KONFEDERASYON HABERLERİ
Yalçın Milat Gazetesi'nin Sorularını Cevaplandırdı
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın Milat Gazetesi'nden Serdar Arseven ve Bayram Zilan'ın sorularını cevaplandırdı. "Kapitalizm krizde" diyen Yalçın, "Kapitalist dünya sisteminin ürettiği illegal yapılar, yeni dönemde konvansiyonel silaha dönüştürüldü. PKK/PYD, FETÖ ve hatta DAEŞ, emperyalistlerin sistem krizini çözmek için kullandıkları silahlardan ibaret. PKK, FETÖ, DAEŞ bir vesayet aracıdır. İnşaallah, sistem değiştiğinde bütün vesayet araçlarını temizlerken, gelecekte oluşma ihtimali olan vesayetçi yapıların da önüne geçilecek" dedi.
İşte Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ile gerçekleştirilen o söyleşi:
-Memur-Sen’e Davet, Tercihimiz Evet-
*Halk Oylamasına kısa bir süre kaldı. 81 ilde sahadasınız. Çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Sizin de belirttiğiniz gibi 81 ilde program yapmayı hedefliyoruz. Kampanyamızın amacı hem önümüze dönük sendikal hedeflerimizi anlatmak hem de 16 Nisan Halk Oylamasına ilişkin fikirlerimizi paylaşmak. Onun için de kampanyamızın başlığını “Memur-Sen’e Davet, Tercihimiz Evet” şeklinde belirledik. Memur-Sen’e Davet, önümüzdeki Mayıs ayı içinde sendika ve konfederasyonların üye sayıları belirlenecek. Bu neden önemli? Yine Ağustos ayı içinde 2018-2019 yıllarını kapsayacak 4. Dönem Toplum Sözleşme süreci başlayacak. Biz de bu noktadan hareketle üye sayımızı artırıp masaya daha güçlü oturmayı hedefliyoruz. Zaten Türkiye’nin ve bölgemizin en büyük konfederasyonuyuz. Yeterli mi? Elbette yetmez. Bu yüzden kendimize bir hedef koyduk: en az 1 Milyon 111 Bin 111 üye. Şu ana kadarki gelişmeler de inşallah bizim bu sayıya ulaşacağımızı gösteriyor. Öte yandan önümüzdeki Anayasa Referandumuna ilişkin halkoylaması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu konuda da olumlu tepkiler alıyoruz.
-Yeni Sistem Bize En Başta İstikrar Vaat Ediyor-
*Halk oylaması konusunda sahada yaptığınız vurguları incelediğimizde "İstikrar" öne çıkıyor. Yeni sistem istikrarı koruyabilir mi?
Evet. Kamu görevlileri için istikrar şart. Yaptığımız toplantılarda yeni sistemin nasıl istikrar sağlayacağın anlatıyoruz. Çünkü koalisyonlar döneminden en çok zarar görenlerin başında kamu görevlileri geliyor. Bir gecede ülkenin nasıl fakirleştiğini hepimiz hatırlıyoruz. Anayasa kitapçığının fırlatılması sonucunda çıkan krizlerin, kimlerin işine yaradığını, alttaki insanların birikiminin kimlere aktarıldığını hep birlikte yaşadık, gördük. İstikrar bu noktada çok önemli. Yeni sistem bize en başta istikrar vaat ediyor. İstikrar nedir? İstikrar, pastanın büyümesi, dolayısıyla payın da büyümesi anlamına geliyor. Hatta öyle ki, gelirin tabana adil bir şekilde paylaşılmasını imkân sağlayacak bu sistem. İkincisi ise istikrar içinde hızlı karar alma süreçleri, şu an yaşanan küresel ölçekteki ekonomik krizin yangınını daha az hissetmemizi sağlayacak. Hatta, eğer süreç iyi yönetilebilirse, ki yönetileceğine inanıyoruz, krizden yeni imkanlar çıkarabiliriz. Umudumuz o. Şimdi bakınız, biz vesayetten çok çektik. Vesayetin hantallaştırdığı bir devletin üzerimize çöktüğü dönemlerin maliyetini iyi biliyoruz. Şimdi bu yeni düzenlemelerle, devletin şefkatli yüzünü daha iyi hissedeceğimizi düşünüyorum. Bir düşünün, gençler tek kalıba dökülmek isteniyordu geçmişte. Sonra? Sonrası, siyasetten ekonomiye, medyadan akademiye tek tipçilik hakim oluyor, hatta bir kısım insanlar kuralın dışına çıktığı zaman büyük sıkıntılar yaşıyordu.
-Gençliğin Önünü Açmak İçin "Evet"-
* Buraya gelmişken; gençliğin halk oylamasına bakışı nasıl? Şunun için soruyorum, Genç Memur-Sen komisyonunuz var. Türkiye'nin en büyük örgütlü gençlik kuruluşu.
O zaman buradan devam edelim. Türkiye genç bir nüfusa sahip… Bu bizim en büyük hazinemiz. Hele hele batıdaki yaşlı nüfusa bakınca bu hazinenin önemi bir kat daha artıyor. İşte bu hazineyi vesayetin oluşturduğu sistemle berheva etmemeliyiz. Gençliğin önündeki engelleri kaldırmalıyız. Aslında biz Memur-Sen olarak bu noktada çalışmalar yürütüyoruz. 2012 yılında Genç Memur-Sen adı altında bir örgütlenmeye gittik. O günden bu yana kendi değerlerine bağlı, fakat çoğulculuğu da özümsemiş bir gençlik için sistemli bir program yürütüyoruz.Sorunuza gelecek olursak; bizim sahada gördüğümüze göre, durum fena değil. Gençlik komisyonumuzun halkoylamasına ilişkin çalışmaları da umut verici sonucu teyit ediyor. Ama yine de, gençlere daha çok gidilmesi gerekiyor. 18 Yaşında seçilme hakkının tam olarak anlatılamadığı kanaatindeyiz. Bazıları, bu maddeyi küçümsüyor. Fakat demokrasi dediğiniz şey zaten katılımı esas alır. Katılım ise, toplumun tüm katmanlarını kapsamalı. Seçme hakkı vereceksiniz, seçilmeye gelince az daha büyü. Olur mu bu? Bakınız; genç ve dinamik bir sistem istiyorsanız, gençliğin önünü daha çok açmalısınız. Neden? Bugün dünya çok hızlı değişiyor. Bir teknolojik ürün elinize almadan eskiyiveriyor. İntibakın zorlaştığı zamanlar yani. Ne yapacaksınız? Bunu intibak eden, hatta hakim olan bir dinamizme ihtiyaç var. Yeni sistem, tecrübe ile yeni gelişmelere ayak uydurabilecek dinamizmi aynı potada eritecek. Onun için bu konuda da evet hakkını sonuna kadar kullanıyoruz.
-82 Anayasası Üzerine Kimse Olumlu Cümle Kuramaz-
*Halk oylamasının gündeme gelmesiyle beraber tartışmalar başladı. Ve tartışmalar şiddetini artırarak sürüyor. Sizce süreç sağlıklı bir zeminde mi tartışılıyor?
Aslında, şu ana kadar yaşananlar normalleşmenin de yavaş yavaş gerçekleştiğini gösteriyor. Fakat yine de, inat da murattır diyenler var. Keşke, metin üzerinden tartışmalar daha çok yapılabilse. Yani, ezberler devreye girmese. İşte, Sayın Kılıçdaroğlu’nun meşhur konuşması. Önerilen sistemin belki de en başa çekilebilecek maddesinin sebebini, yeni dönemde oluşacak sorun diye kodluyor. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında gerilim çıkacak diyor. Sonra bunu düzeltmeye kalktı. Fakat şüyu vukuundan beter bir açıklama yaptı. Önümüzdeki iki yıl için söyledim diyor. İşte ezber bizi buralara kadar sürüklüyor maalesef. Şu tespiti yapalım. Evet-Hayır denklemine bakmadan sistem öyle ya da böyle değişmek durumunda… Eski hal muhal yani. Biz istiyoruz ki, halkoylamasına sunulan paketi, muhalifler de okusa, hayır diyeceklerse bile tezlerini daha da güçlendirse. Ama olmuyor işte. Herkes darbe anayasalarından şikayetçi. 82 Anayasası üzerine kimse olumlu cümle kuramaz. Fakat ne hikmetse, önümüze çıkan imkanı kötülemek için, parlamentarizm ezberleri üzerine ezberler tekrarlanıyor. Hal bu ki, darbe anayasası, yasama üzerinde büyük bir vesayet oluşturmuş. Öte yandan, medya, sermaye de bir vesayet oluşturmuş. O zaman? Bu ezberci tayfayı bir kenara bırakırsak, 17 Nisan sabahı birlikte yaşayacağımızı bilen insanların normalleştirdiği bir süreç yaşıyoruz.
-Vesayet Araçları da Tasfiye Olacak-
*Bir de tartışmanın Avrupa boyutu var. Malum, Almanya’da başlayan, Hollanda’da şiddete dönüşen bir durum yaşadık. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Evet, tartışmanın bir yönü bu… Avusturya, Almanya ve Hollanda süreçleri, bizim seçimimizin başta Avrupa olmak üzere küresel bir etkisi olacağı kesin. Muhalefetin okuyamadığı noktalardan birisi de bu. Biz, büyük Memur-Sen ailesi olarak, küresel değişim ve sistem sorunu üzerinde çok duruyoruz. Bakınız; küresel ölçekte bir sistem sorunu var. Bu kapitalizmin yaşadığı krizden kaynaklanıyor. Hadisenin bir diğer boyutu da, geçmişte bizzat kapitalist dünya sisteminin ürettiği yapıların, yeni dönümde konvansiyonel silaha dönüşmesi… Ne demek istiyorum? Aslında, PKK/PYD, FETÖ ve hatta DAİŞ, emperyalistlerin sistem krizini çözmek için kullandıkları silahlardan ibaret. Buradan yola çıkarak biz diyoruz ki, hayırcı bloğun içinde yer alan PKK’nın iyi niyetli insanlarımız tarafından doğru okunamıyor. Biz demiyoruz ki her hayır oyu veren PKK’nın ekmeğine yağ sürüyor. Fakat biraz önce dediğim gibi, hadiseyi doğru okuyamıyorlar bizce.
Keşke, sürecin bu yönünü doğru okuyabilseler… Tekrar ediyorum. Küresel bir operasyon var. Fakat bu operasyon, sistem krizinin bir sonucu! Belki de önümüzdeki dönemde, beklemediğimiz kadar büyük dönüşümler yaşanacak. Biz güçlü bir yürütme, güçlü bir yasama, bağımsız ve tarafsız bir hukuk sistemiyle, bu dönüşümde önemli bir paydaş olabiliriz. PKK, FETÖ bunu istemez. Bir de şu yönü var bu istemezük tayfasının. PKK, Doğu ve Güneydoğu’da vesayetin aracı ve kendisi olmuştur. Yani bu örgüt de vesayet taraftarıdır. FETÖ ise, 15 Temmuz’da zirveye çıkan bir vesayet taşıyıcısıdır. 17-25 Aralık sürece FETÖ’cü savcıların vesayet oluşturma çabasıydı malum. İnşaallah, sistem değiştiğinde bütün vesayet araçlarını temizlerken, gelecekte oluşma ihtimali olan vesayetçi yapıların da önüne geçilecek.
-16 Nisan'da Kazanan Millet Olacak-
*Siz ısrarla vesayet üzerinde duruyorsunuz. Fakat bazı kesimler de “tek adamlık” üzerinden yeni bir vesayet oluşturulduğunu söylüyorlar.
Temelde yapılan bir yanlışlık üzerine tartışma yapılıyor maalesef. Biz Anayasa metnini didik didik ettik. Ve bizi bilen bilir. Yanlışa yanlış diyen bir gelenekten geliyoruz. Bir örnek vereyim. 2011'de Toplu Sözleşmede uzlaşamamış ve oturma eylemi gerçekleştirmiştik. 3. Dönem Toplu Görüşmede teklif beklentimizin çok altında olduğu için tepki gösterip masadan nasıl kalktığımızı bilen bilir. Diğer konfederasyonla masaya yapışıp kalmışlardı. Bizim muhalefet tarzımız karşıtlık üzerine değil, yapıcılık üzerinedir. Maalesef bugün ezberler üzerinden söz söyleniyor. Oysa, bu paket bir sistem değişikliğiyle beraber, ezberleri de değiştirecek nitelikte. Bugün yaşanan evet-hayır kamplaşmasının niteliği de evet çıkması halinde bir anlam ifade etmeyecek. Dedim ya, metni değişik platformlarda tartıştık. Kurullarımızla didik didik ettik. "Sorularla Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi" başlıklı özel bir çalışma hazırladık. Çalışmamızı kitaplaştırıp yüz bin bastık ve teşkilatımızla beraber illerde dağıttık. Eğer anti demokratik bir sisteme doğru bir evrilme olursa ilk karşı çıkan biz oluruz. Çünkü bu ülkenin değerlerinden hareketle örgütlenmiş, erdemliler hareketi olarak yola revam olmuş Memur-Sen, mücadelelerle yoğrulmuş bir konfederasyon. Vesayetin ne anlama geldiğini, bize ve insanımıza hangi bedeller ödettiğini en iyi biz biliriz. Anti demokratik uygulamalardan en çok bizim sendika üyelerimiz çekti. 28 Şubat’ta kimileri beşli çeteyle iş tutarken, biz alanlarda, bu milletin değerleri için mücadele ediyorduk. Yeri gelmişken kimse bize tumturaklı cümlelerle özgürlük nutku atmasın. Vesayetle iş tutanların demokrasi söylemlerine karnımız tok. Bu hakikat ortadayken biz yine de bu kampanya sürecinin fikir teatisi, istişare imkanı sunduğuna inanıyoruz. Buraya gelmişken de ister evet desin ister hayır desin bütün insanımıza bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bizler, komşuyuz. Bizler aynı iş yerinde çalışıyoruz. Birbirimizin derdiyle ilgilenmeye devam edeceğiz. Bizler birbirimize selam vereceğiz hasılı. Onun için bu sürecin demokratik bir olgunlukta geçmesi gerekiyor. Çünkü bu ülke hepimizin… 17 Nisan’da da bizim ülkemiz olarak kalacak.
Ezgi Çelik / Milat