KONFEDERASYON HABERLERİ
Uluslararası İşin Geleceği Konferansı’nın Sonuç Değerlendirmesi Açıklandı
Memur-Sen, Uluslararası “İşin Geleceği” Konferansının sonuç değerlendirmesini açıkladı. Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Esen’in açıkladığı değerlendirmede “Emek insanın bütüncül bir eylemidir. Tam da bu yüzden, “sürdürülebilir iş” ve “insan onuruna yaraşır iş” gibi son yıllarda ILO tarafından geliştirilen çalışma hayatına ilişkin kavram ve stratejilerin altlık oluşturduğu “işin geleceği” konularını teknolojik gelişmeleri önceleyerek değil “insanı ve emeğini” merkeze alarak tartışmak gerektiğini düşünüyoruz.” ifadelerine yer verildi.
Memur-Sen Konfederasyonu tarafından ILO’nun 100’üncü yılında organize edilen ve açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar, Milletvekilleri,107 ülke,13 bölgesel emek örgütü, 170 konfederasyon ve 300 yabancı sendikacının teşrif ettiği Uluslararası “İşin Geleceği” konferansının değerlendirme raporu açıklandı.
Memur-Sen Konfederasyonu tarafından ILO’nun 100’üncü yılında organize edilen ve açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar, Milletvekilleri,107 ülke,13 bölgesel emek örgütü, 170 konfederasyon ve 300 yabancı sendikacının teşrif ettiği Uluslararası “İşin Geleceği” konferansının değerlendirme raporu açıklandı.
Açıklanan raporda, “Bizler, başından itibaren çelişkiler üreten, deyim yerindeyse geniş kitleleri yönetmek için kurgulanan teorilerin yerine, emek kesiminin güçlü bir katılımını sağlayacak bir anlayışla, insanlığın sorunlarının gerçek bir zeminde tartışılabileceğine inanıyoruz. İnsan onuruna yarışır sürdürülebilir işin hayata geçirilebilmesi için “adalet ve adil paylaşım” ilkeleri bütün ülke politikalarının merkezine alınması gerekir” ifadelerine yer verildi.
Değerlendirmenin tamamı;
İŞİN GELECEĞİ: TEHDİTLER VE FIRSATLAR
(Ankara, 18-19 Nisan 2019)
“İşin Geleceği: Tehditler ve Fırsatlar” başlıklı konferans, ILO’nun yüzüncü yıl teması olan “İşin Geleceği” konusuna katkı amacıyla Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN) öncülüğünde 13’ü bölgesel çatı örgüt olmak üzere 107 farklı ülkeden emek örgütlerin katılımıyla, 18-19 Nisan 2019 tarihleri arasında, Türkiye’nin başkenti Ankara’da gerçekleştirilmiştir.
Katılımcılar, kıtalarda, bölgelerde ve ülkelerde emek mücadelesine öncülük etme sorumluluğunu üstlenmeyi taahhüt etmişlerdir. Konferans, "önce insan, daima insan onuruna yaraşır iş" bakışını ortaya koymuştur.
Konferans, teknolojik gelişmelere bağlı olarak özellikle yapay zekâ üzerinden işin ve emeğin dönüşümünü tartışmak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Konferans boyunca sunulan tebliğlerde, aşağıdaki değerlendirmeler, üzerinde ortaklaşılan hususlar olarak öne çıkmıştır:
Emek insanın bütüncül bir eylemidir. Tam da bu yüzden, “sürdürülebilir iş” ve “insan onuruna yaraşır iş” gibi son yıllarda ILO tarafından geliştirilen çalışma hayatına ilişkin kavram ve stratejilerin altlık oluşturduğu “işin geleceği” konularını teknolojik gelişmeleri önceleyerek değil “insanı ve emeğini” merkeze alarak tartışmak gerektiğini düşünüyoruz.
Öte yandan; bugün yapay zekâ üzerinden sürdürülen işin geleceği tartışmalarının sadece emek kesiminin geleceğine indirgenmesi, “var olan çelişkilerin” oluşturduğu krizlerin derinleşmesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Elbette teknolojik gelişmeler yadsınamaz. Fakat bu gelişmeler, var olan teorilerin dayattığı gibi salt maliyet unsuru olarak görülen emeğin ve emek kesiminin geleceğine ilişkin maliyete dönüşmemelidir.
Elbette gelecek de yadsınamaz… Fakat bu geleceğin hepimize ait olduğunu da bilmek zorundayız. Sömürü üzerine kurulan bugünkü küresel ekonomik ve siyasi sistemin dünyanın geniş kitlelerini mülksüzleştirdiği, yeşili ve tarım arazilerini yok ettiği; sermayeyi dünyanın belirli bölgelerinde temerküz ettirerek refahı artırırken, dünyanın diğer bölgelerinde fakirliğe ve sefalete yol açtığı gerçeği ortada dururken, bugüne kadar üretilen politikaların zeminini oluşturan teorileri geleceğimiz için sorgulamak mecburiyetindeyiz.
Eğer, yaşadığımız sorunların kökenine inilmez; tartışma emeği ve emekçiyi “belirlenen”, sermayeyi “belirleyen” bir konumda sürdürülürse, korkarız ki, şu an yaşadığımız kürüsel kriz küresel bir kaosa dönüşecektir.
Bizler, başından itibaren çelişkiler üreten, deyim yerindeyse geniş kitleleri yönetmek için kurgulanan teorilerin yerine, emek kesiminin güçlü katılımını sağlayacak bir anlayışla, insanlığın sorunlarının gerçek bir zeminde tartışılabileceğine inanıyoruz.
İnsan onuruna yaraşır sürdürülebilir işin hayata geçirilebilmesi, “adalet ve adil paylaşım” ilkelerinin bütün ülke politikalarının merkezine alınmasıyla mümkündür.