KONFEDERASYON HABERLERİ
Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Eğitimden Geçer
Memur-Sen Kadınlar Komisyonu, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında bir mesaj yayımladı. Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın’ın imzasıyla yapılan yazılı açıklamanın tamamı şu şekilde:
Bugün muhatabının daha çok kadın olduğunu gördüğümüz şiddet eylemi, aslında insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Geçtiğimiz bin yıllar içerisinde bilimde, sanatta, teknolojide çok büyük gelişmeler yaşanmıştır. Ancak buna rağmen, akıllı gökdelenlerin yükseldiği, yapay zekânın ve sanal paranın konuşulduğu, uzaydan arsa alınıp satıldığı, şehirler dolusu kitabın neşredildiği dünyamızda, tamamen içgüdüsel bir dürtü olan şiddet, insanlık ailesinin değişmeyen bir ayıbı olarak yerini korumuştur. Şiddetin hâlen bu kadar yoğun yaşanması ve çarpıcı boyutlara ulaşabilmesi, insanoğlunun medenileşme noktasında davranışsal olarak, bilim ve teknolojide yaşanan gelişmelerin gerisinde kaldığını göstermektedir.
Bizler bu sorunun çözüm yolunun, sürekli birtakım yasal düzenlemeler yapmak ya da mevcut düzenlemeleri uç noktalarda ağırlaştırmak olmadığını düşünüyoruz. Nitekim artan cezaların caydırıcı olmadığını; bilakis negatif etkiler doğurduğunu araştırmalar da ortaya koymaktadır. Bu nedenle burada öne çıkması gereken kavramın cezalandırmak değil rehabilite etmek olması gerektiği kanaatindeyiz.
Dikkatle baktığımızda şiddetin yanlış bir sorun çözme yöntemi olarak ortaya çıktığı ve genelde aile ve yakın çevrede öğrenildiği anlaşılmaktadır. Sorunların çözümü için etkili iletişimi, konuşma ve dinleme kültürünü kazanamamış bireyler çözümü şiddete başvurmak suretiyle problemin üstünü kapatmakta bulurlar. Sözgelimi, haksız olduğu bir konuda sözünün güçsüz kaldığı yerde beden gücüne başvuran bir ebeveyn, farkında olmayan çocuğuna bunu bir haklı çıkma yöntemi olarak sunar ve çocuk öğrendiği bu davranışı yarın toplumsal hayatta deneyimler. Bu nedenle aile içi şiddetin önlenmesi ile beraber orta ve uzun vadede; toplumsal hayatta, çalışma hayatında, hatta küresel düzlemde zamanla şiddetin bir çözüm olmadığı kabul edilecek, uzlaşı ve barış dili özümsenecektir.
Güçlünün zayıfa karşı uyguladığı şiddetin yansıdığı temel alanlardan biri de çalışma hayatıdır. İş yaşamında şiddeti; verimliliği düşürücü bir olgu, üretim ve kârı düşüren bir sorun olarak gören ve salt bir iş sağlığı ve güvenliği meselesine indirgeyerek ele alan bakış açısı eksik, sorunlu ve yanıltıcıdır. Çalışma hayatındaki şiddeti iş yerinde gerçekleşen fiili darp olaylarına indirgemeden, çalışma koşullarının ürettiği psikolojik ve ekonomik şiddeti görmezden gelmeden; uzun mesai saatleri ve nöbetlerin, emeğin karşılığı olmayan ücretlerin, tükenmişliğe neden olan iş koşullarının, ihmal edilen analık haklarının da psikolojik ve ekonomik şiddet unsuru olduğu gözeterek, bütüncül bir yaklaşımın gereği olarak, iş yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi elzemdir. Nitekim 5000’e yakın kadın kamu görevlisi ile yapılan araştırma neticesinde, Kasım ayı başında kamuoyuna sunduğumuz “Kadın Kamu Görevlilerinin Sorunları Araştırması: Tespit Ve Öneriler” çalışmamız kapsamında çalışma hayatındaki kadınların en çok karşılaştığı ilk üç sorun %58,1 ile gelir düzeyinin yaptığı işe uygun olmaması; %46,8 ile iş yükü ve personel sayısı arasında dengesizlik; %37,8 ile mobbinge maruz kalmak olarak tespit edilmektedir.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli silahlarımızdan birinin medya olduğuna herhalde şüphe yoktur. Bu minvalde radyo, televizyon ve internet yoluyla yayın yapan tüm medya hizmet sağlayıcı kuruluşlarımız ve tabi ki sosyal medya kullanıcılarımız sorumlu yayıncılık anlayışının gereğini yapmalı; şiddetin sıradanlaşmasına, kanıksanmasına ve genç beyinlerin olumsuz etkilenmesine engel olmalıdırlar. Sosyal maliyeti önceleyip sağlıklı nesiller yetiştirmek için daha çok tıklanma ya da daha çok izlenme sevdasından vazgeçilmelidirler.
Bugün yerküremizde yaşanan savaşın, terörün, göçün, afetin en büyük mağdurları yine kadınlar ve bununla birlikte çocuklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim şu an dünyada 82 milyonu aşkın sığınmacı bulunmakta ve bunların ağırlıklı bir kısmını kadın ve çocuklar oluşturmaktadır. Bu bağlamda kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında sadece ülkemizin değil Dünyamızın ortak bir söylem geliştirmesi ve tutarlı bir eylem birliği sağlaması gerektiği açıktır. Öyle ki kadına yönelik şiddet yalnızca bizim sorunumuz da değildir; OECD rakamlarına göre kadına şiddet oranları; Letonya ve Danimarka’da % 32, Finlandiya’da % 30, İngiltere’de % 29, İsveç’te % 28, Norveç’te % 27, Hollanda’da % 25, Belçika’da %24, Almanya’da % 22, İtalya ve Yunanistan’da % 19, Japonya’da % 15 ve Meksika’da % 14 olarak gösterilmektedir.
Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle Memur-Sen Kadınlar Komisyonu olarak diyoruz ki; sivil toplumun işlevsel gücünü kullanarak yapacağımız çalışmalarla yasal düzenlemelerin sosyal hayatta karşılık bulmasını sağlayabilir, şiddeti önlemeye yönelik rehabilite edici çalışmaları artırabilir, aile içi şiddeti önleyebilir, iş yerlerini şiddetten arındırarak çalışma hayatını insan onuruna yaraşır seviyeye çekebiliriz. Dünyanın neresinde olursa olsun şiddetin hiçbir türlüsünün mazereti olmadığını bilen, kadına yönelik şiddeti asla kabul ya da tolere etmeyen bizler, adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz.
Bu hedeflere ulaşmak için bugüne kadar yaptığımız gibi bugünden sonra da sorumluluk almaya, katkı sunmaya devam edeceğiz.