep içerden başlar. Dışarıdan dayatılan fikirlere, müdahalelere ihtiyacımız yok. Biz gelenekle geleceği buluşturacak eğitimcileriz. Kurucu genel başkanımız Merhum Mehmet Akif İnan’ın deyimiyle ‘biz gelenekçiyiz ama hurdaperest değiliz.’ İnanıyorum ki bu teşkilat, kadın ve emek konusunda sahih bir dönüşümü gerçekleştirecek niceliğe de niteliğe de sahiptir” dedi.
Çalışma hayatının tüm sorunları mesuliyet alanımızdadır
Sendikal mücadelelerini cinsiyet parantezine alarak daraltmadıklarını dile getiren Aydın, “Çalışma hayatında kadınların yaşadıkları sorunlar birincil sorumluluğumuz olduğu kadar, memur sendikacılığının temel sorunlarının tamamı mesuliyet alanımızdadır. Bu bakış açısıyla, toplu sözleşme ve diğer sosyal diyalog mekanizmalarında alın terimiz var. Bu çabamızı, 5. Dönem Toplu Sözleşme’de de ortaya koyduk. Toplu sözleşmenin öncesinde hazırlık çalıştayları yaptık, talepleri teklife dönüştürerek raporlaştırdık. Toplu sözleşme sürecinde komisyon çalışmalarına bizzat katıldık. Biz kadın kamu görevlilerinin sorunları için çabaladık, çabalamaya da devam edeceğiz. Biliyoruz ki, kadının olmadığı her alan eksiktir. İş gücü piyasası da bundan azade değildir. Çalışma hayatının dinamikleri dün erkeğin baba kimliğini örseledi, bugün kadının anne kimliğine göz dikmiş durumdadır. Biz iş-yaşam uyumunu tüm kadın ve erkekler için arzu ediyoruz. Aile, tüm bağların anlamsızlaştığı bu modern dünyada insanlığın son sığınağıdır ve bu sığınağı muhafaza etmekle yükümlüyüz” değerlendirmesinde bulundu.
Biz güçlendikçe emeğin hak ile buluşması kolaylaşacaktır
Bir ülkede iş gücü ve nüfus politikaları senkronize ilerlemezse o ülkede artan yaşlı nüfusun temel bir problem hâlini aldığını vurgulayan Aydın, “Bugün bu problem küresel bir nitelik arz etmekte ve ülkemizde azalan doğurganlık oranları da bu durumu teyit etmektedir. Genç nüfus dinamizminin azalmaması için iş-aile yaşamına uygun politikaların geliştirilmesi şarttır. Çalışma hayatında kadının analık haklarını koruyacak tedbirler alınmazsa, kadınlarımız anneliği tercih etmezler. Bugün geldiğimiz noktada, kamuda çalışan kadınların analık haklarının geçmişe kıyasla ve hatta birçok ülkeye göre daha iyi olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ancak bugünkü vasatımızın hâlâ anneliği teşvik ettiğini söyleyemeyiz. İki aylık bebeğinden ayrılarak işe giden bir anneden verimlilik, gündüz bir buçuk saat anne sütü alan bir bebekten de sağlıklı olmasını bekleyemeyiz. Mevcut çalışma düzenini tadil etmeden toplumun temeli dediğimiz aileyi ayakta tutamayız. Bizler değeri merkeze alan sendikacı kadınlar olarak, sahih emek anlayışının toplumda kökleşmesinin garantörüyüz. Biliyoruz ki, biz güçlendikçe emeğin hak ile buluşması kolaylaşacaktır” diye konuştu.
Öçal: Siz dik durduğunuz müddetçe artık kimse milletin kadınlarına hiçbir yerde had bildirme hadsizliğini gösteremeyecektir
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal, kadının ve erkeğin yeryüzünü beraber imar edeceğini dile getirerek, şunları kaydetti: “Kadınların zorba tavırlarla, küstah zorbalıklarla kamudan, toplumdan dışlandığı kara günler geride kaldı. Artık sizlerin fikirleri, eylemleri, direnci ve dirayeti bizim yönümüzü, rotamızı ve başarı limanlarını belirleyecektir. Sizin dik duruşunuz ve azminiz olduğu müddetçe artık kimse bu milletin kadınlarına hiçbir yerde had bildirme hadsizliğini gösteremeyecektir. Siz gücümüze güç kattığınız müddetçe vesayetin, darbenin ve zorbalığın bu ülke tarihinde esamesi bile okunmayacaktır. Sizler anne olarak şefkatin, eş olarak sadakatin ve sendikacı kadınlar olarak emeğimizin ve ekmeğimizin mücadelesini temsil eden kadınlarsınız.”
Sendikacı kadınlarımıza yönelik iki panel, bir konferans düzenlendi
Program kapsamında iki panel yapıldı. Moderatörlüğünü Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Latif Selvi’nin yaptığı “Geleceğin Öznesi Ailenin Geleceği” başlıklı oturumda Dr. Öğretim Üyesi Mücahit Gültekin “İstanbul Sözleşmesi, Toplumsal Cinsiyet ve Ötesi, Dr. Öğretim Üyesi Meryem Şahin ise “Dünyada Toplumsal Cinsiyet Karşıtı Hareketler” konularında sunum yaptılar.“Sendikal Mücadelede Kadının Rolü ve Uluslararası Sendikal Tecrübeler” başlıklı oturumda Meksika İşçi Partisi Milletvekili Claudia Dominguez, Gambiya Öğretmenler Sendikası Başkan Yardımcısı ve Kadın Komisyonu Başkanı Saffie Nyassi, Litvanya Eğitim, Bilim ve Kültür Sendikası Başkan Yardımcısı Egle Zugauskaite, ülkelerindeki sendikal faaliyetler ve kadınların çalışma hayatındaki rolleri hakkında bilgi verdiler.
Yazar Sibel Eraslan ise “Zamanı Kuran Kadınlar” konulu bir konferans verdi.