KONFEDERASYON HABERLERİ
Sözde Değil Özde İnsan Haklarını Savunuyoruz
Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü, dünyanın çehresini değiştiren ve on milyonlarca insanın öldüğü I. ve II. Dünya Savaşlarının akabinde; bireylere tanınan hak ve özgürlükleri teminat altına almak için İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin kabul edildiği 10 Aralık 1948 tarihinden bu yana kimilerince kutlanılan kimilerince de politik olarak hakikati gizlemek maksadıyla kullanılan bir tarihi argüman.
Beyanname’nin 3. maddesinde, “Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır” 5. maddesinde ise, “Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez” deniliyor.
Ve evet bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü; beyannamenin BM Genel Kurulunda kabulünün üzerinden geçen 76 yıla rağmen mazlum milletlerin, ezilenler, hor ve aşağı görülenler, ayrımcılığa uğrayanlar açısından büyük bir mesafe kat edilemedi.
Beyannamenin kabul edildiği 1948 yılında kurulan katil İsrail’in; o günden bugüne yaptığı kesintisiz zulüm ve katliamlar ile Gazze’de bir yılı aşkındır uyguladığı soykırım dünyanın gözleri önünde devam ederken küresel insan hakları mekanizmaları hiçbir işe yaramıyor.
Evet, bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü, ÇKP rejimi tarafından Doğu Türkistan’da toplama kamplarında Çin işkenceleri eşliğinde uyguladığı korkunç asimilasyon ve barbarlık devam ediyor. İzzetlerine tasallut edilen analar, bacılar ve yavruların ahları arşa ulaşıyor ama küresel insan hakları kuruluşlarına ulaşmıyor.
Myanmar’da, Nemrudlaşmış vahşilerin ateşe attığı Müslüman mazlumlar, Guantanamo, Ebu Gureyb ve bugünlerde Suriye’deki Baas/Esed rejiminin devrilmesi sonrası haberdar olduğumuz Sednaya işkencehanesinde yaşanılanlar…
Gördük ki Sednaya yer altında üç kat toplu mezarların bulunduğu, muhaliflerin ele geçirdiğinde güvenlik kameralarında gördüğü ama mahkûmların yerini tespit edemediği bir insan mezbahanesi…
İblisin dahi aklına gelmeyecek işkencelerde hayatta kalabilenlerden kimisi hafızasını yitirmiş, kimisi konuşmayı unutmuş…
Yanı sıra emperyalizmin neden olduğu savaşlar, krizler, çatışmalar, vahşi kapitalizmin ürettiği ve 1 milyardan fazla insanı etkileyen açlık, yoksulluk, küresel hale gelen ırkçılık, göçmen düşmanlığı ve islamofobi, çalışma hayatında yaşanan ihlaller ile emeğin değersizleştirilmesi ve de saymakla bitiremeyeceğimiz sayısız insan hakları ihlalleri dünyayı yaşanmaz bir hale getirmiş durumda.
Masumların zalimce öldürüldüğü bu düzende, kimi zaman emperyalizmin işgal argümanına dönüşen, kimi zaman vahşeti örtmenin aracı kılınan kimi zaman da salt bir ideal olarak kalan mevcut insan hakları söylem ve eylemi mazlumlar için bir umut ışığı sunmanın çok uzağında kalmaktadır.
Memur-Sen olarak sadece kâğıt üstünde kalan, ideolojik angajmana tabi tutulan çifte standartlı, çarpık Batılı anlayışı reddediyor, insan onur ve haysiyetini merkeze alan, adalet ilkesi üzerine kurulan, insanı eşref-i mahlûkat olarak gören ve de medeniyetimizin kurucu metinlerinden Veda Hutbesinde bir manifesto şeklinde billurlaşan anlayışla; insan haklarını, insanlığın bugüne kadarki kazanımlarını da dikkate alarak medeniyet değerlerimiz merkezli olarak kavrıyor ve savunuyoruz.
Kimden gelirse gelsin zulme karşı, kim olursa olsun mazlumdan yana tavır almayı kurumsal kimliği haline getirmiş olan Memur-Sen olarak daha adil bir dünya için çalışma kararlılığımızı vurguluyor, #10AralıkDünyaİnsanHaklarıGünü vesilesiyle tüm insanlık için adalet ve özgürlüğün hâkim olduğu bir gelecek temenni ediyoruz.