ARŞİV
GÜNDOĞDU: TÜRKİYE, BALYOZLARDAN KURTULMALI
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Türkiye’nin Balyoz Planlarından kurtulması gerektiğini, toplum mühendislerinin ellerini millet iradesinden çekmesini istedi.
Memur-Sen Burdur İl Yönetim Kurulu üyeleriyle toplantı yapmak üzere Burdur'a gelen Gündoğdu, Vali İbrahim Özçimen'i ziyaret etti, daha sonra da, Memur-Sen Burdur İl Temsilciliği’nde basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Türkiye'de 376 bin üyeye sahip en büyük konfederasyon olduklarını belirten Gündoğdu, devletin memur ve işçiler arasında ayrımcılık yaptığını, devletin kamu işçisiyle toplu sözleşme imzaladığını, memur ile imza başına geçmekten imtina ettiğini belirterek, anayasa değişikliğine destek verdi.
* PLANLARDA ADI GEÇENLER YARGI ÖNÜNE ÇIKARILMALI, YANLIŞ YAPANLAR CEZALANDIRILMALI
‘Balyoz Eylem Planı’ iddiasıyla ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunan Gündoğdu, "Balyozu milletin iradesine indirerek gazetecilerden sivil toplum örgütlerine, eğitimcilerden siyasilere kadar sevdiklerini ya da döveceklerini ilan ediyorlar. Artık Türkiye bundan kurtulmalı. Ceza verilmesi gereken varsa bunu yapacak olan yargı ve hukuk ilkeleridir" dedi.
Gündoğdu, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un darbe planı ile ilgili yaptığı açıklamada, muhatabı belli olmayan, altını çizdiği birkaç nokta olduğunu belirtti. Gündoğdu, şöyle devam etti: "Ben bu soruyu tekrarlamak istiyorum. Evet nasıl bu insanlar bomba atabilirler ve neden atabilirler? Neden atmak için plan yapabilirler? Genelkurmay Başkanı'ndan isteğimiz; içlerinde yanlış yapanları barındırmayacaklarını belirtmişlerdi. Yanlış yapanları içlerinde barındırmasınlar ve hukukun önüne çıkarsınlar.”
* EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİNİ YARGI BOZUYOR
Eğitimdeki fırsat eşitliğinin bazen yargı kararlarıyla bazen de kurum kararlarıyla engellendiğini söyleyen Gündoğdu, öğrencilerden kendi olma bilincini engelleyen her türlü konunun uzak tutulması gerektiğini belirtti. Gündoğdu, "Kat sayı engeli Danıştay'ın YÖK'ün yeni düzenlemesini iptal etmesi de maalesef yargının, yürütmenin yerini alması gibi bir garabeti beraberinde getiriyor. 74 yılından 97 yılına kadar her öğrenci çözebildiği soru oranında üniversiteye girebiliyorken, 97'de 28 şubat sürecini yaşatanların dayatmasıyla bu karar getirilmiştir. Bugün Endüstri Meslek Lisesi'nde okuyan bir öğrenci bile elektrik mühendisliğine gidemiyorsa, Yargı'nın Danıştay'ın nasıl karar verdiğini de görmüş oluyoruz” şeklinde konuştu.
Bir diğer sıkıntılı konunun da din ve düşünce hürriyeti olduğunu söyleyen Gündoğdu, şunları söyledi: “Din hürriyeti ve düşünce hürriyetinde inanın ama yaşamayın, düşünün ama hayata yansıtmayın gibi bir garip çelişki var. 411 milletvekilinin iradesi Anayasa Mahkemesi tarafından engelleniyorsa, yasama yürütme yargı kuvvetler ayrılığı ilkesinde yargının Anayasa'yı çiğneyerek, yasamaya müdahale etmesi gibi sıkıntılı bir alan önümüze çıkıyor."
* “CUMHURİYETİ CUMHURDAN KORUMA ANLAYIŞINI KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
ANTALYA-Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, 28 Şubat sürecinde dik duran aydınlar ve akademisyenler olsaydı, darbecilerin bu kadar ileri gidemeyeceklerini, toplumun da bu kadar zarar görmeyeceğini söyledi.
2. Üniversite Temsilcileri Toplantısı için geldiği Antalya’da, Toplantının açılışında konuşan Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, devletin milleti değil, milletin devleti olması gerektiğini ifade ederek, “Devletin milleti mi, milletin devleti mi; biz tereddütsüz ‘milletin devleti’ diyoruz. Güvenlik olmadan özgürlük, özgürlük olmadan da güvenlik olmaz” dedi.
"61 Model Anayasaya Göre Çıkarılan İç Hizmetler Kanunu İle Devleti Milletten Koruyoruz"
Gündoğdu, 61 model Anayasa’ya göre çıkarılmış olan İç Hizmetler Kanunu ile devleti milletten koruma görevinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verildiğini hatırlatarak, “Cumhuriyeti cumhurdan koruma anlayışını kabul etmemiz mümkün değildir. Cumhur olmadan cumhuriyet olur mu. Siz kimi kimden koruyorsunuz. Bu garabet sona ermelidir” şeklinde konuştu.
Darbe lafını ağzına alanlara bile ceza verilmesi gerekirken, Anayasa’daki geçici 15. madde sayesinde darbecilerin korunduğunu belirten Gündoğdu, “Anayasamızın 104’üncü maddesinde Cumhurbaşkanı ordunun başkomutanı. 108’inci maddesine bakıyorsunuz, denetleme kurulu oluşturma yetkisi ve denetleme yetkisi var. Ama ordu denetim dışı. Kozmik odaya bakıyorsunuz; sırlara yüzbaşı vâkıf, başkomutan vâkıf değil. Sırlara, belgeleri yaktığı kamuoyuna çıkan er vâkıf, hâkim vâkıf değil. Başkomutan’a, yargıya ‘sır oda’ olmaz, olamaz. Yasama, yürütme, yargı kuvvetler ayrılığı ilkesinde işleyiş yolunda gitmiyor. Demokratik, sosyal hukuk devletine inanıyorsak, hukukun üstünlüğüne de inanmalı ve ona göre hareket etmeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.
"Hadleri Bildirilenler Avrupa’da Parlamenter Oluyor"
İnancının gereğini hayatına da yansıtan, başörtüsüyle okumak isteyen, milletin onayını alarak Meclis’e giren kızlarımıza burada hadleri bildiriliyorken, onların bugün başta Belçika olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde başörtüsüyle okula gittiğini ve parlamentoya girdiğini kaydeden Gündoğdu, “Başörtüsü doğuştan gelen bir haktır. Yasalarla, Anayasa ile kısıtlanamaz veya verilemez” ifadesini kullandı.
Siyaset ile sendikacılık arasındaki farka dikkat çeken Gündoğdu, “Siyaset, idare etme sanatıdır; sendikacılık ise, hak ile idare etme sanatıdır. Gerçek sendikacılık, zülf-üyare dokunan sendikacılıktır” diye konuştu.
"Eski Alışkanlıkların Terk Edilmesi Gerekiyor"
Örgütlenme hakkı ile ilgili üniversitelerde hala sıkıntı yaşadıklarını belirten Gündoğdu, iklimin oluşması için mücadele ettiklerini vurguladı. Bazı rektörlerin hala eski alışkanlıkları sürdürdüklerini dile getiren Gündoğdu, Türkiye’nin geliştiğini, değiştiğini ifade ederek, artık ‘Ordu Göreve’ pankartının altında yürümekle rektörlük yapılamayacağını herkesin anladığını, anlamak istemeyenlerin de geçmişte kalan alışkanlıkları terk etmeleri gerektiğinin altını çizdi.
Gündoğdu, Kurum İdari Kurulu Toplantısı’nda eğitim çalışanları adına önemli kararları imza altına aldıklarına da dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Artık idarecilerin promosyonları örtülü ödeneğe çevirme imkânları ortadan kalkmıştır. Kurum İdari Kurulu’nda ‘promosyonların yüzde 100’ü çalışanlarındır’ kararını imza altına almıştık ve Bakan’ın genelgeyi imzalamasıyla bu durum uygulamaya konulmuştur.”
"Özlük Hakları ile Akademik Çalışmaları Birlikte Yürüten Tek Sendikayız"
Üniversitelerin bilimin merkezi olmasını ve özgür bireyler yetiştirmesini istediklerini belirten Ahmet Gündoğdu, üniversite çalışanlarının örgütlenerek, geleceğin inşasında görev almaları gerektiğini kaydederek, “Üniversitelerde hak ettiğimiz yerde değiliz. Özlük hakları ile akademik çalışmaları birlikte yürüten tek sendikayız. Üniversitelerde örgütlenme bağlamında daha iyi yerde olmayı hak ediyoruz” dedi.
Türkiye’nin cesur bilim adamlarına ihtiyacının olduğuna da işaret eden Gündoğdu, “28 Şubat sürecinde dik duran aydınlarımız ve akademisyenlerimiz olsaydı, darbeciler bu kadar ileri gidemeyeceklerdi, toplum da bu kadar zarar görmeyecekti” diyerek sözlerini tamamladı.
* “DEĞERLERİMİZİ KORUYAMAZSAK, YİTİP GİDERİZ. ADANMIŞLIĞIMIZ YOKSA, HİÇBİR ŞEY DEĞİLİZ”
ISPARTA-Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 7 yılda alınamayan birçok kazanımın, Eğitim-Bir-Sen’in Milli Eğitim Bakanlığı’nda yetkiyi alarak girdiği Kurum İdari Kurulu Toplantısı’nda karara bağlandığını söyledi.
Gündoğdu, Isparta’da çeşitli toplantı ve ziyaretler ger- çekleştirdi. Isparta Şubesinin Öğretmenevi’ndeki İl Divan Toplantısı’na katılan Gündoğdu, Türkiye’nin kirlerinden arınma süreci yaşadığını, bunun için bazı sancılar çekildiğini kaydetti. Değerlerin öne çıkarılmasının Eğitim-Bir-Sen için de önemli olduğunu ifade eden Gündoğdu, “Değerlerimizi koruyamazsak, yitip gideriz. Adanmışlığımız yoksa, hiçbir şey değiliz” dedi.
Genel yetkinin çok önemli olduğunun altını çizen Gündoğdu, “Milli Eğitim Bakanlığı’nda yetkili olmamız dolayısıyla Kurum İdari Kurulu’nda, 7 yılda alınamayan birçok kazanımı, iyileştirmeyi karara bağladık ama genel yetkili olarak toplu görüşme masasına oturamadığımız için mahcubiyetimiz var. Eğitim çalışanlarının haklarının korunması ve geliştirilmesi için Eğitim-Bir-Sen genel yetkili olmalıdır. Bu amaçla çalışmalarımızı yürütmeliyiz” şeklinde konuştu.
Mevcut Anayasa’nın değişmemesi durumunda toplu sözleşme hakkının elde edilemeyeceğini dile getiren Gündoğdu, şöyle devam etti: “Bu Anayasa değişmezse, toplu sözleşme hakkını elde edemezsiniz. Ekmeğinizi büyütemezsiniz, özgürlükleri genişletemezsiniz. Toplu sözleşmesiz sendikacılık yapmak; bir siyasi partiye, ‘teşkilatını kur ama seçime katılma’ demek gibidir.”
"Amacımız, Sözleşmeli Öğretmenlik Uygulamasını Bitirmektir"
Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi konusunda Hüseyin Çelik ile başlattıkları mücadelenin devam ettiğini belirten Gündoğdu, “Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması ikinci sınıf bir istihdam biçimidir. Amacımız, sözleşmeli, vekil öğretmenlik uygulamasını bitirmektir. Çünkü iş güvencesiz öğretmen verimli olmaz. Çözüme kavuşturacağımız konulardan biridir sözleşmeli öğretmenlik uygulaması” diye konuştu.
Öğretmen ve hizmetlilerin hak ettiği ücreti almadığına dikkat çeken Gündoğdu, şunları söyledi: “Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışan bir hizmetli, başka bir bakanlıktakinden daha az ücret almaktadır. İkisi de aynı saatlerde işe başlıyor ve aynı işi yapıyor. Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki hizmetli bin 200 lira, Sağlık Bakanlığı’nda çalışan hizmetli bin 500 lira maaş alıyor. Hal böyle olunca da, hizmetliler maaşı yüksek olan bakanlıklara geçmek için can atıyor. Aynı işi yapanlar arasındaki ücret dengesizliğinin izahını yapmak çok zor.”
"Milletin Değerleriyle Yüzde 100 Örtüşen Bir Sendikacılığın Temeli Attık"
Ahmet Gündoğdu, daha sonra Memur-Sen Isparta Temsilciliği’nin İl Divan Toplantısı’na katıldı. “Bizi farklı kılan, sendikacılık anlayışımız ve hedeflerimizdir. Biz kavga için değil, kardeşlik için varız” diyen Gündoğdu, şöyle konuştu: “Milletin değerleriyle yüzde 100 örtüşen bir sendikacılığın temelini attık. Sendikacılığın birinci şartı, şeffaflıktır. Toplu sözleşme hakkı en önemli eksiğimiz. Devlet, işçisiyle toplu sözleşme yapıyor, memuruyla ise toplu görüşüyor. Çok önemli işler yapmamıza rağmen bir ilerleme kaydedemiyoruz. Uzlaştırma Kurulu’ndan kurtulup, Yüksek Hakem Kurulu’na işi götürürsek, çok daha iyi durumda olacağız.”
Özelde üyelerinin haklarını korurken, genelde insanlığın dertlerini dert edinerek sendikacılık yaptıklarını ifade eden Gündoğdu, “Bürokratik oligarşinin darbe yapma hastalığı depreştiğinde, biz farkımızı, darbe savarlığımızı ortaya koyarak gösteriyoruz” ifadesini kullandı.
Sendikalı kamu çalışanlarının avantajlı oldukları konulara da değinen Gündoğdu, “Burada, birçok önemli avantajdan birini örnek vermek istiyorum. Disiplin cezası… Sendikalıya, sendikasının temsilcisi olmadan soru bile sorulamaz. Yüz kızartıcı suçlar dışında ceza verilemez. Bu, sendikalı olmanın güzel yanlarından sadece biri” değerlendirmesinde bulundu.
Toplantıdan sonra bir yemek verildi. Yemeğe, Isparta Milletvekili Mehmet Sait Dilek, AK Parti İl Başkanı Mehmet Uğur Gökgöz, Memur-Sen İl Temsilcisi Osman Akçil, Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı İhsan Arıcı ve Şube Yönetim Kurulu üyeleri, İlçe temsilcileri ile Memur-Sen’e bağlı sendikaların yöneticileri katıldı.
Ahmet Gündoğdu, yemek sonrası düzenlenen “Sivil Toplum ve Kuşatılmış Demokrasi” konulu konferansında, Memur-Sen’in bağımsız ve halktan yana, milletin ve milli iradenin tarafında olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Memur-Sen, ilkeleri ve hedefleriyle ülkemizi, insanımızı ve insanlığı ilgilendiren her konuda ve olayda bizatihi taraftır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluş, kuruluş ve var oluş temelini oluşturan ‘Egemenlik bilakayd-u şart milletindir’ ilkesini önceleyen ve önemseyen bir sivil toplum örgütü olarak ülkemiz ve insanlarımız adına en önemli talebimiz, çağdaş demokrasinin bütün kuralları ve kurumları ile tam ve koşulsuz bir şekilde hayata geçirilmesidir. Bunun ön şartı ise, demokratikleşmeye dönük adımlarımızın sayısını ve hızını artıracak sivil idare ve irade ürünü yeni bir anayasaya sahip olmaktır.”
"Askeri Yargı kararı Demokratikleşmeye Frendir"
Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması düzenlemesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini hatırlatan Gündoğdu, “Bu düzenlemeyi demokratikleşme ve sivilleşme adına son derece önemli görüyoruz. Düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi, demokratikleşme konusunda frene basanları bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Askeri mahkemelerin barış zamanında sivilleri yargılayamaması kadar önemli bulduğumuz bu düzenlemenin iptali, beklentilerin aksine demokratikleşme ve sivilleşme konusunda gelecek dönemde karşılaşacağımız engelleri bertaraf edecek motivasyonu üretmelidir” diye konuştu.
"Özgürlükler, Demokratikleşme Testidir"
Düşünce ve kanaat hürriyeti ile din ve vicdan özgürlüğünün demokratik hukuk devleti testinde vazgeçilmez ölçme araçları olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, bu iki temel hakkın düzenlenmesinde ve teminat altına alınmasındaki her eksikliğin devletler açısından ‘Demokratik Devlet’ sıfatını kullanma hakkını kaybetme sonucu doğurduğunu belirtti. Başta Alevi açılımı olmak üzere, toplumun farklı kesimlerine yönelik diyalog sürecini desteklediklerini de kaydeden Gündoğdu, oldukça geniş bir kitleyi ilgilendiren başörtüsü sorununun halen devam etmesini de kaygı verici bulduklarını ifade etti. Kuran eğitiminde 12 yaş yasağının onuncu yılında bulunulduğunu kaydeden Gündoğdu, bu sınırlamanın her türlü uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu vurguladı.
Gündoğdu, daha sonra, Memur-Sen’e bağlı sendikaların başkanlarıyla birlikte Isparta Valisi Ali Haydar Öner ve Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar’ı ziyaret ederek, görüş alışverişinde bulundu.
* “AMASYA PROTOKOLÜ İLE TANINAN MİLLİ İRADE EMASYA PROTOKOLÜ İLE GERİ ALINDI”
AFYONKARAHİSAR- Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, milli iradenin Amasya protokolü ile tanındığını, EMASYA ile geri alındığını söyledi.
Memur-Sen Afyonkarahisar İl Temsilciliği’nin Divan Toplantısı öncesi basın toplantısı dü- zenleyen Gündoğdu, Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Amasya Genelgesi ile tanınan millet iradesinin, EMASYA protokolü ile geri alındığını belirten Gündoğdu, “Çelişkilerden kurtulmuş bir anayasaya ihtiyaç var. Bu anayasa, 72 milyonu kucaklayan sivil bir Anayasa olmalıdır. Piyano ile ney birlikte müzik yapabilir. Yeter ki beste güzel olsun. Grevli, toplu sözleşmeli sivil bir Anayasa yapılmalıdır” dedi.
Dokunulmazlıklar konusuna da değinen Gündoğdu, “Dokunulmazlık kavramı yanlış anlaşılıyor. Dokunulmaz olan sadece milletvekilleri değildir. Şeffaf devlet istiyorsak, devletin esas yüzü hukuk olmalıdır. Devletin esas yüzü hukuk olduğunda bütün vatandaşlarına eşit yaklaşan bir devlet olur. Milletvekilinin kürsü dokunulmazlığının olması gerekiyor. Ama milletvekilliği ile birlikte yüz kızartıcı suçlar varsa, hangi makam olursa olsun, sonuna kadar dokunulsun. Bu her kurum için geçerli” şeklinde konuştu.
Gündemin sürekli değiştiğine işaret eden Gündoğdu, “Bir tarafta demokratikleşmek için atılan olumlu adımlar, diğer tarafta demokratikleşmeyi önlemek için geri gitme özlemini yansıtan girişimler. Memur-Sen olarak özelde üyelerimizin özlük haklarını, genelde ise insanlarımızın geleceğini önemseyerek sendikacılık yapıyoruz. Türkiye kalkınsın, Türkiye büyüsün ki, bize de hak ettiğimiz pay verilsin. Diğer insanlarımız mağdur olsun, bize verilsin deme gibi bir lüksümüz olamaz. Vatandaşla, vatandaşın iradesiyle birlikte büyüyen Türkiye’de büyük olmayı önemsiyoruz” diye konuştu.
"Eğitim Sistemimiz Test Çözmeye Endeksli"
Türkiye’nin birer ferdi olarak, eğitiminden kendilerini sorumlu hissettiklerini anlatan Gündoğdu, şöyle konuştu: “Eğitimci yanımızla, bunu ikinci bir sorumlulukla bütünleştiriyoruz. Çünkü demokratikleşme ile eğitim birbirini etkileyen iki faktör. Eğitimde ne kadar özgür birey yetiştirebiliyorsanız, o kadar kolay demokratikleşebilirsiniz ya da demokratikleşmede ne kadar olumlu adımlar atmışsanız, o kadar özgür birey yetiştirme şansına sahip olabilirsiniz. Ama maalesef eğitim sistemimiz, ilköğretimde SBS’yi, ortaöğretimde ÖSS’yi, daha sonra KPSS’yi, ondan sonra da uzmanlık alanında sınavlarla, test çözmeye endeksli bir yapılanma haline gelmiştir. ÖSS’yi kazanan ya da kazanamayan öğrenciye sorduğumuzda, sınavdan sonra kendisinde hiçbir şey kalmadığını görüyoruz. Öğrenciyi özgür bireyler hâline getirmeliyiz.”
"Sadece Kadrolu Öğretmen Alınmalıdır"
Öğrencileri eleme sisteminden kurtaracak, eğitim felsefesinin, din felsefesinin, siyaset felsefesinin, sosyolojinin içinde yer aldığı özgür bireyler yetiştirme süreci zorunluluğunu dile getiren Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Altyapı sorunlarımız, öğretmen sorunlarımız bulunmaktadır. Halen pedagojik formasyonu olmayan ücretli, vekil öğretmen uygulaması var. Bunun için sözleşmeli olarak, eğreti bir şekilde mağdur edilen öğretmen arkadaşlarımız var. Biz diyoruz ki, daha kaliteli ve sağlıklı bir eğitim için öğretmen alımı sadece kadrolu yapılmalıdır.”
"İnanç Hürriyeti Konusunda Sıkıntılar var"
İnanç hürriyeti, din hürriyeti gibi konularda bir takım sıkıntıların bulunduğunu belirten Ahmet Gündoğdu, “Adeta ‘düşünün ama yaşamayın, inanın ama yaşamayın’ deniyor. 28 Şubat sürecinin dayatması olarak getirilen 12 yaşına gelmeyen çocukların yazın bile camiye ayak basamaması, 15 yaşına gelmeyen çocukların Kur-an Kursu’na gidememesi, yüzde 99’u Müslüman olan bu millete yapılan bir haksızlıktır.
"Din Eğitiminde Sıkıntı Var"
Türkiye’de din eğitimi konusunda bazı sıkıntıların olduğunun altını çizen Gündoğdu, Avrupa ülkelerinde bu konuda bir sıkıntı olmadığını belirterek, “İnanç hürriyeti, din hürriyeti gibi konularda sıkıntımız var. Avrupa ülkelerinde din eğitiminde bir sıkıntı olmadığını görüyoruz. Ebeveynler istiyorsa, çocuklarına din eğitimi verebilir görüşünün önü açılmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Eğitim ve çalışma hayatının önünde hala engeller bulunduğunu anlatan Gündoğdu, “Burada haddini bildirmeye çalıştığımız kızlarımız Avrupa ülkelerinde çok rahatlıkla okuyabiliyor, parlamentoya girebiliyor. Bu ayıptan bir ön önce kurtulmalıyız” ifadelerini kullandı.
"Gözyaşlarımızın Rengi Aynı"
“Yüzlerimizin, gözlerimizin rengi farklı olabilir. 72 milyon insanız. İnançlarımız, düşüncelerimiz farklı olabilir. Ama gözyaşlarımızın rengi aynıdır” sözleriyle birlik ve beraberlik çağrısında bulunan Gündoğdu, “Bu anlayışla Çanakkale ruhunu yeniden tesis etmemiz lazım. Kırmızı çizgilerimiz elbette olacak. Şehit ailelerini üzmeden, ama bir daha şehit vermemek üzere. Çözüm yeri Meclis olmak şartıyla, illegal örgütler ve terörist başı asla muhatap alınmadan, siyasi liderlerin oy aldıkları kitleler adına Meclis’te çözüm üretmek üzere artık bu sorunun sonuca bağlanmasında fayda var. Terörü iş edinmek, hem 400 milyar liramızın heba olmasına hem siyasetin istismar edilmesine hem sendikacılığın istismar edilmesine kapı aralamak demektir. Artık devletin de siyasi iktidarla birlikte bir çözüm gerçekleştirmesi gerekmektedir. Genel demokratikleşmeyle, doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle; adalette, hukukta, eğitimde, kalkınmada, topyekûn Türkiye’nin bütün bölgelerini eşitleyen, Afyonkarahisar’daki annemizin, babamızın, dedemizin, ninemizin, çocuğunun şehit edilmemesi isteğini karşılayan; doğudaki, güneydoğudaki anne babanın da çocuğunun aldatılarak dağa çıkarılmasının önlenme isteği dikkate alınmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
"Etik Kurulu’nu Kime Uygulayacaksınız?"
“Anayasamızdan yasalarımıza, yönetmeliklerimizden genelgelerimize, iç hizmet kanunlarını, Cumhuriyet’i koruma ve kollama görevini askerimize verirseniz güvenliği kime vereceksiniz” diye soran Gündoğdu, “Başkomutan ilan ettiğiniz Cumhurbaşkanınıza başkomutan diyorsunuz, denetleme görevi veriyorsunuz. Ama bazı kurumları istisna tutarsanız, Etik Kurulu’nu kime uygulayacaksınız. Sadece gazetecilere ve memurlara mı uygulayacaksınız” şeklinde tepkisi dile getirdi.
"Başkana Dokunuluyor, Valiye Dokunulmuyor"
Gündoğdu, dokunulmazlık konusuna da değinerek, “Dokunulmazlık kavramı yanlış anlaşılıyor. Zannediliyor ki dokunulmaz olan 550 milletvekilidir. Halbuki milletvekillerinden önce dokunulmazlığı kalkması gereken kurumlar ve şahıslar var. Şeffaf devlet istiyorsak, devletin esas yüzünün hukuk olması lazım. Devletin esas yüzü hukuk olduğunda, bütün vatandaşlarına eşit yaklaşan bir devlet ortaya çıkar. Milletvekilleri boyutuyla da, Meclis’te ifade hürriyeti anlamında dokunulmazlığın devam etmesi, ama milletvekilliğiyle birlikte işadamlığına, inşaat sektörüne müteahhitlikle veya yüz kızartıcı suçlarla giren insanlar varsa, hangi makamda olursa olsun, sonuna kadar dokunulsun” ifadelerini kullandı. Dokunulmazlıkla ilgili örnekler veren Gündoğdu, “Belediye başkanına dokunuluyor ama valiye dokunamazsınız. Vali devletin bir temsilcisidir. Allah, kendisine şirk koşanları affetmez. Devlet de kendisine karşı işlenen suçları affetmiyor. Türkiye’de devlet etiği diye bir şey yok. Biz kamu çalışanıyız. Eğitim ve sağlık hizmetleri iyi olduğu zaman, vatandaş Allah devlete zeval vermesin der. Ama bir sağlık çalışanı, bir hata yaptığı zaman, kahrolsun denir ve devlet kaybolur. Dolayısıyla, hesap verebilir devlet, hesap verebilir kurumları beraberinde getirmesi lazım” diye konuştu. "Toplu Sözleşme Talebi"
“Türkiye kalkınsın, özgürlük alanları genişlesin diye mücadele veriyoruz” diyen Gündoğdu, şunları kaydetti: “Büyüyen Türkiye’de büyük olmayı istiyoruz. Artık İLO Sözleşmesi’nin maddelerine uyarlanmış, Avrupa Çalışma Sözleşmesi’nin 5’inci ve 6’ncı maddelerine koyduğumuz çekincelerin kaldırıldığı, Anayasamızın 51’inci maddesinin de çağa uyarlandığı bir yapılanma istiyoruz. Örgütlenme hakkının tam olarak oluşturulamaması, toplu pazarlık hakkının bize verilmemesi ve değerler boyutuyla da bazı eksiklerin olması çalışma hayatımızda beklentilere neden olmaktadır. Emek örgütü olarak bu sene 2.5+2.5 gibi kabul etmediğimiz, Uzlaştırma Kurulu’na şikayet ettiğimiz, Uzlaştırma Kurulu’nun da bizi haklı bulduğu bir ortamda yüzde 13’e çıkmış işsizlik sorununu da görüyoruz.”
"Vali İmga, Başkan Çoban ve Rektör Altuntaş’a ziyaret"
Gündoğdu, daha sonra Vali Haluk İmga, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban ve Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Altuntaş’ı ziyaret etti.
Gündoğdu, ilk ziyaretini Vali İmga’ya gerçekleştirdi. Gündoğdu ve Memur-Sen’e bağlı sendika başkanlarının ziyaretinden memnuniyet duyduğunu dile getiren Vali İmga, başta Memur-Sen olmak üzere bütün sendika temsilcilerine görevlerinde başarılar diledi. Ziyarette karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu.
Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’ı makamında ziyaret eden Gündoğdu, Afyon Kocatepe Üniversitesi’ne geçerek, Rektör Prof. Dr. Ali Altuntaş’ ile bir süre görüştü. Eğitimin ve bilimin öne çıkarılmasını, üniversitelerin bilimin, özgürlüğün merkezi olmasını istediklerini vurgulayan Gündoğdu, ancak nitelikli eğitim alan bireylerle toplumunun gelişeceğini, demokrasiye ulaşılabileceğini söyledi.