KONFEDERASYON HABERLERİ
Yetiştiren Değil Yarıştıran Bir Eğitim Sistemimiz Var
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, dershane ve gençlik konularının gündeme getirilmesini önemli bulduğunu belirterek, “Tartışılma şeklini yanlış buluyorum. Bu ülkenin gençlik projesinde, demokratik gençliğe ve anne-baba istiyorsa, dindar bir gençliğe ihtiyaç var. Biz hala demokratik gençliğe ulaşamamışız, eğitim sistemi eleme usulü bir sistem, sınavlar amaç, hayata hazırlık yok. Anne ve babalar çocuklarını komşusunun çocuğundan daha fazla test çözmeye kurgulamış. Onun önünde bundan daha değerli bir şey yok” dedi.
Eğitim-Bir-Sen Karadeniz Bölge Toplantısı Samsun’da yapıldı. Toplantıda konuşan Genel Başkan Gündoğdu, şunları söyledi: “Devletin, 18 yaşını geçmiş insanların hangi evde kalacağına müdahale etme yetkisi olmadığını en iyi Sayın Başbakan bilir. Bu gençlik değerlerinden uzaklaşıyor, şu anda dünyada hala en iyi aile yapısına sahip milletiz. Batıya gidip bakın; bütçelerinin yüzde 40’nı, esrara, eroine bulaşmış gençleri tedavi etmek için kullanıyorlar. Bizler gençlerimizi hayatı anlayan, hayata hazırlayan, birey olmuş, düşünen beyinler olarak yetiştirmeliyiz. Onun için demokrat ve dindar gençliği önemseyelim. Nedir bizim gençlerin önüne koyduğumuz tablo: En kaliteli eğitim, sınavda en çok neti yaptıran eğitim. İyi meslek sahibi olmayı önceleyen ama iyi insan olmayı öteleyen bir eğitim sistemi var. Yetiştiren eğitim değil, yarıştıran eğitim var. Dershane sorunu eğitim sorununun sebebi değil sonucudur. Sistem rehabilite edilmelidir. O zaman sorun zaten kendiliğinden çözülmüş olur. Olaya bu açıdan bakıldığında dershaneler kapatılmamalı, kapanmalıdır. Her şeyi dershaneye borçluyuz yaklaşımı da mevcut öğretmenleri incitir. Konuyu doğru zeminde, doğru yaklaşımlarla tartışmak gerekir.”
"ÖĞRETMENLERİ ÖĞRENCİLERE REHBER HALİNE GETİRİRSEK DERSHANELERE İHTİYAÇ KALMAYACAKTIR"
Eğitimin üç temel sorunu olduğunu ifade eden Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birincisi sistem sorunudur. Devlet eleyen sistemden, hayata hazırlayan, doğuştan gelen yeteneklerin önünü açan ve birey olmayı ön plana çıkaracak bir sistem geliştirmelidir. İkincisi, öğretmen açığını gidermeli ve öğretmenin bölgeler arası eşit dağılımını sağlamalıdır. Oraya gidecek öğretmen bulamıyorsa pozitif ayrımcılık yapmalıdır. Bölgeler arası eşitliği sağlayan ve pozitif ayrımcılık sağlayan bir anlayış getirilmelidir. Bakan, ‘127 bin öğretmen açığı var ve 39 bin ücretli, vekil çalıştırıyoruz’ diyor. Öğretmenin ücretlisi, vekili olmaz. Hadi oldu diyelim; ücretli ve vekil öğretmeni düştüğünüzde hala 88 bin öğretmen açığı varsa bizim dershanelerden önce konuşacağımız şeyler var demektir. Eğitim en önemli konu ise, öğretmen bu işin başıdır. Çocukların yedeği yok da neden öğretmenin ücretlisi, vekili var? Yarım doktor candan, yarım hoca dinden, ücretli ve vekil öğretmen ise kaliteli eğitimden eder. Eğitimde imkân ve fırsat eşitliği için kadrolu öğretmen atanmalı, öğretmensiz sınıf ve okul kalmamalıdır. Üçüncüsü, değerler eğitimi vermek. Devletin okulunu diploma doldurma yeri olmaktan çıkarıp, eğitimin verildiği yere dönüştürürsek, öğretmeni diploma doldurma memuru olmaktan çıkarıp öğrencileri hayata hazırlayan inşacı, öğrencilere rehber haline getirirsek dershanelere ihtiyaç kalmayacaktır.”
"HERKES EK DERS ÜCRETİNİN DEĞİŞMESİNDE HEM FİKİR İSE BAKANLIĞA BU KONUDA ÇOK ŞEY DÜŞÜYOR"
Ek ders esaslarının adaletsizlikler içerdiğini ifade eden Gündoğdu, “Mevcut ek ders esasları hasta olmayı ve okula gelmemeyi özendiriyor. Çeşitli nedenlerle iki gün okula gelemeyen öğretmene, iki gün gelmedin madem, geri kalan üç gün de gelme diyor. Yani iki güne üç gün bonus içeriyor. Bu işin bir boyutudur. Diğer boyutu ise çalışanlar arasındaki ücretlendirme boyutudur ki buna bir yığın örnek verilebilir. Onun için ek ders esasları yeniden ele alınmak zorundadır. En son KİK toplantısında ücretlendirme boyutunu Bakanlığa taşıdık ve mutlaka değişiklik istediğimizi belirttik. Ek ders birim ücretinde değişiklik zamanı geldi ve geçiyor. 18. Milli Eğitim Şura Kararları’nda bu konuda özel paragraf açılmış ve birim ücretinin net 12 TL olması gerektiğinde uzlaşılmıştı. Günümüzü esas aldığımızda bunun en az 15 TL olması lazım. Bu konuda ihtiyaç olduğunu kabul etmeyecek bir tek eğitim çalışanı bulamazsınız. Herkes ek ders birim ücretinin değişmesinde hem fikir ise Bakanlığa bu konuda ve ek ders esaslarının yeniden kurgulanmasında çok önemli görev düşüyor demektir” diye konuştu.
"28 ŞUBAT'TA BEDEL ÖDEMİŞLERİN GELECEĞİNİ KARARTANLARI AFFETME YETKİSİ HİÇ KİMSENİN ELİNDE DEĞİL"
28 Şubat Davası’na müdahil olduklarını hatırlatan Gündoğdu, “Raporlarımız oluşuyor. 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta kadın erkek ne mağduriyet yaşamışsa o raporları bize gönderin. Şunu belirtiyim, 28 Şubat Davası’nın şu andaki seyri çok hoşuma gitmiyor. Balyoz Darbe Planı’yla darbeye teşebbüs edenlerin hukuk devletinden almış oldukları ders ortadadır. 28 Şubat sürecinde darbeyi yapanların şimdilik de olsa salıverilmiş olması, içeride 3-5 kişinin kalmış olması ve hala sendika, medya ve sermaye ayağına uzanmamış olması bu davanın eksik gördüğümüz yanıdır. Sonuçta suçsuzluğu mahkemece kabul edilmişse diyebileceğimiz bir şey yok ama son günlerde affedelim, hoşgörülü olalım, kucaklayıcı olalım gibi cümleleri sıkça duymaya başladık. Allah’ın şehitler için mükemmel bir müjdesi var 'Onlara ölüler demeyin, onlar diridirler' buyuruyor. Şehit de olsa Allah onlara ‘kul hakkıyla karşıma gelmeyin’ diyor. Şehitlerin bile kul hakkıyla gelmesinin istenmediği tabloda, milletin seçtiği Merve Kavakçı’ya haddini bildirenleri, 28 Şubat sürecinde bir gün önce takdirname alan öğretmeni bir gün sonra kapının önüne koyup, Hacettepe Tıp Fakültesi’ni birincilikle kazanmış kızımızı okuldan atıp geleceğini karartanları affetme yetkisi kimsenin elinde olamaz, böyle bir yetki kullanamaz. Failler kendilerini masum göstermek için kendilerinden intikam alındığı gibi adaleti gölgeleyecek bilinçli kamuoyu oluşturma peşindeler. Adaleti istemek intikam değil, hukuk devletinin gereğidir. Birilerinin tatmin olması değil, adaletin yerini bulması, hukuk devletinin hâkim olması gerekir. Davada Kemal Gürüz bize dert yanıyor, ‘ben ne yaptım ki, çalmadım çırpmadım; Trabzon’da rektörken üniversitenin camisini bile tamir ettirdim’ diyor. Sayın Gürüz, 10 binlerce kızımızın geleceğini çalmaktan daha büyük bir hırsızlık mı var? Onun için hukuk devleti adına talepte bulunalım ama bedel ödemişler adına, onların geleceğini karartanları affetme yetkisinin hiç kimsede olmadığının altını çizmek istiyorum” dedi.
"ÇÖZÜM SÜRECİ YÜZDE YÜZ MEMUR-SEN'İN HAYATA GEÇMİŞ BİÇİMİDİR"
Çözüm süreci kapsamında Samsun’a geldiğini ifade eden Gündoğdu, "Bu bize ait bir proje değil ama yüzde yüz bizim projemiz. Yeryüzünde dini, cinsiyeti, ırkı ne olursa olsun evrensel ahlakı benimseyenlerin paydaşlığı bizim için önemli. Bu ülkede Çanakkale ruhunun inşası bizim için çok önemli. Kürt sorunu, demokratik açılım, birlik projesi, çözüm süreci, adına ne derseniz deyin bunun yüzde yüz hayata geçmiş biçimi Memur-Sen'dir. Bizde hiç ırkçılık olmaz. Kim hangi ırktan dünyaya geldi, bu soru sorulmaz" diye konuştu.
.