ARŞİV
Tonbul: Türkiye, Alternatif Enerji Kaynaklarına Yönelmeli
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul, ‘’ Türkiye’nin, enerjide dışa bağımlılıktan kurtulması için alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi gerekiyor’’ dedi.
Kanal 5’te yayınlanan ‘A Planı’ programına konuk olan Tonbul, Türkiye’nin enerji politikaları, İş Sağlığı ve İş Güvenliği, çalışma hayatı ve gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin enerji politikaları ve Rusya ile yapılan Enerji projelerine değinen Tonbul, ‘’ Ülkemiz alternatif enerji kaynaklarına yönelmediği müddetçe enerjide maalesef dışa bağımlı olacağız. Nükleer enerji, Rusya bizim hem komşumuz, hem de enerji noktasında da ticaret yaptığımız bir ülke. Biz doğalgaz noktasından Rusya’ya neredeyse bağımlı bur ülke durumundayız. Sade biz değil, Avrupa’da aynı durumda. Çünkü Avrupa’nın da doğalgazı Rusya’dan gidiyor dolayısıyla, Rusya doğalgaz noktasında önemli bir ülke. Ülkemiz alternatif enerji kaynaklarına yönelmediği müddetçe biz enerjide maalesef dışa bağımlı olacağız. Biz petrol zengini bir ülke değiliz. Komşularımız petrol denizi üzerindeler, ama bizim ülkemiz bunun içerisinde bir ada. Ürdün ve Suriye’de bizimle aynı durumda. Avrupa ülkeleri de aynı durumda. Ama hemen altımızdaki Arap Yarımadasında zengin petrol yatakları var. Kuzeyimizde Rusya’nın içerisinde yer alan ülkelerde doğalgaz ve petrol yatakları var. Enerji şu anda bütün dünyada olduğu gibi bizde de su gibi, hava gibi bir zaruri ihtiyaç ve kalkınmışlığında bir göstergesi. Kişi başına ne kadar enerji tüketiyorsanız o kadar kalkınmış ülkesiniz’’ dedi.
‘‘NÜKLEER ENERJİYE DESTEĞİMİZ TAM’’
Enerji Bir-Sen’in, çevreye duyarlı projelere destek olduğunu ifade eden Tonbul, şunları kaydetti:
‘’Nükleer enerji konusunda biz baştan beri ülkemizin bu noktada atacağı bütün adımlara destek veriyoruz. Karşı bir duruşumuz söz konusu değil. Buradaki tek şartımız şu: Çevre duyarlı ve insanı önceleyen bir yapı olması lazım. Nükleer santral yaptım sonrasında ne olursa olsun değil, bunun çevreyle olan ilişkilerinin, insanla olan ilişkilerinin iyi değerlendirilmesi lazım. İnsan sağlığına ve çevre sağlığına zarar verecek projeler olmaması lazım, son teknolojiyle bunun yapılması lazım. Akkuyu Nükleer Santrali bizim çocukluğumuzdan beri söyleniyor. Biz 50 yaşına geldik halen söyleniyor. İran ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki kavganın sebeplerinden birisi uranyum zenginleştirilmesiydi. İran petrol zengini bir ülke olmasına rağmen gelecekte bu petrolün biteceğini hesap ediyor ve alternatif enerji kaynaklarından bir tanesi olan nükleer santrallere yöneliyor ve uranyum zenginleştiriyor. Bizim bunlardan da biraz kendimize bir çıkarım yapmamız lazım. Nükleer santraller konusunda Fransa oldukça ileri bir ülke, enerjisinin neredeyse yüzde 72’sini nükleer santrallerden elde ediyor ve ucuz enerji elde ettiği içinde sanayicisi ve tarımcısıyla, rekabet edemiyoruz. Sinop veya Akkuyu projelerinin bir an önce tamamlanmasını temenni ediyoruz.’’
‘‘MADEN KAZALARI KADERİMİZ OLMAMALI’’
Ülkemizde yaşanan maden kazalarına bakış açısının yanlış olduğunu söyleyen Tonbul, ‘’Türkiye, Soma’daki travmayı atlatmadan Ermenek kazası meydana geldi. Bugün herhalde 50. günü tahminim, 6 tane daha arkadaşımız kuyularda, yeraltında çıkarılmayı bekliyor. Bunun önlenmesinin yolları yok mu? Elbette ki var. Yani Almanya bugün enerjisinin yüzde 52’sini kömürden karşılamayı hedefliyor dolayısıyla, Almanya’da kömür madenciliği ileri seviyede ama bizim gibi kazalar olmuyor. Şimdi bizim de madencilikte önleyici tedbirler almamız lazım. Bu önleyici tedbirlerde makinalı üretime geçmemiz lazım. Yatırımın ne olduğuna bakmadan, buraların mutlaka insan hayatına değer verecek, önem verecek şekilde tahkim edilmesi lazım. Kazalara ‘kader’ deyip geçmemek lazım. Bu bizim kaderimiz olmamalı’’ diye konuştu.
‘‘İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TOPLANTISINA DAVET EDİLMEDİK’’
Enerji, sanayi ve madencilik hizmet kolunda faaliyet yürüten bir sendika olmamıza rağmen, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasasının görüşüldüğü toplantıya davet edilmedik’’ diyen Tonbul şöyle konuştu:
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası bizde yeni çıktı, henüz uygulaması çok yaygınlaştırılmadı bu riskli iş yerlerinde başlamıştı, burada da iş sağlığı ve güvenliği noktasında işin sağlığı değil, işçinin sağlığı ve işçinin güvenliği önemli olması lazım. Bir defa isminden başlamamız lazım burada işçi sağlığı ve işçi güvenliği ismini bu olması lazım. İş sağlığı ve güvenliği personelinin de kurumlarda kurum personeli olması yani bir patrona veya genel müdüre veya müdüre bağlı olarak çalışması onun bir defa oradaki özgürlüğünü kısıtlar. Denetimlerin EPDK gibi, Sermaye Piyasası Kurulu gibi özerk bir kuruluş tarafından yapılması gerekiyor. Bu arkadaşların ücretleri, harcırahları bu kurul tarafından ödenmesi lazım, kaynağı ilgilisinden tahsil edilmesi lazım. Aksi takdirde patronun iki dudağı arasındaki iş sağlığı, güvenliği uzmanının alacağı çok fazla bir şey yoktur. Enerji Bir-Sen olarak İş sağlığı ve İş Güvenliği Yasasının görüşüldüğü toplantıya davet edilmedik. İş Sağlığı ve İş Güvenliği toplantılarına sendikalar olarak davet edilelim. Görüşlerimizi ifade edelim. Bu toplantılara sadece işçi sendikalarının temsilcileri çağırılmasın.’’
‘’YERİNDEN YÖNETİM ŞART’’
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının, taşra teşkilatının olması gerektiğinin altını çizen Tonbul, ‘’ Maden İşleri genel Müdürlüğü ve Enerji Bakanlığımızın taşra teşkilatı yoktur. Ben 4 yıl önceki Genel Kurulumuzda da böyle bir çağrıda bulunmuştum. Enerjiyi biz tekelleştirmeden, özelleştirmeye, yaygınlaştırmaya başladık ve enerji kaynaklarımızda, enstrümanlarımız çoğaldı. Maden sahalarında ruhsatlandırma ve işletmelerin kontrolü, bunların projelendirilmesi noktasında veya projelerin incelenmesi noktasında Enerji Bakanlığımızın da kendisini taşraya göre ayarlaması lazım. Yerinden merkezi yönetim yerine, yerinden yönetime doğru gitmesi lazım. En azından Türkiye çapında her ilde böyle bir şeyin olması çok lüks olur, ama 10-15 tane bölge müdürlükleri kurarak bunların da alt birimlerini oluşturarak madencilikte denetimleri daha kolay hale getirebiliriz’’ dedi.
Son olarak çalışma hayatı konularına değinen Tonbul, Memur-Sen ve Enerji Bir-Sen’in iki Toplu Sözleşme dönemi geçirdiğini ve tecrübesinin katlanarak arttığını ifade etti. Tonbul, şöyle devam etti:
‘’Memur-Sen ve Enerji Bir-Sen olarak, iki defa Toplu Sözleşme masasına oturduk. Çalışanlarımızın mali ve sosyal haklarının iyileştirilmesi noktasında çok yol kat ettik. Taleplerimizi de Toplu Sözleşme dönemini beklemeden Kamu Personeli Danışma Kurullarında gündeme getirdik. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğimiz KPDK’da, 4/C’li sözleşmeli personele kadro verilmesi önceliğimizi yineledik. Ayrıca 4/C’li personele ek ödeme verilmesi, Disiplin affı, 2005 yılından sonra göreve başlayan personele bir derece verilmesi, KİT’ler ve kamuda çalışan üniversite mezunu işçilerin memuriyet kadrolarına geçirilmesi, KİT’lerdeki sözleşmeli personelinin yıllık izinlerinin bir sonraki yıla devredilmesi, Kadın istihdamının artırılmasına yönelik olarak analık izninin 18 haftaya çıkarılması, üçüncü çocuğa asgari geçim indiriminin %100 uygulanması, süt izni süresinin uzatılması ve süt izni süresince nöbet ve gece vardiyası verilmemesi, evlilik yardımı verilmesi, tüp bebek uygulamasında deneme sayısı sınırının kaldırılması, Yıllık izinlerin iş günü esasına göre düzenlenmesi taleplerimizi Kamu İşvereni Heyeti’ne ilettik.’’