ARŞİV
Yetim Hakkı Maskeli Darbe Planı Yapıldı
Başkan Gündoğdu, ‘Sabah Gazetesi’nin Sorularını Cevaplandırdı
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, son üç ay içerisinde ülkemizde yaşanan olağanüstü gelişmeleri ‘Sabah Gazetesi’nden Nazif Karaman’a değerlendirdi. Nazif Karaman’ın sorularını cevaplandıran Başkan Gündoğdu, “17 Aralık Küresel Operasyonu, Gezi Olaylarının devamıdır. Kuklaya değil kuklacıya bakmalıyız” dedi.
İşte ‘Sabah Gazetesi’nde yer alan söyleşi:
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “17 Aralık operasyonunu tezgahlayanların, yolsuzluk iddia ve ithamlarının altına gizlediği, yetim hakkıyla kamufle etmeye çalıştığı sivil darbe hedefi gün gibi ortaya çıkmıştır.”dedi. Ergenekon mahkemesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM)’yi hedef alan tutumunu eleştiren Gündoğdu, “Bu olay dahil son süreçte yaşadığımız tüm olayların ortak bir senaryonun parçaları olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
-İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin TBMM’yi yok saymaya ilişkin tutumu için ne diyorsunuz?
Unutulmamalıdır ki 13. Ağır Ceza Mahkemesi 7 ayı aşkın bir süredir gerekçeli kararı yazmamıştır. 7 aydır gerekçeli kararı yazamayan mahkeme, Meclis’in yasama yetkisiyle özel yetkili mahkemeleri sona erdirmesi ve Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla bitmiştir, mülgadır. 7 ayda gerekçeli kararı yazamıyor Anayasa Mahkemesi’ne müracaattan bahsediyor. Bu olay dahil son süreçte yaşadığımız tüm olayların ortak bir senaryonun parçaları olduğunu düşünüyorum.
-17 Aralık operasyonu hakkında farklı değerlendirmeler gelmeye devam ediyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu süreci?
Gezi süreciyle başlayan küresel operasyon devam ediyor. Yani 17 Aralık Gezi'nin devamı ve kuklaya değil kuklacıya bakmalıyız. 17 Aralık operasyonunu tezgahlayanların, yolsuzluk iddia ve ithamlarının altına gizlediği, yetim hakkıyla kamufle etmeye çalıştığı sivil darbe hedefi gün gibi ortaya çıkmıştır.
17 Aralık’la birlikte ortaya çıkan “Büyük Türkiye” hedefini akamete uğratmaya dönük sivil vesayet çabası ve paralel devlet yapılanması, milleti ve devleti demokratikleşme, özgürleşme yolculuğundan döndürmemelidir. Yorulmadan daha demokratik devlet, daha özgür millet hedefine uzanmalıyız. 12 Eylül 2010 referandumuyla daha da netleştirdiğimiz yol haritasına sadık kalmalı, hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik sosyal hukuk devletini gerçek anlamda tesis etmeliyiz. Paralel devleti ve uzantılarını, yolsuzluk iddialarını hukukun evrensel kurallarına, adil yargılamaya ve bağımsız yargıya dair ilkelere sadık kalarak açığa kavuşturmalıyız.
MASKE DÜŞTÜ, FİGÜRANLARIN KİME HİZMET ETTİĞİ GÖRÜLDÜ
-Peki Türkiye'den neden rahatsızlar?
Türkiye kendi iç sorunlarını çözerse sadece süper güç olmayacak, Ortadoğu'ya örnek olacak bir ülke durumuna gelecek. Bu terörist devletlerin işine gelmez. 17 Aralık'ta Türkiye hedef alındı çünkü; Başbakan Erdoğan, Davos'ta “one minute” dedi. Mavi Marmara sonrası sergilenen dik duruş ve İsrail'in çaresizliği ortada. Sonra Türkiye BM'nin çarpık demokrasi anlayışına rest çekti, Suriye'de mazlumlara destek verdi. Milli birlik ve kardeşlik projesi ile raflara kaldırılan sorunlarla yüzleşilmeye, kardeşlik hukuku içinde çözüm aranmaya başlandı. Yaklaşık bir yıldır çatışma yok, analar çok şükür ağlamıyor, saflar ise her geçen gün sıklaşıyor. İşte tüm bunlar terörist devletleri panikletti. İçerideki iş birlikçileriyle birlikte çirkin bir senaryoyu sahnelemeye başladılar. Ancak maske erken düştü, figüranların kimlere hizmet ettiği anlaşıldı. Tekrar altını çizelim; son operasyonda, hedef AK Parti Genel Başkanı değil Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ve Başbakan üzerinden Türkiye olduğu açıktır. Bu yüzden, kime oy verdiği, hangi ideolojiden olduğu, hangi cemiyetin ya da camianın mensubu olduğuna bakmadan herkes bu operasyona karşı ortak tavır almalıdır. Biz inanıyoruz ki "Büyük Türkiye", sadece 76 milyon insanımızın değil, bütün İslam aleminin hatta bütün insanlığın huzurunu, mutluluğunu, refahını gözetecek bir kutup yıldızı olacaktır.
YARGI ORGANLARININ KEYFİYETİ…
-Anayasa Mahkemesinin Başbuğ kararı ve tutukluluk süresini 5 yıla indiren düzenleme sonrası gelen tahliyeleri nasıl okumak lazım?
Gerçekleşen tahliyelerin bir kısmı yasa kaynaklı zorunluluk, büyük bir kısmı yargı organlarının gerekçeli kararı geciktirme keyfiyetinin eseridir. Tahliye kararları üzerinden kaygıya kapılması istenen hatta bu anlamda planlı bir faaliyetle karşı karşıya kaldığını düşündüğümüz milletimiz rahat olsun. Verilen tahliye kararları suçsuzluk ya da beraat ilanı değil, yargının ağır işleyişinden kaynaklanan bir durumdur. Unutmayalım ki ilk derece mahkemeleri bu kişilerin mahkûmiyetine karar vermiş ve büyük çoğunluğunun suçunu sabit görerek müebbet hapse varan cezalarla mahkûm edilmelerini sağlamıştır.
-Memur-Sen'in, Türkiye’nin en büyük emek örgütü olduğunu biliyoruz. Memur-Sen'in yeni hedefi nedir?
Biz, bu ülkenin ve milletin, medeniyet coğrafyamızın, dünya mazlumlarının özlemini duyduğu ve dualarıyla desteklediği Büyük Türkiye’yi hayata geçirmekten sorumluyuz. Büyük Memur-Sen ailesi, Büyük Türkiye hedefinin ve bu hedef için gecesini gündüzüne katanların, milletle birlikte yol alanların yanındadır, yanında olacaktır. Hedef 15 Mayıs’ta en az 850 bin üye, Hedef Büyük Türkiye...
Söyleşi: Sabah Gazetesi- Nazif KARAMAN/ÖZEL İSTİHBARAT
ozel.istihbarat@sabah.com.tr