KONFEDERASYON HABERLERİ
Her Şey `Yeniden Büyük Türkiye` İçin
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Sosyal restorasyon çalışmalarının merkezinde işsizlik, taşeronlaşma, gelir dağılımı adaletsizliği ve yoksullukla mücadele olmalıdır” dedi ve ekledi: “Kamu kesimi, başta kadın, genç ve engelli olmak üzere istihdama öncülük misyonunu artırarak sürdürmelidir. ‘Güçlü memur güçlü Türkiye’ anlayışıyla kamu görevlilerinin motivasyonunu artırmak için emeklilik ikramiyesinden yararlanmada 30 yıllık sürenin 35 yıla çıkarılması, 2005’ten sonra göreve başlayan kamu görevlilerine bir derece verilmesi, disiplin affının çıkarılması, 4-C’lilerin kadroya geçirilmesi, fazla mesai ücretlerinin ödenmesi, özellikle de bilim insanı olan akademik kadroların maaşlarında iyileştirilme yapılması sosyal restorasyonun merkezindeki konular olmalıdır.”
Mermur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Fikir ve Tartışma Platformu, Star Açık Görüş'te kaleme aldığı “Yeni ve Büyük Türkiye” başlıklı yazısında çok önemli değerlendirmelerde bulundu.
İşte o yazı:
AK Parti’nin ve 62. Hükümet’in dümenine kadim medeniyet fikrinin teorisyenlerinden ve küresel ölçekte uygulayıcılarından Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun geçmesi, Erdoğan döneminde başlayan küresel vesayete meydan okumanın ve Türkiye’de medeniyet perspektifiyle bezenmiş evrensel normlarla uyumlu sivil demokrasi inşa etme çabalarının artarak devam edeceğinin göstergesidir. Davutoğlu ve 62. Hükümet’in sivil toplum ilişkilerine geçmeden, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde sessiz devrimler gerçekleştiren 58, 59, 60 ve 61. hükümet dönemlerinde sivil toplum- hükümet işbirliği ile sosyal ortaklıklar marifetiyle elde edilen önemli kazanımlardan bahsetmek istiyorum. Devletin tüm kurumlarında kökleşmiş ve sürekli milleti tokatlayan vesayet anlayışının provokatif eylem içinde olduğu dönemlerde (Ergenekon, Sarıkız, Ayışığı, 367 krizi, 27 Nisan e-muhtırası gibi darbe girişimlerine karşı) gerçekleştirdiğimiz ortak akıl mitingleriyle; devre dışı bırakılmak istenen sivil siyasetin ve milli iradenin yanında olduk, darbe kırıcı rol oynadık. Bürokratik oligarşi rejiminin kökünden sökülüp atılması projesi olan 12 Eylül 2010 Referandumu’na ‘Toplu Sözleşmeye de Toplumsal Sözleşmeye de Evet’ parolasıyla güçlü bir destek verdik. Bu tarihi referandumla, Cumhuriyet tarihinde kamu görevlileri ilk kez toplu sözleşme hakkını elde etti ve yine ilk kez kamu görevlilerinin iradesi toplu pazarlık masasında etkin ve etkili hale geldi.
Sivil siyaset ile sivil toplum dayanışması
Memur-Sen olarak, Türkiye’nin en güçlü sivil toplum örgütü olma yükümlülüğüyle, üniversitelerde, kamu kurumlarında, milli iradenin temsil yeri Meclis’te uygulanan başörtüsü yasağının tarihi bir ayıp olduğunun sürekli altını çizdik, bu ayıbın kaldırılması için imza kampanyaları yaptık, sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleştirdik. Özgürlükler noktasında hassas ve duyarlı olan dönemin hükümetleri, üniformalı kamu görevlileri hariç hayatın her alanında başörtüsüne hukuki özgürlük noktasında yasal adımlar attılar. Yine sivil siyaset ile sivil toplum dayanışmasının önemli bir modeli olan 4+4+4 eğitim sistemiyle, kökleri geçmişte fakat yoğun olarak 28 Şubat Darbesiyle eğitim sisteminin içine yerleştirilen vesayet mayınları temizlenmiş, eğitim sistemi demokratikleştirilmiştir. Bu ve benzeri kazanımlar sivil toplum kuruluşlarıyla sivil siyasetin işbirliği ve dayanışma içinde olması halinde temel hak ve hürriyetler alanında kazanımlar üretmenin daha kolay olduğunun, halk tarafından daha kolay kabul gördüğünün önemli örnekleridir.
Sorun çözen sendikacılık
Türkiye’de sorun çıkaran değil çözüm üreten sendikal anlayışı getiren, çatışma yerine çözüm ortağı olarak kamu görevlilerinin ve milletin önünü açan Memur-Sen; 58, 59, 60, 61’inci hükümetler döneminde sosyal paydaş sıfatıyla sivil siyasetle birlikte sorunların çözümüne katkı verdiği gibi bundan sonra da sivil iradeye katkı sunmaya devam edecektir. Halkın oylarıyla seçilen 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülük ettiği Yeni Türkiye misyonu ve vizyonu ile Büyük Memur-Sen ailesinin öteden beri dillendirdiği “Yeniden Büyük Türkiye” projesinin yol haritası, rotası ve medeniyet perspektifi önemli ölçüde örtüşmektedir. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun kadim medeniyet fikri, Türkiye’yi dünya mazlumlarının güvenli limanı haline getirme vizyonu, kadim medeniyetin merkez ülkesi yapma çabası ile Erdemliler Hareketi olarak kurulan Memur-Sen’in kadim medeniyeti yeniden inşa ve ihya etme, medeniyet gençliği yetiştirme, medeniyet coğrafyamızda büyük bir birlik oluşturma projesiyle bire bir örtüşmektedir. Devletin milletinden milletin devletine, içe kapanık bir ülkeden dışa dönük bir ülke haline gelen Türkiye’nin küresel vesayetle mücadelesinde ve mazlumların sözcüsü olma davasında daha etkin olmasında 62. Hükümet ile geçmişte olduğu gibi riskleri birlikte göğüslemeye, tehditleri birlikte püskürtmeye, fırsatları birlikte kazanıma dönüştürmeye devam edeceğiz.
12 Eylül 2010 Referandumuyla tarihin çöp sepetine gönderdiğimiz vesayet anlayışını canlandırma hedefli Gezi olaylarında, 17-25 Aralık polis-yargı darbe girişimlerinde olduğu gibi Eski Türkiye’ye dönmek isteyen, sivil siyasetin alanını daraltma arzusu taşıyan ve millet iradesini zayıflatma girişimlerinde bulunan her antidemokratik eyleme karşı; milli iradenin, sivil siyasetin ve seçilmiş meşru hükümetlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Milli iradenin hakim olmadığı siyasal ortamlarda sivil toplumun yaşaması mümkün değildir. Küresel zeminde yumuşak güç olarak (Türk Kızılay’ı, TİKA, Yunus Emre Vakfı ve insani yardım kuruşlarıyla birlikte) mazlumların, ulusal zeminde ise demokratik bir güç olarak milletin yanında durmayı ahlaki bir sorumluluk olarak görüyoruz. Yeniden Büyük Türkiye’de millete rağmenci, milleti döven anlayışlara yer yoktur, olmayacaktır. Davutoğlu’nun, stratejik derinlik felsefesiyle tarih, ekonomi, kültür, siyaset ve dış politika alanlarına kazandırdığı derinliği devam ettireceğine yürekten inanıyoruz. 62. Hükümet’in temel hedefleri arasında, Türkiye’yi bölgesel ve küresel güç haline getirmek, demokratik, sivil ve öz anayasa yapmak, çözüm sürecini eşit yurttaşlık ve kardeşlik hukuku zemininde tamamlamak, milli iradesini tehdit eden eski Türkiye alışkanlıklarıyla ve yeni vesayet çeteleriyle mücadeleyi bırakmamak, istihdam ve kalkınma odaklı ekonomik modeli hayata geçirmek mutlaka olmalıdır. Bu kapsamda, sosyal restorasyonu önemsiyoruz.
Restorasyonun öncelikleri
Sosyal restorasyon çalışmalarının merkezinde işsizlik, taşeronlaşma, gelir dağılımı adaletsizliği ve yoksullukla mücadele olmalıdır. Kamu kesimi, başta kadın, genç ve engelli olmak üzere istihdama öncülük misyonunu artırarak sürdürmelidir. ‘Güçlü memur güçlü Türkiye’ anlayışıyla kamu görevlilerinin motivasyonunu artırmak için emeklilik ikramiyesinden yararlanmada 30 yıllık sürenin 35 yıla çıkarılması, 2005’ten sonra göreve başlayan kamu görevlilerine bir derece verilmesi, disiplin affının çıkarılması, 4-C’lilerin kadroya geçirilmesi, fazla mesai ücretlerinin ödenmesi, özellikle de bilim insanı olan akademik kadroların maaşlarında iyileştirilme yapılması sosyal restorasyonun merkezindeki konular olmalıdır.
Bu düşüncelerle 800 bin üyemizle birlikte Yeni Türkiye’nin yol haritasını oluşturan 12. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve Yeni Türkiye’nin kurumsallaştırılmasında tarihi sorumluluk üstlenecek olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’na bu tarihi süreçte başarılar diliyor, Memur-Sen olarak çözüm ortaklığımız, milli iradeye bağlılığımız, dünya mazlumlarına sözcülük ve kadim medeniyeti inşa ve ihya etme davamız doğrultusunda “Yeniden Büyük Türkiye” vizyonu için bu süreçte sorumluk almaktan kaçınmayacağımızın bilinmesini istiyoruz.
http://haber.stargazete.com/acikgorus/yeni-ve-buyuk-turkiye/haber-933539
.