Page 8 - 25 SORUDA FİLİSTİN MESELESİ_Dijital
P. 8
15 Tarihi süreç içerisinde Filistin’de
neler oldu?
Filistin tarihine Hz Ömer’in Emannamesi, Haçlıların vahşeti, Selahaddin
Eyyubi’nin asaleti ve Osmanlı Devletinin hizmeti damga vurmuştur.
Filistin ve Kudüs’ün farklı dönemlerde farklı dinlerdeki idarecilerin elinde
nasıl yönetildiğine bakmak, medeniyetlerin savaş ahlakı konusunda net
bir mesaj vermektedir. Sasaniler 614 yılında Kudüs’ü fethettiklerinde şehri
yağmalamış ve halkı katletmişlerdir. Hz. Ömer’in Kudüs’ü teslim aldıktan
sonra bölge halkına verdiği emanname ile Kutsal Topraklarda üç semavi
dinin mensupları da huzur içinde yaşamaya başlamıştır. Bizanslıların
geçmişte Yahudilerin Tapınak Tepesi ve Ağlama Duvarı’nda ibadet
etmelerini yasaklamasına rağmen Hz. Ömer’in hem Yahudilere hem de
Hristiyanlara ibadet özgürlüğü tanıması, bu yönüyle Müslümanların ne
kadar hoşgörülü olduğunun bir kanıtıydı.
1099’da Kudüs’te 462 senelik İslam hâkimiyetine son veren Haçlılar,
Kubbetüs Sahra’yı yağmalayarak Mescis-i Aksa’ya sığınanları da kılıçtan
geçirdi. Haçlıların zulmünden sadece Müslümanlar değil sığındıkları
sinagoglarda Yahudiler de nasibini alarak ibadethaneleri ile birlikte ateşe
verildi.
Selahaddin-i Eyyubi 2 Ekim 1187 Miraç gecesi Kudüs’e girerek 88 yıllık
Haçlı idaresine son verdi. Selahaddin Kudüs halkına merhametli
davranarak canlarını bağışladı ve Kudüs’ten çıkmalarına izin verdi.
Kudüs’ün yeniden fethinde Selahaddin’in şahsında tecessüm eden ruh
köklerini vahyin berraklığından alan İslam medeniyetinin asil ruhudur.
Savaş boyunca sergilediği onurlu ve insani davranışlar, savaş zamanında
masum sivillerin korunması gibi kavramlara alışkın olmayan Haçlıları
hayrete düşürmekteydi.
Filistin’de Osmanlı dönemi 1516’da Yavuz Sultan Selim zamanında Kudüs’ü
fethi ile başladı, bölgesinin tümünün fethi ise Kanuni Sultan Süleyman
döneminde gerçekleşti. Osmanlılar Kudüs’ü alır almaz Kutsal Topraklarda
çok önemli imar faaliyetlerine giriştiler. Müslümanların “Harem” ve “Eski
Şehir” olarak adlandırdıkları bölgedeki kutsal yerleri korumak için duvarlar
yeniden inşa edildi. Hz. Dâvûd’un türbesiyle Kubbetü’s-sahre’nin duvarları
ve kapısı yenilendi. Bölgede gözle görülür izler bırakan Osmanlılar pek
çok iç ve dış badireler atlatarak 400 yıl bu kutsal toprakları korumayı
başardı. Bölgede Osmanlı egemenliğinin sona ermesi, Filistinliler için
acılarla dolu dramatik bir sürecin başlamasına neden oldu.
8