KONFEDERASYON HABERLERİ
Yalçın, Eğitime Bakış 2016 Raporunu TRT Haber`de değerlendirdi
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, yedi başlıkta eğitimin fotoğrafını çeken, 2000 yılından bu yana görev yapan Milli Eğitim bakanlarının karnesini ortaya koyan bir rapor hazırladıklarını söyledi.
Ali Yalçın, TRT Haber’de, ‘Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu’na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Eğitim hizmet kolunun yetkili sendikası olarak, eğitim çalışanlarının mali ve sosyal haklarını korumak ve geliştirmek, sorunlarını gündeme getirmek ve çözmek, daha iyi eğitim anlayışıyla eleştiri ve öneriler ortaya koymak, ücretlerde ve gelir dağılımında adaleti sağlamak hedefleri için çalıştıklarını ifade eden Yalçın, eğitimle ilgili sorunları gidermek veya asgari düzeye indirmek amacıyla hazırladıkları ‘Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu’nun, Türkiye’de eğitimle ilgili hemen hemen bütün göstergeleri içeren, farklı açılardan değerlendiren, her birine yönelik analizlere yer verilen ve bu yönleriyle bu alanda bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı çalışma olduğunu kaydetti.
Raporun, ‘Okullaşma oranındaki büyüme, zorunlu olmasına rağmen eğitim dışında kalan çocuklarımızın durumu, mesleki eğitimdeki oransal gelişmeler, özel öğretim kurumlarının sayısal artışı, açık öğretimde öğrenci sayısında artış ve sebepleri, eğitim düzeyi ile iş gücüne katılım arasındaki oransal ilişki ve bunun ekonomik kazanca yansıması, sınıf mevcutlarındaki değişimin geçen dönemler ve OECD ortalamasına göre geldiği seviye, ihtiyaç duyulan derslik sayısı, öğretmen dağılımındaki dengesizliğin sebep ve sonuçları, öğretmen atama ve yer değiştirmelerinde gözlenen sıkıntıların risk analizi, ivedilikle ihtiyaç duyulan öğretmen atamaları, öğretmen açığının giderilmesi için öneriler, ortaöğretimdeki öğrenci devamsızlığı, sınıf tekrarı, mezuniyet oranları, yükseköğrenime geçişte fırsat eşitsizliği, öğrenci başına yapılan harcamalar’ gibi önemli birçok konuyu içerdiğini belirten Yalçın, okullaşma oranlarında kayda değer bir büyüme gerçekleştiğini, 2015-2016 eğitim öğretim yılında, ilkokul çağını kapsayan 6-9 yaş ve ortaokul çağını kapsayan 10-13 yaş gruplarında net okullaşma oranlarında yüzde 100 seviyesine yaklaşıldığını, ortaöğretimin 2012 yılından itibaren zorunlu eğitim kapsamına alınmasıyla bu kademede okullaşma oranlarının son yıllarda ciddi artış gösterdiğini ve 2015 yılı itibarıyla net okullaşma oranının yüzde 85’e ulaştığını dile getirdi.
Meslek lisesi öğrenci oranı yüzde 50’ye ulaştı
Katsayı adaletsizliğinin giderilmesinin ardından meslek liselerine talebin arttığını belirten Yalçın, “Meslek lisesi öğrenci oranı 1990-1997 yılları arasında yüzde 45 seviyesindeydi. 28 Şubat sürecinin eğitim üzerinde oluşturduğu vesayetin simgelerinden biri olan katsayı kararına bağlı olarak, meslek lisesi öğrenci oranı 2002 yılına kadar sürekli azalmış ve yüzde 35 seviyesine gerilemiştir. Daha sonraki yıllarda söz konusu oran 2014 yılına kadar sürekli artış göstermiş ve yüzde 50’ye ulaşmıştır. Türkiye’de 15-19 yaş grubu ortaöğretim öğrencilerinin genel ve meslek lisesi program türüne göre oransal dağılımı bazı ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye’de meslek lisesi öğrenci oranının (yüzde 47), OECD geneli meslek lisesi öğrenci oranının (yüzde 41) biraz üzerinde olduğu görülmektedir” dedi.
Son yıllarda yapılan yatırımlarla sınıf mevcutları açısından OECD’nin 2013 yılı ortalamasının yakalandığını ifade eden Yalçın, 2013 yılı OECD verileri esas alındığında, ilkokul ve ortaokul düzeylerinde Türkiye’de ortalama sınıf mevcutları (sırasıyla 23 ve 28) OECD ortalamasının (sırasıyla 21 ve 24) üzerinde olduğunu kaydetti.
Yalçın, ilköğretim kademesinde ikili eğitim yapan okul sayısının halen yüksek olduğunu, sınıf mevcutları ve okullaşma oranları ile ilgili verilerin sabit kalması durumunda ilköğretimde ikili eğitim uygulamasına son verilebilmesi için yaklaşık 60 bin dersliğe ihtiyaç bulunduğunu belirtti.
Eğitime devam etmeyen öğrenci sorunu çözüme kavuşturulmalıdır
4+4+4 ile ortaya konan 14-17 yaş grubundaki bütün öğrencilerin okullaşması hedefinin henüz gerçekleştirilmediğinin altını çizen Yalçın, “14-17 yaş grubundaki her 100 öğrenciden yaklaşık 15’i eğitimine devam etmemektedir. Bu durum, eğitime devam etmeyen/devam etmesi engellenen çağ nüfusuyla ilgili olarak idari tedbir ve işlemler noktasında yeni pratiklerin ortaya konması gerektiğini ortaya koymaktadır. Eğitimle/eğitim kurumuyla ilişkilenmesi sağlanamayan yüzde 15’lik bu genç nüfusun, ilerleyen süreçte sosyal risk ve insani maliyet üreteceği gerçeğiyle bu sorun kısa vadede gündemden çıkacak şekilde çözüme kavuşturulmalıdır” şeklinde konuştu.
Temel liselerle ilgili süreç iyi analiz edilmeli
“Temel liselerle ilgili süreç iyi analiz edilmezse eğitime dair temel sorunlar üretebilir. Dershanelerin dönüşümü sürecinde ortaya çıkan temel liseler, eğitim sistemi içerisinde belirgin bir yer almaya başlamıştır” diyen Yalçın, şöyle devam etti: “2015 yılında Türkiye’de toplam bin 205 temel lise bulunmaktadır. Temel liselere devam eden öğrencilerin sınıflara göre dağılımı incelendiğinde oldukça çarpıcı bir tablo ortaya çıkmaktadır. İlgili yönetmelikte temel liselerin her sınıf düzeyinde kayıtlı öğrenci sayısının toplam kontenjanın yüzde 40’ını geçemeyeceği belirtilmiş olmasına rağmen, 12. sınıfa devam eden öğrenci sayısı, toplam kayıtlı öğrencilerin yüzde 58’ine denk düşmektedir. Bu oran, temel liseye kayıtlı öğrencilerin yaklaşık beşte üçünün 12. sınıf öğrencisi olduğunu göstermektedir.”
Kamu okullarında 40 bin civarında norm fazlası öğretmen olduğunu, 130 bin öğretmen ihtiyacı varken (Şubat 2016 verisi), öğretmenlerin yüzde 5’inin ihtiyaç fazlası olarak ihtiyacı olmayan okullarda görev yapıyor olmasının eğitimde fırsat eşitliği bağlamında ve kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı açısından son derece sorunlu bir durum olduğunu, aile bütünlüğünün korunması ve sağlık ihtiyaçlarının giderilmesi gibi haklar ihlâl edilmeden bu sorunun çözümüne yönelik adım atılması gerektiğini söyledi.
Açık öğretim öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısına oranı yüzde 26,45’i buldu
Açık öğretimde (ortaokul ve lise) öğrenim gören toplam öğrenci sayısının 2007 yılından itibaren sürekli artış gösterdiğine dikkat çeken Ali Yalçın, “Ortaöğretimde, 2015 yılı başında açık öğretim öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısına oranı yüzde 26,45’i bulmuştur. Başka bir ifadeyle, her dört öğrenciden biri açık ortaöğretim lisesine gitmiştir. Açık öğretim lisesine yönelen öğrenci sayısındaki artışın gerekçeleri mutlaka belirlenmeli, örgün eğitimden kaçış/çıkış alternatifine dönüşen Açık Öğretim Lisesi fotoğrafının oluşmaması için gereken tedbirler belirlenerek hayata geçirilmelidir” diye konuştu.
Öğrenci devamsızlığına da değinen Yalçın, verilerin, özellikle liselerde özürlü ya da özürsüz 21 gün ve üstü devamsızlık yapan öğrencilerin oranlarının yüksek olduğunu gösterdiğini, 2014 yılı verilerine göre, her 100 lise öğrencisinin yaklaşık 19’u 21 gün ve üzeri devamsızlık yaptığını ifade etti.
Atama ve yer değiştirmeler fırsat eşitliğini olumsuz etkiliyor
Öğretmen atama ve yer değiştirmelerinin fırsat eşitsizliğini artırma riskini oluşturduğunu vurgulayan Ali Yalçın, şöyle konuştu: “Yer değiştirme ile bulunduğu ilden ayrılanların büyük çoğunluğunu Güneydoğu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerindeki öğretmenler oluşturmaktadır. İller arası yer değiştiren öğretmenlerin yaklaşık yüzde 52’si bu bölgelerdeki illerden ayrılmıştır. İller arası yer değiştiren öğretmenlerin önemli bir kısmı (yüzde 43) Akdeniz, Ege ve İstanbul bölgelerinde bulunan illere tayin olmuştur. Genel olarak bakıldığında iller arası yer değiştirmelerde öğretmenlerin görece az gelişmiş illerin bulunduğu bölgelerden ayrılarak, görece daha gelişmiş illerin bulunduğu batıdaki bölgelere doğru hareket ettiği görülmektedir. İller arası yer değiştirme ile ayrılan öğretmenlerin oranlarının yüksek olduğu doğu bölgelerinde ve sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi düşük olan illerden ayrılan öğretmenlerin yerleri büyük oranda yeni atanan öğretmenlerle doldurulmaktadır. İlk atama ile atanan yeni öğretmenlerin yüzde 73’ü doğu bölgelerindeki illere atanmaktadır. İller arası yer değiştirmeye bağlı atamalar ve ilk atamalar birlikte değerlendirildiğinde, doğu bölgelerindeki öğretmen ihtiyacı yüzde 90 ve üzeri oranlarda ilk atamalarla atanan yeni öğretmenlerle karşılanırken, diğer bölgelerde yüzde 49 ila yüzde 75 arasında değişen oranlarda iller arası yer değiştirme ile atanan deneyimli öğretmenlerle karşılanmaktadır.”
Açığa alınan öğretmenlerle ilgili karar bir an evvel verilmelidir
Açığa alınan yaklaşık 20 bin öğretmenin inceleme ve soruşturmasının devam ettiğini belirten Yalçın, söz konusu inceleme ve soruşturmaların hızlı ve titizlikle yapılarak, bu konuda bir an önce karar verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.