KONFEDERASYON HABERLERİ

GÜNDOĞDU: DARBECİLER GİTTİ, İZLERİ DURUYOR
GÜNDOĞDU: DARBECİLER GİTTİ, İZLERİ DURUYOR 28 Şubat`ın yıldönümünde 2 kişi ve 1 kimliği teşekkürle anmak gerektiğini ifade eden Gündoğdu, "Bu sürecin ana teması, darbeciler gitti, izleri duruyor, izlerinden de kurtulmak istiyoruz. 28 Şubat sürecinin yıldönümünde herhalde özel olarak 2 kişi ve 1 kimliği teşekkürle anmak lazım. Bunlardan birisi merhum Muhsin Yazıcıoğlu, 28 Şubat sürecinin hala mağdur ettiği kişi. İkincisi; Necmettin Erbakan, eskimez başbakanlarımızdan, 28 Şubat sürecinin erkek olarak en önemli mağduru. Üçüncüsü de; başörtülü kadınlar, başörtülü kızlarımız" şeklinde konuştu.Şu anda üniversite öğrencilerinin derslere başörtülü olarak girebildiklerini, bunun ise lütufla gelen özgürlük olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, "Eğitim hakkında bugün öğrencilerimiz yararlanıyor. Nasıl yararlanıyor? Rektörlerin lütfuyla yararlanıyor. Halbuki, Anayasa Mahkemesinin 411 milletvekilinin öğrenciler üniversitede özgürce okusun istediğini kirlettiği kararı yerinde duruyor, 7 cübbelinin kirlettiği o karar yerinde duruyor. Yani şu anda üniversitelerde özgürlükler lütufla özgürlük. Devlet dairesinde idareci, `yasak, giremezsin, bu iyiliğimi unutma, gir` diyor. Biz, `yasak giremezsin`i de kabul etmiyoruz, lütufla da girilmesini istemiyoruz." dedi. MEMUR-SEN GENEL BAŞKANI AHMET GÜNDOĞDU`NUN KONUŞMASI ŞU ŞEKİLDE:Bu sürecin ana teması, darbeciler gitti, izleri duruyor, izlerinden de kurtulmak istiyoruz. 28 Şubat sürecinin yıldönümünde herhalde özel olarak 2 kişi ve 1 kimliği teşekkürle anmak lazım. Bunlardan birisi merhum Muhsin Yazıcıoğlu, 28 Şubat sürecinin hala mağdur ettiği kişi. İkincisi; Necmettin Erbakan, eskimez başbakanlarımızdan, 28 Şubat sürecinin erkek olarak en önemli mağduru. Üçüncüsü de; başörtülü kadınlar, başörtülü kızlarımız.Elbette genel olarak millet iradesinin üzerinden tanklar yürütüldüğü için demokrasi katledildi, ekmek katledildi, bankaların içi boşaltıldı, topyekun milletin rüyalarıyla oynandı, geleceğiyle oynandı. Dolayısıyla, 28 Şubat sürecinin üzerinden 16 yıl geçti, belki bin yıl sürmeyecek, demokrasiye geçişle, özellikle 12 Eylül referandum bunun bin yıl sürmeyeceği kesin ama, hala devletin özür dilemesi gereken 28 Şubat sürecinin mağdurları olduğuna göre, "Bu 28 Şubat sürecini, izlerinizi de, yönetmelerinizi de, iç tüzüklerinizi de, mevzuatınızı da, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu, 35`inci maddenizi de alın gidin" denmesi gerekiyor. Biz topyekun kılık kıyafet yönetmeliğini değiştirmek, bu değişimi yaparken toplum mühendisliğini rafa kaldırmak, sadece kadınların başörtülü öğretmenlik, memuriyet, doktorluk, hemşirelik yapabilmesi değil, erkeklerin de kravat mecburiyetinden kurtulması, artık kaporta bakım hizmetlerinden memurun kendi memuriyetini, niteliğini yansıttığı gönül hizmetlerini, millete hizmete geçişe yol haritası çizmek istedik. Çünkü mevcut anayasanın 70`nci maddesi diyor ki, devlet memurluğuna girişte, memuriyetin niteliklerinden başkaca bir şey aranmaz diyor, ama aranıyor. Aranıyor, işte kardeşlerimiz 28 Şubat sürecinden önce imam hatip liselerinde, değişik okullarda başörtüsüyle öğretmenlik yapabiliyorken, bu devletten, Türkiye Cumhuriyeti Devletinden teşekkür, takdirname almışken, harf inkılabı gibi bir gün sonra dayak yiyerek okullarından atıldılar. O devlet derin devletti. Ya biz bu imza kampanyamızla derin devleti görmek istiyoruz, bürokratik devletten kurtulmak istiyoruz, vesayetçi jakoben bakış açısından kurtulmak istiyoruz, vatandaşının özgürlüklerinin teminatı olacak anayasasını yapmış demokratik devlet istiyoruz; imza kampanyamızın elbette genel amacı bu. Özeldeki amacı da, eğitim hakkında bugün öğrencilerimiz yararlanıyor. Nasıl yararlanıyor? Rektörlerin lütfuyla yararlanıyor. Halbuki, Anayasa Mahkemesinin 411 milletvekilinin öğrenciler üniversitede özgürce okusun istediğini kirlettiği kararı yerinde duruyor, 7 cübbelinin kirlettiği o karar yerinde duruyor. Yani şu anda üniversitelerde özgürlükler lütufla özgürlük.Devlet dairesinde idareci, `yasak, giremezsin, bu iyiliğimi unutma, gir` diyor. Biz, `yasak giremezsin`i de kabul etmiyoruz, lütufla da girilmesini istemiyoruz. Özet olarak, eğitim hakkının, çalışma hakkının, siyaset hakkının evrensel hukukun garantisi altında olan haklar olması dolayısıyla önünde engel olmasın istiyoruz. 12 milyon 300 bin imza da 12 milyon 300 bin dilekçedir. Mutabakat var mı soranlara, işte mutabakat. Millet istiyor mu? Evet, istiyor. Bütün anketlere baktığımızda da zaten başı açık, başı örtülü diye kadınlar arasında, çalışanlar arasında, millet arasında böyle bir ayrım yok, öteden beri yok. Ama bu milleti önce kendi içerisinde kategorize etmek isteyen darbeciler, sonra devlet-millet kaynaşmasına engel olarak bir proje hayata sürmüştü, şimdi bu kirli projelerden ve aktörlerinden topyekun kurtulmak istiyoruz. İMZALAR NE OLACAK?Bu imzaları, genelde bu süreçte sendikal programlarımız dolayısıyla da hep il dışındayız, EĞİTİM-BİR-SEN`nin, ENERJİ-BİR-SEN`in, DİYANET-SEN`in Türkiye buluşmaları dolayısıyla akşam geldim, yarın tekrar bir Türkiye buluşması için gideceğiz. Ama randevuyu da istedik, Başbakanımıza, başbakan yardımcılarına ve Çalışma Bakanımıza, bu üçünden biri olursa anlamlı olur, bu milletin dilekçesi olarak takdim edeceğiz, talep edeceğiz. `Başörtü sorunun çözülmesini kim istiyor` diye soru soranlar olursa, hani gözleri vardır görmezler, kulağı vardır işitmezler ilahi hükmünde olduğu gibi, görmeyen gözlere göstermek, işitmeyen kulaklara işittirmek için de milletin mutabakatını yansıtacağız. Elbette çözüm isteyeceğiz. Bundan sonra bu talep, kılık kıyafet yönetmeliğinin değiştirilmesi, Mecliste bayanların başörtülü siyaset yapmasını engelleyen Meclis iç tüzüğünün kaldırılması, değiştirilmesi, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununu madde 35`in Cumhuriyeti koruma, kollama görevini askere veriyor olan bu ucube yaklaşımının değiştirilmesi, kaldırılması, anayasanın değiştirilmesi gibi bu imzalar esasen birçok şeyi istiyor. Ama bugün için özelde 82 model kadınların ayakkabı numarasından ayakkabısının topuk boyuna, erkeklerin bıyığını nasıl keseceğinden, üstünden almaması gerektiğinden favorilerinin uzunluğuna kadar karışan ucube bu yönetmelikten kurtulmak. Hak verilmez, alınır. Toplum mühendisleri, millet iradesine el koyunca bu ülkenin ekmeği de, özgürlüğü de tokatlanıyor. Biz bugün bu ülkenin ekmeğine de, özgürlüklerine de sahip çıkacağız. 28 Şubat süreci kadınlarımızın, Erbakan Hocamızın bedel ödediği bir süreçtir. Bir daha bu dönem inşallah yaşanmayacak. Çünkü milletin gerçek sivil toplum örgütleri var, sendikaları var, vakıfları var, dernekleri var, MEMUR-SEN Konfederasyonu var. Darbecilerin yönetmelikleriyle birlikte hak ettiği çöp sepetindeki yerini almasını bekliyoruz. Bir daha böyle bir süreci yaşamak istemiyoruz.
PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
.