KONFEDERASYON HABERLERİ
"Açlık Sınırının Altında Kalan Asgari Ücret Yeniden Büyük Türkiye Hedefine Yakışmıyor"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu tarafından açıklanan asgari ücret miktarı hakkında değerlendirmede bulunan Memur-Sen, “Açlık sınırının altında kalan asgari ücret yeniden büyük Türkiye hedefine yakışmıyor” eleştirisinde bulundu.
İşte O Açıklama:
Çalışma hayatında emek tarafında yer alanlar açısından, düşük ücret baskılarına karşı korunma ve emek sömürüsüne engel olma işlevleri yanında gelirin adil dağılımı noktasında sosyal politika aracı niteliği de bulunan asgari ücret, 2017 yılı için (1 Ocak 2017-31 Aralık 2017 arasında geçerli olmak üzere brüt 1777,50 TL, net 1.404 TL olarak açıklandı.
Bu tutarlara bağlı olarak, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından 2017 yılı için asgari ücrete %8 oranında ve bir kez zam yapılmış oldu. 6,5 milyon çalışanı doğrudan ilgilendiren asgari ücretin 2017 yılındaki net tutarının 1.404 TL olarak belirlenmesiyle birlikte asgari ücret, açlık sınırının altında kaldığını göstermektedir.
Memur-Sen Konfederasyonu olarak Aralık ayının ilk haftası içerisinde açıkladığımız 2017 Kasım Açlık-Yoksulluk Sınırı Raporu’nda, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının bin 497,813TL, yoksulluk sınırının ise 4 bin 309,176 TL olduğunu açıklamıştık. Diğer taraftan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "ağır" işlerde çalışan bir işçinin aylık net yaşam maliyetini1.668,90 TL olarak açıklamış ve bu bilgiyi Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na da aktarmıştı.
2016 yılında Fetullahçı Terör Örgütü’nün terörist darbe teşebbüsü, tırmandırılmak istenen terör olayları, döviz ve faiz kulvarı üzerinden yürütülen dış operasyonlar, Suriye ve Irak’taki otorite boşluğu ve iç çatışmaların olumsuz etkilerinin bertarafına yönelik dış güvenlik harekatları başta olmak üzere makro ve mikro ekonomik alanı doğrudan etkileyen olay ve gelişmeleri yaşadığımız açıktır. Bunun yanında, TÜİK tarafından yapılan güncellemeye dayalı olarak yakın geçmişe ilişkin GSYH, ekonomik büyüme ve kişi başına düşen gelir başlıklarında önemli oranda artış olduğu bilgisi de kamuoyuyla paylaşılmıştır.
2016 yılında yaşadığımız olumsuzluklar, darbe teşebbüsü, ekonomi ve finans merkezli Türkiye yönelik operasyonların reel sektör tarafına olumsuz yansımaması adına alınan tedbirler ve hayata geçirilen teşviklerle, sermaye ve işveren kesimine yönelik destekleyici politikalar hayata geçirilmiştir. Bu tedbir ve teşvikleri, Yeniden Büyük Türkiye hedefine ulaşma kararlılığının reel sektör üzerinden hem içeriye hem dışarıya deklare etmenin de bir yönü ve yöntemi olarak görüyoruz.
Sermaye ve işveren kesimine yönelik tedbir ve teşviklerin bir benzerinin “külfet ve nimetin adil paylaşımı” anlayışıyla emekleriyle ücret elde eden dar gelirli kesimler için de hayata geçirilmesi noktasında asgari ücretin önemli bir araç olduğu düşüncesiyle; refahın tabana yayılması, gelir dağılımında adaletin sağlanması, insan onuruna uygun hayat koşullarını sağlayacak ücret tutarlarının oluşması noktasında 2017 yılında uygulanacak asgari ücretin, açlık sınırın üzerinde olacak şekilde belirleneceği kanaatindeydik. Bu yönüyle, 2017 yılı için açıklanan asgari ücret, beklentimizin, açlık sınırının ve Türkiye’nin mevcut ekonomik kapasitesiyle karşılayabileceği tutarın altındadır. Diğer taraftan, asgari ücretin açlık sınırın altında kalması yanında 2017 yılı gelir vergisi matrahlarında sadece ilk gelir diliminde artış yapılmasına bağlı olarak, asgari ücretlilerin daha erken dönemlerde yüksek gelir vergisi oranından gelir vergisi ödemek durumunda kalması da asgari ücretlileri mağdur edecektir.
Bu değerlendirme ve tespitler kapsamında; ekonomik kapasitesini artıran, GSYH’sı artan, kişi başına milli geliri yükselen, tasarruf oranında OECD ortalamasına yaklaşan, ekonomik büyüme rakamlarıyla refah ve kalkınma çıpasını yükselten Türkiye gerçeğiyle, asgari ücretin açlık sınırının altında kalması durumunun uyumlu olmadığı kanaatimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.