TOÇ BİR-SEN
Toç Bir-Sen Akademi Payitaht İstanbul’da Gerçekleştirildi
Toç Bir-Sen Akademi’nin Birinci Dönem İkinci Kur Programı, Payitaht İstanbul'da gerçekleştirildi. Dört gün süren eğitim programı Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile başladı. Kur’an ziyafetinin ardından programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Toç Bir-Sen Genel Başkanı Hüseyin Öztürk sözlerine; Memur-Sen Kurucu Genel Başkanı Mehmet Akif İnan’a, Toç-Bir-Sen’in bugünlere gelmesinde alın teri, emeği bulunan, Tahsin Suda, Serdar Güllüoğlu, Remzi Şanlı, Yılmaz Osanmaz ve Lütfi Bilbay’a, ebediyete irtihal etmiş dava ve yol arkadaşları ile bu millet ve devlet için gözlerini kırpmadan şehadete yürümüş kahraman Mehmetçiklerimize rahmet dileyerek başladı.
“İstanbul Ülkemizin En Değerli Marka Şehridir”
Konuşmasında İstanbul’un sadece ülkemiz için değil tüm Dünya için de stratejik bir öneme sahip olduğunun altını çizen Genel Başkan Öztürk, bu nedenle Akademi Programının II. Kur’unu Payitaht İstanbul’da yaptıklarını belirterek; “Toç Bir-Sen Akademi’nin temellerini geçtiğimiz yıl Amasya’mızda atmıştık. Çünkü Amasya; Kültürlerin iç içe geçtiği, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan emanet, asırlar boyunca Osmanlı’ya şehzadeler, sultanlar, paşalar yetiştiren bir şehirdi. Akademimizin 1. Dönem 2. Kurunda ise Payitaht Şehrimiz İstanbul’umuzdayız.
İstanbul bizim sadece nüfus bakımından en büyük şehrimiz değil, aynı zamanda ülkemizin en değerli marka şehri. İstanbul sadece devletler ve medeniyetlere beşiklik yapan, üreten bir şehir değildir. İstanbul aynı zamanda tüm farklılıkları bünyesinde barındıran bir şehirdir. Burada Türkiye’nin 81 vilayetini görürsünüz. İstanbul Türkiye’nin özetidir diyoruz, burada Türkiye’yi görürsünüz. Bu şehirde dünyanın yüzlerce ayrı ülkesine dair renklere rastlarsınız. Hemen şuracıktan Sultanahmet’e çıkın, Sultanahmet’e çıktığınız zaman orada dünyayı görürsünüz. Tüm bu farklılıkların İstanbul’da ahenk içinde, uyum içinde, huzur içinde birbirlerini tamamlayarak yaşıyor olmaları bu şehrin asıl zenginliğidir, asıl özgünlüğüdür. İstanbul; “Sevgililer Sevgilisi Hz. Muhammed (S.AV)’in “Kostantiniye bir gün fetih olunacaktır, onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur”’ övgüsüne mazhar bir şehirdir. Allah o fetheden komutandan, onu fetheden ordudan razı olsun.
Rabbimiz, bu aziz şehri korusun, bu aziz şehrin minarelerini ezansız bırakmasın. Bu şehri her daim bizim sancağımız eylesin” dedi.
“Büyük Davalar Adanmış, İnanmış Yiğitlerle Yürür”
Konuşmasında katılımcı gençlere; “Kendisinin bir diriliş eri olduğuna inanmış genç arkadaşlarım” diyerek seslenen Öztürk, iyi bir teşkilatçının haksızlık karşısında hiçbir zaman sessiz kalmayacağını, nemelazımcı davranmayacağını söyleyerek “Sessizliği seçenler, bir kenarda duranlar, bana ne diyenler yenilgiyi baştan kabul edenlerdir. Bizler bir diriliş yolunun erdemlileri olarak bulunduğumuz yerde mücadeleye önce kendimiz atılmalı, önce kendimiz inanmalı ve önce kendimiz adanmalıyız. Kendimizin öne atılmadığı yolda, arkamızdan gelecek olanların da yola atılmasını bekleyemeyiz” dedi.
Öztürk konuşmasını şöyle sürdürdü: “Unutmayın; Her davada yola inanmış birkaç kişiyle çıkılır. Yolun ileriki duraklarında kalabalıklar karışır onlara. Sıkıntılar, mahremiyetler, mahkûmiyetlerle kalabalıktan geriye sadece “dava adamları" kalır. Aynı zamanda teşkilat adamı olarak niteleyeceğimiz bu insanların kendilerine özgü bir takım vasıfları ve onları dava eri yapan nitelikleri vardır.
Öncelikle, teşkilatçı güçlü bir imana sahip olmalıdır. Böyle bir kimsenin Allah'a iman ve güveni mükemmel olursa, inandığı bu yolda başarısı kaçınılmaz olacaktır.
Teşkilat erinin inancı sağlam olursa, salih amellerle ahiretini süslerse iyi bir dava adamıdır demektir. O bir teşkilat mensubu olduğunu hiçbir zaman zihninden çıkarmamalıdır. Bu düşünce onu her zaman davasına sahip çıkma hususunda güçlü ve zinde tutacaktır.
Teşkilatçı, davasının hedeflerine ulaşması için çok büyük bir mücadele azmine sahip olmalıdır.
Teşkilatçı, sabırlı ve kararlı olmalıdır, zira mücadelesinde ve hedeflerine doğru giderken direniş ve sabır göstermek zorundadır.
Teşkilatçı düşüncesinde ve çalışmalarında istikrarlı olmalıdır. Fikir sahibi bir insan olarak düşüncesinde zikzaklar çizmemelidir. Böylelikle davaya olan bağlılığında ve sahip olduğu duruş ve düşüncesinde ısrarlı ve kararlı olacaktır.
Teşkilat eri istişareye büyük önem vermeli, her işinde istişare mekanizmasını çalıştırmalıdır.
Teşkilatçı her zaman dikkatli olmak zorundadır. Dünya makam ve mevkilerine, nimetlerine ve zevklerine karşı dikkatli ve uyanık olmadığı zaman birilerinin onu yanlışlıklara ve yanlış yollara sürüklemesi her an mümkündür.
Teşkilat eri samimi olmalıdır. Hesap içinde olmamalı ve arkadaşlarını yarı yolda bırakmamalıdır.
Teşkilatçı çalışkan ve hareketli olmak zorundadır. Dava adamı tembel ve hantal olmamalı, bir taraftan iyi okumalı, kitaplarından uzak kalmamalı diğer taraftan da gerektiğinde toplumsal hareket ve eylemlerin içinde olmalıdır.
Teşkilatçı başarılı olmak istiyorsa kesin olarak çok cesur olmalıdır. Cesur olan hayat sürer ve izzet içinde yaşar. Korkaklar ise, zillet içinde yaşar ve asla ileriye bir adım atamazlar.
Teşkilatçı düşmanlarına karşı sert ve şiddetli dava arkadaşlarına karşı dürüst ve merhametli, birlikte yola çıktıklarına karşı şefkatli ve müsamahakâr olmalıdır.
Teşkilatçı, davası ve inancı için fedakâr olmalıdır. Fedakarlık olmadan bu işlerin yürümeyeceğini bilmelidir.
Ve her şeyden evvel teşkilatçı dürüst olmalıdır. İşinde, davasında ve insanlarla olan ilişkilerinde dürüst ve güvenilir olmalıdır.
Bu programımızın meşalesi olacak ve bizleri ileriye taşıyacak muştumuz; ‘Büyük davalar adanmış, inanmış yiğitlerle yürür.’ Ne mutlu adanmışlara ve inanmışlara.”
“Merkezimiz İnsan, Gayemiz İnsanca Yaşamdır”
Konuşmasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Genel Başkan Öztürk; Memur-Senliler, Toç Bir-Senliler olarak meydanlarda sadece kendi hakları için değil, dünya mazlumları için sesini yükselten ve önce kardeşim diye haykıran bir bilincin, davanın, hareketin neferleri olduklarını söyledi. “Merkezimiz İnsan, Gayemiz İnsanca Yaşamdır” diyen Öztürk konuşmasını devamında şunları kaydetti: “
Bizler ümmetin umudu, mazlumun hasretle beklediği, her seher gözyaşı döktüğü “Hani nerede kaldınız diye dualar ettiği beklenen, umut edilen bir milletin evlatlarıyız. Kendi tarih, medeniyet ve uygarlığımızın yeniden inşası için çalışıyoruz. Bizler problemin değil, çözümün birer anahtarı, neferiyiz.
Bizler Toç Bir-Sen’in birer erdemlisi olarak Türkiye’nin aydınlık yarınlarının sivil sigortası bir sendika olarak, yalnızca hizmet kolumuzdaki çalışanlarımızın sorunları ve çözüm yollarıyla ilgilenmiyoruz. Bizler tek vücut olarak karşılattığımız sorunlarla ilgilenirken işin içine kuruluş gayemizde yer alan hepimizin mayasındaki ahlak, inanç ve iman hassasiyetlerimizi de katıyoruz. Sadece iyi olmak tek başına yeterli değildir. Toplumun iyiliği ve iyilik inşası içinde var gücümüzle çalışmalıyız. Biz bunun için varız. Biz elini uzatan mazlumların eli, yardım bekleyen çığlıkların sesiyiz. Bizim merkezimiz insan, gayemiz insanca yaşamdır.”
Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Öztürk sözlerini “Bugün burada yarınlarımız adına umutla baktığımız bu manzara karşısında attığımız adımların ümmetin yeniden doğuşuna, büyük uyanışına vesile olacağını ümit ediyorum. Büyük Memur-Sen ve Toç Bir-Sen ailesi olarak dün olduğu gibi, bugün de, yarın da necip milletimiz, güzel ülkemiz ve kamu çalışanlarımız için ter akıtmaya devam edeceğiz.
İlkini Amasya’da gerçekleştirdiğimiz ve 2.si için İstanbul’da bulunduğumuz “Toç Bir-Sen Akademi” programının ülkemiz, sendikamız ve siz katılımcılarımız için hayırlara vesile olmasını diliyor, programımızda bizleri yalnız bırakmayan konuklarımıza, davetimizi kırmayarak bizleri onurlandıran hocalarımıza ve siz gençlerimize teşekkür ediyor, tüm katılımcılara şimdiden başarılar temenni ediyorum” diyerek noktaladı.
Bakan Yardımcısı Aksu: Toç Bir-Sen Sendikacılıkta Yine Önemli Bir Adım Attı
Toç Bir-Sen Akademi’nin ikinci oturumuna Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Mustafa Aksu da katıldı. Aksu yaptığı selamlama konuşmasında Toç Bir-Sen’in sendikacılıkta yine çok önemli bir adım attığını belirterek Genel Başkan Hüseyin Öztürk ve Yönetim Kuruluna Akademi Eğitim Programları nedeniyle teşekkür etti.
Böylesine önemli bir programda gençlerle biraraya gelmekten büyük mutluluk duyduğunu da kaydeden Aksu; “Sizler bizler için çok önemsediğimiz toplulukların mensuplarısınız. Sendikalar okulların bir başka versiyonudur. Bizleri bir arada tutan öncü kuruluşlardır. Toç Bir-Sen’in bu noktada üzerine düşen sorumluluğun bilinciyle mücadele ettiğine şahit oluyoruz. Bugün burada verilen eğitimler, sunumlar siz genç kardeşlerimizin eğitimi noktasında çok önemli bir kazanımdır. Bu anlamda bir kez daha ülkemizin geleceği olan siz gençlerimize yönelik Toç Bir-Sen Akademi’nin ülkemiz, Toç Bir-Sen ve sizler için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.
Toç Bir-Sen Genel Başkanı Hüseyin Öztürk, Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Mustafa Aksu’ya katılımları dolayısıyla teşekkür ederek, günün anısına Toç Bir-Sen Akademi Kitap Seti hediyesini takdim etti.
Toç Bir-Sen Akademi’nin ilk gün yapılan oturumlarında alanında uzman eğitimciler bilgi, birikim ve tecrübelerini gençlerle paylaştılar.
Akademinin açılışının ardından gerçekleştirilen ilk eğitim programında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Merve Özaydın; "Sendikal Hareketin Uluslararası Hukuki Dayanakları, Dünya'da ve Türkiye’de Kamu Sendikacılığının Tarihi ve Geleceği" konulu sunumunu gerçekleştirdi.
Programın ikinci oturumunda ise Kişisel Gelişim ve İletişim Uzmanı Nail Uslu "Diriliş Sürecinde Duruşumuz ve Sendikal İletişim" konulu sunumuyla sendikacılık alanındaki tecrübelerini katılımcılarla paylaştı.
Üçüncü oturumda ise "Okumak Soylu Bir Eylemdir" ilkesiyle 1. Dönem Eğitim Programında gençler tarafından okunan kitapların tahlilleri yapıldı.
"Okumak Soylu Bir Eylemdir"
Toç Bir-Sen Akademi'nin ikinci günü eğitim seminerleriyle başladı.
Akademinin ikinci gününde, ilk eğitim seminerinde Tarım ve Orman Bakanlığı İç Denetim Başkanlığı İç Denetçisi Kerim Üstün; "Değişen Kamu Yönetimi" konulu sunumunu gerçekleştirdi.
Ardından, Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Özkaya da Toç Bir-Sen Akademi'ye katkı sunan konuklar arasındaydı. Özkaya; "Türk Ormancılığı ve Ormancılık Sektörünün Stratejisi" konulu sunumuyla bilgi ve tecrübelerini katılımcı gençlerle paylaştı.
Akademiye katkı sunan akademisyenler arasında yer alan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Dini İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ejder Okumuş "Birey ve Toplum İlişkileri" isimli sunumu ile programa katıldı.
Programın öğleden sonraki oturumu ise İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım'ın katılımıyla başladı.
"Mazlum Coğrafyalar ve Türkiye'nin İşlevi" konulu sunumunda Toç Bir-Sen Akademi'nin gençlerine seslenen Yıldırım; "Türkiye; Müslümanlar ve Ümmet için son kale, İstanbul son çıkış kapısıdır. İstanbul düşerse ümmet düşer. Onun için yeniden ayağa kalkışımızın anahtarı İstanbul'dur, Türkiye’dir. İstanbul'a, Türkiye’ye ve Ümmete sahip çıkalım" dedi.
Memur-Sen Genel Başkan Danışmanı Halit Ortaköy de sunumunda Türkiye'nin en büyük emek hareketi Memur-Sen'in Tarihi ve bu dava yolundaki inanç, azim ve zorluklarla ilgili katılımcıları bilgilendirdi.
İkinci günün son katılımcısı ise Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Selim Cerrah oldu. Cerrah, Akademi'de "Teşkilat Kültürü ve Gençlik" konulu sunumuyla bilgi ve birikimlerini katılımcı gençlerle paylaştı.
Toç Bir-Sen Akademi'nin en önemli kazanımlarından birisi olan kitap tahlili bölümünde de genç üyeler, okunan kitapların tahlillerini katılımcılarla paylaşarak fikir alışverişinde bulundu.
Kitap tahlilinin ardından Sertifika Töreni gerçekleştirildi. Sertifikaların yanı sıra tüm katılımcılara Toç Bir-Sen Akademi I. Dönem II. Kur Kitap Setleri dağıtıldı.
Görüntülenme 4299