KONFEDERASYON HABERLERİ
Yalçın: Din Eğitimine Alerji Objektiflik Değil Obsesifliktir
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Diyanet-Sen Başkanlar Kurulu Toplantısı’na katıldı. Bir eğitim sendikasının 4-6 yaş erken çocukluk eğitiminde din eğitimi talebinin karşılanması için Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığının ortak protokol yapmasını yargıya taşımasını eleştiren Genel Başkan Yalçın; “Bakanlık bir çok kamu kurumu ile protokol yapıyor ve talep çerçevesinde adımlar atıyor. Bunları meşru görüp, DİB ile yapılanı meşru görmemek din ile diyanet ile millet ile sorunum var demektir. Din eğitimine alerji objektiflik değil obsesifliktir” dedi.
Toplu Sözleşmede tabandan tavana talep örgütlemesi için “Talebiniz Teklifimiz Olsun” çerçevesinde önerilerin gözden geçirildiği Diyanet-Sen Başkanlar Kurulu Toplantı’sı Ankara’da gerçekleşti. Toplantıya Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcıları ve 81 ilin şube başkanı katıldı.
Sendikacılığın Kitapta Yeri Tartışılmıyor, Kitabı Yazılıyor
Toplantıda şube başkanlarına hitap eden Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, “Ülkemizde geniş kesimlerin sendikacılığa mesafeli durduğu zamanlar oldu. Sendikacılığı kavga zemininde yürütenlerin, şiddetin, anarşinin, vandalizmin merkezi haline getirenlerin, korsan gemilerin limanı olarak görenlerin en büyük zararı örgütlenme bilincine oldu” dedi. Sendikacılıktaki kötü örneklerin yaygın olduğu zamanlarda “bu sendikacılığın bizim kitabımızda yeri var mı” tartışmalarının yaşandığını hatırlatan Yalçın, “Kavga zemininde rekabet yerine rekabet zemininde hizmet yaklaşımı ile yola çıkan erdemli sendikal hareket olan Memur-Sen bu tartışmaların kısır döngüsünden kurtularak çeyrek asrı geride bıraktı, yarım asra yürüyor. Sendikacılığı diğerlerine göre değil değerlerine göre yapma idealiyle 1992’de ‘Besmele’ çekenler bugün artık sendikacılığın kitapta yerini tartışmıyor, sendikacılığın kitabını yazıyor” ifadelerini kullandı.
Sadece Babalar Örgütlü Değil Hocalar da Örgütlü
Örgütlülüğün önemini keşfetmiş, kitlelerden birisinin iş adamları olduğuna dikkat çeken Yalçın, “Her yerde iş adamı örgütü, kuruluşu var. Sermaye, para, güç ellerinde olduğu halde ‘babalar örgütlü’ bu artık bilinen bir gerçek. Din görevlileri de sorunlarının çözümü için örgütlülüğün tılsımını keşfetmiş durumda. 21 yılda yüzde 87 örgütlenme oranı ile örgütlü ve bilinçli kitle içerisinde din görevlileri destan yazdılar. Yüzde 87 oranla artık ‘hocalar da örgütlü’” şeklinde konuştu.
Diyanet-Sen’in başarı grafiğine de değinen Yalçın, “Diyanet-Sen 21 yılda destan yazdı adeta. 83.671 üye ile yüzde 87 örgütlü diyanet ve vakıf görevlileri arasında yüzde 68’i oluşturan Diyanet-Sen aynı zamanda Memur-Sen’de yetkinin besmelesidir. 16 yıldır yetkiyi yüz akıyla taşıyan Diyanet-Sen, din görevlileri için umudu, Memur-Sen için ise gururu temsil ediyor” diye konuştu.
Diyanet-Sen Sorunları Sıralamıyor Kazanımlarını Sayıyor
Din görevlilerinin geçmişte çok ciddi özlük, mali ve sosyal haklar açısından sorunları olduğunu vurgulayan Yalçın, Diyanet-Sen’in 16 yıllık yetki döneminde sorunların tartışıldığı zemini , kazanımlarının sayıldığı zemine çevirdi. “Özlük iyileşmesinde sizin teriniz var. Temel hak ve hürriyetlerin alanının genişlemesinde sizin yeriniz var. Kazanımların altında, ülkenin korku tünelinden çıkışında, zor zamanlarda hesabi değil hasbi duruşta sizin imzanız var” diyen Yalçın, “Öyleyse üyeyi de ülkeyi de rahatlatan adımların altında teriniz, yeriniz ve imzanız vardır. Bugün diyanet ve vakıf görevlilerini rahatlatan ne kazanım varsa bu sizlerin eseri. Diyanet-Sen olarak sorun sıralamıyor adeta kazanım sayıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Sözleşmeli Personelin Sorunlarının Çözümü İçin Uğraşıyoruz
Konuşmasında Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Vizyonu çerçevesinde 4+2 çalışma süresini sözleşmeli öğretmenler için 3+1’e indirme vaadine de değinen Yalçın, “Biz sözleşmelilerin kadrolu olmasını önemsiyoruz. Eğer rahatlatan adım atılırsa bunları kazanım açısından elde var bir olarak görürüz” değerlendirmesinde bulundu.
Kamuda istihdam biçimi açısından bir çeşitlilik, aynı istihdam biçiminde ise kurumlar arası farklılık söz konusu olduğunun altını çizen Yalçın, “Bu çalışma barışı değil çatışma yarışıdır bizim gördüğümüz nokta itibariyle. Diyanet’teki sözleşmeli personel kadro gecikecekse bizde de 3+1 olsun diyor. Bu makul bir talep. Bu tüm kamu açısından makul bir talep. Farklı farklı uygulamalar devlete olan güveni azaltıyor. Kadro talebimizden vaz geçmeksizin katı yaklaşımları esneten her adımı yeterli olmasa da önemli ve değerli görürüz. Mecliste önerinin komisyon aşamasında yapılan tartışmalarda göz önünde bulundurulacağına olan inancımızı ifade ediyor ve talebi takip ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Din Eğitimine Alerji Objektiflik Değil Obsesifliktir
Bir eğitim sendikasının Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği ve bir protokol çerçevesinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülen 4-6 yaş grubu çocuklar için Kur’an Kursu eğitim programının yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’a dava açmasıyla ilgili de konuşan Yalçın, “Dün üniversite önüne turnike koyanlar, katsayı barikatı uyduranlar, İHL düşmanlığı yapanlar, üniversite kampüslerini kışlaya çevirenler ve ikna odaları adı altında imha süreçleri yürütenler ve kamusal alan yalanına sarılanlar, sınavlara annelerin başörtülü girmesini bile mahkemeye taşıyanlar kimler ise din eğitimine ve dine alerji duyanlar, Anadolu’nun kabul görmüş değerlerine mesafe koyanlar aynı çevreler. Sorsanız bu yaptıklarını bilimsel temele dayandırmak için zırvalar ve objektif pozu vermek için çabalarlar” diye konuştu.
MEB ile DİB arasında 4-6 yaş erken çocukluk dönemi din eğitimi için yapılan protokolü, bu çerçevede verilen eğitimi son derece gerekli gördüklerini ve desteklediklerini ifade eden Yalçın, “Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığını halkın isteklerine uygun kamusal eğitim noktasında işbirliği yaptıkları için kutluyorum” dedi.
Yalçın, “4- yaş erken çocukluk eğitimi konusunda MEB&DİB protokolü ile din eğitimi konusunda atılan adımı mahkemeye taşıyan ve hazımsızlıklarını dışa vuranlar, dün kan kusturanların ya kendisi ya da türevleridir. Din eğitimi konusu bir dünya gerçeğidir ve bu konuda alerji objektiflik değil obsesifliktir” diyerek iptal davası açanlara tepki gösterdi.
Toplu Sözleşmede Beklentilerimizin Karşılanmasını İsteyeceğiz
Ağustos ayında gerçekleştirilecek Toplu Sözleşme’ye değinen Yalçın, “5.Dönem Toplu Sözleşme süreci hazırlıklarımızla fiilen başlamıştır. Resmi başlangıç sürecine haftalar var. 1 Ağustos’ta başlayacak toplu sözleşme için sendikalarımız talep örgütlemesini ve mutfak çalışmasını yapıyorlar. Diyanet-Sen Başkanlar Kurulu bu anlamda müzakerelere vesile olacak. Toplu sözleşmede beklentilerimiz karşılansın diye 11 hizmet kolu için birlikte Memur-Sen olarak gayret göstereceğiz. Gayretleriniz, hazırlık çalışmalarınız hayırlara vesile olsun” şeklinde konuştu.
Yarını İnşa Etme Azmi İle Yürüyoruz
Başkanlar kurulu toplantısında katılımcılara hitap eden Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar ise Diyanet-Sen’in yola çıktığı 1998 yılından bu yana değerler sendikacılığı yaptığını belirterek Diyanet-Sen’in değerlerimizi ihya eden, yarınımızı ise inşa etme azmini hep diri tutmaya çalışan bir topluluk olduğunu söyledi.
Diyanet-Sen’in Mayıs ayı verilerine göre hizmet kolundaki diğer sendikalara büyük fark atarak bu yıl 83 Bin 671 üye ile 16. kez yetkili sendika olduğunu hatırlatan Bayraktutar din görevlilerinin sorunlarına dikkat çekerek Ağustos ayında yapılacak Toplu Sözleşme'de bu sorunlar için kararlı bir mücadele verileceğini söyledi.Bayraktutar "Ağustos ayında gerçekleştirilecek toplu sözleşmeler için sendika olarak çalışmalara başladık. Sizlerden gelen teklifleri değerlendirerek dosyamızı oluşturacağız. Kamu iş verenden toplu sözleşme sürecinin, ‘bütçe disiplini’ ve ‘mali yeterlilik’ bahaneleri altına alınmadan tekliflerimizin maliyetinden ziyade mahiyetinin konuşulduğu bir anlayışla sonuçlandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Toplu sözleşme masasına teklif sunacak olan siyasi iradenin, toplu sözleşmeyi refahın adil paylaşımı için fırsat olarak gördüğünü ispatlayacak bir anlayış ve içerikle hareket etmesini bekliyoruz” ifadelerine yer verdi.