ARŞİV
Sivil Toplum Yaklaşımını Hayata Geçirmek
Dünya üzerinde, sivil toplum yaklaşımını hayata geçirmeden demokrasisini tekemmül ettirmiş bir sistem olmadığı gibi demokrasinin asgari standartlarına kavuşmadan sivil toplum yaklaşımını hayata geçirmeyi başarmış bir sistem de bulmak mümkün değildir.
Neredeyse her on yılda bir demokratik parlamenter sistemi hedef alan başarılı/başarısız militer itaatsizliklere ve hukuk ihlallerine sahne olan ülkemiz açısından, sivil toplum ve demokrasi arasındaki bu etkileşimi olumlu bir sonuç elde edecek biçimde hayata geçirmek noktasında sivil toplum kuruluşlarına oldukça büyük görevler düşmektedir.
Diğer taraftan, demokratik sistemi ortadan kaldırmaya ve millet iradesini yok saymaya yönelik benzer girişimlerin oluşmasına engel olacak önemli parametrelerden biri de hiç kuşkusuz, demokrasiyi özümsemiş sivil toplum kuruluşlarının sayısı ve gücüdür.
Bu bilinçle, Türkiye’nin en büyük kamu görevlileri konfederasyonu olmamızı, milleti ve iradesini yok saymayı hedefleyen planlara ve eylemlere sessiz kalmama sorumluluğumuzun, kuruluşumuzun temelini ve kuruluşumuzdan bu yana ortaya koyduğumuz görüş ve eylemlerin anafikrini oluşturan “Özgür Birey, Demokratik Devlet, Güçlü Türkiye” idealini somut gerçeğe çevirme azmi ve kararlılığımızın daha da artmasına gerekçe olarak gördük.
Kendisine hizmet edecek devleti ve cumhuriyeti “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyerek var eden bir milletin, “daha fazla özgürlük” talep ettiği için mevcut özgürlüklerinin elinden alınmasına, “daha fazla demokrasi” dediği için iradesinin yok sayılmasına; gücünü ve değerlerini milletinden, medeniyet değerlerinden almış, tam ve koşulsuz demokrasiye inanmış Memur-Sen Konfederasyonu olarak seyirci olamazdık, sessiz kalamazdık. Bu bağlamda, alanında uzman, yerli ve yabancı bilim ve düşünce adamları ile gazetecilerin ve siyaset dünyamızın önde gelen isimlerinin katılımıyla ve Sayın Başbakanın teşrifiyle “Uluslararası Demokrasi Kongresi”ni gerçekleştirdik.
Bu anlayış içerisinde, bütün kural ve kurumlarıyla hayata geçirilmiş tam ve koşulsuz demokrasiyi, Kaf Dağı’nın arkasından kurtararak ülkemiz ve insanımız açısından yaşanır bir durum haline getirmek adına; Türkiye’nin gündeminde yer edinen ve toplumun ortak talebi haline gelen “yeni, sivil ve demokratik bir Anayasa” konusuyla ilgili çalışmalara katkı sağlayacağı düşüncesiyle “Sosyal Politika” dergimizin bu sayısını “Anayasa Değişikliği ve Yargı Reformu” konusuna ayırdık.
Çünkü, “demokratik devlet ve toplum olmak” hedefine ulaşmanın vazgeçilmez gereklerinden biri, insan hak ve özgürlüklerini önceleyen, evrensel hukukun temel ilkelerini içselleştirmeyi başarmış, cübbelerini resmi ideolojinin üniforması olarak gören ve görevini bu doğrultuda yerine getiren yargı mensuplarından arınmış, devleti korumak amentüsünden kurtulmuş bir yargı sistemi oluşturmak ve bu sistemin varlığı için gereken reformları gerçekleştirmek olduğuna inanıyoruz.
Umuyoruz ki; yukarıda belirtilen nitelikte bir yargı sistemine ve bu sistemi var etmek için gereken reformlara dair bilgi, tespit ve önermeler içeren makaleleriyle dergimizin bu sayısı, konuyla ilgilenenlerin ve yetkililerin bu alanda yürütecekleri çalışmalarda kullanabilecekleri bir başucu kaynağı olacaktır.
Kökeni, inancı ve ideolojisi ne olursa olsun bütün vatandaşlarına karşı su-i zanı terk etmiş ve hüsn-ü zanı hakim kılmış demokratik sosyal hukuk devletine ulaşmamızı sağlayacak, özellikle yargı sistemini resmi ideolojiyle beslediği önyargısından ve “özgür birey” kaygısından kurtaracak yeni ve sivil anayasanın ivedilikle yürürlüğe konulması dileğiyle dergimizin bu sayısında birikimlerini bizimle paylaşan herkese şükranlarımızı sunuyoruz.
Kamuda Sosyal Politika Dergisi'nde (Sayı:13) yayınlanan makalesi...)