KONFEDERASYON HABERLERİ
Yalçın: İş Güvencesi Memur-Sen`in Kırmızı Çizgisidir
Türkiye`nin en büyük emek hareketi olan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın Milat Gazetesi`nden Ezgi Çelik`in sorularını cevaplandırdı. Yalçın, "Adalet ve Kalkınma Partisi`nin seçim beyannamesinde yer alan kamu görevlileri, asgari ücretliler, emekliler, gençler ve kadınlarla ilgili vaatlerin ivedilikle ve öncelikle yürürlüğe konulmasını bekliyoruz" dedi.
İş Güvencesi
tartışmaları hakkında ise Yalçın, "Memur-Sen olarak, güvencesiz istihdam
noktasında netiz ve buna kesinlikle karşıyız. İş güvencesi Memur-Sen ve kamu
görevlilerinin ortak kırmızı çizgisidir. Hangi hükümet olursa olsun, bu kırmızı
çizgimizi aşmasına izin vermeyiz" değerlendirmesinde bulundu.
İşte o
söyleşi:
* Kasım`ı geride bıraktık. 1 Kasım
öncesi Memur-Sen`in ısrarla "istikrar" vurgusu yapması dikkatlerden
kaçmadı. Sizi endişelendiren neydi? 1 Kasım`da farklı bir sonuç çıksaydı
"İstikrar" için tehlike çanları mı çalacaktı?
Yeniden
Büyük Türkiye ve Adil Bir Dünya idealinin gerçekleşmesi için istikrarı
önemsiyoruz. Türkiye`nin tam istiklali ve güçlü istikbali için istikrarı önemli
bir zemin olarak görüyoruz. Ekonomik büyüme, dengeli kalkınma, adil bir gelir
dağılımı ve sosyal gelişmişlik için istikrarın olmazsa olmaz olduğunun
bilincindeyiz. 7 Haziran-1 Kasım
arasında yaşanan ekonomik, siyasal ve sosyal gelişmeler istikrarın önemini bir
kez daha ortaya koydu. Türkiye güçlü bir ülkedir. 1 Kasım`da tek başına iktidar
çıkmasaydı yine Türkiye yoluna devam ederdi
ancak 90`lı yıllarda olduğu gibi krizlerle boğuşarak, siyasal çalkantılarla
zaman kaybederek, uluslar arası arenada itibarını yitirerek, ekonomide dipleri
görerek yol alırdı. Biz ise, Türkiye`nin her alanda gelişmişliğini ve
yükselişini sürdürmesini sadece milletimiz için değil ümmetin de sesi olmaya
devam etmesi için de istiyoruz. Bunun için istikrar dedik, istikrarda ısrar
ettik.
İSTİKRARLA BİRLİKTE YENİ KAZANIMLARA
DEVAM EDECEĞİZ
* Türkiye`deki ekonomik büyüme ve
istikrar kamu görevlilerini ne bakımdan ilgilendirir?
İstikrar
demek güçlü büyüme ve gelişmişlik demektir. Türkiye`nin ve ekonominin büyümesi
demek kamu görevlilerinin mali, sosyal ve özlük haklarının iyileşmesi demektir.
Birinci, ikinci ve özellikle de üçüncü dönem kamu görevlileri toplu sözleşmeleri
göstermiştir ki, istikrarın olduğu ve ekonominin büyüdüğü dönemlerde kamu
görevlileri enflasyonun üzerinde kazanımlar üretebiliyor. Kamu Görevlileri
Sendikaları Heyet Başkanı olarak,
2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşmelerinde 213 kazanım
ürettik. Enflasyonun yüzde 7-8 bandında olduğu ekonomik bir süreçte kamu
görevlileri için yüzde 11.3 zam aldık. Kamu görevlileri emeklileri için ilave
zamlar aldık. Bu, Türkiye`deki 13 yıllık siyasal istikrarın ve güçlü
sendikacılığın eseridir. Yeni istikrar döneminde yeni kazanımlarla sendikal
yolculuğumuzu sürdüreceğiz.
YENİ ANAYASA, GÜVENCELİ KADRO VE
SİYASET HAKKI ÖNCELİĞİMİZDİR
* Peki şimdi yeni bir dönem
başlıyor. Hükümetten bu yeni dönem için Kamu Görevlilerinin en büyük beklentisi
nedir?
Hükümetten
iki şey istiyoruz: Birincisi, Adalet ve Kalkınma Partisi`nin seçim
beyannamesinde yer alan kamu görevlileri, asgari ücretliler, emekliler, gençler
ve kadınlarla ilgili vaatlerin ivedilikle ve öncelikle yürürlüğe konulmasını
bekliyoruz. İkincisi, Büyük Memur-Sen Ailesi`nin Kamu İşveren Heyeti ile
birlikte hem toplu sözleşme görüşmelerinde hem de Kamu Personeli Danışma Kurulu
toplantılarında olgunlaştırdığı ve çözüm noktasına taşıdığı konuların hayata
geçirilmesini istiyoruz. Bunların başında da güvenceli istihdam, gelir vergisi
mağduriyetinin giderilmesi, 4/C ve 4/B başta olmak üzere tüm sözleşmelilerin
kadroya geçirilmesi, fiili hizmet zammı çalışmalarının tamamlanması, ek
göstergelerin artırılması, ek ödemelerin emekli maaşlarına yansıtılması, disiplin
cezalarının affı, taşeronlaşmaya ve taşeron çalışmaya son verilmesi gibi kamu
görevlilerini yakından ilgilendiren konular yer alıyor. Ayrıca, demokratik,
sivil, özgürlükçü ve milleti bağrına basan yeni anayasanın yapılması, kamu
görevlilerine siyaset ve grev hakkının verilmesi de beklenti ve taleplerimiz
arasında. Büyük Memur-Sen Ailesi olarak, ``Türkiye yeni anayasa ve ekonomik
reformlara odaklanmalı, yeni hamleler
yapmalıdır`` diyoruz.
EĞİTİMDE ORTA KALİTEDEN KURTULARAK
ORTA GELİR TUZAĞINI AŞABİLİRİZ
* Son günlerde en çok duyduğumuz
konulardan biri "Orta Gelir Tuzağı.." Nedir bu tuzak? Yeni bir
planlama ile bunu aşmak mümkün değil mi?
Genel bir
yaklaşımla 10 bin doların altı düşük gelir grubu, 10 bin dolar ve üzeri orta
gelir grubu, 17 bin dolar ve üzeri ise yüksek gelir gurubu olarak tanımlanıyor,
sınıflandırılıyor. Türkiye ise kişi başına 10 bin 404 dolarla orta gelir
gurubunda yer alıyor. Maalesef yaklaşık 4 yıldır bu gelir gurubundan
kurtulamıyor, sıçrama yapamıyor. Ekonomistler, bu durumu orta gelir tuzağı
olarak değerlendiriyorlar. Türkiye bu orta gelir tuzağını aşabilir mi? Elbette
aşar. Aşması için her türlü fırsat var. Bunun için ilk önce eğitimde orta
kalite tuzağından çıkması gerekiyor. Eğitim sistemimizin buluş yapan, icat
geliştiren, kaliteli ve nitelikli üretim yapabilen girişimci ve yenilikçi nesiller yetiştirmesi gerekiyor. Diğer aşılması
gereken tuzak ise orta teknoloji tuzağıdır. Türkiye düşük teknoloji kullanan
bir ülke değil ancak yüksek teknolojiye geçmiş bir ülke de değil. Biyoteknoloji,
nano teknoloji, mikro teknoloji noktasında daha işin başında. Türkiye orta
kalite, orta teknoloji tuzağını aşar, üretim ve ihracata odaklanırsa orta gelir
tuzağını rahatlıkla aşabilir ve 2023 hedefi olan kişi başına 25 bin dolar seviyesini yakalayabilir. Endüstriyel
tarımda artık kendimize yetemiyoruz. İthalat yapıyoruz. Bu problemi de tarımda
endüstriyel tarımı ihracat merkezli geliştirerek çözebiliriz.
İŞ GÜVENCESİ MEMUR-SEN VE KAMU
GÖREVLİLERİNİN ORTAK KIRMIZI ÇİZGİSİDİR
* Hükümetin Personel rejimini
tek çatıda toplayacağı, memur-işçi ayrımının biteceğine yönelik haberler var.
Memur-Sen`in böyle bir pakete yaklaşımı nasıl olur?
Seçim
beyannamesinde yer verilmeyen, işaret dahi edilmeyen 657 Sayılı Kanun
değişikliği ve iş güvencesi odaklı
tartışma zemini arayışını doğru bulmuyoruz. Kamu görevlilerinin iş güvencesinin
olması bir riskler zinciri olarak gösterilmek isteniyor. İş güvencesi
olmadığında ortaya çıkacak tehlikeler ve açıklar konusunda değerlendirme
yapılmadığı çok net anlaşılıyor. 657 Sayılı
Kanun`da reformist anlayışla değişiklik yapılması başlığının hemen altına iş
güvencesi alt başlığını koyma çabaları; kamu personel sistemini, iş güvencesini
ve 657 Sayılı Kanun`un içerdiği hükümleri ve genel konseptini incelemeyen,
irdelemeyenlerin konuya müdahil olduğunu gösteriyor. Memur-Sen olarak, güvencesiz
istihdam noktasında netiz ve buna kesinlikle karşıyız. İş güvencesi Memur-Sen
ve kamu görevlilerinin ortak kırmızı çizgisidir. Hangi hükümet olursa olsun, bu
kırmızı çizgimizi aşmasına izin vermeyiz. Memur-Sen olarak, güvenceli kamu
görevlisini, güçlü memur olarak görüyoruz. Güçlü memuru da güçlü devlet olarak
görüyoruz. Tam bu nedenle kamu istihdamın artırılmasını savunuyoruz. Kamu görevlisi statüsünü
aşındırmaya yönelik 657 Sayılı Kanun`da yapılacak değişiklikleri kabul
etmiyoruz. Konuyla ilgili geniş katılımlı çalıştay düzenleyeceğiz. Bu çalıştay
sonucunda çıkan raporumuzu başta Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu olmak üzere
yetkili kişi ve kurumlara ileteceğiz.
Söyleşi: Ezgi Çelik / Milat