KONFEDERASYON HABERLERİ
Eğitim-Bir-Sen 'Vefa Buluşması' Programı ve Kısa Film Yarışması Ödül Töreni Yapıldı
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, korkmadan ve korkutmadan, ötekiliği tercih etmeden ve ötekileştirmeden; sataşma, çatışma ve kamplaşma yöntemlerinden kaçınan, tartışmaktan, pazarlıktan ve emek için ter akıtmaktan çekinmeyen bir bilinçle ve stratejiyle yol aldıklarını belirterek, “Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan’ın düşünce insanlığı, fikri zenginliği, hitabeti, hürmeti ve nezaketi sadece sendikacı olarak bizlerin tavırlarına değil, sendikamızın kurumsal kimliğine, kültürüne, işlerine ve işleyişine de yansıdı.
Bir erdemliler hareketi olarak kurulan Eğitim-Bir-Sen, 25 yıllık tecrübesini paylaşmayı, farklı sendikal tecrübelerle buluşmayı, dünyanın değişik bölge ve kıtalarındaki ülkelerinin eğitim sendikalarıyla kucaklaşmayı, dayanışmayı ve birlikte sendikacılık yapmayı hedefleyen bir ufuk ve vizyonla hareket ediyor” dedi.
‘25. Yıl Vefa Buluşması’ programı ve ‘Vefa’ temalı kısa film yarışması ödül töreni, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, Eğitim-Bir-Sen Onursal Başkanı, Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu, eski Başkan Niyazi Yavuz, Mehmet Akif İnan’ın kızı Banu İnan, 41 ülkeden 57 sendikanın temsilcileri, Eğitim-Bir-Sen Şube başkanları, Memur-Sen’e bağlı sendikaların genel başkanları ve yönetim kurulu üyeleri, Eğitim-Bir-Sen’in kuruluşunda, büyümesinde, şahlanmasında, zirveden yeni ufuklara yol almasında ter akıtan ahde vefa erleri, kısa film yarışmasının jüri üyeleri ve çok sayıda davetlinin katılımıyla Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.Bugünlere gelmemizde diğerkâm yüreklerin, vefakâr ve cefakâr yiğitlerin alın teri vardır
Programın açılışında konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, Mevlana’nın “Dostlarını daima vefa ile hatırla can /Arayan sen ol, bulan sen /Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen /Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz” şeklindeki sözlerine atıfta bulunarak, şöyle devam etti:
“Kurucu Genel Başkanımız merhum Mehmet Akif İnan ise, ‘Bütün giysileri yırtsak yeridir /Yeter bize vefa elbiseleri’ diyor. Haksızlığa karşı çıkmanın, kadim medeniyetle yeni ve daha güçlü bağ kurmanın, iyiye, güzele ve doğruya dair arayışta örgütlü güçle yol almanın, gelenekten beslenerek geleceği aydınlatmanın, yeniyi inşa, değerlerimizi ihya, emek, ekmek ve özgürlüğe dair, soylu mücadeleyi sürdürme kararlılığının destanını yazan Eğitim-Bir-Sen’in 25. kuruluş yıldönümünde ‘Vefa Buluşması’ ve kısa film yarışması ödül töreni dolayısıyla bir ara gelmiş bulunmaktayız. Eğitim-Bir-Sen, bütün zamanlarını, heyecanlarını, varını yoğunu millet, ümmet, insanlık, emek ve özgürlük mücadelesine zimmetleyen yürekli insanların eseridir. Kuruluşundan zirveye çıkışına, zirveden yeni ufuklara varışına Eğitim-Bir-Sen’in 25 yıllık destanına yön veren değerler, vefa, sabır, sebat ve sadakattir. Soylu mücadelemizin 25 yılının tamamında ve her anında, diğerkâm yüreklerin, vefakâr ve cefakâr yiğitlerin alın teri vardır. Bugünlere kolay gelmedik. Bugünlere, masası olmayan odalarla, yakıtı olmayan araçlarla, maddi imkânsızlıktan basılamayan bültenlerle, yokluklarla boğuşarak tırnaklarımızla kazıyarak geldik. Bu mücadelenin öncülüğünü üstlenen ağabeyimiz, fikir önderimiz, kurucu liderimiz Mehmet Akif İnan’a, kuruluş sürecinde ter akıtan mücadele adamı Şükrü Gökdemir’e ve sendikacılığın battal yürekli adamı Erol Battal’a, bu soylu yürüyüşe hizmet edip ahirete irtihal eden isimsiz dava adamlarına Allah’tan rahmet diliyorum.”
Dayanışmayı ve birlikte sendikacılık yapmayı hedefleyen bir ufuk ve vizyonla hareket ediyoruz
Bahçeye ekilen fidanın yarına inancı, geleceğe dair umudu, yeni bir kökün vücut bulma çabasını da simgelediğini ifade eden Yalçın, “Eğitim-Bir-Sen, tam da budur. Eğitim-Bir-Sen’in kuruluş evresi, şahlanış devresi ve zirveden yeni ufuklara yönelmesi süreçlerinin tamamında, ‘Büyük adım atmaktan korkmayın, uçurumu küçük sıçramalarla geçemezsiniz’ öğüdünün bütün gerekleri eksiksiz olarak uygulanmıştır. Korkmadan ve korkutmadan, ötekiliği tercih etmeden ve ötekileştirmeden; sataşma, çatışma ve kamplaşma yöntemlerinden kaçınan, tartışmaktan, pazarlıktan ve emek için ter akıtmaktan çekinmeyen paradigmal bilinçle ve stratejiyle yol aldık. Kurucu Genel Başkanımız Akif İnan’ın düşünce insanlığı, fikri zenginliği, hitabeti, hürmeti ve nezaketi sadece sendikacı olarak bizlerin tavırlarına değil, sendikamızın kurumsal kimliğine, kültürüne, işlerine ve işleyişine de yansıdı. Bir erdemliler hareketi olarak kurulan Eğitim-Bir-Sen, 25 yıllık tecrübesini paylaşmayı, farklı sendikal tecrübelerle buluşmayı, dünyanın değişik bölge ve kıtalarındaki ülkelerinin eğitim sendikalarıyla kucaklaşmayı, dayanışmayı ve birlikte sendikacılık yapmayı hedefleyen bir ufuk ve vizyonla hareket ediyor” diye konuştu.
Hedef alınmamız yolumuzun doğru, yöntemimizin emek mücadelesine uygun olduğunun kanıtıdır
25 yıllık tarihin vesayet sistemine, antidemokratik süreçlere, bürokratik oligarşiye, FETÖ’ye, PKK’ya, DAİŞ’e ve diğer terör örgütlerine karşı sağlam duruşun şahidi olduğunu vurgulayan Yalçın, “Bu yapıların Eğitim-Bir-Sen’i, üyelerini ve yöneticilerini hedef almasını; yolumuzun doğruluğunun, yöntemimizin emek mücadelesine uygunluğunun, sendikamızın millet nezdindeki saygınlığının kanıtı ve tescili olarak kabul ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Emek mücadelesinin ve sürdürülebilir adil paylaşımın; demokratik, sosyal, hukuk devleti düzeniyle, insan onurunu ve insan haklarını esas alan siyasal sistemle sağlanacağını bildiklerini kaydeden Yalçın, kişileri kutsallaştıran, klişeleri hukuk normlarının yerine koyan anlayışı reddettiklerini, bu bilinçle ve örgütlü güçleriyle demokratik, sosyal, hukuk devletini güçlendirme ve tam anlamıyla tesis etme çabalarında hem öncülük ettiklerini hem de paydaşlık yaptıklarını söyledi.
Duruşumuzun arkasında, dünün öncülerinin, bugününün liderlerinin feda ortaklığı var
“Farklı ülkelerden gelen sendikacı misafirlerimizin, Eğitim-Bir-Sen’in vesayetin ifşasında, demokrasi makyajlı anayasal düzende hangi zorluklarla mücadele ettiğini bilmelerini özellikle önemsiyorum” diyen Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Demokrasi, insan hakları, insan onuru, toplumun ve bireyin özgür iradesi noktasındaki duruşumuz, kararlılığımız ve çabalarımızla Türkiye’nin son dönemde gerçekleştirdiği reformların her birinde öncülük ettik, paydaşlık yaptık. Bugün Türkiye’nin sendika düzeyindeki en büyük kadın örgütlenmesi Eğitim-Bir-Sen bünyesinde faaliyet gösteren Kadınlar Komisyonu’dur. Yönetici ya da üye sıfatıyla emek mücadelesine güç katan, evrensel sendikal bilince ve mücadeleye Türkiye zemininden ışık saçan Eğitim-Bir-Sen üyesi kadınlar, bırakın kadın-erkek eşitliğini, kadın-kadın eşitliğinin yok sayıldığı dönemleri yaşadılar. 28 Şubat darbe sürecinde, başörtüsü taktıkları için birçok kadın eğitim çalışanı kamu görevinden uzaklaştırıldı. Yanlış duymadınız, başörtülü olarak görev yaptıkları için kamu görevinden çıkarıldılar, görevlerini yapmadıkları için değil. Bugün öğretmen ya da farklı unvanlar üzerinden eğitim çalışanı konumunda olan kadın üyelerimizden bir bölümü 28 Şubat sürecinde üniversite öğrencisiydi. Sırf başörtülü oldukları için öğrenciliklerine son verildi, yani üniversiteden atıldılar ya da okula alınmadılar. Öğrencilikleri ile birlikte hayallerine ve insanlığa faydalı olma gayretlerine de son verildi. Bu ülkenin gençlerinin, geleceğinin önüne setler çekildi. Üniversiteye girişlerini engellemek için imam-hatip liseleri ve meslek liselerinden mezun olan öğrencileri farklı katsayıya tabi tuttular. Yetmedi, insanların dinlerini öğrenmesini, çocuklarını kendini dini inanç ve felsefi yaklaşımları doğrultusunda yetiştirmesini engelleyen hukuktan, ahlaktan ve insan onurundan yoksun yasaklar, kurallar ürettiler. Bu zulümlerle de yetinmediler. İnancını yaşamaya çalışan toplum kitlesinin desteklediği partinin bulunduğu hükûmeti baskıyla istifaya zorladılar ve iktidarın büyük ortağı konumundaki partiyi kapattılar. Bırakın emek mücadelesi verilmesine, alın teriyle kazanılan ekmeğin yenilmesine dahi tahammül edemeyenlerin oluşturduğu vesayet rejiminin çıldırtıcı baskılarına, tehditlerine, dayatmalarına, saldırılarına; ‘Emek için mücadele etmekten yorulmak yok. Demokrasi, insan onuru ve insan hakları için direnmekten vazgeçmek yok. Birlikte ve dayanışma içerisinde yaşamaktan taviz vermek yok’ diyerek cevap verdik ve bugünlere geldik. Sendikacılığın, sendikal mücadelenin evrensel boyutta vasatını oluşturan ‘saygın iş’, ‘insan onuruna yaraşır ücret ve çalışma şartları’ noktasının çok gerisinde bir zeminde sendikal mücadele yapmak zorunda bırakıldık. Mektupla örgütlenmeye çalışmak zorunda kalan Eğitim-Bir-Sen’den, 450 bine yaklaşan üye sayısıyla Türkiye’nin en büyük sendikası Eğitim-Bir-Sen’e ulaşmamızı sağlayan yolculuğumuzu destan olarak nitelendirmemizin dayanakları bunlar. Bu başarının, hızla yol alışın arkasında davamıza, dava arkadaşlığımızla vefa ortaklığı var. Türkiye’de sendikacılığın yönünü, yöntemini değiştiren bu destanın arkasında kararlılıkla sürdürülen cefa ortaklığı var. Eğitim sistemini ‘izm’lerin dayatmasından ve milleti resmi ideoloji mahkûmiyetinden kurtaran sendikacılık anlayışımızın temelinde, iyiyi, güzeli, doğruyu inşada çaba ortaklığı var. Türkiye’nin en zor dönemlerinde, reform ve dönüşüm süreçlerinde Eğitim-Bir-Sen’le özdeşleşen sağlam duruşumuzun arkasında, dünün öncülerinin, bugününün liderlerinin feda ortaklığı var.”
İnsanlığın huzur ve refahına dair çabaları değerli görerek birlikte hareket edersek küresel sömürü düzenini değiştirebiliriz
Kendileri gibi düşünmeyenlerin de hakkını, hukukunu korumayı, çalışma hayatında yer almalarını, sendikal hakları kullanmalarını amasız, fakatsız, hesapsız desteklediklerini, desteklemeye de devam edeceklerini dile getiren Ali Yalçın, “Eğitim Enternasyonal’e üye olmamızı engellemeye çalışan Eğitim-Sen’e yönelik kapatma davasında, ‘Sendikayı kapatamazsınız’ tavrımız, ikirciksiz tutumumuzun göstergesidir. Türkiye’de emek-sermaye düzleminde adil bir bölüşüm zemini tesis etmek için, dünyada da emek-sermaye bölüşümünün her tür baskıdan, dayatmadan ve güç odaklarının müdahalelerinden korunması ve kurtulması gerektiğine inanıyoruz. Arakan’da inancı nedeniyle katledilen insanların, Siyonist işgale direnen Filistin’deki mazlumların, Suriye’deki vahşet ve savaş ortamında hayata tutunmaya çalışan mahzunların, dünyanın değişik bölgelerinde dinleri, ırkları farklı sömürü mağdurlarının da bizlere, sizlere ve hepimizin el birliğiyle yürüteceği sendikal mücadeleye, insan hakları aksiyonerliğine, insan onurunu koruma hassasiyetine ihtiyacı var. Özümüzü koruyarak, farklılıklara saygı duyarak, emeğe, özgürlüğe, dünya barışına, insanlığın huzur ve refahına dair bütün çabaları değerli görerek birlikte hareket etmeliyiz. Bunu başarırsak, küresel sömürü düzenini değiştirebiliriz. Dünyaya ve insanlığa dair vefa sorumluluğumuzu sadece tarihle, yaşanmışlıklarla, tanıdıklarımız ve ortak öykülere sahip olduklarımızla sınırlı tutamayız. Henüz görmediğimiz, sesini duymadığımız daha nicelerinin, vefayı yüklenerek onlarla kucaklaşmamızı istediklerini unutmamalıyız. Bunu ihmal ettiğimiz için Aylan bebekleri kaybettik, Ümranlar bombalar altında kaldı. Vefayı sadece düne değil, bugüne ve yarına ait bir sorumluluk, bir yükümlülük olarak da görüyoruz. Düne dair vefa ‘unutmamak’, güne dair vefa ‘birlikte yol almak’, yarına dair vefa ‘insanlığın kurtuluşu için dayanışma içinde olmak’tır” şeklinde konuştu.
Zalimlerin kurşunlarıyla, teröristlerin bombalarıyla insanların ölmesi son bulmadıkça, insanı, insan haklarını layığıyla koruduğumuzu söyleyemeyiz
Yalçın, adaletsiz dünya düzenini, emperyalist sistemi, küresel kapitalizmi yenme iradesinin taşıyıcısı ve uygulayıcısının öncelikle sendikalar ve sendikacılar olması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“Fikirlerimiz, hedeflerimiz farklı olabilir. Değerlerimizin referansları, ilkelerimizin kaynakları farklılık gösterebilir. Ne önemi var. Sonuçta insan olarak, emek tarafı olarak, emeği değerli kılma, ekmeğimizi artırma aksiyonerleri olarak ortağız, ortak noktadayız. O zaman hep birlikte rekabet süsüyle makulleştirilen sömürüyü sona erdirmenin, insanlığı ve insanları hedef alan savaşları, zulümleri bitirmenin derdinde olmalıyız. İşte bunun için daha fazla iş birliği yapacağız, birlikteliğimizi kuvvetlendirip daha güçlü olacağız. Dünyayı savaş, şiddet, zulüm ve sömürü gezegeni olmaktan birlikte kurtaracağız. Dünya hepimizin ortak mekânıdır ve kabul etmeliyiz ki, herkes birbirine muhtaçtır. Bu bağlamda, bir sendikacı olarak, Efendimiz Hz. Muhammed’in ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ Hadisi Şerifini çok anlamlı buluyorum. Dünyada emekleri sömürülen, kuru ekmek ve temiz su bile çok görülen insanlar var olduğu sürece, sendikalar olarak, sendikacı olarak üzerimize düşeni yaptığımızı söyleyemeyiz. Daha da ötesi, zalimlerin kurşunlarıyla, teröristlerin bombalarıyla insanların ölmesi son bulmadıkça, sendikaların insanı, insan onurunu, insan haklarını layığıyla koruduğunu söyleyemeyiz. Bizim yastığa başımızı koyduğumuz saatlerde, dünyada birçok insanın bedeni mezara konuyor. Suriye’de devam eden savaş ve terör ortamı yüzünden 5 milyon insanın yerlerini, yurtlarını, işlerini terk etmek zorunda kaldığını, sığınmacı sıfatıyla diplomatik pazarlıklara konu yapıldığını bir utanç olarak hissetmeliyiz. Bütün bunları, bugün bizlerle birlikte olan 41 ülkeden 57 sendikanın temsili için aramızda bulunan 103 sendikacı dostumuzun huzurunda, Eğitim-Bir-Sen’in emek örgütü kapsamındaki uluslararası iş birliği çabalarını aynı zamanda insani yardım ve merhamet diplomasisi faaliyetleri olarak gördüğünü deklare etmek için de ifade ettim.”
Emek mücadelemizin sanatın estetiğiyle ifade edilmesi için sanata da kulvar açmak istedik
“25 yılını tamamlayan Eğitim-Bir-Sen olarak, emek mücadelemizin sanatın estetiğiyle ifade edilmesi için sanata da kulvar açmak istedik. İlk olarak ‘Hatıra Yarışması’ konseptiyle farklı temalarla gerçekleştirdiğimiz etkinlikleri son üç yıldır kısa film zeminine taşıdık. Kısa film yarışmamızın ilk ikisini ‘Öğretmen’ ve ‘Örgütlenme’ temalarıyla gerçekleştirmiştik. Bu yıl kısa film temamızı ‘Vefa’ olarak belirledik” diyerek sözlerini sürdüren Yalçın, “Yönetmeninden senaristine, kurgucusundan yapımcısına, kameramanından oyuncusuna, üç bine yakın sinema emekçisinin alın teriyle yoğrulmuş 218 eser ortaya çıktı. Bu eserlerin ortaya çıkmasında emek harcayan herkese; bu 218 filmi tek tek izleyerek değerlendiren ön jüri üyelerimize bir emek örgütü lideri, vefayı önemseyen insan olarak, sendikam adına teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, yarışmamıza ilginin ve katılan eserlerin niteliğinin artmasına katkı sağladıklarına tereddütsüz inandığımız, sanatçı kimliklerine tartışmasız saygı duyduğumuz Jüri Başkanımız Yönetmen İsmail Güneş’e, sinema sanatçısı Perihan Savaş’a, Gazeteci-Yazar Haşmet Babaoğlu’ya, sinema sanatçısı Ufuk Bayraktar’a, sinema yazarı Enver Gülşen’e ve gazeteci-sinema eleştirmeni Suat Köçer’e ayrı ayrı şükranlarımı sunuyor, yarışmaya eser gönderen sinemaseverler adına teşekkür ediyorum. Bu yıl, kısa film yarışmamızda Jüri Özel Ödülümüzü ‘Mehmet Akif İnan Özel Ödülü’ ve Mansiyon Ödülümüzü ‘Erol Battal Teşvik Ödülü’ adıyla vermeyi bir vefa örneği olarak tercih ettik. Kısa film yarışmamıza teşkilatımızın, öğretmen ve öğrencilerimizin de bu sanat faaliyetinde yer alma gayretini özellikle önemsiyoruz. Diğer taraftan, yarışmada dereceye giren kısa filmlerin bazılarının yönetmeninin öğretmen olması, bir eğitimci ve eğitim sendikası genel başkanı olarak beni onurlandırdı” değerlendirmesinde bulundu.
Kısa film yarışmamızı uluslararası boyuta taşımayı planlıyoruz
Bu yıl üçüncüsünü düzenledikleri kısa film yarışmasının her geçen sene kendini geliştirerek Türkiye’nin önemli kısa film yarışmalarından biri haline geldiğini ifade eden Ali Yalçın, “Yarışmamızı, uluslararası boyuta taşımayı planlıyoruz. Bugün aramızda bulunan sendikaların temsilcilerinden yarışmamıza kurumsal ve kişisel katkılarını bekliyoruz. İnanıyoruz ki, bu gibi etkinlikler ve etkileşimler bizi birbirimize daha da yakınlaştıracak, işbirliğimize güç katacaktır” dedi.
25. yılımızı 500 bin üyeyle taçlandırmak için çalışacağız
Eski Yunan döneminin düşünürlerinden Epiktetos’un, ‘Muazzam şeyler aniden ortaya çıkmazlar’ sözüne dikkat çeken Yalçın, şöyle konuştu:
“Bu ifade, Eğitim-Bir-Sen’in sendikacılık destanını özetliyor, 1992’den bugüne 25 yıllık sendikal mücadelesi ve geldiği nokta da bu ifadeyi doğruluyor. Türkiye’nin fikri ve siyasi tarihinin en önemli aktörlerinden, yolculuğumuzun daimi rehberlerinden Necmettin Erbakan Hocamızın ‘Bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar’ sözü, Eğitim-Bir-Sen’in kuruluşunun dayanağı, zirveye çıkışının pusulasıdır. Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan’ın öncülüğünde başlayan yolculukta, umut hiç yitirilmedi, kibir ve gurura hiç yer verilmedi. Bu süreçte desteğini esirgemeyen Hak-İş’e, Akif İnan’dan emaneti devralan Niyazi Yavuz’a ve sendikacılıkta çıtayı yukarılara çıkaran Onursal Başkanımız Ahmet Gündoğdu’nun şahsında emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Kuruluşundan bugüne; sendikamızın liderleri, öncüleri ve üyeleri, ‘yanında iyi bir arkadaşın varsa, hiçbir yol uzun değildir’ sözüyle, inanç ve güvenle emek mücadelesinde ter akıttılar. Bu güven ve akıtılan ter; fikri aksiyona, birliği sendikaya, fidanı ormana dönüştürdü, Eğitim-Bir-Sen’i Türkiye’nin ve bölgesinin en büyük sendikası konumuna getirdi. Bugüne kadar çok başarılar elde ettik, rekorlar kırdık. 15 Mayıs yaklaşıyor. Burada bizimle bulunan misafirlerin huzurunda soruyorum. Eğitim-Bir-Sen ailesi, yeni bir rekor kırmaya hazır mısınız? 25. yılımızı 500 bin üyeyle taçlandırmaya hazır mısınız? Dördüncü dönem toplu sözleşme masasında eğitimcilere yeni haklar kazandırmak için 500 bin üyenin gücüyle masada olmayı sağlayacak mısınız? Bu soruların cevabını biliyorum. Çünkü bugüne kadar hiçbir hedefe hayır demeyen, hedeflerimiz için ter akıtmaktan vazgeçmeyen bir teşkilatız. Sendikamızın güçlenmesi, büyümesi, daha fazla insanın sorumluluğunu üstlenmesi, bizi hem güçlü kılıyor hem de yüreklendiriyor.”
‘Büyük sendika için emek, güçlü Türkiye için evet’ temalı bir çalışma yürüteceğiz
Anayasa değişikliği referandumuna da değinen Yalçın, istikrarın sağlanması, çift başlılıktan kurtulmak ve gençlere siyaset hakkı için referandumda ‘evet’ diyeceklerini kaydederek, ‘Büyük sendika için emek, güçlü Türkiye için evet’ temalı bir çalışma yürüteceklerini, 2010’da olduğu gibi 16 Nisan’da da ‘ evet’ diyerek kazanımları güçlendireceklerini sözlerine ekledi.
Erdem: Sanata da bir kulvar açan Eğitim-Bir-Sen’e teşekkür ediyorum
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, 1980'li yıllardan itibaren Türkiye’de sivil toplum kavramının öneminin artığına işaret etti. Eğitim sendikalarının öğretmenleri savunduğunu ve eğitim sistemlerinin işlevleriyle tümüyle ilgilendiğini ifade eden Erdem, eğitim sendikaları içinde Eğitim-Bir-Sen’in başat bir rol oynadığını kaydetti.
Eğitim-Bir-Sen’in, 28 Şubat’ta ve en son 15 Temmuz’da kirli ve karanlık olaylara, hainlere karşı hep dik durduğunu söyleyen Erdem, “15 Temmuz’da bu millet, tarihin en büyük ihanetini, en büyük terör eylemini, en büyük yalancı faaliyetini sergileyerek eyleme geçen FETÖ’ye haddini bildirmiştir. Her fırsatta eğitim kurumlarımızı ve eğitim ordumuzu karalayanlar şunun cevabının verildiğini görmelerini arzu ediyoruz. 15 Temmuz darbe girişimini, asil direnişi gerçekleştirenler bu eğitim sisteminden geçmedi mi? Asgari düzeyde eğitim gören öğrencisinden, en yüksek eğitimi almış profesörüne kadar milyonlarca insan meydanlarda bir duruş sergiledi” değerlendirmesinde bulundu.
Milli bilinci yüksek gençlerin yetişmesi amacıyla var güçleriyle çalışacaklarını dile getiren Erdem, “Birlik ve beraberliğimizle 16 Nisan’da daha yüksek bir evet çıkararak, daha güçlü bir Türkiye’ye ve daha güçlü yarınlara gideceğimize inanıyorum” dedi.
Erdem, ücret, hizmet ve akademik sendikacılığın yanı sıra kısa film yarışmalarıyla sanata da bir kulvar açan Eğitim-Bir-Sen yöneticilerine teşekkür etti.
Gündoğdu: Eğitim-Bir-Sen bir dava hareketi, hak ve özgürlük mücadelesinin adıdır
Eğitim-Bir-Sen Onursal Başkanı, Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu, 1992 yılı ve öncesi sendikacılığa bakıldığında, Eğitim-Bir-Sen’in neden kurulduğunun daha iyi anlaşılacağını ifade ederek, “Mehmet Akifleri çok seviyoruz. Mehmet Akif Ersoy istiklal marşını, Mehmet Akif İnan ise sendikacılığın destanını yazmıştır. Eğitim-Bir-Sen, bir yandan çalışanların haklarını savunurken, diğer yandan da 28 Şubat sürecinin antidemokratik uygulamalarıyla mücadele etmiştir. Eğitim-Bir-Sen, inancının gereğini yerine getiren kızlarımızın eğitim haklarının ellerinden alınmasına, kadınların çalışma alanından dışlanmasına sessiz kalmamış, on yılda bir millete hak bildirilmesinin son bulması için ‘Ortak Akıl’ mitingleri düzenleyerek, Türkiye’nin demokratikleşmesi, milletimizin, kamu görevlilerinin, eğitim çalışanlarının özgürlük alanlarının genişletilmesi konusunda çaba harcamış, bu uğurda mücadele vermiştir. Elde edilen kazanımların altında Eğitim-Bir-Sen’in, Memur-Sen’in imzası bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
Gündoğdu, Mehmet Akif İnan’a sendikayı kurdurtan sebeplerinden birinin de, sivil toplum kuruluşu adı altında toplumun değerlerine yabancı, darbecilerle kol kola olan oluşumların bulunması olduğunu dile getirdi.
Dünyanın dört bir yanında yaşanan sorunların, yoksulluğun, haksızlığın karşısında durmayı ilke edinen Eğitim-Bir-Sen’in sorumluluğunun büyük olduğunu kaydeden Gündoğdu, bir dava hareketi, hak ve özgürlük mücadelesinin adı olan Eğitim-Bir-Sen’in yeni başarı öyküleri yazacağına olan inancının tam olduğunu söyledi.
Yavuz’dan teşekkür
Eğitim-Bir-Sen eski Genel Başkanı Niyazi Yavuz, yaptığı kısa konuşmada, böyle bir program düzenlediği için Eğitim-Bir-Sen Yönetim Kurulu’na teşekkür etti.
Güneş: Okullarda sinema dersi okutulmalıdır
Jüri Başkanı İsmail Güneş, birbirinden değerli filmler arasından bir seçim yaparak dereceye giren eserleri belirlediklerini dile getirerek, “Bir sivil toplum kuruluşunun, Eğitim-Bir-Sen’in sinemaya katkıda bulunması önemlidir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın da bu konuda bir adım atmasını, okullarda sinema dersini okutmasını bekliyorum. Böyle bir ders gereklidir. Çünkü onlarca dizi televizyonlar aracılıyla hayatımıza girmekte ve çoğu toplumun genel ahlak yapısına uymamaktadır. Yozlaşmanın hat safhada olduğu bu alanda izleyicinin bilinçli olması kaçınılmazdır. Onun için, neyin nasıl yapıldığının daha iyi anlaşılması konusunda sinema dersi bir gerekliliktir” diye konuştu.
El-Houssami: Burada bulunmaktan dolayı çok mutluyum
Programda bir konuşma yapan Arap Eğitim Örgütü Başkanı Jamal El-Houssami, Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve yönetimine teşekkür ederek, “Eğitim-Bir-Sen ile yaptığımız ikili anlaşma gereği buradayım. Bunca mücadele, kazanım ve başarı için sizi tebrik ediyorum. Burada bulunmaktan dolayı çok mutluyum” ifadelerini kullandı.
Bayramoviç: Başarılarınızın devamını diliyorum
Bosna-Hersek Sendikalar Konfederasyonu Genel Başkanı İsmet Bayramoviç, Genel Başkan Ali Yalçın’ın konuşmasını dinlerken çok duygulandığını belirterek, “Bu konuşmanın altına imzamı atıyorum. Böyle sendikalar ve sendikacılar olduğu sürece gelecek konusunda umutlu olmamamız için bir neden yok. Başarılarınızın devamını diliyorum” ifadelerini kullandı.
Arifi: Yeni başarılara imza atacağınızdan şüphem yoktur
Kosova Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu Genel Başkanı Hacı Arifi, Eğitim-Bir-Sen’in yeni başarılara imza atacağına inandığını söyleyerek, “Nice başarı dolu yıllar diliyorum” diye konuştu.
Kalaja: İş birliğimizi sürdürmek, ortak projeler yürütmek istiyoruz
Arnavutluk Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu Başkanı Gezim Kalaja, 90’lı yılların başında komünizme karşı kurulduklarını, bu konuda mücadele verdiklerini vurgulayarak, Eğitim-Bir-Sen ile iş birliğini sürdürmek, gelecekte ortak projeler yürütmek istediklerini söyledi.