ARŞİV
Kardeşlerimize Daha Çok Yardım Vakti
Eğitim-Bir-Sen teşkilatı, savaş bölgesinde bulunanlar ile ülkemize sığınan Suriyeli ve Iraklı kardeşlerimize yönelik yardım faaliyetlerine doğrudan ve yardım kuruluşları aracılığıyla katkı sunmaya devam ediyor. Hâlihazırda başta Kobani olmak üzere bölgede şiddeti artarak devam eden çatışmalara bağlı olarak ülkemize sığınan/sığınacak kardeşlerimize, insani yardımları artırarak devam ettiren Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak, insanlık için daha fazla yardım yapma vakti olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
Suriye ve Irak’ta uzun süredir devam eden iç savaş, siyasi belirsizlik ve istikrarsızlığa bağlı olarak her iki ülkede de sayıları/etki alanları daha da artan terör örgütleri ve şiddeti gittikçe yükselen terör eylemlerinin doğurduğu savaş ortamı, sadece bu ülkeler için değil, öncelikle başta Ortadoğu olmak üzere, bütün dünya için insani ve siyasi açıdan yüksek risk kaynağı haline gelmiştir. Suriye ve Irak’taki çatışma ve savaş ortamının başlangıcından itibaren Türkiye, bölgenin en güçlü devleti ve medeniyet havzasının merkez ülkesi olmasına bağlı olarak devleti ve milletiyle başta insani yardım olmak üzere, her açıdan yüksek sorumluluk almış ve bu sorumluluğu bihakkın yerine getirmiştir.
Taraflarından en az birinin terör örgütü olduğu silahlı çatışmalar ve savaş ortamı, Suriye ile ülkemiz arasındaki kara sınırına dayanmış durumdadır. 4 yıla yakın süredir Esed yönetiminin insanlık dışı eylemlerine maruz kalan Suriyeli kardeşlerimiz ile ülkelerindeki siyasi belirsizlik nedeniyle çok daha uzun süredir huzur ve insani yaşam koşullarından mahrum kalan Iraklı kardeşlerimiz, ne yazık ki şimdi de kendisini İslam’la ilişkilendirme hadsizliğine düşen bir terör örgütünün vahşet ifadesinin bile yetersiz kaldığı insanlık dışı muameleleriyle karşı karşıyadır.
Bu bağlamda zengin Batılı ülkeler, Suriye’de yaşanan zulme, Irak’ta hüküm süren terör ortamına sessiz ve seyirci kalarak yine sınıfta kalmıştır. Ortadoğu politikalarını “insan” üzerinden değil, “petrol ve enerji kaynakları” üzerinden belirleyen Batılı ülkelerin, Suriye ve Irak’tan kabul ettiği mültecilerin sayısı ve gerçekleştirdiği insani yardımların toplamı, Türkiye’nin sadece son günlerde kabul ettiği sığınmacıların ve yaptığı insani yardımların çok altındadır. Küresel sömürü çetesinin üyeleri olarak vazgeçilmez coğrafya olarak gördükleri Ortadoğu’da süren savaş ortamının mağduru konumundaki mazlumlara insani yardım konusunda “cimri” olmayı bile başaramayan bu ülkeler, gözyaşı ihraç etmek, Ortadoğu’yu savaş coğrafyasına dönüştürmek konusunda cömertliği de aşan bir pozisyon alıyorlar.
Uluslararası kuruluşlar ve devletler, Suriye ve Irak coğrafyasında terörle mücadele kapsamında yürüttükleri faaliyetlerde masum sivillerin zarar görmemesine, bir tek sivilin dahi burnunun kanamamasına yönelik tedbirleri almaya özen göstermelidir. Terörle mücadele kapsamında yürütülen çok devletli askeri girişimler, sivil insanların daha çok zarar gördüğü bir zemin oluşturmamalıdır.
Diğer taraftan, İslam dünyasının en büyük ortak platformu olan İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap coğrafyasının en büyük uluslararası kuruluşu olan Arap Birliği; Irak ve Suriye’de konuşlanan terör örgütleriyle mücadelede, Iraklı ve Suriyeli mazlumlara yönelik insani yardım faaliyetlerinde ve İslam coğrafyasının huzura olan hasretini bitirmede aktif sorumluluk almalıdır.
Türkiye, devleti ve milletiyle, Suriye ve Irak’taki mevcut duruma ilişkin duruşunu ve tavrını; Batılı ülkelerin tercih ettiği “ülke menfaatleri” çerçevesinde değil, öncelikle ve ısrarla “insanlık merhameti” ekseninde belirlemiştir. Bu anlayışla, Baas rejiminin zulmünden kurtulmaları için Suriyeli kardeşlerimize sınır kapılarını açan devletimiz ve gönüllerini açan milletimiz; Suriye ve Irak’taki kaotik ortama dayalı olarak terör örgütlerinin hedefinde ve ateş hattında bulunan kardeşlerimize de dinine, diline, etnik kimliğine bakmadan “mazluma sahip çıkma” anlayışıyla sınır kapılarını ve gönlünü açmıştır.
Hâlihazırda başta Kobani olmak üzere, bölgede şiddeti artarak devam eden çatışmalara bağlı olarak ülkemize sığınan/sığınacak kardeşlerimize, kadim medeniyetimizin merhamet ve mazluma el uzatma değerleri üzerinden sahip çıkmak ve bu doğrultuda devlet ve millet olarak insani yardımlarımızı artırarak devam ettirmek, öncelikli sorumluluğumuzdur.
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak, Suriye ve Irak’ta devam eden kaos ve savaş ortamının mazlum insanlarına yönelik insani yardım faaliyetlerine katkıda bulunmayı, bu kapsamda yürütülecek faaliyetlerde öncü ve paydaş olmayı, medeniyet davası anlayışımızın gereği kabul ediyoruz.
Bu anlayışla, halen savaş bölgesinde bulunanlar ile ülkemize sığınan Suriyeli ve Iraklı kardeşlerimize yönelik insani yardım faaliyetlerine doğrudan ve yardım kuruluşları aracılığıyla katkı sunmaktayız. Bu doğrultuda, son süreçte Kobani’den ülkemize sığınan mazlum kardeşlerimizin misafir edildiği illerdeki teşkilat birimlerimiz tarafından, mazlum kardeşlerimizin beslenme ve barınma ihtiyaçlarının karşılanmasına destek olunmaktadır. Memur-Sen genel merkezi tarafından da Kobani’den gelen kardeşlerimize olumsuz hava koşulları dikkate alınarak ilk etapta beş bin battaniye gönderilecektir.
İslam coğrafyasının zulme mahkûm edilmek istendiği bu süreçten, tıpkı Hac ibadetindeki gibi siyahıyla beyazıyla, Arap’ıyla, Acemi’yle, Türk’ü ve Kürt’üyle birlik, dayanışma ve yardımlaşma ruhuyla kurtulacağımız idrakiyle Suriye ve Irak’ta devam eden savaşın mazlumu kardeşlerimize yardım elini uzatmayı insan olmanın ve medeniyetimizin gereği sayıyor, bu süreçte mazlumlara yönelik insani yardım faaliyetlerine destek veren bütün kişi ve kurumlara teşekkür ediyoruz.