ARŞİV
Gençlerin Gündemi; Eğitim ve İşsizlik
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Memur-Sen’in ‘Türkiye’deki Gençliğin Profili’ adlı araştırmayla ilgili dikkat çeken noktaları Milli Gazete'ye anlattı. İşte o söyleşi:
Memur-Sen’in, ‘Türkiye’deki Gençlik Profili’ adlı araştırmasında gençliğin kaygıları ve sorunlarıyla ilgili çarpıcı detaylar ortaya çıktı. Araştırmada, gençlerin yüzde 26,8’i en önemli sorun olarak işsizliği gösterirken, onu yüzde 17,4’le eğitim ve 7,2 ile de maddiyat, para ve gelecek kaygısı takip ediyor. Araştırmada yine dikkat çeken bir diğer önemli nokta ise, gençlerin idareci olmaları durumunda ilk çözecekleri sorunların başında eğitim, işsizlik ve gelir dağılımı adaletsizliği başı çekiyor.
Haber: Bünyamin Güler-Milli Gazete
-Memur-Sen’in Türkiye Gençlik Profili Araştırması yayınlandı. Araştırmada gençlerin izledikleri yayınlar ile ilgili de bilgiler yer alıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Türkiye Gençlik Profili Araştırmamızda, gençlerin yüzde 28,6’sının dizi, yüzde 21. 5’nin haber, haber programları, açık oturumlar yüzde 13,7’sinin müzik programları, yüzde 13.7 filimler ve yüzde 9.7’sinin belgesel-gezi programlarının izlediğini görüyoruz. Bu tabloyu kabaca okursak ülkemizde yoğunlukla bir dizi gençliği doğmakta olduğunu söyleyebiliriz. Ancak analitik düşündüğümüzde gençlerin yüzde 21.5 gibi önemli bir bölümünün yoğunlukla Gezi olaylarının, çözüm sürecinin, antidemokratik süreçlerin, sivil anayasanın demokratikleşme paketlerinin, tarihi olayların tartışıldığı haberler, haber programları ve açık oturumları izlediğini, bilgi sahibi olduğunu ifade edebiliriz. Yani her 100 gençten 21’nin fikir sahibi olmadan bilgi sahibi olduğunu, bilgi sahibi olmak için televizyon izlediğinin altını çizebiliriz. Önemli olan film ve dizilerin içeriği. Dizi ve filmlerde toplumsal mesajlar veriliyorsa, toplumu olumlu yönde kanalize ediyorsa, erdemli bir toplumun inşasına katkı yapıyorsa dizi ve film izlemek niye kötü olsun. Burada yönetmenlere, yapımcılara ve senaristlere düşen görev adalet duygusunu güçlendirecek, vicdan eğitimini önceleyecek filimler yapmalarıdır.
-Yabancı maddelere yönelik alışkanlıklarda risk boyutu nedir?
Gençlerin yüzde 32.8’i her gün, yüzde 20’si ara sıra sigara kullandığını ifade ediyor. Yine gençlerin yüzde 23’nün ara sıra, yüzde 8’inin yılda birkaç kez, yüzde 8’nin hayatında birkaç kez alkol kullanması üzerinde durulması gereken bir durumdur. Gençlerin özellikle yüzde 32.8’nin her gün sigara kullanması, yüzde 23’ünün ara sıra alkol kullanması önemli bir risk içermektedir. Pozitif yönden bakarsak, büyük çoğunluğunun zararlı alışkanlıkları hiç bulaşmamış olması, diğer pozitif nokta sigara kullananların yüzde 5.4’ünün, alkol kullananların yüzde 4’ünün sonradan söz konusu zararlı alışkanlıktan vazgeçmesidir. Bu noktadan hareketle devlet, sivil toplum ve medya işbirliği ile zararlı alışkanlıklardan vazgeçenlerin oranını artırabilir ve minimum düzeye çekebiliriz.
-Ailenin özellikle medya ve kültür erozyonu yoluyla yıkılmaya çalışıldığı bir süreçte yaptırdığınız çalışma nasıl bir gerçeği ortaya çıkardı?
Sonuçlara göre gençlerin, yüzde 40’ının aile, yüzde 14.2’sinin idealleri uğruna mücadeleyi hayatlarını anlamlı kıldığını ya da yaşamlarını anlamlı kılan değerlerin başında aile ile ideallerini görmeleri kıymetli bir değer. Toplumun nüvesinin aile olduğu dikkate alındığında bu sonuç Türkiye’nin toplumsal geleceği açısından önemlidir. Ailenin çöktüğü Batı’ya göre ülkemizin önemli bir avantajı olarak görülebilir. Öte yandan gençlerin amaçsız yaşadığı iddia edilen bir ortamda ikinci tercih olarak idealleri uğruna mücadeleyi görmeleri de halen ülkemizde Asım’ın neslinin varlığına işaret etmektedir.
GENÇLİK SİYASETE İLGİSİZ
-Araştırmada gençlerin sivil toplum kuruluşlarına üyeliklerine ilişkin bilgiler de yer alıyor. Bu bilgilerden nasıl bir anlam çıkarabilirsiniz?
Gençlerin yüzde 19,7’si spor kulüplerine, yüzde 17.5’i öğrenci derneklerine, yüzde 14.1 İslami cemaatlere, yüzde 13.4’ü kültür-sanat kuruluşlarına üyeler. Burada çok şaşırtıcı bir durum yok. Ancak, siyasi partilere üye olan ve faaliyetlerine katılan genç sayısının yüzde 9,1’de kalması yetersiz bulunabilir. Bunda da başta kamu görevlileri olmak üzere siyasete katılım noktasında yasakların ve barikatların konması etkili olmuş olabilir. Buna rağmen yüzde 9.1’lik genç bir kitlenin siyasi partilerin etkinliklerine katılıyor olması, üyeliklerinin bulunması önemli. Bu gençler projeleriyle siyasetin kalitesini artırabilirlerse çok önemli bir misyonu yerine getirmiş olurlar.
Gelecek 10 yılda Türkiye’de özgürlüklerin artacağına inanan gençlerin oranı yüzde 51.7, özgürlüklerin kısıtlanacağına inananların oranı yüzde 40.4. Buna karşın Dünyada barış ve huzurun artacağına inananların oranı yüzde 42.6, dünyada savaşların ve zulümlerin artacağına inananların oranı yüzde 50.1. Gençlerin Dünya ile ilgili iyimser olmamalarının nedenleri arasında Arakan’daki zulüm, İsrail’in ve Esat’ın katliamları başta olmak üzere BM, NATO gibi uluslar arası kuruluşların çifte standartları etkili olmuş olabilir. Gençlerin yüzde 58.8 İslami değerlerin yükseleceğini, yüzde 33.1 gerileyeceğini söylüyor.
-Peki sonuçlara göre gençliğin sorunları ne durumda?
Sorun olarak gençlerin, yüzde 26.8’i en önemli sorun olarak işsizliği, yüzde 17.4’ü eğitimi görüyor. Bunları yüzde 7.2 ile maddiyat, para, gelecek kaygısı izliyor. Gençlerin idareci olmaları halinde ilk çözecekleri sorunların başında eğitim, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği, terör ve adaletin yer alması bizleri eğitim, istihdam ve adalet kavramları üzerinde odaklanmaya zorluyor. Bu oranların işaret ettiği riskleri hükümet ve siyasi partiler başta olmak üzere çözüm makamları ve çözüm zeminlerinde bulunanlar dikkate almalıdır.
Gençlerin büyük bir bölümü, eşit vatandaşlık ilkesi gereği, Türkiye’nin önündeki bir engelinde kaldırılması gibi temel gerekçelerle hem çözüm sürecini hem de Türkçe dışındaki dillerde seçmeli ders okutulmasını destekliyor.
-Ülkenin geçmişinde karanlık dönemleri hatırlatan darbelere ilişkin gençlerin bakışı nasıl sizce?
Gençlerin yüzde 54’nün doğrudan darbe riskinin kalmadığına inanması çok olumlu bir gelişme. Türkiye’nin demokratik bir zemine oturmakta olduğunun göstergesi olarak değerlendiriyoruz bu tabloyu. Memur-Sen olarak, her ne kadar darbe dönemlerinin sona erdiğini biz de düşünsek bile artçı şoklarının devam ettiğini, söz konusu artçı şokların ülkeye ve milletimize zarar vermemesi için her türlü vesayete karşı mücadelenin sürmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunun için demokratik, sivil, ve özgürlükçü yeni anayasa yapımı noktasındaki hedeften asla vazgeçilmemelidir. Bu hedefe ulaşmak için yeni uzlaşı arayışları sürdürülmelidir. Şunu da belirteyim; gençlerin, yüzde 52’si başörtüsü özgürlüğüne demokratik bir hak olduğu, yüzde 23.3’ü gecikmiş doğal bir hak, yüzde 10.8’i bazı meslek grupları için sınırlı olarak tanınması gerektiğini düşünüyor. Bu; gençlerin yüzde 85’inin öyle veya böyle başörtüsü özgürlünü istediğini gösteriyor. Yine seçilme yaşının 18’e indirilmesi yönündeki hazırlıkları gençlerin yüzde 40’ı doğru bulurken, yüzde 23’ü yanlış, yüzde 20’si gereksiz buluyor. Gençlerin, seçilme yaşının 18’e düşürülmesine neden ihtiyatlı yaklaştığı üzerinde durulmalıdır. Özgüven eksikliğinden mi yoksa tecrübeye olan saygılarından mı böyle bir yaklaşım sergilediler. Detaylarına inmek gerekir.
-Gençlerin açık bir şekilde dış politikaya şerh koyduğunu söylersek yanılmış olmayız herhalde?
Şöyle... Gençlerin, yüzde 61.8 Ortadoğu’daki gelişmelerin Türkiye’nin geleceğini olumsuz etkileyebileceğini düşünüyor. Gençlerin yüzde 32,4’ü Türkiye’nin Suriye politikasının yanlışlığına dikkat çekiyor. Bu veriler ışığında, Türkiye’nin dış politika da ayakları yere basan, duygusal değil akılcı bir politika izlemesi gerektiği ortaya çıkıyor. Gençlerin yüzde 58.1’inin Mısır’daki darbeyi onaylamaması önemli. Darbeyi kim yaparsa yapsın, kime karşı yapılırsa yapılsın ve hangi ülkede yapılırsa yapılsın gençlerin darbe karşıtı olduğu görülüyor. Bu demokratik değerlerin gençler arasında güçlendiğini gösteriyor.