KONFEDERASYON HABERLERİ
Gündoğdu, Eğitim-Bir-Sen Türkiye Buluşmasına Katıldı
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Milli Eğitim Şûralarına eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarına çözüm bulmak için katıldıklarını, yaptıkları hazırlık ve sundukları önerilerle şûraya damga vurduklarını söyledi.
Eğitim-Bir-Sen 8. Türkiye Buluşması, şube yönetimleri ve ilçe temsilcilerinin katılımıyla Antalya’da yapıldı. Toplantının açılışında konuşan Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, 17, 18 ve 19. Milli Eğitim Şûralarına katılmış olmak için katılmadıklarını ifade ederek, şu şekilde konuştu: “17. Milli Eğitim Şûrası’na katsayı engelinin kaldırılmasını taşıdık, 4’e 63 oyla kabul ettirdik. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı, Milliyet Yazarı Abbas Güçlü’ye ‘bu oylamayı içime sindiremiyorum’ diyerek önergemizden çıkan sonuçtan rahatsız olmuştu. 18. Milli Eğitim Şûrası’na kademeli eğitime geçmek, Kur’an, siyer, din eğitimi gibi derslerin müfredata girmesini sağlamak, insanımızı fişleyen milli güvenlik dersi garabetinden kurtulmak gibi yüzlerce öneriyle gittik. Milli Eğitim Bakanımıza, bakanlık yetkililerimize ve milletimize çağrıda bulunuyorum. İster şûrada oy çokluğuyla tavsiye kararına girsin, isterse girmesin milletin kararıdır, karma eğitim mecburiyetinin kaldırılmasının da takipçisi olacağız. Kız lisesi, erkek lisesi gibi karma olmayan, halkın önünde tercih bulunan, Atatürk’ün başlattığı bu uygulamayı 28 Şubat’ın antidemokratik sürecinde dönemin bakanı Metin Bostancıoğlu yasaklamış. 10 kızın müracaat ettiği biçki, dikiş kursuna bile erkek almadan açmaz hale gelmiş. Sayın Bakana çağrıda bulunuyorum, karma eğitim mecburiyetinin kaldırılması yönündeki önergemi tartışmaya açmamış olabilirsiniz; ancak bu önerge oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Bu önergeyi hayata geçirmek zorundasınız. Çıkışı yok. Dönüşü olmayan bir yoldur. Biz şûra kararına bakmayız. Eğitim-Bir-Sen olarak milletin değerlerine, kararına bakarız.”
Çocuklara İçki Servisi Yaptırma Uygulaması Nesilleri Bozmaktadır
Anayasa’nın, 18 yaşından küçükleri reşit olarak kabul etmediğini ve devletin korumasına aldığını hatırlatan Gündoğdu, “Gençlerimizi alkolden, sigaradan uzak tutun diye kamu spotları hazırlıyoruz. Alkolün yanına gelemez, sigara satamaz, alamaz diyor yasalar ama Milli Eğitim müfredatıyla otelcilik turizm meslek liselerinde çocuklara eğitim gereği kokteyl hazırlatılıyor, içki servisi yaptırılıyor. Eğitim-Bir-Sen bunun yanlış olduğunu haykırıyor. Nesilleri korumak temel kanunun görevidir ama bu uygulama nesilleri bozmaktadır. Alkolün, uyuşturucunun, satanizmin, bonzainin kol gezdiği bir ortamda devlet eliyle çocukları zehirlemek yanlıştır. Cuma günü öğleden sonra komisyonda 36’ya 38 oyla önergemiz ret ediliyor ve olağanüstü bir gayretle takdiri müzakereyle yeniden görüştürüp oy çokluğuyla geçmesini sağlıyoruz. Eğitim-Bir-Sen, Osmanlıca ders olarak okutulsun diyor. Zorunlu olması daha iyiydi ama komisyondan böyle geçti. Genel kurulda sosyal bilimler lisesinde zorunlu olan ders imam hatiplerde de zorunlu oldu, diğerlerinde seçmeli oldu” şeklinde konuştu.
Örgütlenerek eğitim çalışanlarının ve üyelerinin hakkını korumayı amaçladıklarını kaydeden Gündoğdu, Türkiye’de toplu sözleşmenin kapısını kendilerinin açtıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
“Ücret de, sendika da araçtır. Amaç, medeniyet davamıza hizmet etmektir. Sendikacılığın birinci aşaması örgütlenmedir. Eğitim-Bir-Sen’e göre, örgütlenme sendikal örgüt olarak Türkiye’nin her iş yerinde olmak ve medeniyetimizin her iş yerinde temsilcisini belirleme işidir. Toplu pazarlık sendikal faaliyetlerin en önemli ikinci ayağıdır. Hem iş güvencesi hem de toplu sözleşme hakkı başka bir ülkede yok. Sadece Türkiye’de var, onun da mührünü bizler vurduk.”
Bu sene toplu sözleşme masasına otururken, iki yıl önce ‘eşit işe eşit ücret’ talebinde bulunduklarını, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu mağduriyeti giderdiklerini vurgulayan Gündoğdu, “Yüzde 70’lik kesimin yanında öğretmen ve akademisyenler karşılığı bulunamayarak devre dışı bırakılmıştı. Hizmetliyle müsteşar arasında maaş anlamında makas açıktı. Memurun emekli ikramiyesinin, ilkokul mezunu işçi kardeşimin aldığı en az 100 bin lira olan emekli ikramiyesinin yanında 50 bin lirayı bile bulmaması eksiklikti. Bunun için Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak yüzde yüz taban aylığa zam alalım kararı aldık. 175 TL taban aylığa zam ile memurun maaşı yüzde 17 net artmıştır. Her ay 123 TL, 5 bin 250 TL emekli ikramiyesine zam. 850 bin öğretmene 150 TL ek ödeme. Enflasyon unutulmamıştır. Bu merdiven usulü toplu sözleşmedir. Yüzde 48 aldığımız var, yüzde 30 var, yüzde 20 var, milletvekili, müsteşar gibi yüzde 2’lik kesimler var. Enflasyon farkı 2015 ücret artışına konulmuşsa, 2014’te unutulduğu için değil, piramidin tepesine değil, tabanına yaymak amaçlı yapılmıştır. Bu toplu sözleşmeden önce daha iyisini rahmetli Özal ve rahmetli Erbakan vermiştir. Üçüncü en iyiyi biz aldık, dördüncüsünü de Allah'ın izniyle yine biz alacağız” diye konuştu.
Referandum, Milletin Darbecilere Haddini Bildirdiği Gündür
Gündoğdu, referandumların asıl amacının özgürlük ve milletin gücünün görülmesi olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Ergenekon’a ev sahipliği yapanlar, çözüm sürecini baltalayanlar, 2007’de sağımızdakilerin zinde güçlere davet ettiği, darbeyi gelenekselleştiren darbe zihniyeti yerine ortak akıl mitingleriyle bütün şeytanları taşlayarak darbeleri ortadan kaldıran bu teşkilattır. Bu, yeni Türkiye’nin özlemidir. ‘Rab’ca okunan ezanı Arapça zanneden zavallılar, dinin dilini Türkçeye döndürerek, camileri ahıra çevirerek parti diktatörlüğüyle bu milletin inancıyla kavga etmişlerdir. 1960 darbesi ve 1961 Anayasası ile yeni oluşan yapı Anayasa Mahkemesi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, YÖK, YAŞ, Milli Güvenlik Kurulu gibi kurullarla Meclisi devre dışı bırakarak, Anayasaya koyup milleti tanımsız bırakmıştır. Laikliği dindarı dövmenin sopasına dönüştürerek, 2010 referandumuna kadar getirmişlerdir. Referandum, göbeğini kaşıyan adamlar diye ilan edilen bu milletin darbecilerin göbeğini kaşıdığı, bu milleti aşağılayanlara haddinin bildirildiği gündür. Bu milletin anasını ağlatarak gülme şansı tanımayanlara, milletin iradesinin önünden sökülüp atıldığı gündür.”
Başörtüsünün her şeyden önce Allah’ın emri olduğunu vurgulayan Gündoğdu, başörtülü kadınların ve dindarların öcü gibi görüldüğünü ifade etti. Gündoğdu, ana muhalefet partisinin başörtüsü konusunda geçmişteki tutumunu da eleştirerek, şöyle konuştu: “Başörtüsü özgürlüğü demokrasi açısından bakılacak olursa, eğitim, çalışma hakkı düşünülürse cinsiyet eşitliği gibi binlerce belge bulmak mümkün. Ama bütün bunların ötesinde başörtüsü Allah’ın farz kıldığı bir şeydir. Başörtülü kadınları ve dindarları öcü gibi görenler, 12 milyon 300 bin imza ile devre dışı bırakılmıştır.”
Taksim Onurumuz Diyenlerin CHP’li Belediyenin Yalova’da Ağaç Katliamı Yaptığında Onurunu Göremedik
Konuşmasında Taksim Gezi Parkı olaylarına da değinen Gündoğdu, Yalova’da CHP’li belediye başkanının ağaç kesimine işaret ederek, “11 ağacın ikisi kesildi diye bir sanatçı müsveddesi ‘Mesele ağaç meselesi değildir’ dedi. Dün, ‘Taksim, onurumuz’ diyenlerin 147 ağacın CHP eliyle Yalova’da kesildiğinde şerefini, onurunu göremedik. Nerede bu onur diye soruyorum. Bu ülkede konunun ne olduğuna değil kimin açtığına bakılarak gard alma hastalığı var. Mesele ağaçsa, nerede kesiliyorsa karşı koymamız lazım” dedi.
Amerika’nın, İsrail’in Türkiye’deki Payandası Olanlara Asla Müsaade Etmeyeceğiz
17 Aralık operasyonunu da değerlendiren Gündoğdu, meselenin dershane meselesi olmadığını söyledi. Dershanelerin doğmasındaki temel sorunun devletin eğitimdeki kalite eksikliğinden kaynaklandığını belirten Gündoğdu, “Mesele dershane meselesi değilmiş. Dershane eğitim kalitesizliğinden çıkmış yan üründür, kayıt dışıdır. Dershaneyi palazlandıran devletin eğitimdeki kalite eksikliğidir. Doğu ve Güneydoğu’daki öğretmenleri çalıştırmak için kesenin ağzını açamamaktır. 17 Aralık, Türkçe olimpiyatları ile alkışladığımız insanların, camileri ahıra dönüştüren CHP ile dershane bahanesiyle ‘kanka’ olduğu gündür. Mesele, Mavi Marmara gemisinin Memur-Sen gemisi ilan edildiği gün, Dışişleri Bakanlığı’nı dinleyerek terörist İsrail’in yapamadığını bu millete yapma meselesidir. 17 Aralık, gezi zekâlıların başlattığı ulusal ve uluslararası küresel operasyon bir parçasıdır. Türkiye hedef alınmıştır. ‘One minute’ dediği için Recep Tayyip Erdoğan hedef alınmıştır, İsrail'e karşı çıktığı için, medeniyet değerlerimiz savunduğu için hedef alınmıştır. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak dün bu örgütümüz olsaydı Menderes’e nasıl sahip çıkmamız gerekiyor idiyse, Özal’ın yanında, Erbakan’ın yanında yer alır, darbelere izin vermezdik. Hiçbir cemaati ön kapıda devre dışı bırakıyor değiliz. Eğer cemaatler himmet yolsuzluğu yerine himmeti maneviyat için kullanırsa, İslam’ı tebliğ etmek için çalışmaya devam ederlerse zenginliğimiz bileceğiz, kucaklamaya devam edeceğiz. Ama Amerika’nın, İsrail’in Türkiye’deki payandası olan cemaat varsa buna asla müsaade etmeyeceğiz. Bunu millet adına söylüyorum, teşkilatım adına söylüyorum” diye konuştu.
Çılgın Projemiz Genç Memur-Sen’dir
Ahmet Gündoğdu, çözüm sürecinin Türkiye’nin en çılgın projesi olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğitim-Bir-Sen’in, Memur-Sen’in en çılgın projesi ‘Genç Memur-Sen’dir, demokrasi açısından 77 milyonun öteki oluşturmadan birlikte yaşama sorumluluğudur. ‘Müslümanlar kardeştir’ ayeti gereği olarak da kardeşlik projesidir. Seçmediği ırkta üstünlük arama anlayışının cahiliye toplumunun hastalığı olduğunu bilen anlayıştır. Türk’üyle, Kürt’üyle, Çerkez’iyle, Arap’ıyla insan oluşuna bakma anlayışıdır. Bu gün Silivri’de mahkûm olanlar içerisinden büyük çoğunluğu Türk ırkından; İmralı, Kandil’deki teröristler arasındaki büyük çoğunluk Kürt ırkından. Bu noktada, adamlığı ve kardeşliği sonuna kadar yürütme anlayışı önemlidir. Ve önem vermemiz gereken projede budur.”
Özgürlükleri Feda Etmeden Vatandaşın Can Güvenliğini Tesis Etmeliyiz
Milletin taleplerini, devlete, Meclis’e, siyasi parti liderlerine, Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na taşıdıklarını dile getiren Gündoğdu, “Millet ne istiyordu, beriki olmak istiyordu. Eşit yurttaşlık istiyordu. Dün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına derin devletin, JİTEM’in Doğu’da, Güneydoğu’da, Mamak’ta yaptığı yanlışlardan arınmasını, bir daha yapmaması için bütün vatandaşlarına eşit yakınlıkta olmasını istiyordu. Yüzde 80 boyutuyla demokratikleşme paketleriyle, yasa çalışmalarıyla çok önemli yollar aldık. 6-7-8 Ekim olaylarıyla devlet beyaz Türkler eliyle bize zulüm ediyor diyen sözde Kürtlerin hakkını savunmak için yola çıkanların terör sevgisi, basiretsizliği, sendikal örgütler de dâhil kendilerini biraz Kürt ilan edip fakire kurban eti götüren Yasinimizi de katledip Yasin üzerinden kardeşliği katletmişlerdir. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Dün, Beyaz Türklerin millet iradesi üzerindeki toplum mühendisliği ne kadar tehlikeli ise bugün, Beyaz Kürtlerin yaptığı da en az o kadar tehlikelidir. Ekim olaylarından sonra neredeyse Akil İnsanların büyük çoğunluğunun da ‘bu iş bitti, paydos’ dediği bir ortamda Eğitim-Bir-Sen, Memur-Sen, yine çıktı meydanlara, yine çıktı canlı yayınlara. Savaş kolaydır, barış zordur. Kardeşlik bedel ister, Diyarbakır anneleri bizim annemizdir. Hiç değilse Doğu’daki, Batı’daki anneler ve babalar Diyarbakırlılar kadar cesur olmalıdır. Bu sorunu bitirmek için mücadele etmelidir. Altını çizerek söylüyorum, barış istiyorsak uluslararası sermayenin oyuncağı olan bir ülke istemiyorsak, 30 yıl arkasında kim var diye konuştuğumuz bu terör belasından kurtulmak istiyorsak üniter devlet yapısından taviz vermeden kararlılıkla yol almalıyız ama Diyarbakır’da devlet yok, Trabzon’da devlet var, Çanakkale’de devlet var, Batman’da devlet yok anlayışını da kabul etmiyorum. İktidara çağrıda bulunuyorum, vatandaşın can güvenliğini özgürlükleri feda etmeden tesis etmek zorundasınız.”
Yetimlere Sahip Çıkmak Boynumuzun Borcu
Bugün 400 milyondan fazla yetim olduğunun altını çizen Ahmet Gündoğdu, “Yoksulluk toplumların yüzde 99’unun başının belası. Organ mafyaları onlara musallat olmuş. Fuhuş mafyası öyle. Misyonerlik ayrı bir bela. Geçen yıl İHH ile her sınıfın bir yetim kardeşi olsun projesini yürüttük. 7 bin yetime ancak ulaşmışız. Bu, beklentilerimizin çok altında olan bir sayı. Bu sene resmi sözleşme imzaladık. Hedef en az 50 bin. İkinci bir projemiz, gücü yeten her üyemizin bir yetimi olsun. Yetimlere sahip çıkmak boynumuzun borcu” şeklinde konuştu.
Dünya mezunlarına sahip çıktıklarını belirten Ahmet Gündoğdu, “Mısır, Suriye, Filistin, Arakan, dünyanın neresinde olursa olsun mazluma el uzatıyoruz. Telafer’de kardeşlerimiz zulme uğradı, hemen maddi yardımda bulunduk. Türkmen olduğuna, Türk olduğuna bakmadık Suriye'den gelen kardeşlerimizin büyük çoğunluğu Arap, bir kısmı Kürt, bir kısmı Türk diye ayrımda bulunmadık. Sadece geçen yıl bir defada 600 bin TL yardım ettik. Kobani’den gelen kardeşlerimize 10 bin battaniye, 3 bin yatak alarak yardım ettik. Şu anda Gazze'ye bir okul ve bir hastane kampanyamız sürüyor, Filistinli kardeşlerimize, yetimlere de sahip çıkmak için karar aldık. Ümmet bilinci içinde destek kararı aldık. Bununda duyurusunu burada yapmış olayım” dedi.
Kaplan: Kendimize Özgü Bir Eğitim Modeli Oluşturamazsak Tarihte Ancak Tatil Yaparız
Ahmet Gündoğdu’nun konuşmasından sonra Gazeteci-Yazar Yusuf Kaplan “Medeniyet Tasavvuru ve Öncü Kuşak” konulu bir sunum yaptı. Kaplan, her toplumun kendi eğitim modelini oluşturması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi: “Türkiye dünyada sömürgeleştirilemeyen, ancak kendi eğitim sistemiyle kendini sömürgeleştiren tek ülke. Türkiye ilk defa son yüzyılda Anadolu coğrafyasına hapsoldu. Son 1000 yıllık insanlık tarihini Türkler ve Germenler yapmıştır. Germenlerin havzası sadece Avrupa, Türkiye’nin ise öyle değil havzası çok geniş. Orta Asya’dan Afrika’ya, Kafkasya’dan Balkanlara kadar uzanan geniş bir havza. Hayalleri olmayan toplumlar, başkalarının hayalleriyle, hayallerinde yaşar. Bu dünyada söyleyecek bir sözünüz yoksa yaşamanın bir anlamı yok. Fikriyat olmadan tatbikat olmaz. Medeniyet fikri; ilim, irfan ve hikmetten oluşur. Eğitim sistemimizi geliştirmezsek, kendimize özgü bir model oluşturamazsak tarih yapamayız ancak tarihte tatil yaparız.”
Sekretarya Toplantıları Yapıldı
Türkiye Buluşması programında, Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, şube başkanları ve ilçe temsilcileriyle; Genel Başkan Vekili Ahmet Özer, şube başkan vekilleriyle; Genel Başkan Yardımcısı Esat Tektaş, mali işlerden sorumlu şube başkan yardımcılarıyla; Genel Başkan Yardımcısı Murat Bilgin, teşkilatlanmadan sorumlu şube başkan yardımcılarıyla; Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, basın ve iletişimden sorumlu şube başkan yardımcılarıyla; Genel Başkan Yardımcısı Teyfik Yağcı, eğitim ve sosyal işlerden sorumlu şube başkan yardımcılarıyla; Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı, mevzuat ve toplu sözleşmeden sorumlu şube başkan yardımcılarıyla bir araya gelerek, yapılan ve yapılacak olan çalışmalar hakkında istişarelerde bulundular.
.