ARŞİV
MEMUR-SEN, TBMM ANAYASA KOMİSYONU’NDA YENİ ANAYASA İLE İLGİLİ ÇALIŞMA VE ÖNERİLERİNİ ANLATTI
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, davet edildiği TBMM Anayasa Komisyonu’nda, Memur-Sen’in Yeni Anayasa süreci ile ilgili çalışmaları, görüş ve önerilerini anlattı.
AK Parti İstanbul Milletvekili Doç.Dr. Mustafa Şentop, CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve MHP Antalya Milletvekili Prof.Dr. Tunca Toskay’dan oluşan Anayasa Komisyonu üyeleri Memur-Sen’in Yeni Anayasa ile ilgili önerilerini dinledi.
Genel Başkan Gündoğdu, yaklaşık 2 saat süren sunumda Yeni Anayasa’nın hazırlanmasında katılımcılığın esas alınmasını, sürecin TBMM merkezli olması gerektiğini ifade etti.
Sözlerine, Doç. Dr. Osman Can’ın direktörlüğünde, SAD (Strateji Araştırma ve Danışmanlık) ve ADAMOR Araştırma Şirketi’ne yaptırdıkları Yeni Anayasa Araştırması’nın sonuçlarını Ankara ve İstanbul’da basın toplantısı eşliğinde kamuoyuyla da paylaştıklarını anlatarak başlayan Gündoğdu, ‘Sahadan Yeni Anayasaya Araştırması’nın 49 bin 740 kişinin katıldığı yüz yüze anket uygulaması, siyasal eğilimleri farklı ve kanaat önderi olarak nitelendirilebilecek 61 kişi ile yapılan yüz yüze görüşmeler çerçevesinde denek sayısı bakımından bugüne kadar ülkemizde uygulanan en yüksek katılımlı anket olmak özelliğini taşıdığını kaydetti.
Memur-Sen’in, “Yüzyılın İlk Anayasal Meydan Okuması” sloganıyla, Yeni Anayasa üzerine yapılmış en kapsamlı araştırma niteliği taşıyan “Sahadan Yeni Anayasa’ya” araştırmasının ardından yapılan “Uluslar arası Anayasa Kongresi” Tebliğlerinden oluşan “Bildiriler” kitabı ve “Yeni Anayasa Raporu II” kitabını da Komisyon üyelerine takdim eden Gündoğdu, bu çalışmaların Memur-Sen’e yaptıkları ziyarette Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in başkanlığındaki Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na da sunulduğunu belirtti.
Yapılan ankete ilişkin verilere de kısaca değinen Gündoğdu, ankete katılımın yüksek oranda olmasının çalışmayı nicel ve nitelik açısından anlamlı kıldığına dikkati çekti. Ankete katılım oranının yüzde 87 olduğu bir seçimle belirlenen TBMM’nin yüzde 95 gibi oldukça üst düzey bir temsil oranına ulaşmış olduğu dikkate alındığında, Mecliste grubu bulunan siyasi partilerden eşit sayıda temsilcinin katılımıyla oluşturulan“Uzlaşma Komisyonu”nu önemsediklerini ifade eden Gündoğdu, bu komisyonda yer alan siyasi partilerin kamuoyunun beklentileri doğrultusunda davranacaklarına ve anayasa yapım sürecinin başarıyla tamamlanması konusunda hassas olacaklarına olan inançlarını dile getirdi.
Yaptıkları araştırmada, BDP’lilerin yüzde 77,1’inin, Ak Parti’ye verenlerin yüzde 59,1’inin, CHP’lilerin yüzde 53’ünün, MHP seçmeninin ise yüzde 48,2’sinin ‘82 Anayasası’nı darbe ürünü ve antidemokratik bulduğunun ortaya çıktığını ifade eden Gündoğdu, “Sizce, yeni bir Anayasa yapılmalı mıdır?” sorusuna verilen cevaplar incelendiğinde, BDP seçmeninin yüzde 80,2’sinin, Ak Parti seçmeninin yüzde 70,3’ünün, MHP’ seçmeninin yüzde 47,5’inin, CHP seçmeninin ise yüzde 41,9’unun yeni anayasa istediği anlaşılıyor. Bu veriler, TBMM’de oluşturulan “Uzlaşma Komisyonu”na üye veren siyasi partilerin, yeni anayasa sürecine katkı vermek ve bu süreci hızlandırmak dışında bir seçeneğinin olmadığını da gösteriyor. Hiçbir siyasi parti, kendi tabanıyla ters düşmek gibi bir hataya düşmeyecektir.” şeklinde konuştu.
Araştırmanın nitel bölümü katılımcılarından “ev hanımı” vatandaşımızın 82 Anayasasıyla ilgili “Bu anayasanın, militarist, milliyetçi ve Türkçü bir yapısı var ama bunlardan önce bizzat suç işleyenlerin yaptığı gayrimeşru bir yapıyı temsil ediyor.” değerlendirmesi aynı konuda nicel bölümde yer alan verilerle örtüştüğü gibi Yeni Anayasa’nın ne kadar acil bir ihtiyaç olduğunu da net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Gündoğdu, burada dikkat edilmesi gereken bir başka hususun, ev hanımlarının dahi antidemokratik bulduğu hatta daha ileri giderek suçlular tarafından yapılmış mevcut Anayasa’yı istemediği gerçeği olduğunu söyledi.
Gündoğdu, katılımcıların yüzde 25,7’sinin yeni anayasanın ayrımcılık içeren hiçbir unsura yer vermemesini gerektiği sonucunun yer aldığı araştırmada, aynı konuda sırasıyla yasaklar (yüzde 12,2), eşitsizlik (yüzde 5,9), milliyetçilik (yüzde 4,9), adaletsizlik (yüzde 4,8), darbeci zihniyet (yüzde 3,8), değiştirilemez maddeler (yüzde 3,8), laiklik (yüzde 3,7), dokunulmazlık (yüzde 3,1), etnik vurgu (yüzde 1,7)’nun anayasada yer almaması gereken unsurlar olarak tercih edildiğini kaydetti.
Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından birinin ise, milletin Yeni Anayasa konusunda mutlak irade kullanma kararlılığı olduğunu ifade eden Gündoğdu, “Sizce yeni bir anayasanın yapılması halinde, bu anayasanın kabul süreci nasıl olmalıdır?” sorusunda “mutlaka referanduma sunulmalı ve halka onaylatılmalıdır” seçeneği üzerinde bir yoğunluğun söz konusu olduğunu vurguladı.
Genel Başkan Gündoğdu, nicel bölümde katılımcılara yöneltilen “Memurlar için grev hakkı da gerekir” ve “Memurlar için siyasi partilere üyelik yasağı kaldırılmalıdır” önermelerine verilen yanıtların, kamu görevlilerinin ve sendikalarının sahip olmak istedikleri haklar konusunda topluma doğru mesajlar vermeyi başardıklarının bir kanıtı olduğuna dikkat çekti.
Araştırma sonuçlarına göre Milli Güvenlik Kurulu, YÖK, HSYK, Türk Tarih Kurumu ve RTÜK gibi kurumlara yeni anayasada yer verilmemesi” görüşünün, milletimizin mevcut anayasanın kodlarını çözdüğünü göstermesi bakımından önemli olduğunu ifade eden Gündoğdu, bu kurumların demokratikleşmeyi engelleyen kurumlar olduğu görüşünün dikkat çekici olduğunu kaydetti.
Toplumun, mevcut Anayasada yama niteliğinde değişikliklerle daha fazla zaman kaybetmek; Yeni Anayasada Meclis, Anayasa Mahkemesi, Bakanlar Kurulu gibi egemenlik yetkisi kullanan bazı temel kurumlar dışındaki kurumlara yer verilmesini; özgürlüklerin sınırlandırılmasına kaynak olacak hükümlere yeni Anayasada yer verilmesini; kılık-kıyafet, inanç, yaşam tarzı ve benzeri nedenlerin seçme-seçilme hakkı ve kamu memuriyeti hakları dahil birey özgürlüklerini sınırlandırma gerekçesi yapılmasını istemediğini ifade eden Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, toplumun büyük ekseriyetinin, darbe ürünü ve antidemokratik bulduğu 82 Anayasasının tamamen tedavülden kaldırılarak yeni bir Anayasa yapılmasını, yeni anayasanın yapım sürecinde bizzat kendisi ya da üyesi bulunduğu sivil toplum aracılığıyla aktif rol almak istediğini ifade etti.
DEVLET, ANAYASA YAPIM SÜRECİNİN TARAFI OLMAMALI
“Yeni Anayasa teklif ve talebinin sahibi konumundaki toplum, asli kurucu iktidar sahipliğiyle birlikte ‘anayasa koyucu’ olarak kabul edilmeli” diyen Gündoğdu, Anayasa tarafından tasarlanacak bir nesne olarak Devletin, Anayasa yapım sürecinin ‘tarafı’ olmaması gerektiğini söyledi.
YENİ ANAYASA İNSANI ESAS ALMALI
İnsanı esas alan Yeni Anayasa’nın, insan onuru, insan hak ve özgürlükleri, evrensel insani duygu ve değerler, evrensel hukuk ilkeleri, özgürlükçü tam demokrasi, adalet ve eşitlik, emeğe saygı, çoğulculuk ve katılımcılık, sivilleşme ve sivil toplum, hukukun üstünlüğü gibi temel dinamikleri referans almasının elzem olduğunu dile getiren Gündoğdu, “Yeni Anayasa’nın, “Özgür Birey”, “Sivil Toplum” ve “Demokratik Devlet” kavramlarının somutlaşmasını kolaylaştıracak, hatta bunları zorunlu kılacak “özgürlük ve demokrasi destekçisi” bir ruhla yapılması ve yazılması şarttır” şeklinde konuştu.
Ahmet Gündoğdu, TBMM Anayasa Komisyonu üyelerine yaptığı sunumda, Anayasanın ilk hükümlerinin, mutlaka “insan ve toplum tasavvuru” noktasındaki anayasal tercihlerin ifade edileceği, bu doğrultuda “insan onuru” ile “insan hak ve özgürlüklerinin” varlığının ve teminatlarının kayıt altına alınacağı hükümlerden oluşması gerektiğini kaydederek, Yeni Anayasanın hükümlerinin diziliş sırasının, yüzyıllık anayasacılık geleneğinin ve ürettiği derin devletin bütün ritüellerine başkaldırıyı da simgeleyecek bir düzen içinde ve genel hatlarıyla belirlenmesinin uygun olacağını sözlerine ekledi.
Yapılacak Yeni Anayasa’nın, “millet” kavramına ilişkin bir tanım, tasvir ya da algıyı “milli kimlik” kavramına referans vererek oluşturması gerektiğine işaret eden Memur-Sen genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Yeni Anayasa’da bir etnik kimlik referans alınarak millet tanımı yapılmasının ya da “millet” kavramının böyle bir bakış açısıyla yorumlanmasının, hem millet kimliğinin oluşmasına engel olacağını, hem de etnisite odaklı siyaset yapmayı tercih edenlerin değirmenine onların bile hayal etmediği kapasitede su taşıyan bir kanal oluşturacağını vurguladı. Gündoğdu, “Ad yönüyle değişiklik yapma ihtiyacı hissetmeksizin, “ortak tarih deneyimine ve medeniyet birikimine, sahip, ortak inanç ve gelecek idealine sahip, vatanlarının Türkiye Cumhuriyeti toprakları olduğu konusunda fikir ve tavır birliği bulunan farklı etnik kimliklere mensup insanlar topluluğu” şeklinde “millet” tanımı ya da tasviri, Yeni Anayasa’nın millet kavramına yükleyeceği anlam olmalıdır” dedi.
Yasama dokunulmazlığına da değinen Gündoğdu, Anayasa yapım sürecinde, dokunulmazlığın nispi, yasama sorumsuzluğunun mutlak olması durumunun, içeriği de ifade edecek şekilde sıklıkla vurgulanması gerektiğine dikkati çekti.
“TOPLU SÖZLEŞME” VE “GREV” HAKLARINI ÇOK GÖREN ANAYASAL TERCİH HATASINDAN YENİ ANAYASA’YLA BİRLİKTE VAZGEÇİLMELİDİR
Sendikal haklar ve sendikalara yönelik ise, Yeni Anayasa hükümlerinin, sendikal örgütleri demokrasi açısından “risk penceresi” olarak değil, “güven kapısı” olarak gören bir anlayışla kaleme alınması gerektiğini kaydeden Gündoğdu, işçi sendikacılığının yıllardır kullandığı gerçeğini görmezlikten gelmesi istenerek kamu görevlileri sendikacılığına sendikal haklar üçlüsünün sonuç getiren ve kazanım üretenleri olan “toplu sözleşme” ve “grev” haklarını çok gören anayasal tercih hatasından Yeni Anayasa’yla birlikte vazgeçilmesini istediklerini söyledi.
Gündoğdu, “2010 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliğiyle elde edilen “toplu sözleşme” hakkının eksik yönü, Yeni Anayasada kamu görevlilerine de grev hakkı verilmesi suretiyle tamamlanmalıdır. Grev hakkı içermeyen sendikal haklar tasarımı, önce toplu sözleşme hakkının, zaman içerisinde ise örgütlenme hakkının içinin boşaltılmasına aracılık edecektir. Yeni Anayasa, sendikal haklarla ilgili terminoloji tercihini, insan onuru ve demokrasinin vazgeçilmez mütemmim cüzleri olan “emeğe saygı” ve “saygın iş” değerleri üzerinden oluşturmalıdır. Bu değerler üzerinden oluşturulan sendikal haklarla ilgili Yeni Anayasa hükümlerinin, örgütlenme hakkı ile birlikte toplu sözleşme ve grev haklarını da, “olmazsa olmaz” ilkesini esas alarak ve bu ilkenin gerektirdiği çerçeveyi de oluşturacak şekilde kapsaması kaçınılmaz bir sonuç olacaktır” dedi.
Genel Başkan Gündoğdu, ayrıca, Yeni Anayasa’nın ‘Başlangıç Bölümü’ olmak üzere, ‘Vatandaşlık Tanımı’, ‘Laiklik Algısı, Din ve Vicdan Hürriyeti, Din Eğitimi ve Öğretimi’, ‘Eğitimde Fırsat Eşitliğinin Sağlanması’, ‘Yeni Anayasada Eğitimin Dili’, ‘Siyasi Parti Rejimi ve Siyaset Hakkı’, ‘Seçme, Seçilme Hakkı ve Türkiye Milletvekilliği’, ‘Memurlara Siyaset Hakkı Verilmesi’, ‘Sendikal Haklar’, ‘Kadın Ve Kadın Hakları’, ‘Yeni Anayasa İçin Devletin ve Cumhuriyetin Niteliklerine Dair Çerçeve’, ‘Cumhurbaşkanının Yetki ve Sorumlulukları’, ‘Yargı Reformu’, ‘Silahlı Kuvvetlerin Anayasal Konumu ve Yürütme İle İlişkisi’ ve ‘Anayasal Kurumların Kaldırılması’ ve diğer konulara yönelik önerilerini de sırasıyla dile getirdi.
Sunumun ardından, Anayasa Komisyonu üyelerinin, ‘Memur-Sen’in oluşturduğu bir Anayasa taslağının olup olmadığına ilişkin’ sorusuna, bugüne kadar yaptıkları çalışmaların ve hazırladıkları raporların Yeni Anayasa sürecine katkı sunmak amacı taşıdığını ifade eden Ahmet Gündoğdu, Anayasa yapım sürecinin ve Yeni Anayasa’yı esas alan içeriğe haiz sonuç bölümüyle tamamlanmasını çok anlamlı bulmadıklarını söyledi.
“Yeni Anayasa sürecinin sonucunun, bu süreci başlatan milletin oylarıyla şekillendirdiği 24. Dönem TBMM’nin koordinesinde yürütülecek katılım sürecinde, daha önceki çalışmalarımızda ve bu raporda Memur-Sen olarak bizim ortaya koyduğumuz görüşler dahil olmak üzere sivil toplum kuruluşları ile bireyler tarafından dile getirilen görüşler çerçevesinde TBMM tarafından hazırlanacak ve kabul edilecek Yeni Anayasa metninin onayına sunulması sonrasında bizzat millet tarafından yazılacaktır” diyen Gündoğdu, “Söylemleri, eylemleri ya da ihmalleriyle milletimizin yeni Anayasa sürecinin sonuç bölümünü yazmasına engel olmayı aklından geçirenlere; muhatap olacakları ve uygulaması bizzat millet tarafından gerçekleştirilecek yaptırımın, “tarihe gömülmek” şeklinde muhtemel bir sonuç içerdiğini hatırlatmayı da, bu sürece bütün gücüyle katkı vermeye devam edecek bir paydaş olarak görev sayıyoruz” şeklinde konuştu.
İKTİDAR PARTİSİ İKTİDARDA KALMAK İSTİYORSA, MİLLETİN İSTEĞİNİ YERİNE GETİRMELİ, MUHALEFET PARTİLERİ İKTİDARA GELMEK İSTİYORLARSA, BUNU FIRSAT BİLMELİDİR
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in başkanlığında çalışmalarını yürüten Anayasa Komisyonu’nun özverili çalışmalarının, milletin Yeni Anayasa umutlarını yeşertmeye devam ettiğini sözlerine ekleyen Gündoğdu, Komisyon tarafından Haziran ayına kadar taslağın oluşturulup kamuoyunun gündemine getirilerek tartışılmasını ve 2012 yılı içinde de yine milletin hakemliğinde Türkiye’nin Yeni bir Anayasa’ya kavuşturulmasını istediklerini kaydetti. “İktidar Partisi, iktidarda kalmak istiyorsa milletin isteğini yerine getirmeli” diyen Gündoğdu, “Muhalefet Partileri ise iktidara gelmek istiyorlarsa, bunu fırsat bilmelidir” dedi.
MEMUR-SEN’İN RAPORU, YENİ ANAYASA TASLAĞI’NIN OLUŞTURULMASINDA ÖNEMLİ KATKI SUNACAK
Memur-Sen’in ‘Yeni Anayasa’ konusunda, Komisyon’a sunduğu görüş ve önerileriyle oldukça kapsamlı ve bilimsel verilere dayalı araştırma ve raporunun Anayasa yapım sürecinde ‘Yeni Anayasa’ taslağının oluşturulmasında önemli katkı sunacağını kaydeden TBMM Anayasa Komisyonu üyeleri AK Parti İstanbul Milletvekili Doç.Dr. Mustafa Şentop, CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve MHP Antalya Milletvekili Prof.Dr. Tunca Toskay, Memur-Sen’e Yeni Anayasa sürecinde ortaya koyduğu çalışmalarıyla toplumsal sorumluluk ve duyarlılığından dolayı teşekkür etti.
Memur-Sen’in Yeni Anayasa süreci ile ilgili çalışmaları, görüş ve önerilerini dinlemek üzere TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu tarafından davet edilen Komisyon’a, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’nun yanı sıra Memur-Sen Genel Sekreteri ve Toç Bir-Sen Genel Başkanı Günay Kaya, Memur-Sen Genel Başkan Danışmanı Şahin Ali Şen ve Hukuk Müşaviri Av. Hüseyin Rahmi Akyüz de katıldı.
TBMM Anayasa Komisyonu’nda Yeni Anayasa’ya ilişkin Memur-Sen’in görüş, öneri ve çalışmalarını başlıklar halinde dile getiren Genel Başkan Gündoğdu, özetle şunları söyledi:
BAŞLANGIÇ BÖLÜMÜ
1961 Anayasası’yla anayasacılık terminolojimize dahil olan ve 1982 Anayasası ile devam ettirilen “Başlangıç Bölümü”ne; söz konusu bölüm “resmi ideoloji”nin manifesto belgesi olarak kullanılmaya devam edilmesi gibi bir risk oluşturacaksa, Yeni Anayasada yer verilmemelidir.
VATANDAŞLIK TANIMI
Hem mevcuttaki sorunların çözümü hem de gelecekte bu alana ilişkin sorunların çıkmaması adına, herhangi bir etnik grubun adını referans almaksızın, aksine bütün etnik grupların ortak nesnesi olan devletin adını referans alan bir vatandaşlık tanımına Yeni Anayasada yer verilmelidir.
LAİKLİK ALGISI, DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ, DİN EĞİTİMİ VE ÖĞRETİMİ
Anayasada siyasi bir ilke olarak yer verilecek laiklik, içeriği insan haklarıyla çelişmeyecek biçimde tanımlanmalıdır. Bu tanım, özgürlük boyutuna dayanmalı ve “devletin dinler ve inançlar karşısında tarafsızlığı” noktasında garanti oluşturmalıdır.
Yeni Anayasa, ilk ve ortaöğretim kurumlarında zorunlu nitelikteki “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersi yanında, kendi inancının gereklerini öğrenme imkânı verecek seçmeli dersler aracılığıyla din ve vicdan hürriyetini eğitim hakkıyla desteklemelidir. Yeni Anayasa bireye dinini öğrenme ve öğretme hakkı tanımalı, dini eğitim veren eğitim kurumları kurma-açma hakkı ile sivil alandaki dini örgütlenmeleri meşrulaştırmalıdır.
EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİNİN SAĞLANMASI
Vesayet iklimi mimarlarının önem ve değerini kavramakta hızlı davrandığı eğitim hakkı konusunda Yeni Anayasa, hem mevcut eğitim sisteminin vesayet pınarlarını kurutmak hem de özgür birey ve demokratik devlet hedefine varmayı hızlandıracak sivilleşme damarlarını açmak işlevi gören bir hüküm tesis etmek zorundadır. Yeni Anayasa bunu, başörtülü giyimi temel anayasal hak olarak gösterecek bir hükümle değil, inançlarının gereği olarak başlarını örtenler dâhil, hiç kimsenin –toplumun ahlaki bulmayacağı tercihler hariç- kılık-kıyafeti gerekçe gösterilerek eğitim hakkından yoksun bırakılamayacağı mesajını içeren bir hükümle tesis etmelidir.
YENİ ANAYASA’DA EĞİTİMİN DİLİ
Yeni Anayasa, eğitim dilinin resmi ve özel bütün eğitim kurumlarında ve bütün eğitim düzeylerinde Türkçe olmasına, etnik kimliklerin kendilerine has kültürel, sanatsal veya tarihi formlarının geleceğe aktarılmasına da imkân sağlayacak şekilde anadil öğretimine ilişkin seçeneklere eğitim sisteminde yer verilmesine yönelik bir hükmü içermelidir.
SİYASİ PARTİ REJİMİ VE SİYASET HAKKI
Yeni Anayasa; ayrıntılı düzenlemelere yer vermeksizin siyasi partileri millet iradesinin seslendiricisi olmak yönüyle demokrasinin vazgeçilmez unsurları ve demokrasinin varlığının delili olarak gördüğünü kabul ve ifade etmelidir. Siyasi partilerle ilgili davalar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın hazırladığı iddianamenin TBMM tarafından kabulü kaydıyla, Anayasa Mahkemesi tarafından görülmelidir.
SEÇME, SEÇİLME HAKKI VE TÜRKİYE MİLLETVEKİLLİĞİ
Seçme ve seçilme hakkına sahip olmak için 18 yaşını tamamlamış olmak yeterli olmalıdır. Temsilde adaletin sağlanması noktasında, seçim barajına ilişkin oranla doğru orantılı olacak ve yönetimde istikrar ilkesi bakımından risk oluşturmayacak şekilde Türkiye milletvekilliğine ilişkin bir hükme yer verilmesi uygun olacaktır.
MEMURLARA SİYASET HAKKI VERİLMESİ
Kamu görevlilerine siyaset yasağı getirilmesi, siyaset kurumunun ve seçmen kitlesinin, yüksek donanımlı, ülke ve toplumun sorunlarını bilen bireylerden hem genel ve hem de yerel düzeyde yararlanmasının önüne geçildiği tartışmasızdır. Kamu görevlilerine getirilen siyaset yasağına son verilmelidir.
SENDİKAL HAKLAR VE MEMURLARA TOPLU SÖZLEŞME VE GREV HAKKI
İşçi sendikacılığının yıllardır kullandığı gerçeğini görmezlikten gelmesi istenerek kamu görevlileri sendikacılığına sendikal haklar üçlüsünün sonuç getiren ve kazanım üretenleri olan “toplu sözleşme” ve “grev” haklarını çok gören anayasal tercih hatasından Yeni Anayasayla birlikte vazgeçilmelidir. 2010 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliğiyle elde edilen “toplu sözleşme” hakkının eksik yönü, Yeni Anayasa’da kamu görevlilerine de grev hakkı verilmesi suretiyle tamamlanmalıdır.
KADIN VE KADIN HAKLARI
Yeni Anayasa, insan hak ve özgürlüklerinin bütün kadınlar için yaşanabilir bir durum olarak gerçekleşmesi için teminatla yetinmemeli, bu anlamda yasa koyucuyu bağlayıcı taahhütler de içermelidir. Eğitim hakkından çalışma hayatına, siyaset hakkından kamu hizmetlerine girme hakkına kadar, mevcut itibarıyla kadınların aleyhine olan fiili durumları “insan onuru” ekseninde ve kadın-erkek ve kadın-kadın eşitliğini sağlama hedefiyle kadına yönelik ayırımcılığa son vermelidir.
YENİ ANAYASA İÇİN DEVLETİN VE CUMHURİYETİN NİTELİKLERİNE DAİR ÇERÇEVE
Yeni Anayasada resmi dilin “Türkçe”, başkentin “Ankara”, milli marşın “İstiklal Marşı” ve bayrağın “Beyaz Ay Yıldızlı Albayrak” olduğu ifade edilmelidir.
CUMHURBAŞKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI
Cumhurbaşkanlığı Yeni Anayasa’da demokatik parlementer rejimle uyumlu bir hale getirilmelidir. Bu çerçevede il müdürünün atama kararnamesine imza atan Cumhurbaşkanı tasarımı yeni anayasada yer almamalıdır. Cumhurbaşkanının yetkilerinde daraltmaya gidilmeli ve özellikle anayasa değişikliklerini veto etme yetkisi olmamalıdır.
YENİ ANAYASADA MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIĞI
Anayasa yapım sürecinde, dokunulmazlığın nispi, yasama sorumsuzluğunun mutlak olması durumu, içeriği de ifade edecek şekilde sıklıkla vurgulanmalıdır. Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ya da kapsamının daraltılmasına yönelik Yeni Anayasa önerisi geliştirememek, siyaset kurumu üzerinde tahakküm riski oluşturmayacağı konusunda güven vermeyen yargı sisteminin geçmişteki uygulamaları referanslıdır. Bu bakımdan, bu konuda güven telkin eden yargı sistemine, yargı organ ve mensuplarına ulaştığımızda kapsamının daraltılmasını veya tamamen kaldırılmasını değerlendirmek kaydıyla, Yeni Anayasa, yasama dokunulmazlığının mevcut haliyle devam etmesini sağlayacak bir hükmü en azından şimdilik barındırmalıdır.
YARGI REFORMU
Yeni Anayasa, Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler dahil, istisnasız bütün idari işlemlere karşı yargı yolunu açmalıdır. Bu çerçevede, HSYK kararlarına karşı, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kuruluna itiraz yoluna başvurma hakkı verilmelidir. Askeri yüksek yargı organları tasarımından vazgeçilerek iki başlı yargı sistemine son verilmeli, “askeri disiplin mahkemeleri” hariç, askeri mahkemeler kaldırılmalıdır.
SİLAHLI KUVVETLERİN ANAYASAL KONUMU VE YÜRÜTME İLE İLİŞKİSİ
Genelkurmay Başkanının ataması, Milli Savunma Bakanlığı’ndan başlayan bir süreçle ve üçlü kararnameyle gerçekleştirilmeli ve bu suretle Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalıdır. Yüksek Askeri Şura, anayasal kurum olmaktan çıkarılmalı ve icrai kararlar alma ehliyetine son veren ve nihai kararların siyasi irade tarafından verilmesini öngören bir yapıya kanuni düzenleme aracılığıyla kavuşturulmalıdır.
ANAYASAL KURUMLARIN KALDIRILMASI
Milli Güvenlik Kurulu, anayasal kurum olmaktan çıkarılmalı ve üyelerini belirleme konusunda siyasi iradeye takdir yetkisi öngören bir kurgu içerisinde kanunla düzenlenmelidir. Yeni anayasa, milli güvenlik siyasetini ve stratejisini belirlemek yetki ve görevinin bütün unsurlarıyla Bakanlar Kuruluna ait olduğunu belirlemenin yanı sıra, kim ya da kimlerden tavsiye alacağı konusunda –siyasi sorumluluğun asli muhatabı olan- Bakanlar Kuruluna değişik tercihler kullanabileceği bir hareket alanı bırakmalıdır. Bunun yanında, bu kapsamda, daha önce ifade edilen MGK ve YAŞ başta olmak üzere HSYK, YÖK, TRT, RTÜK, Türk Tarih Kurumu ve benzeri anayasal kurum sıfatıyla koruma altına alınan kurumların hiç birine Yeni Anayasa’da yer verilmemelidir.
Genel Başkan Ahmet Gündoğdu’nun TBMM Anayasa Komisyonu Üyeleri’ne sunduğu raporun tamamı için tıklayınız