KONFEDERASYON HABERLERİ
“Aile Kongresi – I” Gerçekleştirilen Oturumlarla Devam Etti
Memur-Sen ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi tarafından organize edilen Disiplinlerarası Yaklaşımla “Aile Kongresi – I” son gününde gerçekleştirilen oturumlarla devam etti.
Kongrenin üçüncü gününde ilk oturumun başkanlığını Marmara Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Ergün Yıldırım üstlendi. Konuşmacılar ise şu şekilde: Medipol Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Abdülkadir Develi, İstanbul Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Faruk Taşçı, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. M. Fatih Öztek.
Medipol Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, “İş-Hayat Dengesi ve İstihdam” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda iş yaşam dengesine bireysel değil hane halkı olarak bakmamız gerektiğini ifade ederek “İkinci sorunumuz Türkiye gibi bazı ülkelerde çalışma süresi halen yüksek. 3. Sorun ise yüksek vasıflı çalışanlarda aşırı çalışma süresinin arttığını görüyoruz” diye konuştu.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Abdülkadir Develi ise “İktisat ve Aile” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi.
Develi, “Hane halkı aile ekonomideki en temel birimdir. Geleneksel algıda hane halkı eşittir ailedir. Aile hem üretim hem de tüketim sürecindedir. Ailenin sahip olduğu nitelik devletin üretim ve tüketim niteliğini içerir. Aile karar alan en mikro ekonomik aktör grubudur diyebiliriz. Ekonomik ve demografik olarak sürekli kararlar almaktadır. Bu kararlar o kadar önemlidir ki toplumların eğilimini,, tasarruf ve tüketim eğilimlerini niteler. Kadın evde olmasına rağmen dolaylı olarak üretim sürecine katkı sunduğu için önemli bir noktadadır ekonomik olarak” dedi.
Aile, Hak ve Sorumluluk Odaklı Bir Yapıdır
İstanbul Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Faruk Taşçı, “Sosyal Politikalarda Aile” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda, “Gelenekteki her şeyin olumlanması ayıklanmadan kabullenilmesi gibi bir sorunumuz da var. Aile dediğimiz yapı sadece hak odaklı bir yapı değil hak ve sorumluluk odaklı bir yapıdır. Anne hakkı ve sorumlulukları demezseniz iki sonuç olur. Birisi ailedeki fertler arasında kaçınılmaz bir çatışma olur. Bunun da iki yansıması var birisi şiddet diğeri kuşaklar arası çatışma. İkinci sonuç ise toplumda sorumluluk meselesi sosyalleşmenin baş nedenidir. Sosyalleşme ailede problemli olacağı için bu fertler topluma çıktığında sosyal eksiklik olduğu zaman sorunlar çıkacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Üçüncü günün son sunumunu ise Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. M. Fatih Öztek yaptı. “Aile ve Vergi Politikaları” başlığında sunumunu gerçekleştiren Öztek, “Türkiye’de aile maalesef OECD ülkeleri kadar desteklenmiyor. Türkiye’de çocuklu aileler OECD ülkelerinin 6’da 1’i kadar destekleniyor. Ailenin desteklenmesinde evli ve 2 çocuklu ailenin desteklenmesi %26,5 değil %16,1’e düşürülmesi gerekiyor. Türkiye’de çocuklu aile Almanya’daki ailenin 11’de 1’i kadar destekleniyor. Türkiye’de eşlerin iş gücüne katılımı desteklenmiyor. Bu sorunlarla başa çıkılması gerekiyor” diye konuştu.
Kongre, Üçüncü Gününde Gerçekleştirilen II. Oturumla Devam Etti
Kongrenin son oturumda ise oturum başkanlığını Ankara Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Celal Türer yaptı.
İlk olarak konuşan ÇASGEM ÇSG Eğitim Uzmanı Ceylan Güliz Bozdemir ise “Çalışma Hayatında Mobbing ve Şiddet” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi.
Bozdemir konuşmasına “İşyeri şiddeti” kavramını tanımlayarak başladı. Bozdemir, “İşyerinde şiddet çalışanların işle ilgili ortamlarda saldırı, tehdit, istismar ve diğer şiddet davranışlarına maruz kalmaları olarak tanımlanıyor. Türlerine baktığımızda bunların fiziksel ya da psikolojik olduğunu görmekteyiz. Ne yazık ki bu kavram son yıllarda üzerinde durulan en önemli konulardan biridir. Bu olgunun ise etkileri oldukça büyük ve yıkıcı olabilmektedir” diye konuştu.
Belçika Louvain Üniversitesi Öğretim üyesü Dr. Refia Kaya ise “Pozitif Ayrıncılığın Aile Hayatına Etkileri” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi. Kaya, pozitif ayrımcılığın aile hayatına hem pozitif hem de negatif etkilerinin olabildiğini ifade etti. Kaya, “Pozitif ayrımcılık uygulamaları tam manasıyla eşitliği sağlamak üzere uygulanan bir uygulama. AB mevzuatına baktığımızda özellikle cinsiyet temelinde yapılan pozitif ayrımcılığın çok tanımlandığını ve üzerinde durulduğunu görüyoruz” dedi.
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul ise “Sözleşmelilik ve Aile” konulu bir sunum gerçekleştirdi.
Tonbul şu şekilde konuştu: “Aile temelini esastan sarsan, kimliğini ve birliğini bozan her türlü sözleşme ve sözleşmelilik bizim değerlerimizle bağdaştırılamaz ve toplumumuzda yeri yoktur. İzmir’den Diyarbakır’a bir öğretmen atayıp o sınıftaki 20 öğrenciyi sevindiren devlet, ailesi İzmir’de kalan öğretmenini, İzmir’de babasından ayrı kalan evladını da düşünmeli. Sözleşmeli personel istihdamı, tek çeşit olmamakla birlikte, çeşitli hizmet kollarına yönelik pek çok farklılık gösterebilmektedir. Kırka yakın sözleşmeyle çeşitlilik gösteren sözleşmeli istihdamı, ne uygulamada eşitlik ne de adil sonuç doğuracak bir istihdam modelidir.”
Oturumun son sunumunu ise İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Yusuf Özkır gerçekleştirdi. Özkır, “Ailenin dönüştürülmesinde medyanın etkisi” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda, “Kitle iletişim araçlarının toplum, bireyler ve doğal olarak aile üzerindeki etkisi konusunda büyük ölçüde ortak bir kanaat vardır. Tarihsel olarak bakıldığında kitle iletişim araçları üzerine ilk çalışmaların yapılmaya başlandığı 20. Yüzyılın başından bu yana bu yaklaşım oldukça güçlüdür” ifadelerini kullandı.