KONFEDERASYON HABERLERİ
Gündoğdu, Bayındır Memur-Sen Genel Kurulu`nda Konuştu
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “İftara ve hakaret sendikacılığı yapanlar, çamurla oynamaya devam etsin. Biz kazanımlar üretmeye devam ediyoruz. Erdemli sendikacılık yaparak, kamu görevlilerinin sorunlarının çözümüne paydaş oluyoruz. Vicdanların güçlü sesi, kazanımların adresiyiz. Kazanımlarımızı itibarsızlaştırmaya çalışanlara değil, tabanımızın sözüne bakarız” dedi.
Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Bayındır Memur-Sen'in 1. Olağanüstü Genel Kurulu Akar Otel’de yapıldı. Burada konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu önemli açıklamalarda bulundu.
“HAK OLANIN YANINDAYIZ”
Türkiye ve Dünya’nın önemli bir süreçten geçtiğini belirten Gündoğdu, bu süreçte hak ve batıl mücadelesi yaşandığını belirterek, “Habil ve Kabil’in kavgasında çok şükür iyiliğin ifadesi Habil’in yanındayız. Biz doğuştan gelen evrensel haklar ve medeniyet davamızın sorumluluğuyla hareket eden konfederasyonuz. Önemli olan durduğumuz yerde bu yerin hakkını vermek için ter akıtıyor olmaktır. Yani siz teri akıtın, zafer Allah’ın elindedir, O dilerse verir dilerse vermez. Vermezse bizim eksizliğimizdendir verirse onun lütfudur” dedi.
“MEMUR-SEN YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE YOLCULUĞUNDA PAYDAŞ”
Memur-Sen’in Yeniden Büyük Türkiye yolculuğunda önemli görevler üstlendiğini ifade eden Gündoğdu, “Yeniden Büyük Türkiye için mücadelemizi sürdürüyoruz. Davamız medeniyet davası, yolumuz Yeniden Büyük Türkiye’dir. Yeniden Büyük Türkiye ne anlama geliyor diye anlamakta sıkıntı çekenler var. Yeniden büyük Türkiye’nin ne anlama geldiğini öğrenmek için ecdada Türkiye’nin davamız adına kurtuluş savaşları Çanakkale ruhu başta olmak üzere akıttığı terlere ve yeniden büyük Türkiye kavramını kuran Merhum Erbakan Hocamızın mücadelesine bakmak yeterlidir” diye konuştu.
“ÇÖZÜM ODAKLI SENDİKACILIK YAPIYORUZ”
Gündoğdu, Memur-Sen ve bağlı sendikaların hiçbir zaman sorunlardan beslenmediğini, çözüm odaklı, sorumlu sendikacılık yürüttüğünü vurgulayarak, “Sorun değil, çözüm odaklı sendikacılık yapıyoruz. İftara ve hakaret sendikacılığı yapanlar, çamurla oynamaya devam etsin. Biz kazanımlar üretmeye devam ediyoruz. Erdemli sendikacılık yaparak, Kamu Görevlilerinin sorunlarının çözümüne paydaş oluyoruz. Biz ortak akıl mitinglerini yaparken, bugün kendisini konfederasyon olarak adlandıran sendikalar Ergenekon’a ev sahipliği yapmakla meşguldü. Yandaşı olduğu ağa babaları da zinde güçleri göreve davet ediyordu. Bugün ise sol tarafımızdaki örgütlü yapıların yandaşı olduğu siyasi partiler zinde güçleri göreve davet ediyor. Demek ki faşizmin solu sağı yoktur. Kürtlük ve Türklük faşizmi birbirinin aynısıdır. Memur-Sen’in durduğu yer bu faşizmlere karşı mücadele etmektir. Memur-Sen, insanı esas alan, ırkına rengine cinsiyetine bakmadan, insanları yaptıklarıyla değerlendiren anlayıştır. Bu anlayış ismi anıldığında Hz. Muhammed (sav)’in salâvatı şerife getirme yarışına giren bu milletin o peygamberin inzaline aracılık ettiği 'Leheb Suresi'yle, elleri kurusun dediğine o ırktan olduğu, amcası olduğunu akrabası olduğunu bilen bir anlayıştır. Vicdanların güçlü sesi, kazanımların adresiyiz. Kazanımlarımızı itibarsızlaştırmaya çalışanlara değil, tabanımızın sözüne bakarız” dedi.
“2010 REFERANDUMU MİLLATTIR”
Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde 2010 referandumunun önemli bir yer tuttuğunu dile getiren Gündoğdu, referandum ile Yeni Türkiye’nin başladığını vurguladı. Gündoğdu, referandum ile darbeler sürecinin sona erdiğini, eski Türkiye alışkanlıklarının darbe yediğini, Adnan Menderes’i idama götüren vesayetin belinin kırıldığını kaydetti.
Gündoğdu, Memur-Sen’in sivil itaatsizlik eylemleri ile 1982 yılında darbeci paşaların çıkardığı yasakçı yönetmeliği ilk önce toplanan imzalarla, daha sonra ise fiili olarak sivil itaatsizlik eylemleriyle ortadan kaldırdığını ifade etti. Gündoğdu, başörtüsü yasağı üzerinden bu milleti terbiye etmeye çalışanların, toplanan 12 milyon 300 bin imza cezalandırıldığını vurguladı.
“ŞİMDİ BİRLİK OLMA VAKTİ”
“Memur-Sen’in çılgın projesi Genç Memur-Sen, Türkiye’nin çılgın projesi ise çözüm sürecidir” diyen Gündoğdu, “Çanakkale’de emperyalizme karşı kol kola mücadele eden, gözünü kırpmadan şehit düşen milletin arasına fitne sokuldu. Terör belası ile ülkemiz cezalandırıldı. Şimdi kardeş olma vakti. Sömürgecilere karşı birlikte hareket etme vaktidir. Ötekileştirmelerin her zaman karşındayız. Şimdi hem devlet hem millet bu sorun çözülsün diyor. Bu amaçla Memur-Sen adına Akil İnsanlar heyeti içerisinde yer aldık. Memur-Sen olarak Çözüm sürecinin hayata geçmiş biçimiydik. Çünkü bizim aramızda hiçbir ırk konuşulmaz kimin nereden geldiği konuşulmaz cahiliye toplumu adetlerine asla prim verilmez” şeklinde konuştu.
Kobani bahanesiyle sokağa çıkanların ve Kürtlerin hakkını savunduğunu iddia eden ırkçı anlayışın Kürtlere zulüm ettiğini belirten Gündoğdu, “O siyasi parti ve yanaşması olduğu illegal terör örgütü muhafazakâr Kürtleri katletti. Bu sadece Kürdün, Kürt’e zulmü değil, Siyonizm’in maşası olan örgütlerin Türkiye’ye ve dünya mazlumlarına kötülüğüdür ve gelecek açısından zararlıdır” ifadelerini kullandı.
"MESCİD-İ AKSA BİR VİCDAN MESELESİDİR"
“Mazlumlara yardım edilirken dil, din, ırk ayrımı yapılmamalı” diyen Gündoğdu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Her konfederasyonun yardım için önceliği var. Memur-Sen’in önceliği emperyalizmin zulmettiği mazlumlardır. .Zalimlere karşı diğer sendikalar sadece cılız ses çıkarıyor. Biz ise nerede mazlum varsa el uzatıyoruz. Değerli arkadaşlarım, mazlumların dini, dili, ırkı, cinsiyeti, ideolojisi sorulmaz. Telafer’dekiler ne kadar mazlum ve bizim kardeşimizse, Kobani’dekiler de bizim o kadar kardeşimiz. Ne bir eksik ne bir fazla. Batı uygarlığı öldürmeyi temel amaç ediniyor, biz daha fazla yaşatmayı amaçlıyoruz. Bizim kurtuluşumuzun yolu İslam birliğinden geçiyor. Dağınık Müslüman yapısının kardeşlerimize zulme döndüğü gerçeğini görmek gerekiyor. Bir yere küçük bir saldırı olduğunda bile kıyamet koparan batının, 3 dinin kutsal yeri olan Kudüs ve milyarlarca Müslüman’ın ilk kıblesi olan Mescit-i Aksa’ya saldırıyı kınayamaması, çifte standarttır, zulme ortak olmaktır. Kınayacak olsa bile, işte 150 ülke kınar gibi yapıyor, veto etme hakkını elinde bulunduran 5 kapitalist ülke veto edince de 1 büyüktür 150 oluyor. Öyleyse Mescit-i Aksaya sahip çıkmak insanım, Müslüman’ım diyen herkesin yerine getirmek zorunda olduğu bir görevdir. Mescid-i Aksa bir vicdan meselesidir. Mescid-i Aksa onurumuzdur. ”
“YETİMLERE SAHİP ÇIKMAK BOYNUMUZUN BORCU”
Memur-Sen’in İHH tarafından yürütülen yetim projesine paydaş olduğunu hatırlatan Gündoğdu, “Bu proje ile 'Her sınıfın bir yetimi olsun' dedik. Sonra yönetim ve sendika başkanlarımız ile bir toplantı yaptık. Toplantıda her kurumun devlet dairelerinde her iş yerinin bir yetimi olması kararını aldık. Ayda 90 TL ile bir yetimin ihtiyaçları karşılanabiliyor. Bu rakam küçük gözükebilir ama bugün birçok ülkede onların geçim kaynağını oluşturuyor. Yetimler, misyonerlerin ağına, fuhuş, uyuşturucu ve organ mafyası pençesine düşme tehlikesi ile karşı karşıya. Bizler bugün yetimlere sahip çıkmazsak, yarın bunun hesabını veremeyiz” dedi.
“ALGI OPERASYONU YAPILIYOR”
Darbelere ev sahipliği yapan, illegal terör örgütleriyle Türkiye’nin kuyusunu kazan, Gezi’de Gezi zekalılar, 17 Aralık’ta paralelcilerle işbirliği içinde olanların şimdi ise Toplu Sözleşme üzerinden Memur-Sen’i hedef aldığını vurgulayan Gündoğdu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Biz çok rahatız, ne istediğimizi ve ne yaptığımızı iyi biliyoruz. Çünkü adımlarımızı yüzde yüz istişare ile atıyoruz. Toplu Sözleşme Görüşmeleri’nden önce teşkilatımıza ‘yüzdelik zam mı, yoksa taban aylık mı?’ sorusunu yönelttik. Teşkilatlarımızın da görüşüyle taban aylığa zam isteme kararı aldık. Toplu sözleşme ile brüt 175 TL taban aylık zammı elde ettik. Kamu-Sen yetkili olduğu dönemde taban aylığa 10 TL zam istemişti. Biz 175 TL zam aldık. Hangisi başarıdır diye sormak lazım. Taban aylığa 175 TL zam, yüzde 17 net maaş artışı anlamına geliyor. Böylece emekli ikramiyesi bu yıl 5 bin 250 TL artmış oldu. Aldığımız zamma göre emekli maaşlarında da 146 TL artış oldu. Bu da açık başarıdır. Bunları görmezden gelmek, kazanımları küçümsemek ve bu kazanımları üreten Memur-Sen’i kamuoyunda itibarsızlaştırmaya çalışmak bildik bir algı yönetimi, kirli bir operasyondur.”
.