KONFEDERASYON HABERLERİ
Enflasyon Farkının Maaşlara Yansıtılması İçin Yıl Sonu Beklenmemeli
2018 yılı Eylül ayı enflasyon verisinin %6,30 olarak gerçekleşmesi sonucunda 2018 Ocak-Eylül dönemi enflasyonu %19,30’a, yıllık enflasyon oranı ise %24,52’e yükselmiş oldu. Bütün bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, enflasyon bağlamında son 16 yılın en yüksek oranlarıyla karşı karşıya olduğumuz gerçeği yanında Yeni Ekonomik Program’ın açıklanmasıyla hükmünü yitiren son Orta Vadeli Program’da yer verilmiş 2018 yılsonu enflasyon hedefleri-beklentileri-tahminleri ile gerçekleşen enflasyon oranı arasında önümüzde henüz açıklanmamış üç aya ait enflasyon verisi olmasına rağmen yaklaşık 4 katlık bir fark oluştuğunu da kabul etmek gerekiyor.
Enflasyon noktasında ortaya çıkan bu tablo, yüzleşmek zorunda olduğumuz bazı gerçekleri de bize hatırlatmaktadır. Özellikle 2017 yılında açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde öngörülen yıllık enflasyon oranının neredeyse dört katına tekabül eden gerçek rakamlar, özellikle dar ve sabit gelirli kesim açısından ekonomimizin öngörülebilir olmaktan çıktığını gösteriyor.
Bu çerçevede, Hükümet bunun farkında olarak ve olası riskleri bertaraf edecek şekilde Orta Vadeli Program’da isim, içerik, hedef ve tahminler noktasında değişikliğe gitmek suretiyle açıkladığı Yeni Ekonomik Program’la; hem 2018 yılsonu parametrelerini hem de önümüzdeki iki yılın öngörülerini, hedeflerini ve bu çerçevede gerçekleştirilecekleri kapsayacak şekilde deyim yerindeyse aksiyoner ve rasyonel bir revizyon gerçekleştirdi. Şöyle ki; Yeni Ekonomik Plana göre enflasyon hedefi, 2018 yılı için %20,8 ve 2019 yılı için %15,9’dur. OVP’ye göre bu oranlar 2018 yılı için %5, 2019 yılı için de %5’tir.
Eylül ayı enflasyon verisinin açıklanmasıyla birlikte oluşan gerçek rakamlar üzerinden bakıldığı, enflasyon hedefi-beklentisi konusunda, OVP’nin 4 kat, YEP’in ise 4 puan üzerinde bir enflasyon realitesi ortadadır. Bu tablo, toplumun büyük kesimi tarafından “gerçekçi” ve “ulaşılabilir” hedefler içermesi nedeniyle olumlu karşılanan ve umut yüklenen Yeni Ekonomik Program’ın bu konumunu koruması ve sürdürmesi amacıyla, genelinde siyasi iradenin özelde ise kamu işvereninin ilave bazı yükümlülükleri üstlenmesi gerektiğini işaret etmektedir.
Kamu görevlilerinin 2018 ve 2019 yıllarına ait mali-sosyal haklarını, özellikle de maaş ve ücretlerine yapılacak artışların karara bağlandığı 4. Dönem Toplu Sözleşme’nin pazarlık süreçlerinde Kamu İşvereninin dayanak aldığı OVP verileri ve hedefleri, geçerliğini ve gerçekliğini yitirmiştir. Bu, hem Yeni Ekonomik Programla hem de Eylül enflasyon verisinin açıklanması sonrasında ortaya çıkan geçek rakamlarla da teyit edilmiştir.
Dolayısıyla, YEP üzerinden ortaya konan enflasyon hedefi ve beklentileri ile gerçekleşen enflasyon birlikte değerlendirmek suretiyle; 4. Dönem toplu sözleşmeyle hüküm altına alınan maaş ve ücretlere ilişkin artış oranlarının, “kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerinin enflasyona ezdirilmemesi” hedefi ve sözü üzerinden güncellenmesi gerekmektedir. Zira, sadece Eylül ayında gerçekleşen enflasyon, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine 2018 yılı ikinci altı aylık dönemi için yapılan %3,5 artışın 2.80 puan üzerindedir. Temmuz, Ağustos ve Eylül ayı enflasyon oranlarının toplamı 9,15 puandır ve 2018 yılı ikinci altı ayı için maaş ve ücretlere yapılan artışın artışının neredeyse 6 puan üstündedir. Bu noktada; aksi iddia edilemez bir şekilde; “kamu görevlilerinin maaş ve ücretleri, Eylül ayı sonu itibariyle enflasyonun oldukça altında kalmıştır” tespiti kabul edilmeli ve bu durumu tersine çevirmek için yıl sonu beklenmeden gereği yapılmalıdır.
Bu çerçevede,
1- Yeni Ekonomik Plan doğrultusunda ortaya konan yeni hedefler, beklentiler ve tahminler esas alınarak, kamu görevlilerinin mali haklarını belirleyen katsayılara ilişkin mutlaka güncelleme yapılmalıdır.
2- Enflasyon hedefi ile gerçekleşen enflasyon ve maaş-ücret artışları oranı ile gerçekleşen enflasyon arasındaki farkın büyüklüğü de dikkate alınarak, enflasyon farkının maaş ve ücretlere yansıtılması için dönem-yıl sonu beklenilmemeli 1 Ekim’den geçerli olacak şekilde kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine hali hazırdaki enflasyon farkı yansıtılmalıdır. Benzer şekilde Ekim ve Kasım ayları enflasyon oranlarının (eksi çıkması hali hariç) 1 Kasım ve 1 Aralık’tan geçerli olmak üzere enflasyon farkı olarak maaş ve ücretlere yansıtılmalıdır.
3-Yeni Ekonomik Programın 2019 ve 2020 yılları için öngördüğü enflasyon oranlarının daha önceki belgelerde yer alan oranlardan daha yüksek olduğu gerçeği ile altı aylık periyotlar üzerinden Ocak ve Temmuz aylarında geriye dönük altı aylık veriler üzerinden enflasyon farkı hesaplaması yapılmasının gerçekçi olmadığı ve telafi işlevi görmediği dikkate alınarak; kamu görevlileri dahil olmak üzere dar ve sabit gelirlilerinin alım güçlerinin ve enflasyona karşı korunabilmesi için enflasyon farkı hesaplamasının aylık olarak yapılması yönünde karar ve uygulama değişikliğine gidilmesi uygun olacaktır.
4- Enflasyon oranlarının yüksek olması ve buna bağlı olarak kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine enflasyon farkı kaynaklı zam yapılmasının bir sonucu olarak da maaş-ücret rakamları yükselmiş, bu sonuç ise –gelir vergisi tarifesindeki tutarların düşük tutulmasının da etkisiyle- kamu görevlilerinin gelir vergisi rakamları yükselmiş ve daha erken aylarda ikinci ve üçüncü gelir diliminde vergi ödemek zorunda kalmalarına neden olmaktadır. Bu durum, enflasyonun altında kalan maaş ve ücretlerinin gelir vergisi üzerinden de eksilmesine neden olmaktadır. Bu itibarla, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine yönelik gelir vergisi dilimlerinde yer alan tutarların da yılın başında yapılan yeniden değerleme oranı artışı yanında her ay enflasyon oranı kadar artırılması da gerekmektedir.
Memur-Sen olarak, geçmişten bugüne “maaş artışları enflasyonla değil masada belirlenmeli” bakışımızı deklare ediyoruz. Buna ilave olarak da kamu görevlilerinin asıl beklentisi ve haklı talebi; refahtan pay almaktır. Bugün gelinen noktada; küresel ölçekte yaşanan ticaret savaşları, uluslararası tetikçilerin eliyle gerçekleştirilen kur operasyonları ve bunlara bağlı olarak manipülasyonlarla yaşanan fiyat artışları, kamu görevlileri de dahil ücretli kesimin alım gücünü önemli oranda azaltmıştır. Bugün açıklanan enflasyon rakamları da bizim bu tespitimizin teyidi niteliğindedir. Dolayısıyla, bu tablo bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç olduğunu göstermektedir. İçinden geçtiğimiz sürecin bu yönde bir imkân sunacağına inanıyoruz.
Bu noktada; Yeni Ekonomik Plan’da dile getirilen tasarruf hedeflerine ve üretim ekonomisine ilişkin yaklaşımı önemli ve değerli buluyor, destekliyoruz. Bununla birlikte her iki hedefin gerçekleşmesi için ücretli kesimin alım gücünün korunması, ekonominin durgunluktan ve daralmadan uzak tutulması için de kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerinin enflasyona karşı koruma yükümlülüğünün gereğinin altı aylık dönem sonunda değil enflasyon oranı açıklanan ayı takip eden ayın ilk gününden geçerli olmak üzere yerine getirilmesine yönelik uygulamanın hayata geçirilmesini hem teklif hem de talep ediyoruz. Bu çerçevede kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine 1 Ekim’den geçerli olacak şekilde gerçekleşen enflasyon farkı kadar zam yapılması yönünde karar ve uygulama bekliyoruz.