ARŞİV
Yeni Anayasayla Yeniden Dünya Devleti
Memur-Sen Konfederasyonu olarak Yeni Anayasa ihtiyacını ve talebini, hemen her platformda ve yüksek sesle öteden beri dile getiriyoruz. Özellikle 12 Eylül referandum sürecine Memur-Sen’ in gösterdiği hassasiyet ve sağladığı katkı, yeni anayasa konusundaki duruşumuz açısından oldukça anlamlıdır.
Referandum sonrası süreçte kamuoyu başka gündemlere savrulurken, Memur-Sen yaptığı devasa araştırmalar, kongreler ve raporlarla Yeni Anayasa’yı ne kadar önemsediğini eylemli olarak ortaya koymuştur. Aynı hassasiyetle benzeri çalışmalar yürüten ve teklif sunabilen sivil toplum kuruluşu ya da üniversite sayısının yok denecek kadar az olması, Yeni Anayasa konusunda sosyal sorumluluğun çok ötesinde bir rol üstlendiğimizi ve bu rolün de hakkını verdiğimizi gösteriyor.
Memur-Sen Camiası, her türlü engelleyici reflekse rağmen bu sürecin, ülkemiz, milletimiz ve geleceğimiz açısından ne kadar büyük önem taşıdığının farkındalığıyla Yeni Anayasaya dair çalışmalarını devam ettirmektedir. Çünkü millet tarafından oluşturulan bu fırsatın ıskalanması, ertelenmesi ya da heba edilmesi, sadece telafisi imkânsız zararlara yol açmakla kalmayacak, yitirilen zaman, bizi dünya ülkeleri ile giriştiğimiz yarışta geride kalmaya mahkum edecektir. Biz böyle bir sonuca tahammül edemeyiz.
Tarihi anlama sahip bu çaba, bize göre sorumluluk sahibi her kişi ve kesim tarafından desteklenmeli ve böylece sürecin bütün hızıyla devam etmesi sağlanmalıdır. Çünkü, tüm insanlığın huzur ve mutluluğunu gözeten bütün iyilik ve güzellikleri, yani “marufu”, birilerinin üretmesini beklemek yerine, bizatihi biz üretmek, sunmak ve örnekleştirmekle mükellefiz.
Tam da bu noktada, ülke ve millet olarak önemli bir kararın arefesindeyiz. Şimdilerde bize kaybettirilmeye çalışılan, ama bu topraklar üzerinde yaşayanların yüzyıllar boyunca hazmettiği, başardığı; hangi din ya da etnisiteye aidiyeti bulunursa bulunsun, insanların bir arada barış içinde yaşamaya dair zenginliği, anlayışı, erdemi ve feraseti yeniden keşfetmek ve hayata geçirmek zorundayız. Aslında bizim asırlar öncesinde varettiğimiz farklı din ve inanç gruplarının bir arada yaşamalarına dair engin kültür ve tecrübeyi, batı alemi henüz şimdi yaşıyor. Bu tanışma, batı için oldukça sancılı hatta kanlı bir süreç taşıyor. Avrupa’nın hemen her ülkesinde kendilerinden olmayanlara karşı uygulanan dışlayıcı ve ayrımcı bakış açılarının gittikçe derinleşmesi hatta ırkçı politikaların her geçen gün artması, bu konuda ne kadar zorlandıklarını da gösteriyor.
Ve biz şimdi tarihi bir karar vereceğiz. Ya, sadece kendi gerçekleri, imkanları ve tarihi ile sınırlanmış, bu kalıbın içine sığmayanları devre dışı bırakmış, göz ardı etmiş, içe dönük, sıradan ve “seçilmişlerin seçilmesi” olarak tanımlanmış bir demokrasiye razı olacağız ya da yeniden itibarlı, güvenilen, imrenilen, gelişmiş bir dünya devleti olma idealine matuf bir manifesto ortaya koyacağız.
Tarihimiz ve coğrafyamız hepimizi bu manifestoyu yazmaya çağırıyor. Aynı tarih ve coğrafya, böyle bir manifestoyu yazmak için gereken medeniyet değerlerini bize fazlasıyla hediye ediyor.
(Memur-Sen Gazetesi'nin 2012/18.Sayısı'nda yayınlanmıştır.) |