KONFEDERASYON HABERLERİ
Esen Diyanet-Sen Başkanlar Kurulu Toplantısına Katıldı
Diyanet-Sen’in Başkanlar Kurulu toplantısında konuşan Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Esen, Diyanet-Sen’in bilge duruşuyla dünyaya umut olduğunu kaydetti.
Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Diyanet-Sen Başkanlar Kurulu toplantısı Ankara’da Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Esen, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Osman Tıraşçı, Diyanet-Sen Yönetim Kurulu üyeleri, Diyanet-Sen Şube Başkanları ve Memur-Sen’e bağlı sendikaların genel başkanlarının katılımıyla gerçekleştirildi.
Diyanet-Sen, Memur-Sen’in İlk Yetkili Sendikası Olarak Hayırlı Bir Kapı Açtı
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Esen, Diyanet-Sen’in toplantısında bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek, “Çünkü sizler hem sendikacılık tarihide, hem de Memur-Sen tarihinde çok önemli bir yere sahipsiniz. Siz Memur-Sen’in ilk yetkili sendikası olarak hayırlı bir kapı açtınız. Sizin açtığınız bu kapı o kadar bereket getirdi ki şimdi hem Türkiye’nin en büyük konfederasyonu olduk, hem de tüm dünyada tanınan etkili bir konfederasyon olduk” ifadelerini kullandı.
Memur-Sen’in kıtalar arası etkinlikler yapan bir konfederasyon haline geldiğini belirten Genel Başkan Yardımcısı Esen, İstanbul’da düzenledikleri ‘İnsan Emek ve Küresel Rekabet’ konferansına 107 ülkeden 154 konfederasyonun katıldığını hatırlattı.Dünya Emperyalizmin Pençesinde Can Çekişiyor
Bu tür konferanslar vesilesiyle dünyadaki sorunlara da kendi perspektiflerini ürettiklerini belirten Esen şöyle devam etti: “Maalesef bugün, dünya emperyalizmin pençesinde can çekişiyor. Emperyalizmin son üç yüz yıldır insanlığın kaynaklarını sömürme ve değerleri toza çevirme politikası giderek daha kanlı ve daha trajik bir hal almaya başladı. -Yüzlerce milyar insanı doyurabilecek olan şu zengin dünyamızda 815 milyon insan açlıkla pençeleşiyor. -Her gün 21.000 kişi açlık veya gıda kıtlığı nedeniyle hayatını kaybediyor. -65 milyon kişi mülteci durumuna düşürülmüş durumda. -42 zengin, dünyanın en yoksul yüzde ellisinin toplam mal varlığından daha fazla varlığa sahip. İslam coğrafyası da bu hazin tablodan nasibini fazlasıyla alıyor. Bu kadar zengin topraklarımıza rağmen her yerde fakirlik, geri kalmışlık. Her yerde savaş, katliamlar, kan ve gözyaşı var.”
Amacımız Bilinç ve Uyanışa Vesile Olmak
Esen, “İlim öğrenmek her kadın ve erkeğe farzdır diyen bir Peygamberin ümmetiyiz” diyerek, İslam dünyasındaki nüfüsun yüzde 55’inin okuma yazma dahi bilmediğini sözlerine ekledi. Sadece Harvard Üniversitesi’nde yayımlanan makale sayısısının, 17 Müslüman Arap ülkesinin bütün üniversitelerinin yayımladıklarından daha fazla olduğunu açıklayan Esen, 2017 yılında İki Müslüman akademisyen tarafından hazırlanan, ülkelerin ekonomi, hukuk, yönetim, siyasi haklar ve insan hakları bakımından İslamî ilkelerle ne kadar uyum gösterdiğini araştırdığı “İslamilik endeksi” sonuçları oldukça çarpıcıdır. İlk sıralarda hiçbir İslam ülkesi yoktur. ILO çalışma standartlarının en fazla ihlal edildiği ülkeler sıralamasında birçok İslam ülkesinin var olması bu topraklar için utançtır. Bu verilerin her biri Akif İnan’ın işaret ettiği medeniyet bunalımının tezahürleridir. Akif İnan ve arkadaşlarının başlattığı sendikal hareketin amacı zengin hazinelerin fakir bekçileri haline getirilen İslam dünyasında bilinç uyanışına vesile olmak, bu duruma yol açan sistemle topyekûn mücadele etmektir. Akif İnan Ağabeyimizin “Bu eller bizimdir. Bütün yeryüzü bizimdir, ama öncelikle Ortadoğu bizimdir. Burada yakarsak meşaleyi ancak, yeryüzü aydınlanır.” Söylemi romantik bir söylem değildir” diye konuştu.Esen sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Memur-Sen, Diyanet-Sen bu ülkenin, ümmetin ve tüm dünyanın meşalesi olmak durumundadır. Unutmayalım ki bizlerin aydınlatmadığı her alan karanlık kalacak, karanlık emellere zemin oluşturacaktır. Biz aydınlatmazsak FETÖ karartır. Terör örgütleri karartır, emperyalizm karartır. Küresel emperyalizmin temel hedefi elbette her şeyi toza dönüştürmektir. Coğrafyaları parçalamak, savaşlar ve katliamlarla, kültürel soykırımlarla sömürmektir. Bunları hepimiz biliyoruz. Ama peki neden biz sömürülen tarafız. Bu zulümattan kurtulmanın yolu bellidir. Karanlığa küfretmekle aydınlık gelmiyor. Anlık tepkilerle, köksüz sözlerle, hamasetle değil, okuyarak, çalışarak ve üreterek düzlüğe çıkabiliriz. Allah’ın yasasıdır: Bir toplum kendinde olanı değiştirmedikçe Allah o toplumun durumunu değiştirmez. İşte içinde bulunduğumuz çarpık düzeni değiştirecek olanlar bizleriz, sizlersiniz. Memur-Sen olmasaydı, sizler olmasaydınız, Diyanet-Sen olmasaydı, inancımızın köklerinden tevarüs etmiş bilinciniz olmasaydı emperyalizme karşı onların uşağı FETÖ’ye karşı, kapitalizme karşı PKK, DAİŞ ve diğer terör örgütlerine karşı bu kadar güçlü bir söz söyleyemezdik. Bela okuyanlara karşı selalarla milleti sokağa dökerek, 15 Temmuz’da bu vatanın işgalinin önlenmesinde önemli bir rol üstlendiniz. Varlığınızla, ilkeli duruşunuzla İnancınızla, emek ve ekmek mücadelesinde dünyaya umut oluyorsunuz. Küçük hesapların değil, dava adamlığının gereğini bihakkın yerine getirerek, bu kutlu sefere güç veriyorsunuz. Seferiniz, seferimiz kutlu olsun diyor hepinizi yürekten gönülden selamlıyorum.”Bayraktutar: Diyanet-Sen Davasına Adanmış Gönüllerin Sendikasıdır
Toplantıda Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar da açıklamalarda bulundu. Bayraktutar, hedeflerinin büyük olduğunu, bu yolda azmin ve akıtılan terin de kutsal olduğunu belirterek daha yükseklere çıkmanın zorunlu olduğunu aktardı.
Bayraktutar toplantıda yaptığı konuşmada Diyanet-Sen’in adanmışlık ruhu ile 20 yıldır mücadele ettiğine dikkat çekerek “Diyanet çalışanları için yaptığımız ve yapacağımız fedakârlıklarda hiçbir zaman sınır tanımadık, hiç de nokta koymadık. Eğilmedik, bükülmedik, gecikmedik. Düşmedik, üşenmedik, dinlenmedik. Şiddetli operasyon ve oyunlara karşı devasa bir duruş sergiledik. İftiralara karşı davanın iffetini koruduk. Oyunları bozduk, oyuncuları bozguna uğrattık” dedi.
Diyanet-Sen’in büyük bir aile olduğunu ve bu ailenin temelini davaya adanmış gönüllerin oluşturduğunu belirten Bayraktutar “Dava adamlığı yüksek ruh ister, ahlak ister, sadakat ister, mertlik ister, cesaret ister. Dünyevi menfaatlere aldanmayı, dayatmaları alttan almayı ise reddeder. Sizler Diyanet-Sen’in Anadolu’nun her köşesine ulaşmış nefesi, gür sesisiniz. Görevinizi ciddiyet ve cesaretle yapıyorsunuz. Ama bununla yetinemezsiniz. Zorluklara yenilmeden, mesnetsiz ve melanet ithamlara itibar etmeden yolumuza devam ediyoruz, zira etmek de durumundayız” ifadelerine yer verdi.
Terör Sözde Medeni Ülkelerin Operasyon Aracı Olmuştur
Geçmişte sözde uygarlık götürüp yer altı ve yer üstü kaynaklarını ülkelerine getiren zalimlerin şimdilerde Yeni Dünya Düzeni maskesi altında, terörle mücadele kisvesi içinde ülkeleri hizaya getirme, direnişlerini kırma, köklerinden koparma taktikleriyle aynı oyunu oynadıklarını belirten Bayraktutar “Bugün emperyalizmin gözü, Afrika’nın Okyanus kıyısından, Doğu Türkistan havzasına, buradan Pasifik’e kadar uzanan engin coğrafyalara odaklanmıştır. Bunun için dünya coğrafyasında, Avrupa-Asya’nın kesiştiği alanda, kilit ve stratejik öneme sahip Türkiye’nin çözülmesi, parçalanması, dağıtılması ve bunlar olmuyorsa denetim ve kontrolü amaçlanmaktadır.
Bir başka yönüyle terörizm, küresel piramidin tepesinde olduğunu iddia eden sözde gelişmiş ve medeni ülkelerin siyasi operasyon aracı, hedef ülkelerin içişlerine karışma bahanesidir. Zulmün ve zulmetin cinayet ve ihanet silahı FETÖ, bu çerçevede değerlendirilmelidir. 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden kısa bir süre sonra, ülkemizde yeni bir ruh doğdu, Türkiye için yeni bir kapı açıldı. Salalarımızla biz bu ruha ortak olduk, bu kapıdan içeri girdik. Başka türlüsünü yapmamız da kendimizi, var oluş gayemizi inkâr olurdu.28 Şubat Mağdurlarının Acıları Dindirilmelidir
Dindarlara hayatı dar eden 28 Şubat Postmodern Darbesi’nin üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen bir çok mağdurun hala hapishanelerde olduğuna dikkati çeken Bayraktutar “İnsanlık adına bütün değerlerin ayaklar altına alındığı, hukukun hiçe sayıldığı darbe sürecinde sahte şahitler, uydurma deliller ve işkence altında alınan ifadelerle zindanlara doldurulan 600 mahkum için 28 Şubat her gün devam ediyor, 21 yıldır yok yere hapislerde çürütülen mağdurlar başta olmak üzere tüm mazlumların haklarını iade edebilecek ve acılarını dindirebilecek adımlar atılmalıdır.” İfadelerine yer verdi.
Ümmet Bilinci İle Hareket Etmeliyiz
Ümmetin, içine girdiği karanlık tünelden mutlaka çıkması gerektiğini belirten Bayraktutar, “İnancım odur ki, eninde sonunda da el birliğiyle, dayanışmayla çıkacaktır. Bunu hep birlikte başarmak, hep birlikte sonuç almak durumundayız. Aksi milletimiz için ıstıraptır, imhadır, yok olmaktır. Ümmet, bedenine geçirilmek istenen kefeni yırtacak güçtedir. Buna inancımız sonsuzdur. Bilmiyorlar ki, İslâm’ın sancaktarlığını yapan ihlaslı yüzler hâlâ pes etmedi. İşte tüm heybetiyle dosta güven, düşmana korku salmaktadır. Hamd olsun, Diyanet-Sen milletinin yüz akı, Türkiye’nin gerçek ve potansiyel gücüdür” diye konuştu.Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Tıraşçı: Alimler Peygamber Varisleridir
Diyanet-Sen Başkanlar Kurulu Toplantısı’nda konuşan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Osman Tıraşçı Yüce Allah’ın yarattıklarının en şereflisinin insan olduğuna dikkati çekerek “Bunun da sebebi insana verilen akıl ve irade nimetidir. Akıl ve iradenin yanında yanlışa düşmesinler diye kitap ve peygamberler göndermiştir. Hz. Muhammed Mustafa (sav) ile peygamberlik dönemi bitiştir ancak iyiliği emretme, kötülükten men etme görevi devam etmektedir ve Peygamber varisleri olarak bu kutlu görevi yerine getirme görevi alimlerin, ilim ehlinin ve siz değerli din görevlilerinin görevidir” dedi.Başkanlar Kurulu toplantısında tüm şube başkanları da söz alarak değerlendirmelerde bulundu.