ALİ YALÇIN
Yeni Bir Dünya Mümkün
Rusya ve Çin’in küresel denkleme yeniden dahil olmasıyla dünya 90’lardan itibaren girdiği tek kutuplu eksenden çıkarak çok kutuplu hale gelmeye başladı. Bölgesel aktörlerin de devreye girmesiyle küresel egemenlik sisteminin bölgesel kırılmalar yaşadığı ve atomize olduğu bir vasatta küresel güçlerin egemenlik siyaseti giderek daha fazla yıkımı beraberinde getiriyor. Güç dengesi kavgalarının büyük kaos ve savaşlara neden olduğu bu yeni vasat, sorumluluk sahibi her kurum gibi Türkiye’nin en büyük sivil gücü olan Memur-Sen’e de hayati sorumluluklar yüklüyor. İslam dünyasında olan bitenlere, dünyada yaşanan mazlumiyetlere karşı kayıtsız kalmayı varoluş nedenlerimize aykırı buluyoruz.
Bu noktada gerek Kudüs’ün işgaline karşı meydanları domine edecek, Türkiye’nin 81 ilinde kitleleri örgütleyecek çabaların parçası ve öncüsü olmamız, gerekse de uluslararası sendikal faaliyetleri sıklaştırarak, perspektifimizi sınır ötesine taşımamız bu meyanda sorumluluklarımızın ifadesini bulduğu gayretlerimizi işaretliyor.
Geçtiğimiz yıl Hak-İş, Kudüs ve Filistin’i Destekleyen Sendikalar Birliği ile birlikte düzenlediğimiz “Uluslararası Sendikalar ve Mesleki Örgütler Konferansı”nın ikincisini ‘Kudüs İçin Hep Birlikte’ temasıyla İstanbul’da gerçekleştirdik.
Yanı sıra son yüzyılın en büyük zulmüne maruz kalan Arakan halkı için “İnsanlık Pusulamız, Arakan Rotamız” mottosuyla derhal harekete geçerek bir yandan 81 ilimizde basın açıklamalarıyla zulmü Türkiye ve dünyanın gündemine taşırken diğer yandan yardım kuruluşlarını bir araya getirerek Arakan yardım kampanyasının fitilini ateşledik. Bölgede bulunan heyetimiz de Arakan’da mültecileri ziyaret ederek yardım çalışmalarında bulundu.
Dünyanın geldiği kritik dönemeçte, ulusal sınırlar içine kapanmış hiçbir çalışmanın saldırıları karşılamaya, kuşatmayı yarmaya yetmeyeceğinin bilincindeyiz. Bu ağır kuşatmada bir huruç hareketine ihtiyaç olduğunun farkında olarak, sağlam ve istikrarlı bir şekilde uluslararası sendikal çalışmaları sabırla sürdürüyoruz. Bu bağlamda, bir yandan ülkemizde dünyanın farklı ülkelerindeki sendikacı dostlarımızı ağırlıyor, öte yandan dünyayı bir uçtan bir uca kat ederek sendikal ziyaretlerimizi sürdürüyoruz.
Emek ve hak mücadelesini dünyanın her yerinde yükseltmek, hakça paylaşım anlayışını hakim kılmak için antiemperyalist bir tutumla sürdürdüğümüz çalışmaların en önemli ayaklarından birini Latin Amerika oluşturdu. Arjantin, Şili ve Brezilya’da sendika ve konfederasyonların yöneticileri ile çok verimli görüşmeler yaparak tecrübe ve fikir paylaşımında bulunduk. Bununla birlikte heyetlerimiz farklı zamanlarda Irak, Nepal, Bangladeş ve Cezayir’de gerçekleştirilen ve toplamda, yüzlerce sendikanın katıldığı uluslararası programlara katılım gerçekleştirerek vizyon ve düşüncelerimizi bu zeminlere taşıma imkanı yakaladı. Öte yandan Arnavutluk Bağımsız Sendikalar Birliği ile imzaladığımız işbirliği protokolü çerçevesinde, ilki Ankara’da gerçekleştirilen “Sendikacılıkta Türkiye ve Arnavutluk Tecrübesi” başlıklı ortak seminerlerin Arnavutluk etabını gerçekleştirdik.
Uluslararası sendikacılıkta çok fazla önem verdiğimiz çalışmalardan biri de Uluslararası Sendikacılık ve Sosyal Politika Sertifika Programı. İkincisi için Ankara’ya gelen 23 ülkeden ve 25 farklı konfederasyondan toplam 25 uzmanın yetiştirilmesini ve ülkemizi tanımalarını sağladık.
Sendikal anlayışımızı dünyanın her köşesine taşırken, Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen ILO 10. Avrupa Bölge Toplantısında da neoliberal politikaların dünyayı taşıdığı korkunç tabloya dikkat çekerek, “kıt kaynaklar, sınırsız ihtiyaçlar” teorisine karşın adaletin tahkim edilmesi halinde, kaynakların ihtiyaçları karşılamaya fazlasıyla yettiğini ifade ettik.
Bütün bunların yanında rakiplerimizin laf ürettiği bir vasatta biz iş üreterek sendikal gayretlerimizi kazanımlara dönüştürüyoruz. Bu bağlamda, çalışanlar için vergi kesintisi oranının yüzde 27 yerine yüzde 30 olarak uygulanmasına ilişkin tasarıya karşı itirazlarımız sonuç verdi ve tasarı torba yasadan çıkarıldı. 3. Dönem toplu sözleşmede bağıtladığımız 4/C’lilerin sözleşmeli personel pozisyonlarına geçirilebilmeleri konusunda çalışma yapılması hükmü 696 sayılı KHK ile yaşama geçirilmiş oldu. Her platformda dile getirdiğimiz 4/C konusunun çözülmüş olması bir takım rezervlerimize karşın bir hakkın teslimi olmuştur. Bununla birlikte, kaldırılan 4/C ruhunun 4/B sistemi içinde yaşatılmaması için sendikal paydaşlarla istişare edilerek sözleşmeli personel statüsüne geçiş yapan personelin izin hakları, çalışma saat ve süreleri, görev tanımları, ünvanları gibi hususlardaki mevcut sıkıntıları bütünüyle sona erdirecek bir düzenlenme yapılması gerektiğinin altını çizmek isterim.
Medeniyetimizden tevarüs eden değerlerle kurulan Memur-Sen olarak, hayatı sendikal alan ve sendikal dışı alan şeklinde bölmüyoruz. Hayatın bütün alanlarına ilişkin söyleyecek sözümüz, ortaya koyacak tavrımız ve pratiklerimiz var. Ancak bu şekilde “Yeni bir dünya mümkün” umudunu somutlaştırabilir, gözyaşını tebessüme çevirebiliriz. Bu nedenle hiç durmadan, yılmadan, kutlu yürüyüşümüzü yeryüzünün yürünebilecek bütün yollarında sürdürüyoruz.