KONFEDERASYON HABERLERİ
Yalçın: Taşeron İşçiler 4-A-4-D Statüsünde Kadroya Alınmalı
Yeni Büyükşehir Modeli ve Uygulama Sonuçları Sempozyumunda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, “Taşeronların kamuya alınması gündemde. Bu çerçevede, yerel yönetimlerdeki taşeron işçiler de 4/A ya da 4/D statüsünde kadroya alınmalıdır. Bu arkadaşlarımızın imtiyazlı kamu şirketi çalışanı yapılması yönündeki yaklaşımdan vazgeçilmelidir. Çalışanlarını mutlu edemeyen şehir, yaşayanlarını hiç mutlu edemez” dedi.
Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Bem-Bir-Sen ve Hacettepe Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Yeni Büyükşehir Modeli ve Uygulama Sonuçları Sempozyumu” geniş katılımla Ankara’da yapıldı. Programa Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Emin Esen, Levent Uslu, Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, Genç Memur-Sen Genel başkanı Eyüp Beyhan, Prof. Dr. A. Haluk Özen, dekanlar, akademisyenler, bürokratlar, STK temsilcileri, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı. Etkinlikte konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, yapılan sempozyumundan önemli sonuçlar çıkacağına inandığını ve sempozyumun, üniversite-sivil toplum işbirliğine güzel bir örnek olduğunu söyledi.
YERELDEKİ DURUM ORTAYA ÇIKACAK
Yalçın, Memur-Sen’in Türkiye’nin en büyük konfederasyonu olarak, ülkenin sorunlarına çözüm üretmeyi ve uygulanabilir teklifler sunarak, bilimsel sendikacılık faaliyeti yürütmeyi düstur edindiğinin altını çizdi. Bem-Bir-Sen’in bu kapsamda düzenlediği etkinliğin önemine dikkat çeken Yalçın, “Bem-Bir-Sen’imizle Hacetepe Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği ‘6360 Sayılı Kanun’un Getirdiği Yeni Büyükşehir Modeli ve Uygulama Sonuçları’nın enine boyuna tartışılacağı bu Yasalaşma sürecinde katılımcılığa yeterince yer verilmeyen yasaların ya tamamı ya da bir bölümü kısa sürede işlevini kaybedebiliyor. Hatta ölü doğan yasalar bile olabiliyor. Büyükşehir sayısını artıran, hizmet alanlarını il mülki sınırlarına kadar genişleten, il özel idaresini ortadan kaldıran, beldeleri ve köyleri mahalle statüsüne indiren büyükşehir kanunun yasalaşmasının üzerinden uzun zaman geçti. Bu yasanın uygulamasını merkezi ve yerel yöneticiler ile sivil toplum kuruluşu liderleri ve akademisyenler yakından takip ettiler, izlediler. Büyükşehir yasası Türkiye’nin nüfusunun yüzde 77’sini, coğrafi olarak yüzde 51’ini doğrudan ilgilendiriyor. Bugün burada bu yasanın vatandaş memnuniyetini yükseltip yükseltmediğini, yerel hizmetlerde etkinlik ve verimliliği arttırıp artırmadığını, bu yasanın çukur siyasetini benimseyen bir siyasi partinin yerel yöneticileri tarafından kötüye kullanılıp kullanılmadığını uygulayıcılardan, sivil toplum yöneticilerinden ve bilim insanlarından dinleyeceğiz” dedi.
ÜLKEMİZİ GÜZELLEŞTİRMEK SORUMLULUĞUMUZ
Sempozyumda yeni büyükşehir modelinin güçlü yönlerin kurumsallaştırılması, zayıf yönlerin güçlendirilmesi, fırsatların yaygınlaştırılması ve tehditlerin bertaraf edilmesi için öneri ve teklifler sunulacağını ifade eden Yalçın, “Bem-Bir-Sen’imiz, bu sempozyumu kitaplaştırmak yanında ortaya konulan öneri ve eleştirileri mutlaka raporlaştıracaktır. Bir adım daha ileri gidip bu raporları yürütme ve yasama organlarının üst düzey yetkilileriyle, ilgili büyükşehir belediyeleriyle paylaşmalıdır. Dünyayı, Türkiye’yi, yaşadığımız şehri, mahallemizi, evlerimizi güzelleştirmek, insana ait ve yaşanabilir kılmak bizim asli sorumluluğumuzdur. Şehirlerimizi inşa ederken mutlaka canlı-insan-medeniyet-tarih-kültür bağlantısını kurmalıyız. Şehirlerimiz her şeyiyle bize ait, bizden olmalıdır. Şehirlerimizin medeniyet, kültür ve tarih dokusunu sırtından hançerleyen, tarım arazilerini imara açan her türlü yapılaşmaya karşı ortak bir karşı duruş göstermeliyiz” şeklinde konuştu.
ÖNCE ÇALIŞANLAR MUTLU EDİLMELİ
“Erdemli şehirlerimizi korumak ve yeni şehirler kurmak için şehirlerimizi ifsat eden ucubelerden kurtulmalıyız” diyen Yalçın, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Kentsel dönüşüm çalışmalarının üst gelir guruplarına rant transfer etme mekanizmasına dönüşmemesi için hep birlikte hassasiyet ortaya koymalıyız. Bu kapsamda, Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun ‘Kültürel Kalkınma Eylem Planı’nı önemsiyoruz. Huzurlu şehirler ve sağlık dostu yerleşim alanları ortaya çıkarmak için tüm şehirlerimiz mutlaka bir çekaptan geçirilmelidir. Türkiye’nin saygın mimarlarından rahmetli Turgut Cansever ‘Şehir, ahlakın, sanatın felsefenin ve dini düşüncenin geliştiği ortam olarak, insanın bu dünyadaki vazifesini, en üst düzeyde varlığın anlamının tamamlandığı ortamdır’ İnşa ettiğimiz şehirlerimizde yediden yetmişe çocuk, kadın, yaşlı, genç herkes nefes alabilmeli, mutlu olabilmelidir.”
TAŞERONLARA KADRO VERİLMELİ
Yalçın, kadro soruna da değinerek, “Şehir yönetimlerinin insanı mutlu etmek noktasındaki asli sorumluğunu önemsiyorum. Bu önemli sorumluluğun gereğini yerine getirmeye belki de önce kendi personelinden başlamalılar. Başta büyükşehirler olmak üzere yerel yönetimlerde çalışan taşeron işçilerin durumunu, konumunu biliyoruz. Taşeronların kamuya alınması gündemde. Bu çerçevede, yerel yönetimlerdeki taşeron işçiler de 4/A ya da 4/D statüsünde kadroya alınmalıdır. Bu arkadaşlarımızın imtiyazlı kamu şirketi çalışanı yapılması yönündeki yaklaşımdan vazgeçilmelidir. Çalışanlarını mutlu edemeyen şehir, yaşayanlarını hiç mutlu edemez.”
Yalçın sözlerini, panelin ülkemiz ve yerel yönetimler için hayırlar getirmesini dileyerek noktaladı.
Bem-Bir-Sen Genel başkanı Mürsel Turbay ise, Yerel Yönetim çalışanlarının yetkili sendikası Bem-Bir-Sen’in, sendikacılık faaliyetlerini sadece toplu sözleşme pazarlığı olarak görmediğini ifade etti. Turbay “Hususen üyelerimiz başta olmak üzere, ülkemizin, İslam âleminin ve tüm dünyanın sorunlarını, bu sorunlar ile ilgili kişi ve kurumlarla tartışarak sağlam zemin üzerinde makul çözümlere ulaşmayı önemli buluyoruz. Emek, alın teri, adalet düsturları ile ‘önce insan’ anlayışından hareketle insan onurunu ayağa kaldırmak Sendikamızın üstlendiği misyondur. Akademik Sendikacılık anlayışı ile hareket eden Bem- Bir- Sen olarak, Akademik çalışmalarla oluşturulan verileri komisyonlardan çıkan raporlarla birleştirerek yoğurduk, olgunlaştırdık” şeklinde konuştu.
KEYFİ UYGULAMALAR SON BULMALI
Özellikle personelin istihdamı ve birçok yerin siyasi veya keyfi nedenlerle çalışanlar için sürgün yeri olarak kullanılması gibi sorunların ortaya çıktığını vurgulayan Turbay, “Büyükşehir sınırları içerisindeki yerlere günü-birlik gitmek yerine oraya hizmet edecek personelin bulunduğu yerde istihdam edilmesi, keyfi uygulamaların önüne geçecektir. Büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyelerinin siyasi parti farklılıkları da bu süreçte etkili olmuştur. Yeni yapının siyasi tercihlere bağlı karar verme olasılığı, merkeze uzak ve seçmen sayısının az olduğu yerleşim yerlerine yönelik farklı uygulamaların olmasına neden oldu” dedi.
ÇALIŞANLARIN İŞ YÜKÜ HAFİFLETİLMELİ
“Büyükşehir Belediye Kanunu ve ilgili diğer mevzuatta değişiklik yapılmasına ilişkin olarak ‘Bütünşehir’ yasası olarak bilinen kanunun ne gibi etkileri olacağı kamuoyunda önyargısız bir şekilde tartışılması gerektiği kanaatindeyiz” diyen Turbay, şu şekilde konuştu: .6360 sayılı yasa ile Büyükşehir belediyesi bulunan 30 ilde il özel idarelerinin tüzel kişiliği kaldırılmıştır. İl belediyesi bulunan 51 ilde ise il özel idarelerinin tüzel kişiliği devam etmektedir. Yasa ile sadece Büyükşehir Belediyeleri’nin değil, ilçe belediyelerinin de iş yükleri artmıştır. İlçe belediyelerinde var olan teknik altyapı, ulaşım, plan ve proje sorunlarına, kapanan belde belediyelerinin ve mahalleye dönüşen köylerin yükü eklenmiştir. İlçe belediyelerinin artan sorunların çözümüne yönelik gelirlerine ayrılan payın düşük olması yeni sorunların olmasına neden olmaktadır. Büyükşehir Belediyeleri, sanki ilçe belediyeleri üzerinde vesayet kurmuş algısı vardır. Bu algı yanlıştır, düzeltilmelidir.”