KONFEDERASYON HABERLERİ
Yalçın ‘Anne Yüreği Kazanacak’ Yarışması Ödül Törenine Katıldı
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Eğitim Bir-Sen Diyarbakır 1 No’lu Şube tarafından düzenlenen "Anne Yüreği Kazanacak" yarışmasının ödül törenine katıldı. Yalçın, Annelerinin orta koydukları onurlu direnişi saygıyla selamladığını söyledi.
Eğitim-Bir-Sen Diyarbakır 1 No’lu Şube’nin düzenlediği “Anne Yüreği Kazanacak” temalı resim, şiir ve deneme yarışmasının ödül töreni yapıldı. Törene Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu, Sur İlçe Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Abdullah Çiftçi, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Esen, Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı, Diyarbakır, Mardin, Bingöl, Batman, Elazığ, Malatya, Adıyaman Memur-Sen İl Temsilcileri ve davetliler katıldı.
Dağa kaçırılan çocukları için HDP İl Başkanlığı binası önünde oturma eylemini sürdüren Diyarbakır Annelerinin direnişini konu alan yarışmanın ödül töreninde konuşan Ali Yalçın, kanayan bir yaraya dikkat çekmek, dinmeyen gözyaşlarını silmek, sonsuz bir bekleyişle sabır taşını çatlatan annelerimizin umudunu diri tutmak, dağa kaçırılan çocuklarımıza ve onların gözü yaşlı ailelerine dikkatleri çekmek için bir araya geldiklerini belirterek, “22 Ağustos 2019’da ‘Ya oğlumu dağdan indirirsiniz ya da dünyayı başınıza yıkarım’ diyerek ayağa kalkan Hacire Anamızın açtığı çığır, evladı dağa kaçırılmış bütün aileler için büyük bir umuda dönüştü. Bu umut, terör örgütünün psikolojik surlarında gedik açmak şöyle dursun adeta o surları yerle bir etti. Bu fıtri duruş dalga dalga yayıldı. İki yıl önce bir anne ile başlayan bu direnişe katılan ailelerin sayısı çoktan 200’ü geçti. Diyarbakır’da başlayan bu mücadele, bu fıtri çağrı, insanlığı evlat ortak paydasında, vicdanın çatısı altında buluşturdu. Annelerimiz sarsılmaz bir kararlılıkla kışın soğuğuna, yazın sıcağına, salgının tehlikesine, HDP’nin saldırganlığına, sözde insan hakları örgütlerinin sağırlığına aldırmadan çadırlardan evlatlarına ‘eve dön’ çağırısını biteviye sürdürdüler. Diyarbakır’dan yayılan bu umut çocukları terörün direncini kırdı, psikolojik surların yıkılmasıyla kaçırılan çocuklar sevinç gözyaşları içinde ailelerine koştular. Yaklaşık iki yıldır süren bu haklı mücadeleyle, PKK’nın bütün engellemelerine ve tehditlerine rağmen 25 çocuğumuz ailesine kavuştu. Çocuklar analarının yanan yüreğinin çağrısına elbette duyarsız kalamazlardı, kalmadılar da. Biz bu çağrının dağlarda, kaçırılan çocuklar arasında nasıl coşkuyla yankılandığını tahmin edebiliyoruz. Ve çok iyi biliyoruz ki bütün çocuklarımız yuvalarına dönmek için çırpınıyorlar. Önlerindeki tek engel ise terörün vicdan ve insaftan yoksun örgütsel şiddetidir” dedi.
Uluslararası kuruluşların raporlarında da PKK’nın çocukları silahlandırmasının açık bir şekilde yer aldığını söyleyen Yalçın, “Sadece 2013-2015 arasında, iki yıl içerisinde 18 yaşından küçük 2 bin 52 çocuk zorla ya da kandırılarak dağa kaçırıldı. 35 yıla baktığımızda bu sayının 20 bini aştığını görüyoruz. Dağa kaçırılan çocuklar arasında ilkokul yaşında olanlar bile var. Bu çocukların çoğu çatışmalarda hayatını kaybetti. Bugün artık çadırlardan yükselen çağrının toplumda ürettiği bilinç sayesinde aileler çocuklarını örgütten korumak için azami çaba sarf ediyorlar. Artık örgüte katılımlar çok çok düşmüş durumda. Ama örgütün elinde hâlâ buradaki annelerin sayısından kat kat fazla çocuk var. Dağdaki her çocuğun ailesine kavuşması gerekiyor. Bu çocuklarımızın ailelerine kavuşmaları için duyarlı bütün kesimlere görev düşüyor. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak, annelerimizin feryadına ilk günden beri kulak veriyor, annelerimize destek oluyoruz. Bu çağrının bütün Türkiye tarafından duyulması, dağları aşarak çocuklarımıza ulaşması için Kadınlar Komisyonumuz, annelerimizi iki kez ziyaret ederek desteklerini sundular. Diyarbakır teşkilatımız ilk günden beri her türlü desteği vererek annelerin direncini kavi, umudunu diri tutmasına yardımcı oldu. Ben de iki defa gelerek annelerimize destek olmaya çalıştım. İlk günden beri de gerek Genel Merkez gerekse Diyarbakır yönetimi olarak annelerimize tereddütsüz, amasız, fakatsız destek olduk. Çünkü biz hılfu’l-füdul geleneğinden geliyoruz. Hakkı ayakta tutmak, adil şahitlerden olmak, hakikati haykırmak, özgürlüğü savunmak için varız. Biliyoruz ki annelerimizin bizden istediği tek şey bizleri yanlarında görmek” şeklinde konuştu.
Birçok sivil toplum örgütünün anneleri yalnız bırakmadığını ifade eden Yalçın, "Elbette gözlerimiz çocukların ve kadınların hamisi, barış, demokrasi ve insan hakları havarisi geçinen o meşhur dernekleri, vakıfları, meslek örgütlerini, sendikaları da arıyor hâliyle. Evet, ben buradan, annelerimizin yanından yüksek sesle sormak istiyorum: ‘Evladımın ölüsüne bile razıyım’ diyen annelerin çığlıklarını duymayan, duymak istemeyen o meşhur ‘kadın hakları’ savunucuları nerede? Çocuk istismarı denince mangalda kül bırakmayan, şiddet denince ortalığı inleten dernekler, vakıflar, meslek örgütleri nerede? Kız çocuklarının başörtüsü takmasına çocuk istismarı diyenler, 10 yaşında, 12 yaşında bir çocuğun kaçırılıp silahlandırılması konusunda neden tek kelime konuşmazlar? Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür? Biz bu çifte standardı çok iyi tanıyoruz. Biz bunları çok iyi tanıyoruz. Ama bunları en iyi buradaki gözü yaşlı annelerimiz tanıyor. Hacire anne hem ‘ciğerim için buradayım’ diyerek oğlunu istiyor hem de tarihi bir soru soruyordu: ‘Hani nerede insan hakları! Getirin o insan haklarını!’ Ama sözde demokratlar, sözde hümanistler, insan haklarını savunduğunu iddia edenler nedense bu konuyu bir kez bile gündeme getirmediler. Bu bilinçli körlük, bu ikircikli tutum suç ortaklığından başka neyle açıklanabilir. Biz aynı çifte standardı Necmettin ve Aybüke öğretmenlerimiz katledildiğinde de görmüştük. Oysa olması gereken, terörün adresine, kimliğine bakılmadan, nereden gelirse gelsin karşı durmak, telin etmek, teşhir etmektir. Bu insani ve vicdani bir mesuliyettir. Günümüz dünyasında organize kötülüğün yayılma hızının yanında iyiliğin aynı hızı ve etkiyi gösteremediğini biliyoruz" ifadelerini kullandı.
Vali Karaloğlu: Anne yüreği mutlaka kazanacaktır
Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu, annelerin mücadelesini tarihe not düşürmek için bu tür etkinliklerin önemli olduğuna işaret ederek, “Bir kadına, bir anneye uygulanacak en büyük şiddet, anneyi yavrusundan zorla ayırmaktır. Bir insana yapılabilecek en büyük insan hakkı ihlali de çocuk yaşta bir bireyi zorla götürüp silah altına almaktır” dedi.
Programda, resim, şiir ve deneme dalında birinci olan yarışmacıların ödülleri Vali Münir Karaloğlu, Genel Başkan Ali Yalçın ve Sur Kaymakamı, Belediye Başkan Vekili Abdullah Çiftçi tarafından verildi.