KONFEDERASYON HABERLERİ
Uygur Türklerinden Memur-Sen’e Ziyaret “Sesimiz Olmaya Devam Edin!”
Türkiye’de yaşayan ve akrabaları Çin yönetimi tarafından toplama kamplarında esir tutulan Doğu Türkistanlı “Kamp Mağdurları Platformu” heyeti, Memur-Sen Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyarette Doğu Türkistan heyetini Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Genel Sekreter Semih Durmuş karşıladı. _
Aileleri ve akrabaları Komünist Çin rejimi tarafından tutsak edilen ve kendileri bir süredir Türkiye’de eğitim için bulunan Doğu Türkistanlılar Memur-Sen Genel Merkezi’ni ziyaret etti.
Heyeti karşılayan ve beklentilerini dinleyen Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen’in Doğu Türkistan konusunda hiçbir zaman sessiz kalmadığını belirterek bu konunun gündemde tutulması için de gerektiği zaman meydanlarda olduğunu hatırlattı. Yalçın, “Doğu Türkistan meselesi soydaşlık ya da din kardeşliğinden öte bir insanlık meselesidir. Orada nüfusun %10’undan fazlası toplama kamplarında tutuluyor. Açık bir soykırım, bir asimilasyon politikası güdülüyor. Bunun karşısında sessiz kalmamız mümkün değil. Geçmişte Doğu Türkistan için pek çok kez sesimizi yükselttik yine yükselteceğiz. Kardeşlerimizin bu asimilasyona kurban edilmesine sessiz kalmayacağız” diye konuştu.
“Çin Açıkça Asimilasyon Politikası Uyguluyor”
“Kamp Mağdurları Platformu” adı altında seslerini duyurmak için mücadele eden Uygur Bölgesi Türkleri, Çin’in vatanlarında despot bir yönetim sergilediğini belirterek medyaya yansıtılan olumlu imajın gerçek dışı olduğunu vurguladılar.
Çoğunluğunu daha önce Türkiye’ye lisans ve yüksek lisans yapmak için gelen öğrencilerin oluşturduğu heyet, bölgenin tam anlamıyla bir polis ve şiddet devleti haline geldiğini ifade ederek akıl almaz bahanelerle Uygurların baskı altında tutularak asimile edilmeye çalışıldığını söyledi.
Heyet ayrıca, Uygur Türklerinin, yaşadıkları mahalle ve bölgelerde yüz tanıma sistemleri ve kameralar ile sürekli takip edildiklerini, araçlara GPS takma zorunluluğunun olduğunu, bütün araç geçiş ve toplu taşıma noktalarında polis kontrol noktaları olduğunu, Uygurların DNA örneklerinin zorunlu olarak toplatıldığını ve böylece Uygurlara ait biyolojik veri tabanı oluşturulduğunu ifade eden öğrenciler Uygur Türklerinin bireysel bıçak ve kalemtraş taşımasının bile yasak olduğunu söyledi.
Heyet ayrıca ihbar ve ödüllendirme sistemi ile sakallı erkeklerin ve başörtülü bayanların ihbar edilmesini teşvik eden Çin yönetiminin ayrıca Çinlilerin zorunlu olarak Uygurların evlerine yerleştirildiklerini, Uygurlu genç kadınların Çinlilerle zorla evlendirildiklerinin altını çizdi.
Çin yönetiminin Uygur Türklerini toplama kampında tutmak için bahane gösterdiği nedenler arasında Kaynak makinası bulundurmak gibi akıl almaz bahanelerin bulunduğunu söyleyen Uygur heyeti; fazla çocuk sahibi olmak, içki içmemek, sigara içmemek, cami ve mescitlere gitmiş olmak gibi, dua etmek, oruç tutmak, dini vaaz dinlemiş olmak, okulda ana dilde konuşmak, sakal bırakmak, dini çağrıştıran kıyafet giymek, zorunlu propaganda derslerine katılmamak, yabancı görsel veya film izlemiş olmak, hükümetin DNA örneği toplamasına karşı gelmek için suçlardan birini işlemenin veya bu suçlardan birini işleyen biri ile iletişim halinde olmanın toplama kamplarına götürülmeye neden olduğunu söyledi.
Uygurların toplama kamplarında sayısız işkence ve şiddete maruz kaldığını belirten Doğu Türkistanlılar yıllardır oradaki ailelerinden ve akrabalarından haber alamadıklarını pek çoğunun ise toplama kampına götürüldüğünü söyledi. Yetkililere seslerini ulaştırmak isteyen Doğu Türkistanlılar konuyla ilgili ayrıntılı bir raporu da Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’a sundular.