KONFEDERASYON HABERLERİ
KRİZLERLE BOĞUŞAN DEĞİL YENİ HEDEFLERE KOŞAN TÜRKİYE İSTİYORUZ
KRİZLERLE BOĞUŞAN DEĞİL YENİ HEDEFLERE KOŞAN TÜRKİYE İSTİYORUZ
Cumhuriyetin fazilet oluşu, bizatihi kendinden kaynaklanmaz. Cumhuriyet, devletin cumhurdan, yani halktan aldığı güç, destek, güven ve fedakarlığı yine halkına refah, mutluluk ve şefkat olarak yansıtması, bireyin temel hak ve hürriyetlerinden azami ölçülerde yararlanmasını sağlaması ile bir fazilete dönüşür.Yoksa, içi demokrasiyle doldurulamayan salt cumhuriyet öykünmeciliğinin hemen yakın çevremizde örneklerine sıkça rastladığımız, adı cumhuriyet olduğu halde kısa zamanda devrini tamamlayan eğreti yönetim anlayışlarından bir farkı kalmayacaktır. Türkiye`nin demokratikleşme, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve ekonomi başta olmak üzere dünya ölçeğinde geldiği noktaya baktığımız zaman ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.
85. yılında Cumhuriyetimiz, dünyanın 16. Avrupa Birliliği`nin 6. büyük ekonomisi haline geldi. İlk kurulduğunda toplu iğne dahi üretemeyen bir ülkenin bugün ihracatının yüzde 90`ının sanayi ürünü olması önemli bir gelişme. Ancak, eleştirel bir akılla geçtiğimiz 85 yıla baktığımızda sanal krizlerin, antidemokratik süreçlerin Cumhuriyetimizin ilerleme hızını düşürdüğünü görüyoruz.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbeleriyle demokrasi kesintiye uğramasaydı, 28 Şubat ve 17 Nisan elektronik bildirileriyle yara almasaydı bugün dünyanın ilk 10, Avrupa`nın ilk 3 ekonomisinin içinde yer alabilirdik. Birde bu dönemlerde ülkenin birikimlerinin belli ellerde toplandığını, bankaların hortumlandığını, üreten yerli sermayenin düşman ilan edildiğini düşünürsek niçin çok daha iyi noktada olmadığımız anlaşılır.
Ciddi bir muhasebe yaparak Türkiye`yi sanal krizlerle boğuşan, enerjisini boşa tüketen sürekli demokrasisi kesintiye uğrayan bir ülke olmaktan kurtarmalıyız. 2023 Vizyonu`na yakışır küresel aktör ve bölgesel güç olma temel amaçları doğrultusunda yeni hedefler ve stratejiler oluşturmalıyız. Bu anlamda ilk yapılması gereken ise sanal krizlerin(367 Krizi, Parti Kapatma Krizi, Anayasa Mahkemesi`nin Başörtüsü Kararı) kaynağını teşkil eden devlet kurumları arasındaki yetki ve görev tanımının yeniden düzenlenmesi, bunun için de demokratik, özgürlükçü ve sivil bir anayasanın yapılması gerekir.
Ancak, üzülerek belirtelim ki son siyasi krizlerin siyasi iradeyi de yeni anayasa yapma noktasında yorduğunu, anayasa yapma iradesinin hız kestiğini görüyoruz. Bu kaygı verici bir durumdur. Mevcut anayasa ile dünya demokrasi liginde ilk sıralarda yer almak mümkün değildir. Ergenekonvari çeteleşmelerle mücadele edilmek, hatta böylesi antidemokratik yapılanmaların yeşerdiği tüm bataklıklar kurutulmak isteniyorsa yeni bir anayasa yapma zarureti kaçınılmazdır.
İşte o zaman kurumlar arasındaki çatışma, uzlaşmaya, iş bölümüne dönüşür, genelde eğitim hayatımız özelde ise meslek liseleri sorun-öcü olmaktan çıkar, ekonominin lokomotifi haline gelir, başörtülü kızlarımız üniversite kapılarından dönen, itilen-kakılan gençlerimiz olmaktan kurtularak bilim kadınlarımız olur, yolsuzluklar biter, gelir dağılımı sağlanır, herkes hak ettiğine ulaşır.
Memur-Sen olarak, Cumhuriyetimizin 86. yılının krizlerin bittiği, refah ve mutluluğun sağlandığı bir yıl olması dileğiyle milletimizin Cumhuriyet Bayramı`nı kutluyoruz.
.