ARŞİV
Gündoğdu: “Yeni Kazanımlar Üretmeye Devam Edeceğiz”
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu: “Dik duruşumuzla hem demokratik hem mali ve sosyal kazanımların altında imzamız var, alın terimiz var. Yeni kazanımlar üretmeye devam edeceğiz. Yeniden büyük Türkiye, yeni bir uygarlık talebimizi de haykırmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Ulaştırma Memur-Sen Şube Başkanları Toplantısı’na katıldı. İçkale Otel’de gerçekleştirilen toplantıda konuşan Gündoğdu, Memur-Sen konfederasyonu olarak, özelde üyelerin genelde ise ümmetin haklarını savunduklarını söyledi.
“DEMOKRATİKLEŞMEDE ÖNCÜ OLDUK”
Memur-Sen olarak, demokratikleşme sürecine önemli katkılarda bulunduklarını belirten Gündoğdu, “Türkiye son yıllarda attığı demokratikleşme adımları ile 3. dünya ülkesi sıfatından kurtulmuştur. Bu başarının arkasında Memur-Sen’in emeği büyüktür. 2010 referandumundan önce darbe korkusu ve her an geriye gidiş tehlikesi varken şimdi, iktidara göre yeni Türkiye, Memur-Sen’e göre yeniden Büyük Türkiye’yi yaşıyoruz. Vesayetçi yapıların millete rağmen tavrını 2010 referandumu ile değiştirdik. Şimdi ise emeğimizi ve özgürlüğümüzü hiç kimsenin gasp edemeyeceği bir günde yaşıyoruz. Memur-Sen’in sendikacılığa bakışında hiçbir zaman sorunlardan beslenmek olmadı. Bazıları sorun üretmek için çaba sarf ederken biz hep çözümden yana olduk” dedi.
“DARBELER DÖNEMİ GERİDE KALDI”
Türkiye’nin tarihinde hazin olaylar yaşandığının altını çizen Gündoğdu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “18 yıl ezanın Türkçe okutulup camilerin ahırlara döndürüldüğü gördük. Tek parti diktatörlüğünün, çoğulculuğa tahammülü olmayanların 1960 darbesiyle Menderes’i idama götürdüğüne şahit olduk. Anayasa Mahkemesi, HSYK, YÖK, YAŞ, MGK tamamı darbe ürünü kurumlardır. 1921 anayasamızda hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir ve bu meclis eliyle yürütülür sözü 61 anayasasıyla belli organlar eliyle yürütülür şekline döndürüldü. Devletin nitelikleri olan, laik sosyal hukuk devleti tanımlamasında da laiklik bilinçli olarak tanımsız bırakılmış, bu milletin evlatlar hep dövülmüştür. Sütçü İmam’ın torunları bile Sütçü İmam Üniversitesi’nde başörtüsü taktığı için dayak yemekten kurtulamamıştır. Vesayetçi, çirkef, anti-bürokratik, yanlış, anti-demokratik bu yaklaşımın 2010 referandum ile sona erdiğini görüyoruz. Referandum öncesinde merkezde kutsal devlet, derin devlet varken referandumdan sonra milletin devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğüne dönülmüştür.”
Yeniden Büyük Türkiye’yi oluşturmak için gayret sarf ettiklerini ifade eden Gündoğdu, “Herkese düşen iki şık var. Bir maaşını aldığımız işi çok iyi yapmak, eve götürdüğümüz ekmeği helal ettirmek. İki bu ülkeye bu millete bu devlete ecdadımıza değerlerimize borcumuzu ödemek. Siz birincisini takip etmek ikincisini ise gerçekleştirmek için buradasınız” diye konuştu.
“ÖZGÜRLÜKLERİN GARANTÖRÜYÜZ”
Gündoğdu, konuşmasında başörtüsüne özgürlük mücadelesinde Memur-Sen olarak çok fazla emek verdiklerinin altını çizdi. Memur-Sen’in demokrasi ve özgürlükler konusundaki duruşunun her zaman aynı olduğunu ifade eden Gündoğdu, “Biz başörtüsü başta olmak üzere tüm temel hak ve özgürlüklerin savunucusu olduk, olmaya da devam edeceğiz. Kimin ne giyeceğini dayatan, darbe dönemi yasaklamalarıyla Türkiye bir yere varamazdı. Hiç bir inanç ve etnik kimlik ayrımı yapmadan insanların yaşam tarzlarına saygı duyulmasını savunduk. Çok şükür ki bugün Türkiye vatandaşının özgürlüklerin önünü açan adımlar atmaya devam ediyor. Bunlar çok sevindirici ve Türkiye’ye yakışan gelişmeler” şeklinde konuştu.
“MAZLUMUN DİNİNE, DİLİNE, IRKINA BAKILMAZ”
“Memur-Sen zulme uğrayanın dinine, diline ırkına bakmaz” diyen Gündoğdu, “Dünya mazlumlarına el uzatan bir teşkilatız. Geçtiğimiz günlerde Filistin Meclis Başkanını ağırladık. Öncelikle Türkiye'ye ve Sayın Erdoğan'a, sonra Memur-Sen'e teşekkür ediyorlar. Filistin davasında dünyada teşekkürü en çok hak eden, bir Erdoğan iki Memur-Sen diyorlar. Batı uygarlığı öldürmeyi geçim kaynağı gören uygarlıktır. Onlardan medet ummak ölü gözünden yaş beklemektir. Filistin’de yapılan katliamları tahrip edilmiş Tevrat'a uyduruyor, mazlum halka zulüm ediyorlar. Bize burada büyük görev düşüyor. Biz bu halklara sahip çıkmak zorundayız. İçimizdeki kardeşlik ruhunu dünyaya taşımalıyız. Burada yapmamız gereken İslam birliğini kurmaktır. Çünkü mazlumların kurtuluşu ittihadı İslam'dadır. Gazze’de, Kudüs’te, Filistin’de ki kardeşlerimiz bizim adımıza nöbet tutuyor. Bu ümmetin onurunun temsilcileri onlardır” ifadelerini kullandı.
“MAZLUMUN YANINDA ZALİMİN KARŞISINDAYIZ”
“Sisi Müslümanmış, Gazze’de öldürülen Rachel Hristiyanmış, bunun ne önemi var” diyen Gündoğdu, “Birisi insan, vicdan sahibi, yürekli. Can ve mal emniyetine sahip çıkıyor. Diğeri ise darbe yaparak, insanları sokaklarda katlediyor. İnsanların nüfus kâğıdında isimlerinin ne olduğuna değil, Habil ile Kabil davasında, Habil’in yanında olup olmadığına, Nemrut ve Firavun'un karşısında ise Hz. İbrahim, Hz. Musa gibi durabiliyor mu diye ona bakmak gerekir. Biz bu noktada nerede saf tutuyoruz, bunu gözden geçirmeliyiz” diye konuştu.
DEĞERSİZLEŞTİRME ÇABALARI
On yıl boyunca toplu sözleşme yetkisini elinde bulundurup da bunun dörtte birini alamayanların şimdi Memur-Sen’e saldırdığını söyleyen Gündoğdu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “2009 yılında 20 lira taban aylık isteyip, '10 lira verirseniz imza atacağız' diyenlerin, 10 liranın 17,5 katı taban aylığını değersizleştirilmesine de müsaade etmeyelim. Yüzdelik zamlarla hizmetliyle müsteşar arasındaki makas açılıyorsa, bunu çözümü nedir?' gibi sorulara cevap aradık ve 'taban aylığa zam alalım' stratejisine oy birliğiyle karar verdik. . Taban aylığa 175 TL zam, yüzde 17 net maaş artışı anlamına geliyor. Böylece emekli ikramiyesi bu yıl 5 bin 250 TL artmış oldu. Aldığımız zamma göre emekli maaşlarında da 146 TL artış oldu. Bu da açık başarıdır. :İftiralarla bizi haklı mücadelemizden caydıracaklarını düşünenler dün olduğu gibi bugünde hezimete uğrayacaklardır. Toplum mühendisliği ile Konfederasyonumuza karşı psikolojik harp yürütenlere gülüyorum. Acziyet içersindeler. Kazanımlarımızı görmezden gelenlere bir kez daha ‘kazanımlara kör ve şaşı bakmayın’ diyor, yolumuza devam ediyoruz. Dik duruşumuzla hem demokratik hem mali ve sosyal kazanımların altında imzamız var, alın terimiz var. Yeni kazanımlar üretmeye devam edeceğiz. Yeniden büyük Türkiye, yeni bir uygarlık talebimizi de haykırmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
“YETİMLER BİZİM EVLATLARIMIZ”
İHH’nın başlattığı “Yetim Projesine” tüm sendikaların paydaş olmasını da isteyen Gündoğdu, “Yetim Projesi’ne sahip çıkalım. Annesini, babasını kaybetmiş çocukların eğitim, sağlık, gıda, kıyafet, barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması için başlatılan projenin paydaşı olalım. Yetimlere kendi dünyamızda yer açmak, yaşadıkları acıları beraberce paylaşarak azaltmak hepimizin görevidir” dedi.