KONFEDERASYON HABERLERİ
'Türkiye'de Suriyeli Çocukların Eğitimi: Güçlükler ve Öneriler' Raporu Açıklandı
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Suriyeli çocuklara kaliteli eğitim sunmak için, başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere, tüm ilgili kurumlara büyük sorumluluklar düşüyor. Bunun yanı sıra, uluslararası toplumun da Suriyeli çocukların eğitimi için daha fazla destek olması, katkıda bulunması ve elini taşın altına koyması gerekiyor” dedi.
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında “Türkiye’de Suriyeli Çocukların Eğitimi: Güçlükler ve Öneriler” başlıklı raporun detaylarını açıkladı.
Suriye’de 2011 yılından beri devam eden iç savaş yüzünden 13 milyondan fazla insanın evini terk etmek zorunda kaldığına dikkat çeken Yalçın, bunun 5.5 milyonunun ise komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldığını belirtti. Bu süreçte Türkiye’nin Suriyeliler için bir sığınak haline geldiğini kaydeden Yalçın, “Bu durumun sonucu olarak, bugün 3,2 milyon Suriyeli Türkiye’nin 81 ilinde yaşamakta ve bu nüfus her geçen gün artmaktadır. Daha somut bir ifadeyle, bu rapor için araştırma sürecinin başladığı Mart ayının başında 3 milyona yakın olan Suriyeli nüfus, raporun basım aşamasında açıklanan rakamlara göre 3,2 milyona çıkmıştır. Bunun yaklaşık 1 milyonu okul çağındaki çocuklardan oluşmaktadır. Daha önemlisi, geçen altı yıllık süreçte yüz binlerce Suriyeli Türkiye’de çocukluktan yetişkinliğe geçmiştir. Savaşın ne zaman biteceğinin ve Suriye’deki istikrarın ne zaman sağlanacağının belirsiz olduğu bu ortamda, görünen o ki, önümüzdeki yıllarda da Türkiye’de yaşamaya devam edecek ve çocukluktan yetişkinliğe geçecek yüz binlerce Suriyeli çocuk olacaktır” şeklinde konuştu.
Suriye’de 2011 yılından beri devam eden iç savaş yüzünden 13 milyondan fazla insanın evini terk etmek ve bunun yaklaşık 5,5 milyonunun ise komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldığını dile getiren Yalçın, “Bu süreçte Türkiye, Suriyeliler için bir sığınak haline gelmiştir. Bu durumun sonucu olarak, bugün 3,2 milyon Suriyeli Türkiye’nin 81 ilinde yaşamakta ve bu nüfus her geçen gün artmaktadır. Daha somut bir ifadeyle, bu rapor için araştırma sürecinin başladığı Mart ayının başında 3 milyona yakın olan Suriyeli nüfus, raporun basım aşamasında açıklanan rakamlara göre 3,2 milyona çıkmıştır. Bunun yaklaşık 1 milyonu okul çağındaki çocuklardan oluşmaktadır. Daha önemlisi, geçen altı yıllık süreçte yüz binlerce Suriyeli Türkiye’de çocukluktan yetişkinliğe geçmiştir. Savaşın ne zaman biteceğinin ve Suriye’deki istikrarın ne zaman sağlanacağının belirsiz olduğu bu ortamda, görünen o ki, önümüzdeki yıllarda da Türkiye’de yaşamaya devam edecek ve çocukluktan yetişkinliğe geçecek yüz binlerce Suriyeli çocuk olacaktır” şeklinde konuştu.
Okullaşmama ve kaliteli eğitime erişmeme çeşitli riskleri içinde barındırmaktadır
Söz konusu Suriyelilerin hangi beceri ve vasıf ile yetişkin hayatına geçiş yapacağının oldukça önemli olduğunu vurgulayan Yalçın, şöyle devam etti: “Çünkü yeterli beceri ve vasfa sahip olmadan iş hayatına atılan gençler düşük gelirli işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu ise, eğitimden yoksun kişilerin geleceğe olumsuz bakmasına, yoksulluğun pençesine düşmesine neden olacaktır. Kaliteli bir eğitim, Suriyelilerin hayata yeniden tutunması, yerleştikleri ve göç ettikleri ülkelerde kendilerine yeni bir hayat kurması ve geleceğe umutlu bir şekilde bakabilmesi açısından oldukça önemlidir. Bu durum da, okullaşmaya, çocukların normalleşmesine ve savaşın olumsuz etkilerinin ortadan kalkmasına neden olur; gelecekte sahip olacakları meslekler için gerekli beceri ve vasıfları kazanma imkânını sağlar. Buna ilaveten, eğitim yoluyla Suriyeli çocuklar, Türkiye toplumu ile daha fazla bütünleşecek, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal hayatına dâhil olacaktır. Bu çocuklar, eğitimden mahrum kaldıklarında ise kendilerini, ülkemizi ve sınır komşumuz Suriye toplumunu büyük riskler beklemektedir. Okullaşmama ve kaliteli eğitime erişmeme, çocukların gelecek umutlarının yok olmasına, sosyal istikrarsızlığın kalıcı hale gelmesine, Suriyeli çocukların toplumun dışına itilmesine, gettolaşmasına ve radikalleşmesine neden olma riskini içinde barındırmaktadır.”
Türkiye’nin, eğitimin sunduğu imkânların ve eğitimden yoksun olmanın getirdiği krizlerin farkında olarak, Suriyeli çocukları okullaştırma ve onlara kaliteli bir eğitim sunma konusunda yoğun bir çaba içine girdiğini kaydeden Yalçın, buna rağmen Türkiye’deki Suriyeli çocukların yarıya yakınının okullaşamadığını, okullaşmış çocukların eğitim ortamlarında karşılaştıkları güçlüklerin giderilmeyi beklediğini, verilen eğitimin kalitesiyle ilgili konuların gündeme geldiğini söyledi.“Eğitim-Bir-Sen olarak, yardım kampanyalarımızla yanında olduğumuz Suriyelilerin daha iyi şartlarda hayatlarını idame ettirmeleri, okul çağındaki Suriyeli çocukların kaliteli bir eğitime erişmeleri için elimizi taşın altına koyduk. Bu amaçla, ‘Türkiye’de Suriyeli Çocukların Eğitimi: Güçlükler ve Öneriler’ başlıklı bir rapor hazırladık” diyen Ali Yalçın, “Raporda, Türkiye’nin Suriyeli çocukları okullaştırmak ve onlara kaliteli eğitim sunmak için yürüttüğü çalışmalara, okullaşmanın önündeki engellere ve okullaşan çocukların karşılaştıkları güçlüklere odaklanılarak, Suriyeli çocukların okullaşmasını artırmak, daha kaliteli eğitime ulaşmalarını sağlamak için öneriler sunulmuştur. Rapor iki aşamalı olarak hazırlanmıştır. İlk aşamada, Millî Eğitim Bakanlığı, AFAD, Türkiye Diyanet Vakfı ve UNICEF ile görüşmeler yapılarak, araştırmanın çerçevesi, araştırma soruları ve örneklemi belirlenmiştir. İkinci aşamada ise 9 ilde 60 mülakat ve 15 odak görüşme yapılarak veriler toplanmıştır. Araştırmada oldukça geniş katılımlı bir örneklem oluşturulmuştur. Okullaşmamış çocuklar ve ebeveynleri, okullaşmış çocuklar ve ebeveynleri, Geçici Eğitim Merkezlerinde (GEM) çalışan Türk koordinatörler, Suriyeli öğretmenler ve öğrenciler, devlet okullarındaki Türk ve Suriyeli öğrenciler, okul yöneticileri ve öğretmenler ile il/ilçe yöneticileri ve Suriyeli çocukların eğitimi ile ilgilenen ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütleri ile odak grup görüşmeler ve derinlemesine mülakatlar yapılmıştır” ifadelerini kullandı.
533 bin Suriyeli çocuk eğitim görmektedir
Yalçın, Türkiye’nin, 2014 yılından itibaren Suriyeli çocukları okullaştırmak için yoğun bir şekilde çalışmaya başladığını ve Suriyeli çocukların eğitimiyle ilgili kurumsal yapılanmayı tamamladığını belirterek, şöyle konuştu: “Yabancı Öğrenciler Bilgi Sistemi’nin (YÖBİS) kurulmasıyla birlikte Suriyeli öğrencilerin kayıt, başarı, devam-devamsızlık takibi kolaylıkla yapılmaktadır. Suriyeli çocuklar, devlet okulu ve Geçici Eğitim Merkezlerinde (GEM) eğitim-öğretim görebilmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın 18 Eylül 2017 tarihli verisine göre Türkiye genelinde 370 GEM’de 280 bin, devlet okullarında ise 243 bin, açık okullarda 10 bin olmak üzere, toplamda 533 bin Suriyeli çocuk eğitim-öğretim görmektedir. Suriyelilere sağlanan eğitim hizmetleri için yapılan harcamalar çok büyük oranda Türkiye tarafından sağlanmaktadır. Bununla birlikte UNICEF’in de GEM’lerin donanım ve altyapı giderleri ve Suriyeli öğretmenlere verilen ücretler konusunda desteği vardır. Ayrıca Kore, Tayvan gibi ülkelerin okul ve derslik yapımı ile ilgili destekleri söz konusudur. Ancak Avrupa Birliği’nin (AB) vadettiği 3 milyar Avro’nun sadece 300 milyonu şu an kullanılmaktadır. AB’nin özellikle bina ve derslik yapımı konusundaki fonlarının hızlı bir şekilde kullanıma başlanması gerekmektedir.”
Alan derslerine az süre ayrılması bazı sorunlara neden olmaktadır
2016-2017 öğretim yılından itibaren 1, 5 ve 9. sınıf çağındaki çocukların kaydının GEM’ler yerine devlet okullarına aktarıldığını, GEM’lerde ilköğretim düzeyindeki haftalık 30 saatlik dersin 15 saatinin; liselerde ise 35 saatin 15 saatinin Türkçe öğretimine ayrıldığını kaydeden Yalçın, “Bu uygulama, Suriyeli çocukların Türk okullarında yaşıtları ile eğitim alma sürecini hızlandırması açısından olumlu olmakla birlikte, alan derslerine oldukça az bir süre ayrılmasına neden olması bakımından bazı sorunları beraberinde getirmektedir. Örneğin, matematik dersi için GEM’lerde 2 saat ayrılmışken, devlet liselerinde bu ders için 6 saat ayrılmıştır. Suriyeli çocuklar bir devlet okulunda eğitim-öğretim görmek istediğinde kayıt için sadece tanıtım belgesinin ibrazı yeterli olmaktadır. Mezuniyet sürecinde GEM’lerdeki öğrenimi başarı ile tamamlayanlar bir yeterlilik ve denklik sınavına girmekte, başarılı olanlar mezuniyet ve denkliklerini alabilmektedir. Yeni uygulamada ise GEM’lerden mezun olma hakkına sahip olanlar açık öğretim lisesine başvurup iki dersten başarılı olduğu takdirde mezun olabilmektedir” diye konuştu.
Suriyeli çocukları okullaştırmak için kamu ve sivil toplum çalışanlarının çabalarının takdire şayan olduğunu ifade eden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ziyaret edilen okullarda özellikle Suriyeli öğretmenlerin zaman zaman tarama çalışması yaptığı ve çocukları okullaştırmaya çalıştığı görülmüştür. Buna ilaveten, araştırmanın yapıldığı her şehirde en az bir sivil toplum kuruluşunun Suriyeli çocukları okullaştırmak için yoğun bir çaba içinde olduğu görülmüştür. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Türk Kızılayı ve UNICEF arasında imzalanan bir protokolle Mülteci Çocuklar İçin Şartlı Eğitim Yardımı Programı (ŞEYP) başlatılmıştır.”
Okullaşamamanın nedenleri
Millî Eğitim Bakanlığı’ndan alınan 15 Eylül 2017 tarihli verilere göre 976 bin okul çağı çocuğun yüzde 54,5’i okullaşmış iken, bu çocukların yüzde 45,5’inin ise okullaşmadığına dikkat çeken Yalçın, “Başka bir ifadeyle, Türkiye’de okullaşmayan yaklaşık 450 bin Suriyeli çocuk bulunmaktadır. Suriyeli çocukların okula erişiminin önündeki engeller, zorluk derecesine göre üç gruba ayrılmıştır. Birinci tür engeller, kısa vadede ve planlı çalışmalarla göreceli olarak daha kolay biçimde ortadan kaldırılabilecek engellerdir. Oryantasyon kaybı ve motivasyon eksikliği gibi psikolojik engeller bunların başında gelmektedir. Bazı çocukların okula gitmeye hazır olduğu ancak süreçler hakkında bilgisi olmadığından okula gidemediği gözlenmiştir. Bazı illerde millî eğitim müdürlükleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilen aktif aile ziyaretleri bu çocukların okullaşmasını sağlamaktadır. Bu kategoride olanlar raporda Tip-1 okulsuz olarak tanımlanmıştır. Suriyeli çocukların okullaşmasının önündeki ikinci tür engeller, planlı çalışmalarla ve sistematik yaklaşımlarla ortadan kaldırılabilecek engellerdir. Örneğin, okula birkaç yıl ara vermek zorunda kalan ve en son bıraktığı sınıf düzeyindeki çocuklardan yaşça büyük olanların önündeki engeller bu gruba girer. Aile gelirine katkı için düşük ücretle çalışan çocuklar ve karma eğitim nedeniyle okuldan uzak bırakılan çocuklar bu tür engellere maruz kalmaktadır. Bazı planlamalar ve düzenlemelerle bu çocukları okullaştırmak mümkündür. Bu kategorideki çocuklar raporda Tip-2 okulsuz olarak tanımlanmıştır. Okullaşmanın önündeki üçüncü tür engeller, ortadan kaldırılması en zor engellerdir. Bu tür engeller ekonomik, kültürel veya sosyo-psikolojik temelli olabilmektedir. Ortadan kaldırılması en zor olan ekonomik engellerin başında, hanede başka gelir kaynağının olmaması ve yalnızca okul çağındaki çocuğun kazancına bağımlı olunması gelmektedir. Evde bakıma muhtaç birinin olması nedeniyle okula gidemeyenler de bu kategoridedir. Bu kategorideki çocuklar ise Tip-3 okulsuz olarak tanımlanmıştır” dedi.
Okullaşmanın önündeki en büyük engel ekonomik sorunlar
Araştırmaya göre okullaşmanın önündeki en büyük engelin ekonomik sorunlar olduğunu vurgulayan Yalçın, şunları söyledi: “Özellikle okullaşmamış çocuklarla yapılan görüşmelerde, çocuklar okula gitmek istediğini ancak çalışmak zorunda olduklarını, ailesine maddi olarak destek vermeleri gerektiğini, bu yüzden okula gidemediklerini ifade etmişlerdir. Bu çocuklar, aileye yardım yapılması durumunda okula döneceğini belirtmişlerdir. Okullaşmanın önündeki diğer engel ise, dil sorunudur. Özellikle 5 ve 9. sınıf çocuklarının, yeterli Türkçesi olmadan okula gittiklerinde, bir müddet sonra dersleri anlamama, okul ortamına yabancılaşma gibi gerekçelerle okulu terk ettiği görülmüştür. Dil ile ilgili diğer bir husus, Suriyelilerin Arapçayı unutma kaygısıdır. Bu kaygı nedeniyle, bazı ailelerin ve çocukların okullara mesafe koyduğu tespit edilmiştir. Bir diğer engel ise, erken evlilik, Suriyelilerin karma eğitim veren kurumlara çocuklarını göndermek istememesi gibi nedenlerdir. Rapora göre, ulaşım sorunu okullaşma konusundaki en önemli engellerden biridir. Özellikle GEM’lerin olmadığı, okulların uzakta olduğu durumlarda, toplu taşıma ve okul servisi için gerekli olan mali güce sahip olmama çocukların okula devamını etkilemektedir. Buna ilaveten, bazı illerde GEM’lerin geç saatte başlaması ve hava karardıktan sonra çocukların yolda olması, kimi ailelerin özellikle kız çocuklarını okula göndermek istememesine neden olmaktadır. Okula kayıt, belge temin etme gibi bürokratik işlemleri gerçekleştirme, bilgi ve beceriden yoksun olma gibi nedenlerle de bazı çocuklar okuldan uzak kalmaktadır. Bir diğer husus, Suriyelilerin sosyal ve mekânsal olarak hissettikleri belirsizliktir. Okullaşmanın önündeki engellerden biri de, bazı kesimlerin Suriyeli çocuklara yönelik olumsuz tutumlarıdır. Okula devam edememenin nedenlerinden biri de, okul ve derslik yetersizliğidir. Son olarak liselere yerleştirme TEOG ile yapıldığından en başarılı öğrencilerin gittiği fen ve Anadolu liselerine Suriyeli çocuklar gidememektedir. Suriyeli çocuklar genelde puanı düşük öğrencilerin gittiği liselere yönlendirilmektedir.”
İletişim konusunda meydana gelen sorunlara çözüm bulunmalıdır
Suriyeli çocukların aldıkları eğitimin kalitesini belirleyen birçok unsur bulunduğunun, çocukların eğitim hizmetlerini planlamanın en temel unsurlardan biri olduğunun altını çizen Ali Yalçın, “Türkiye’deki Suriyeli nüfusun artışı devam etmekte, iller arasında hâlâ yüksek bir nüfus hareketliliği göze çarpmaktadır. Türkiye’de Suriyelilerin yüzde 90’a yakını, yani yaklaşık 2,9 milyonu 13 ilde yaşamaktadır. Bu illerin çoğu zaten altyapı ve okul konusunda zorluklar yaşayan illerdir. Bu ise kaliteli bir eğitim planı hazırlama konusunda güçlüklere neden olmaktadır. Diğer önemli husus ise, GEM’lerin derslik ve bina eksikliği nedeniyle ikili öğretimden daha geç saatte (14.30 gibi) başlamasıdır. Okulların geç saatte başlaması ve bazı çocukların okul saatine kadar çalışması ya da başka işlerle uğraşması nedeniyle okul performansları düşmektedir. Buna ek olarak, okullarda kullanılan bazı öğretim materyalleri konusunda önemli eksiklikler bulunmaktadır. GEM’lerde okul yönetimi, öğrenci ve ailesi ile iletişim konusunda bir sorun olmazken, devlet okullarında çocukların Türkçeyi yeni öğrenmesi ve ailelerin bilmemesi nedeniyle iletişim konusunda sorunlar yaşanmaktadır. Ayrıca GEM’lerin farklı bir mekânı yönetim için kullanması, bu odalarda derme çatma ve özensiz kâğıtlarla asılmış ilanlar ve tanıtımlar, öğrencilerin okula aidiyet duygularını olumsuz etkilemekte, tüm bunlar ise eğitimin kalitesine olumsuz yansımaktadır. GEM’lere öğretmen seçiminde artık birden çok aşama takip edilmektedir. Öğretmenlere hizmet içi eğitim verilmesi, mülakat vb. ölçümlerin sonucuna bakılarak alımların yapılması, eğitimin kalitesi üzerinde olumlu etkilere yol açacaktır” şeklinde konuştu.
Rehberlik hizmetleri artırılmalıdır
Suriyeli çocukların kullandıkları müfredat ve ders kitaplarında yapılan çalışmalar sonrasında Esad rejimini öven ve Türkiye’ye karşı olumsuz ifadelerin yer aldığı kısımların çıkarıldığını, Türkiye’yi ve kültürünü tanıtan kimi ifadelerin eklendiğini ifade eden Yalçın, “GEM’lerde alan derslerine ayrılan sürenin az olması nedeniyle çocuklar bazı derslerde konuları öğrenememektedir. Suriyeli çocukların başarısını etkileyen önemli unsurlar devamsızlık, motivasyon eksikliği ve hedefsizliktir. Suriyeliler arasında hareketliliğin fazla olması nedeniyle devamsızlığın yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, devlet okullarında öğrenim gören çocukların Türkçe seviyesinin yetersiz olması başarılarını olumsuz etkilemektedir. Savaşın etkisi, ailede yaşanan kayıplar, geleceğin belirsizliği gibi hususlar bazı Suriyeli çocuklarda ciddi bir motivasyon kaybına ve hedefsizliğe neden olmaktadır. Diğer yandan, araştırma kapsamında yapılan bazı görüşmelerde, kimi Suriyeli çocukların oldukça yüksek bir motivasyona sahip oldukları, hatta devlet okulunda dahi en başarılı öğrenciler arasında yer aldıkları da ifade edilmiştir. Ancak bu tür çocukların sayısı oldukça azdır. Savaş, şiddet, ülkesini terk etmek zorunda kalma gibi nedenlerle Suriyeli çocuklarda psiko-sosyal sorunlar görülmektedir. Bu çocuklar için rehberlik hizmetlerinin verilmesi bir zorunluluktur. Ancak yakın zamana kadar GEM’lerde bir rehber öğretmen bulunmamaktaydı ve devlet okullarında da yeterli rehberlik hizmeti sunulmamaktaydı. Suriyeli çocukların rehabilitasyonu daha çok Suriyeli öğretmenlerin kendi gayretleri ile gerçekleşmiştir. Son olarak, sınıf içi ortamlara bakıldığında, devlet okullarında Türk ve Suriyeli öğrenciler arasında yeterince bir kaynaşmanın olmadığı belirlenmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Öneriler
Genel Başkan Ali Yalçın, Suriyeli çocukların okullaşmasını artırmak ve daha kaliteli bir eğitim almalarını sağlamak için önerilerini raporda detaylı bir şekilde açıkladıklarını dile getirerek, öne çıkan önerilerden bazılarını şöyle sıraladı:
“-Özellikle öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin Suriyeli çocukların eğitimi konusunda farkındalığının artırılması için çalışmalar yapılmalıdır. Suriyeli çocukların okullaşması konusunda kamu çalışanlarının özveriyle işlerini yapması önemlidir.
-Suriyeli çocuklar, devlet okullarında eğitim-öğretim görmeye, yeterli düzeyde Türkçe öğreninceye kadar GEM’lerde devam etmelidir. GEM’lerin kapatılması sonrasında da çocukların Türkçe desteğine ihtiyaç duyacağı dikkate alınarak planlamalar yapılmalıdır. Ayrıca, Suriye toplumunun GEM’lerin kapatılması sonrasında Arapçayı ve kendi kültürünü unutma kaygıları dikkate alınmalı ve bu hususlarda politikalar geliştirilmelidir.
-Türkiye, Suriyeli çocukları okullaştırmak için oldukça büyük kaynaklar ayırmasına rağmen bu kaynaklar yeterli olmamaktadır. Bundan dolayı uluslararası toplumun Suriyeli çocukların eğitimi konusunda daha fazla sorumluluk alması ve daha fazla kaynağı Türkiye’ye aktarması gerekmektedir. Özellikle AB fonlarından aktarılan bütçe bir an önce bina ve derslik yapımı için kullanıma açılmalıdır. Derslik ve okul yapımı, taşıma, öğretim materyali ve personel için yapılacak mali destekler Suriyeli çocukların okullaşmasını artıracak ve daha kaliteli eğitim almasını sağlayacaktır.
-Araştırmada, okullaşamayan çocuklar üç farklı tipoloji altında ele alınmıştır. Okula erişimin önündeki engellerden hangisinden etkilendiğine bağlı olarak farklı tipolojideki çocuklara farklı yöntem ve araçlarla yaklaşılmalıdır. Oryantasyon kaybı yaşayan Tip-1 okulsuzlar için çocukları ve aileleri bilgilendirici çalışmalar ve saha ziyaretleri yapılmalıdır. Orta düzeyde okullaşma güçlüğü yaşayan Tip-2 okulsuzlara maddi destek, ulaşım desteği gibi yardımlarda bulunulmalıdır. Okullaşması güç görünen, uzun yıllar okuldan uzak kalmış ve ailenin tek ya da vazgeçilmez geçim kaynağı olan Tip-3 okulsuz çocuklar için akşam okulları gibi farklı türden okulların açılması ve maddi desteğin sağlanması, bu çocukların okullaşmasını sağlayacaktır.
-Okula gitmeyen çocukları tespit için Türk ve Suriyeli öğretmenler, okul yöneticileri, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, Suriye toplumunun kanaat önderleri gibi kesimler birlikte hareket etmeli ve tarama çalışmalarıyla okullaşmamış çocuklar tespit edilerek okullaşmaları sağlanmalıdır.
-Suriyeli kız çocukların okullaşmasını artırmak için kız okullarının açılması desteklenmelidir.
-Okullarda yer olmadığı gerekçesiyle bazı çocukların okullaşmaması dikkate alınarak, ivedi olarak bina ve derslik sayısı artırılmalıdır.
-Başarılı çocuklar bilim ve matematik eğitiminin ağırlıkta olduğu fen ve Anadolu liseleri ile sosyal bilimler liselerine de yönlendirilmelidir.
-Suriyeli çocukların kaliteli eğitim alabilmesi için ilk olarak tam zamanlı eğitim imkânına sahip olmaları önem arz etmektedir. Bu açıdan GEM’lerin daha erken saatlerde eğitime başlaması için fiziksel ve altyapı imkânları iyileştirilmeli, yeni derslik ve okullar açılmalıdır.
-Suriyeli öğretmenlerin seçiminde özen gösterilmeli ve bu öğretmenlerin mesleki yeterliliklerinin geliştirilmesi için hizmet içi faaliyetler düzenlenmelidir.
-GEM öğrencilerinin matematik, fizik, kimya, yabancı dil gibi derslerdeki eksikliklerini tamamlayıcı telafi eğitimleri verilmelidir.
-Birçok Suriyeli çocuğun savaşın ve göçün etkilerinden kaynaklanan psiko-sosyal sorunlar yaşadığı dikkate alınarak, bu çocuklara etkin bir rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmeti verilmelidir.
Sonuç olarak, her Suriyeli çocuğa kaliteli eğitim sunmak için, başta Millî Eğitim Bakanlığı’nın üst düzey yöneticileri olmak üzere, il/ilçe ve okul yöneticileri ile öğretmenlere, Suriyeli çocuklarla ilgili işlemlerle ilgilenen diğer kamu kurumları çalışanlarına ve sivil toplum örgütlerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Bunun yanı sıra, uluslararası toplumun da Suriyeli çocukların eğitimi için daha fazla destek olması, katkıda bulunması ve elini taşın altına koyması gerekmektedir.”