KONFEDERASYON HABERLERİ
Örgütlü Mücadelenin Öncü Kadınları İstanbul'da Buluştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, kadınların milletçe elde ettiğimiz başarının en büyük ortağı olduğunu ifade ederek, “Yıllardır milletçe ortaya koyduğumuz iradeyi artık kurumsallaştırmak zorundayız. Vesayetlerin ve medya kartellerinin değil, milletin gerçekten hâkim olduğu bir düzen tesis etmeliyiz” dedi.
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen’li kadınların 28 Şubat’ın en soğuk, en karanlık günlerinde ve 15 Temmuz’da meydanlarda destan yazdığını belirterek, “Elleriniz yumruk, dilinizde direniş marşları ve tekbirlerle bin yıl sürecek denilen darbeyi yokluğa mahkûm ettiniz. Tarihi yasağın tarih olmasına vesile olan örgütlü güç olarak tarihe geçtiniz. Bu bereketli mücadeleyle tarihe not düşerek, sarsılmaz inancın, yıkılmaz direncin, inmeyen yumrukların sembolleri olarak, bu ülkenin Rosa Parks’ları, Rachel Corrie’leri oldunuz” şeklinde konuştu.
Eğitim-Bir-Sen 4. Eğitimci Kadınlar Buluşması, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, milletvekilleri ve Şube Kadın Komisyonları üyelerinin katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirildi.
Programın açılışında konuşan Emine Erdoğan, kadınların milletçe elde ettiğimiz başarının en büyük ortağı olduğunu dile getirerek, “Yıllardır milletçe ortaya koyduğumuz iradeyi artık kurumsallaştırmak zorundayız. Vesayetlerin ve medya kartellerinin değil, milletin gerçekten hâkim olduğu bir düzen tesis etmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Kadınlar elde ettiğimiz başarının en büyük ortağıdır
Erdoğan, önümüzdeki günlerin kurumsallaşma adına son derece önemli olduğunun altını çizerek, “Bu yolda kadınlar olarak yine çok önemli sorumluluklarımız var. Son 15 yıllık mücadelede kadınların çabası çok önemli bir yer tutmuştur. Kadınlar milletçe elde ettiğimiz başarının en büyük ortağıdır. Kapı kapı dolaşarak insanlara dertlerimizi anlattığımız günleri hatırlayın. Nice ezberleri bozduk hep birlikte. Bizi yok saymak isteyenlere, ‘hayır biz de varız’ dedik. O günlerin heyecanı halen yüreğimde tazeliğini koruyor. İnşallah yine aynı heyecanla gayretimize devam edeceğiz” diye konuştu.
Demokrasi mücadelesinde kadınların çok önemli yeri olduğunu belirten Erdoğan, “Kadınlarımız yeri geldiğinde görünmez aktörler olmayı kabullenerek tüm dünyaya örnek olacak bir kadın hareketi başlatmışlardır. Şayet bir kadın tarihi yazılacaksa Türkiye’deki kadın ve sivil toplum konusu hiç atlanmaması gerek bir konudur. Başörtüsü başta olmak üzere çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hakları elinden alınan kadınlarımız sivil toplum kuruluşlarında güçlerini birleştirmişlerdir” dedi.
Eğitim planlarımızı değişimi göz önüne alarak yapmalıyız
Vakıf ve derneklerin adeta bir okul olduğuna dikkat çeken Erdoğan, şunları söyledi: “Okuma programlarından sosyal organizasyonlara, kadınlarımız kendilerini bugünlere çok iyi hazırlamıştır. Bu sağlam temel üzerinde sabrederek bugünün milletvekilleri, akademisyenleri, yazarları, sanatçıları olmuşlardır. Sanattan siyasete, akademiden bürokrasiye ruhu bu kutlu maya ile mayalanmış yeni nesillere ihtiyacımız var. Eğitim-Bir-Sen çatısı altındaki tüm eğitimcilere çok önemli sorumluluklar düşmektedir. Hem bu mücadele ruhunu korumak hem de değişimle gelen sorunlarımıza çözümler üretmek durumundayız. Yeni bir çağa girdik. Bütün eğitim planlarımızı bu değişimi göz önüne alarak yapmalıyız. Ama bunu yaparken kadim bilgiyi güncelleyerek bugüne taşımalıyız. Bugün çocuklarımıza verdiğimiz eğitim geleceğimizin aynasıdır. Evlatlarımızı teknolojinin esaretinden kurtararak kabiliyetlerini açığa çıkaran bir anlayışla yetiştirelim.”
Yalçın: Kadınlarımız medeniyetimizin temel taşlarıdır
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, kadın buluşmasının, yepyeni bir Türkiye’yi, yepyeni bir dünyayı inşa yolunda durup dinlenmeksizin ter döken, bu hedeflerin ancak en doğru eğitim sistemi ve dava bilinçli eğitim kadrolarıyla mümkün olacağının şuuruyla hareket eden, eğitimci kadınlar perspektifiyle ve bilinciyle milletin ve ümmetin diriliş sürecine ‘yeni umutlar ve ufuklar’ yükleyen; adaletin, refahın, barışın, kardeşliğin hâkim olduğu bir dünyanın kendi ellerinde şekilleneceğinin bilincinde olmanın öz güveniyle yürüyen, yeni bir şahlanışa, topyekûn uyanışa, kadın örgütlenmesinde zirveye doğru çıkışa kapı aralayacağına inandıklarını ifade ederek, “Çeyrek asırlık mücadelenin kurucu kadrosunda yer alan Gülderen Kuyucu, Nazire Keten ve Yurdagül Aydoğan’dan aldıkları bayrağı onur ve heyecanla dalgalandıran teşkilatımızın siz değerli öncülerini ve sizin şahsınızda bütün kadın teşkilatımızı en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Bu ülke zorluklar hatta imkânsızlıklar içinde bir toplumun yüksek fedakârlıklarıyla kuruldu. Kadınlarımız mücadelecidir, yüreklidir, yiğittir. Kadınlarımız, en karanlık zamanlarda çerağ oldular! En yokluk zamanlarında bereket oldular. Korku zamanlarında cesaret, zulüm zamanlarında direniş oldular. Kadınlarımız bu topraklarda ‘fedakarlık’ demektir. Fedakârlık mücadelemizin ayrılmaz parçasıdır” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin ve dünyanın Büyük Erdemliler Ordusu oldunuz
Kadınların medeniyetimizin temel taşları olduğunu kaydeden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “İslam kadınları, Havva annemizden bugüne hep yolumuzun yön levhaları, işaret taşları olmuşlardır. İnsanlık medeniyetinin eş kurucusu, medeniyet, insanlık ve insanlaşmanın rahmi olan Havva annemiz; temizliğin, iffetin, mücadelenin, adanmanın sembolü Hazreti Meryem, ilk Müslüman, İslam davasının ilk finansörü, Peygamberin ilk yardımcısı, ilk istişare üyesi, Peygamberin namazının ilk cemaati, teslimiyet ve güvenin simgesi Hz. Hatice; nezaketi ile Hz. Ayşe; asaleti ve itiraz etmekten çekinmeyen dirayetiyle Hz. Zeynep’ten aldığı medeniyet dersini bugünlere taşıyan teşkilatımızın siz muhterem kadınları İslam Kadını formunu ve ruhunu günümüze taşımaktasınız. Aynı ruhu İstiklal Mücadelesi’ne taşıyarak tarihin altın abideleri olan Erzurumlu Nene Hatun’un, Tarsuslu Kara Fatma’nın, Şerife Bacı’nın, Erzurumlu Kara Fatma’nın, Adanalı Rahmiye Hanım’ın, Gördesli Makbule Hanım’ın, Kılavuz Hatice, Naciye Nine, Senem Ayşe, Halime Çavuş, Süreyya Sülün Hanımların ruhunu ve bilincini günümüzün İstiklal Mücadelesi’ne taşıyanlarsınız. 15 Temmuz’da, bu tarihin aziz sayfalarından süzülerek çıkıp gelen, eşinin kamyonunun şoför koltuğuna geçerek mahalle sakinlerini kamyonuyla direniş alanlarına taşıyan Şerife Boz ve tankların karşısına tek başına çıkan Safiye Bayat’larsınız. 28 Şubat’ta, örselenen, turnikelere sıkıştırılan, ikna odalarında imha süreçlerine tabi tutulan, hayalleri alınan ve gelecekleri çalınan, kamusal alan işkencesiyle ‘devlet tarafından şiddet’ uygulanan siz kadınlarımız, direnişin, inancın, erdemin ve özgürlüğün sembolleri olarak yılmadınız, yıkılmadınız, yepyeni bir Türkiye’nin kapısını açtınız. Karda kışta, soğukta 12 milyon 300 bin imza için ter akıtan teşkilatımızın cesaret ve fedakârlık örnekliğini sergilediniz. 28 Şubat’ın en soğuk, en karanlık günlerinde meydanlarda destanlar yazarak, elleriniz yumruk, dilinizde direniş marşları ve tekbirlerle bin yıl sürecek denilen darbeyi yokluğa mahkûm ettiniz. Tarihi yasağın tarih olmasına vesile olan örgütlü güç olarak tarihe geçtiniz. Bu bereketli mücadeleyle tarihe not düşerek, sarsılmaz inancın, yıkılmaz direncin, inmeyen yumrukların sembolleri olarak, bu ülkenin Rosa Parks’ları, Rachel Corrie’leri oldunuz. Sendikal mücadelesini yürütürken insanlık ailesinin öznesi olma bilinciyle hareket ederek, ‘Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var’ projesiyle 25 bin yetimi kardeşi kılan, ‘İnfak vakti’ diyerek mazlum ve mağdurlar için yardıma koşan, ‘Yeniden Büyük Türkiye’ ve ‘Adil Bir Dünya İçin’ umudu ifade eden sizler, Türkiye’nin ve dünyanın Büyük Erdemliler Ordusu oldunuz.”
Yeni bir seferberlik hamlesi başlatıyoruz
Örgütlü mücadelelerinin her geçen gün daha da büyüdüğünü ifade eden Yalçın, “14 Şubat’ta 25. yılımıza giriyoruz. Dile kolay, çilelerle, kazanımlarla dopdolu tam çeyrek asırlık bir mücadele tarihi yazdık. Mücadelede 25. yılımız münasebetiyle bu yılı ‘Vefa’ yılı ilan ederek 11 Şubat’ta Ankara’da buluşuyoruz. Geleneksel hale getirdiğimiz ‘Kısa Film Yarışması’nın üçüncüsünü vefa temalı yaptık ve 11 Şubat gecesi yarışmamızın kazananlarını açıklayarak ödüllerini takdim edeceğiz. Teşkilat olarak, Memur-Sen’in tüm yönetici kadrolarıyla Antalya’da ‘Büyük Türkiye Buluşmamız’ ile 1 milyon olan sayımızı 1 milyon 111 bin 111 yapmak için yeni bir seferberlik hamlesi başlatacağız” diye konuştu.
İstikrarlı bir Türkiye için sistem değişikliğine ‘Evet’ diyeceğiz
Referanduma giden ülkemizde, tıpkı 2010 referandumunda olduğu gibi inisiyatif alacaklarını ve bilfiil ter akıtmak için alanlarda olacaklarını dile getiren Ali Yalçın, şöyle konuştu: “İstikrarlı bir Türkiye için sistem değişikliğine ‘Evet’ diyeceğiz. Bize ‘niye evet diyorsunuz’ diye soruyorlar. Tarafsız mahkeme fikrine niye hayır diyelim! HSYK’nın sayısının azaltılmasına niye hayır diyelim! 18 yaşında seçilme hakkının verilmesine niye hayır diyelim! Koalisyonların sandıkta kurulduğu bir Türkiye için, bürokratik oligarşinin ortadan kalktığı bir Türkiye için, 28 Şubat, 367 krizi, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz kaos planlarına imkân vermeyen bir Türkiye için referandumda ‘Evet’ diyeceğiz. Algı çeteleri yine işbaşındalar ve ‘Tek Adam’lıktan dem vuruyorlar. Bizler ‘Tek Adam’lığın ne olduğunu CHP iktidarı dönemlerinden biliyoruz. Her işlemine karşı dava açılabilecek bir Cumhurbaşkanı nasıl ‘Tek Adam’ olabilir? Cumhurbaşkanlığı ülkenin en risksiz makamıyken şimdi en riskli, en sorumlu kurumu haline getiriliyor. Güçlü liderlik, güçlü Türkiye mefkûresiyle referandumda ‘Evet’ diyeceğiz ve bunun için çalışacağız.”
Saatin zembereğini yeniden kurmak vaktidir
15 Temmuz işgal ve darbe girişimi karşısında hesapsız ve tereddütsüz bir şekilde alanlara ilk çıkan, meydanlara ilk akan teşkilat olarak, ihanetin karşısında doğruluğun, işgalin karşısında direnişin, komplonun karşısında teyakkuzun, hesapların karşısında hesapsızlığın teşkilatı olarak davalarının inşa, bütünleme ve büyütme davası olduğunun altını çizen Yalçın, “Davamız, millet ve ümmet davasıdır. İfsada karşı ıslah, ‘cahiliye’ye karşı bilgelik davasıdır. Yok etme değil, yaşatma davasıdır. Bencillik karşısında diğerkâmlık davasıdır. Davamız, sömürü karşısında direniş, vurgunculuk karşısında alın teridir. O halde, bereketi ve heybeti daha da büyütmek için saatin zembereğini yeniden kurmak vaktidir. Ey ekmeğin, emeğin, ıslahın, tevhidin, bilginin erleri! Sizler de adil ve müreffeh bir dünya için, tek başına beklemeyi değil, yan yana durarak kol kola girerek bereketlenmeyi ve örgütlenmeyi seçtiniz. Malik bin Nebi ‘Ruhunu değiştir tarih değişsin’ demişti. Tarihi değiştiren yürüyüşümüz kutlu olsun” diyerek sözlerini tamamladı.
Öçal: Kadın birlikteliğinin, kararlılığının ve suhuletinin önemini haykırmak amacıyla bir aradayız
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Habibe Öçal, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu kritik süreci değerlendirip vatanımızın ve milletimizin bekasına kast edenlere karşı, kadın birlikteliğinin, kararlılığının ve suhuletinin önemini haykırmak amacıyla bir araya geldiklerini belirterek, “Bizler ülkemizin eğitimcileri olarak kaygısı olan kadınlarız. Omuzlarımızda ağır bir yük ve toplumsal sorumluluklarımız var. Büyük bir teşkilatın mensupları olarak Konfederasyonumuzda 1 milyona ulaşan üye sayımızın 400 binini kadınlar oluşturmaktadır. Eğitimciler Birliği Sendikası olarak ise 432 bin üyenin 185 bini kadın eğitimcidir. Bugün ülkemizde 81 ilde üniversiteler de dahil, eğitim sahasının tamamında örgütlenmemizi tamamlayarak teşkilatlanmanın en güzel örneğini sergiliyoruz. Bizler kadın sendikacılar olarak çalışanların haklarının ve kazanımlarının peşinde olmanın yanında, mazlumların ve mağdurların da sesi olmaya devam ederken, gücümüzü örgütlü yapımızdan ve halkımızdan almaktayız” dedi.
Çalışma hayatında birtakım beklentilerimiz var
Çalışan kadınlar olarak çalışma hayatında birtakım beklentilerinin olduğunu kaydeden Öçal, “Öncelikli olarak analık haklarımızı tam olarak kullanmak istiyoruz. Yarı zamanlı çalışma uygulamasının özel sektörde olduğu gibi kamuda da bir an önce hayata geçirilmesi hızlandırılmalıdır. Engelli çocuğa sahip çalışanların, gelir düzeyine bakılmaksızın engel durumuna göre, bakım ücretinden faydalanmalarını talep ediyoruz. Bunun yanında, doğum ve süt izinlerimizde kısmi iyileştirmeler yapılmıştır. Ancak bu sürelerin uzatılması, kreş ve çocuk bakımevlerinin ivedilikle açılarak çalışan annelerin iç huzurunun sağlanması gerekmektedir. Ancak biz biliyoruz ki, eğitimci kadınlar olarak bütün iyileştirmelerin, bütün kazanımların üstünde bir değer var ki, bu da ülkemizin varlığı, birlik ve beraberliğimiz. Bizleri darbe ve kaos kültürüne alıştırmaya çalışanlar bir gerçeği unuttular. O da inanç ve medeniyet değerlerine bağlı, inançlı halk iradesidir” ifadelerini kullandı.
Bizi dize getirmek isteyenlere kocaman bir hayal kırıklığı armağan ediyoruz
Kararlı, cesur direnmelerden sonra baskı ve darbelerin dayattığı karanlıklardan aydınlığa çıkan Türkiye’nin demokratik kazanım ve zaferinde örgütlü kadın hareketlerinin hayati önem taşıdığını söyleyen Öçal, şöyle devam etti: “Kadınlar daima kendileri üzerinden sürdürülen ideolojik kuşatma karşısında direnç göstermişlerdir. Bin yıl sürmesi kurgulanan yalanın 28 Şubat zorbalığı, bin yıldan fazla süren ve sürecek olan gerçek bilinç tarafından sonlandırılmıştır. Hak ve özgürlükler anlamında Türkiye’nin gerçek ve asıl kazanımlarıyla, örgütlü yapısı ile Eğitim-Bir-Sen’in ve kadın üyelerimizin şuurlu dayanışması ve direnişi 28 Şubat ve başörtüsü zulmünde bütün bir millete öncü olmuştur. Aynı kararlılık ve duyarlılığı yine derin odakların 15 Temmuz’daki ihanet ve işgal girişimi karşısında göstermekten bir saniye bile tereddüt etmedik. O gün kalbi iman ve Türkiye sevdasıyla çarpan her mübarek insanımız gibi bizler de istiklal ve istikbalimiz için sokaklara, tankların, ağır silahların, uçakların, ateş ve bombaların karşısına çıktık. İşte buradan bütün bir Türkiye’ye, bütün dünyaya ilan ediyoruz; and olsun, yemin olsun ki, biz kadını ve erkeği ile bütün bir Türkiye olarak yöneldiğimiz bu kutlu yolda bir adım geri atmayacağız. Asla inancımızı ve özgürlüğümüzü müzakere konusu yapmadık, yapmayacağız. Bize diz çöktürmek isteyenlere buradan kocaman bir hayal kırıklığı armağan ediyoruz. Çünkü bizler kadınız, bizler anayız. Bizler Anadolu’yuz.”
Artık ‘cellâdımıza gülümsemeyeceğiz’
Değersizlikten başka bir şey üretmeyen modern acımasızlığın, en öldürücü araçlarla asker, sivil, yaşlı, kadın, erkek çocuk, genç demeden şehirlerin altını üstüne getirdiğini belirten Habibe Öçal, sözlerini şöyle tamamladı: “Kültür ve medeniyet varlıklarını, umutları, özlemleri, aşklarıyla, sevdalarıyla birlikte bütün bir insanlık katlediliyor. Bugün sadece Suriye’de kimyasal ve varil bombalarıyla, füzelerle, katledilen insan sayısı beş yüz bine yaklaşmıştır. Felaketten kaçıp ülkemize sığınan 3 milyon Suriyeli, onlarca ülkenin nüfusundan fazladır. Bu katliam kimin eseridir? Sözde medeni dünyanın öncüleri olan devletler ve onların politikaları, katliama uygun ortam ve imkân hazırlayarak, mazlumları oyalayarak, zalimleri cesaretlendirmektedir. Dünyanın vicdanı daha ne kadar susacak? Afganistan’da, Irak’ta, Mısır’da, Myanmar’da, Doğu Türkistan’da, Yemen’de, Filistin’de, Gazze’de benzer durumlar yaşanıyor. Gazze’de ağzında emziğiyle İsrail füzesiyle öldürülen çocuğun, Orta Doğu’nun bütün annelerinin suçu, günahı nedir? Hangi kadın sorunundan, hangi kadın hakkından bahsediliyor? Yoksa bir kadın veya çocuk Müslüman olunca ölümden, üstelik feci şekilde öldürülmekten başka bir hakka sahip değil mi? Bizler bu ülkenin kadınları olarak İsmet Özel’in ifadesiyle artık ‘cellâdımıza gülümsemeyeceğiz.’ Haksızlığa karşı kalbimiz canlı, diri kalsın. Hiç değilse özlemlerimizde ve söylemlerimizde özgür olalım. Tertemiz, dipdiri, kalplerimizle yeni hayatlarda buluşmak dileğiyle her birinizi muhabbetle selâmlıyorum.”
Erdoğan’a fahri üyelik belgesi verildi
Konuşmaların ardından Genel Başkan Ali Yalçın, Emine Erdoğan’a fahri üyelik belgesi takdim etti.